Gurbet o kadar aci
Ki, ne varsa içimde,
Hepsi bana yabanci,
Hepsi başka biçimde.
Eriyorum git gide,
Elveda her ümide!
Gurbet benligimi de
Bitirdi bir içimde.
Ne arzum ne emelim...
Yaralanmiş bir el'im...
Ben gurbette degilim,
Gurbet benim içimde
Kara yazi yazilmiş ezelden alnimiza
Bu gurbet yollarinin ebedi yolcusuyuz.
Bahar nedir bilmeyiz, eremedik hiç yaza
Acimayin siz bize, ne yapalim biz buyuz
Çiçek nedir bilmeyiz, kuş sesi dinlemedik,
Sessiz akan pinari andirir gözyaşimiz.
Içimiz keder dolu, biz aşkla inlemedik
Anne dizi görmedi bu serseri başimiz.
Hayat denen muamma bizim için bir hiçtir
Çünkü arayan soran bulunmaz bizleri.
Kana kana aglamak bize sonsuz sevinçtir
Unutun dostlar bizi, biz gurbetin esiri.
Sevgilimiz gurbettir, istirap şiirimiz
Unutun dostlar bizi bu sonu yok yollarda.
Mutlulugu görmedi içimizden birimiz
Size kalsin sevdalar, gidiyoruz - elvada.
Maraş - 28.10.1943
Kaynak: Kara Sevdam Ak Özlemim
Mehmet Bozkurt Esenyel
On dört defa vurdu kilisenin çani şu an,
çagiriyor ahalisini bir duaya, bir ibadete,
tutmuş annesinin elinden küçük bir kiz,
oglan babasinin yaninda gidiyorken,
ihtiyar babaanne tekerli sandalyede,
dede elinde baston, hizlica yürüyorken...
Papaz kapida karşiliyor, yüzünde bir tebessüm,
güneş ikindi edasina bürünmüş
bulutlar sanki etrafinda melek olmuş
kuşlar sessiz ve kanat çirpmiyorlar,
içimde minareye hasret, ezana özlem var
aklimda Allah, yüregimde tek sen varsin Anam.!
Şefkat timsalisin saçlarımı okşayan ellerinle,
Sabır kahramanı hicretime razı kalbinle.
Ufuklarda aradım seni dün gece,
Lâkin doğan bir güneş vardı sadece.
Gözyaşlarım suladı dün yastığımı,
Yatağıma gömdüm sessiz çığlığımı,
Gurbet de bir başkaymış duymaz hicranımı,
Gurbet, Tanrı Dağı kadar aşılmaz; kapattı yollarımı.
Hülyalarimdan güzel, ümit gibi yumuşak
Evim nerede şimdi? mesafeler ardinda.
Ne hazindir yaşamak sanki bir kör kuyuda
Bir köşeye serilmiş, daginik kirli bir yatak.
Hasretle küf kokusu karişmiş birbirine,
Hüznüm sanki agliyor benim garip halime,
Perişanlik dört yanda, olmuş da lime lime
Bir nazire oluyor bu garip şairine.
Içimde bir şeyler var tarif edemedigim,
Dumanlar var içimde ve dişimda çepçevre.
Günlerim istiraptan çizilmiş bir daire
Tutunacak dalim yok, bir boşlukta gibiyim.
Duvarlarda hasretlik misra misra yazilmiş,
Ev, bark yok yatak soguk, düşünceler serseri,
Bütün eşya bir ceset, acilarim dipdiri,
Ak alnima talihim ne de kara yazilmiş.
Nerde şimdi her zaman bana açilan kucak
Gözlerinde hayati seyrettigim can karim?
Nerde küçücük odam, nerede çocuklarim?
Yarap bu uzun çilem galiba dolmayacak?
Kirklareli - 05.10.1953
Kaynak: Kara Sevdam Ak Özlemim
Mehmet Bozkurt Esenyel
Düşünme buralari sen gününü doldurmaya bak
Gurbet geçer bu hapishanede
Günler yillara eklenince
Belki gelirim bu gurbet hapishanesinden
Bir gün bir gece yanina
Bahtim daglari aşti
Seni görmeyeli yillar oldu
Yine gözler yaşli
Gurbet efkarli bir şekilde geçer
Bu hapishanede
Akşam hava kararir
Demir sürgüler
Bir ömür boyu üstümüze kilitlenir
Gönül her derde alişir
Bir tek senin yokluguna
Alişamaz gurbet hapishanesinde
Halini kimse iyi bulmaz
Yüzüne gülen bulunmaz
Eski dostlarin hatirlamaz
Eskiden kapina kul olanlar
Şimdi kapinin önünden bile geçmezler ufacik dünyana ugramazlar bile
Hep aci çekersin gurbet hapishanesinde
Geniş ol dersin
Göklere bakarsin
Çikacagin günü iple çekersin
Nasil oldugunu bilemem
Nasil degiştigini
Evimin sokagini
Anamin o tertemiz kucagini
Özgürce doyasiya aglamayi
Buralarda çok özledim
Ben neler gördüm
Neler çektim
Gurbet hapishanesinde
Burada çiçekler açmaz
Kuşlar süzülüp uçmaz
Yildizlar işiklarindan yoksun
Geçmiyor günler
Bu gurbet hapishanesinde
Avluda volta atarim
Kah düşünür kah dolaşirim
Türlü hayaller
Türlü insanlar kurarim
Geçmiyor günler bu gurbet hapishanesinde
Gönlümde eski sevda
Gözümde yaşlar
Içimde yanan alev
Soracaksin kim diye
Bir yanim anam
Bir yanim canim diyecegim
Aynamda halime aglar
Geceler ayaz yatagim buzdan
Gözüm hep tetikte
Burada günler geçmiyor
Bu gurbet hapishanesinde
Dişarida mevsim baharmiş
Benim haberim bile yok
Gezenler tozanlar varmiş
Ben burada on dört adimlik bir mekanda
Günler su gibi akip giderken diye zannedenler
Bilmiyorlar ki
Geçmiyor günler bu gurbet hapishanesinde
Yanimda yatanlar
Her biri yabanci
Korkuyorum
Ama elimden bir şey gelmiyor
Korksam da onlar benim dostlarim
Başka insan yok buralarda
Ben burada on dört adimlik bir mekanda
Yaşamak zorunda kalan herkes gibi bir esirim
Her söz zehir gibi aci
Içimizi yakarken laf etmek gelmiyor
Daha geçecek yillari düşününce susup kaliyorum
Ve efkarimi içime atiyorum
Bütün dertlerin en acisi burada çekiliyor
Ne diyorum size
Diş dünya ile iç dünya farklidir
Siz özgür olarak yaşiyorsunuz
Ben ve benim gibilerim
Hasret özlem ve özgürlük için yaşiyoruz
Bu gurbet hapishanesinde