PLT ve Tam Kan Tahlili

Son güncelleme: 30.09.2011 16:47
  • tam kan sayımı nedir - kan sayımı nasıl yapılır - plt nedir - kan sayımı - trombosit değerleri - kan tahlilinde hangi değerler incelenirPLT Tahlili- Kandaki Trombosit sayısıdır. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan maddedir.

    Kandaki düşük düzey,kemik iliğinin yetersizliğinde veya çeşitli rahatsızlıklara kadar sebebi olabilir.

    Yüksek düzeyi ise,kan damarlarında bir harabiyet,yaralanma olabilir.

    Tam bir kan sayımı nedir ve nasıl alınmaktadır?
    Bu test parmak ucunun veya kulak memesinin hafifçe delinmesiyle alman kanla yapılmaktadır. Bu gibi testler her saatte ve önceden hiçbir hazırlık olmadan yapılabilinmektedir. Tam bir kan sayımı hastada anemi veya vücudun bir gelişmiş enfeksiyonu olup olmadığını gösterecektir.

    Damar bir kan testi yapılma için delindiği zaman, bu bir ağrıya neden olur mu?
    Eğer çok keskin bir iğne kullanılmaktaysa az bir ağrı yapacaktır.

    Bir kan sayımı kansızlığı (anemi) nasıl göstermektedir?
    Kırmızı kan hücrelerin sayılmasıyla, hücrelerdeki hemoglobini kaydetmekle ve mikroskop altında muayene edilen kanın karakteristik belirtilerini tespit etmekle.

    Bir patolog kan muayenesiyle muhtelif tip anemiler arasında ayırım yapabilmekte midir?
    Evet. Muhtelif tipte anemiler vardır ve her birinin tedavi metodu değişik olabilir.

    Bir kan sayımı, enfeksiyonu nasıl göstermektedir?
    Beyaz kan hücrelerinin sayıda artmasıyla ve akut enfeksiyon hallerinde beyaz kan hücrelerinde meydana gelen biçim değişmeleriyle.

    Beyaz kan hücrelerinin sayımı çok kez hastalığın ciddiyetini göstermekte yararlı olmakta mıdır ve muhtemel bir apandisitte olabileceği gibi ameliyat yapılmasının gerekli olup olmadığını gösterebilecek midir?
    Evet. Bu, bir karara varabilmek için çok önemli bir test olarak kabul edilmektedir.

    Hemoglobin nedir?
    Bütün vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerine demir muhtevalı renk veren maddedir.

    Anemi, kan nakilleri yoluyla başarılı bir şekilde tedavi edilebilir mi?
    Kan nakilleri, yetersizliği geçici bir süre için düzeltebilecektir. Ancak, aneminin asıl nedenini ortadan kaldıramayacakları için, kan nakilleri sürekli bir iyileşme getiremeyeceklerdir. Bu durumlarda yalnız bir istisna vardır; o da anemi aniden gelen bir kanamadan ileri gelmiş olması halindedir. Böyle bir halde anemi kan nakli ile tedavi edilebilecektir.

    Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.

    Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.

    Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
    Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
    Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.

    Kırmızı kan hücreleri: RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
    Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı

    MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi'nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
    Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
    MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
    Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi'de artar.
    PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
    Beyaz kan hücreleri
    WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi'de yükselir.
    Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS'te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
    PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
    Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS'te düşer.
    Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir

    Herhangi bir radyasyon türünün canlı üzerinde gözlemlenebilen ilk etkisi, hücrelerinde olmaktadır. Hücreler de tüm varlıkta olduğu gibi atomlardan meydana gelmiştir. Bir hücrede milyonlarca molekül bulunmaktadır.

    Radyasyon enerjisine maruz kalan bir hücrenin atomlarında çeşitli etkilerin meydana gelmesi mümkündür. Özellikle iyonlaşma şeklinde ortaya çıkan etkileşimler hücrede tahribata neden olabilmektedir. Kimyasal olaylar, atomun elektronlarıyla yakından ilgilidir. Örneğin; her hücre içinde bulunan su molekkülleri, bir oksijen ve iki hidrojenden meydana gelir. Bu üç atom elektronlarını ortaklaşa kullanmak yoluyla bir bağ kurmuşlardır. Bu bağların radyasyona maruz kalması halinde kırılması, hücre için tehlikeli olan O-2 ve OH-1 radikallerini meydana getirir. Bu radikaller kimyasal olarak aktif olduklarından hücre içinde bulunan diğer molekül ya da atomlarla birleşme yoluyla daha başka ürünlerin oluşmasına yol açarak hücrenin ölümüne neden olabilecek bir reaksiyon zinciri başlatabilirler.
    Genel olarak, hücre içindeki molekül bağlarında kopmalar meydana getiren, atomlardan elektron kopararak kimyasal özelliklerinde değişikliğe yol açan, böylelikle hücrelerin ölümüne neden olabilen radyasyonun canlı organizmalar üzerinde gözlemlenen etkileri iki başlık altında toplanabilir:

    1-Somatik Etkiler:
    Radyasyon sonucu organizmada meydana gelen etkilerin o canlının yaşam süreci içerisinde açığa çıkmasıdır. Maruz kalınan radyasyon miktarına ve radyasyona maruz kalan bölgeye göre farklı sonuçlar gözlemlenmektedir. Bütün vücudun kısa bir sürede yüksek dozda radyasyona maruz kalmasına "akut radyasyon" denmektedir. Rem olarak birimlendirilen çeşitli dozlarda, akut radyasyona maruz kalanlar üzerinde doz artışına bağlı olarak etkiler de artmakta ve ölüme kadar gidilmektedir.

    noimage

    Akut olmayan doz alımlarında, yani tüm vücut yerine vücudun belirli bölgelerinin radyasyona maruz kalması sonucu gözlemlenen etkiler daha azdır. Bu tarz radyasyona maruz kalma durumlarında orta şiddette alınan dozlarda sadece kızarıklık meydana gelmekte iken daha yüksek dozlarda cilt soyulması ve iltihaplanma meydana gelir.

    2- Genetik Etkiler:
    Radyasyona maruz kalan bir hücrede herhangi bir genin moleküler yapısında değişiklik meydana gelebilir buna gen mutasyonu adı verilir.

    Aynı zamanda hücre içindeki bir kromozom ipliğinde de kırılma oluşabilir. Bunun üç şekilde sonuçlanması mümkündür:

    Kırılan kromozom tekrar aynı şekilde birleşir. Böylece hiçbir değişiklik gözlenmez.

    Kırılan parçalar birleşemez, sonuçta hücre ölür.
    Kırılan kromozom parçaları öncekinden daha farklı bir şekilde birleşerek yeni bir dizilim meydana getirir. Değişime uğrayan bu hücrede meydana gelecek bir bölünme, yavru hücrelere de geçer ve bundan sonraki bütün nesillere aynı değişiklik kopyalanır.
    alıntı

    Trombosit Nedir
#30.09.2011 16:47 0 0 0