Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün bütün yurtta, KKTC'de ve Türkiye'nin dış temsilciliklerinde törenlerle anılıyor.
Atatürk'ü Anma Haftası çerçevesinde dün başlayan etkinlikler, bugün, Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumduğu saat olan 09.05'te doruğa ulaşacak. Bütün yurtta Atatürk'ün anısına 1 dakikalık saygı duruşu yapılacak. Saygı duruşuna sirenler, kara ve deniz araçları da klaksonları ile eşlik edecek.
bugün hüzünlü bir gün
68 yıl oldu bugün
unutamadık atam seni
kaybettiğimiz acı gün bugün
7 düvel dize getiremedi seni
10 kasım da kendi isteğinle teslim oldun
sen ki baş kumandandın
dünyalar kadar savaş kazandın
cumhuriyeti kurdun
istiklale erdin
gelecek nesile bir ülke kurdun
10 kasım da kendi isteğinle teslim oldun
özlüyoruz atam seni
çanakkalede, anafartalarda
dumlupınarda, sakaryada
ayağını bastığın her alanda
muzaffer komutan edasıyla
kazandığın savaşlarardan sonra
10 kasım da kendi isteğinle teslim oldun
Ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe öldü.
O tarihten bu yana 10 Kasım'la başlayan hafta, yurdumuzda Atatürk Haftası olarak değerlendirilir. Bu hafta içinde, Atatürk'ün yaşamı, yurtseverliği, inkılap ve ilkeleri anlatılır. Ata'nın daha iyi tanıtılması amacıyla açık oturumlar düzenlenir. Radyo ve televizyonda, Atatürk'ün konuşmaları kendi sesinden dinletilir. Atatürk'le ilgili filmler gösterilir. 10 Kasım günü Atatürk, tüm yurtta törenlerle anılır. Ölüm anı olan saat dokuzu beş geçe "ti" sesi ile saygı duruşuna geçilir. Kara ve deniz taşıtları oldukları yerde durarak düdüklerini çalarlar. Düzenlenen anma törenlerinde Ata'nın yaşam öyküsü, Atatürk inkılap ve ilkeleri anlatılır, seçilmiş Atatürk şiirleri okunur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 perşembe günü saat 09.05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Onun ölümü Türkiye'yi yasa boğduğu gibi bütün dünyada da geniş bir yankı uyandırdı. Dünya büyük liderlerinden birini kaybetmişti. Atatürk'ün Türk bayrağına sarılı tabutu 16 Kasım'da Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalk üzerine konuldu. Üç gün üç gece İstanbul halkı önünden saygı geçişi yaptı. Cenaze namazı 19 Kasım sabahı Prof. Şerafeddin Yaltkaya tarafından kıldırıldı.
Aynı gün saat 08.30'da tabut, sarayın dış kapısı önündeki top arabasına konularak törenle Sarayburnu'na getirildi; Zafer torpidosuna alınarak Moda açıklarında duran Yavuz zırhlısına nakledildi. Saat 14.00'te İstanbul'dan ayrılan zırhlı saat 18.30'da İzmit'e vardı. Gece özel bir trenle Ankara'ya gönderilen cenaze, 20 Kasım günü saat 10.00'da Ankara İstasyonu'nda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından karşılandı. Atatürk'ün top arabasına konulan naaşı törenle TBMM'ye getirilerek katafalka konuldu. Devlet erkanı ve halk devamlı bir insan seli halinde gecenin geç vakitlerine kadar saygı geçişi yaptı. 21 Kasım günü saat 10.00'da on iki milletvekili tabutu top arabasına yerleştirdi. Saat 10.10'da top arabası önünden Türk birlikleriyle törene katılan Alman, Fransız, Bulgar, Büyük Britanya, Yunan, İran, Rumen, Sovyet ve Yugoslav birliklerinin saygı geçişi başladı. Top arabası 10.45'te hareket etti; tabutun arkasında Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım (Atadan) ve eşi, arkalarında cumhurbaşkanlığı genel sekreteri, başyaver ve yaverler yer aldı. Onların on adım arkasında yürüyen Cumhurbaşkanı İnönü'yü TBMM başkanı, başbakan, ve genelkurmay başkanı, yabancı heyetler ve kordiplomatik, bakanlar önde olduğu halde milletvekilleri, illerin temsilcileri, parti heyetleri, yüksek öğrenim gençliği, askeri birlikler ve izciler izliyordu. Güzergâh boyunca gözü yaşlı halk yığınlar halinde büyük kurtarıcıya son kez veda etti.
Cenaze geçici istirahatgâhı Etnografya Müzesi'ne getirildi, tabut buradaki kaidenin üzerine yerleştirildi. Makbule Hanım, Cumhurbaşkanı İnönü, TBMM Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak tabutun önünde saygı duruşunda bulundular. Daha sonra milletvekillerinin, hükümet erkânının ve subayların geçişi başladı. Atatürk'ün cenazesi Anıtkabir'e nakledildiği 10 Kasım 1953'e kadar Etnografya Müzesi'nde kaldı.
ölümünün ardından tam 68 yıl geçti.
izindeyiz atam her zaman seninleyiz.bize verdiğin bu uygarlık için milletimizi uyandırdığın için teşekkürlerr
Bize hediye ettiğin bu güzel vatanda ,kanımın son damlasına kadar,senin ilkelerin doğrultusunda yaşayacağım ve onları korumak ve devam ettirmek için elimden geleni yapacağım,
Senin sayende bu güzel vatanda yaşıyoruz,
bir bayan olarak senin sayende rahat ve özgür bir yaşam sürüyoruz,seçiliyoruz seçiliyoruz,hatta başbakan bile oluyoruz.....
mavi gözlü dev seni andım 68. yılında keşke bizimle olsan keşke yol göstersen açıpta bıraktığın arkandan kapanan ufuklarda..gelmez senin gibisi bir daha..
Sana ne yazsam ki ben
Toprağın kadar yazılanın var...
Şu küçücük kuş,
Şu dağ,şu taş,
Şu Türk,şu beşer,
Kemâl'im,Ata'm,Mustafa'm diye ağlar.
10 Kasım ah 10 Kasım...
İnan Ata'm bu ağaç
Yazın yeşil yapraklıydı.
10 Kasımı duydu da bir kez
Yapraklarını döktü senin için.
Sakarya böyle bulanık akmazdı
O şerefli 22 gününden
Bugüne gelinceyedek.
İnan Ata'm duydu bir kere
Bir kere daha duydu 10 Kasımı
Eğilmez başlılar düşük başla ağlarken.
Uykusuzluk değil gözümüzü yaşartan
Tek göz olmuş Millet,tek göz olmuş ağlıyor Vatan.
Hıçkırıklar sarmış koca dünyayı
Bir Koca Türk ki âlemi içten içten ağlatan
Sensin,sensin,sensin yine Ata'm.
Ah yine o 10 Kasım
Biz bir kere daha öldük
Sen bir kere daha dirildin tüm heybetinle,
Ruh ruh parçalandın
Ve girdin benliğimize bu ölüm günümüzde
İki ruhlu oluverdik hepimiz
Ruhumuzun biri:TÜRK
Biri:KEMAL ATATÜRK.
Ata'm ya rüyalarımda gördüm seni
Ya Koca Tepedeki resminde seyrettim seni.
Koca Tepedeki o resminde
Anlıyorum,seni göremiyeceklerin kaderini düşündüğünü...
Onlar da seni düşünürler Ata'm
Yalnız 10 Kasımda değil
Her akıla gelişte....
Seni koynunda ısıtan toprak
Allah'ına ne şükürler ederdir toprak olduğuna
Ve üstünde yürüyen Türk'ün
Allah'a şükrederiz yüzü ak
Ölümsüzlerin uykusu gibi...
10 Kasım ah 10 Kasım
Neden dolandın dilime
Tutuştu dilim,ağzım.
Hıçkırıksız çıksa avazım
Bağır bağır bağırırım,
Kemâl'im,Mustafa'm,Ata'm...
Sen yat uykularımın tümü senin
Yalnız,toprağından toprağıma
Bir zerrecik maya katam...
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek istiyecek,
dahili ve harici, bedahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen,
vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan
ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve Cumhuriyetini kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tershanelerine girilmiş, bütün ordular dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar
gaflet, dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidara sahipleri şahsi memfaatlerini,
müstevlilerin siyasi emelleriyle tehvit edebilirler.
Millet, fakru zaruret içinde harapve bitap düşmüş olabilirler
Ey Türk istikbalinin evladı !
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,
Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurmaktır !
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
"Beni görmek demek,zorunlu olarak yüzümü görmek demek degildir.Benim düsüncelerimi anliyor,duyduklarimi duyuyorsaniz,bu yeterlidir!"
Mustafa Kemal Atatürk
Bu anlamli günde büyük önder Atatürk`ün izinden yürüyen genclik olarak kendimizi yargilayallim onun mirasina ne kadar sahip cikabiliyoruz?
Bence ne devlet büyükleri nede biz genclik Atamizin bize biraktigi mirasi koruyamadik
biz ülkemizi seviyoruz veya canim Atam demekle bu is yürümez bir an önce uyanip silkinerek kendimize gelmeliyiz.
Ayrica büyük önderi saygii ile aniyorum ve ondan milletim adina öztür diiliyorum.
Ah be Atam 68 koskoca yı gecmiş . BizLere, seni bedenen görmek nasip olmadı ama devrimlerinle, ilkelerinle, Cumhuriyetinle her zaman bizlerle olduğunu biliyoruz.
Belki sen bıraktığında ülken bu durumda değildi ama bil ki senin istediğin şekilde birşeyler yapmak isteyen gençler mutlaka var bu ülkede.
Sen gerçekten ölmedin. Sadece ruhun bizlerden ayrıldı. Kurduğun Cumhuriyetin, ilkelerin hala yaşıyor. Sen bizde yaşıyorsun ATAM.