Bisikletin icadı

Son güncelleme: 07.12.2011 03:56
  • bisiklet ne zaman icat edilmiştir - bisikletin tarihçesi - bisikleri kim icat etmiştir - geçmişten günümüze bisiklet - bisikletin tarihsel gelişimiTekerleğin pek eski çağlarda meydana getirilmiş olmasına rağmen bisikletin keşfi çok yeni sayılır. İlk bisiklet çok ilkel biçimde 12. yüzyılda Çin'de görülmüştür. İlk bisiklet patenti 1645 yılında Fransız Jean Theson'a verildi. Patenti alınan alet günümüz bisikletine hiç benzemiyordu, daha çok dört tekerlekli garip bir alet görünümündeydi. Bisiklete benzer makinelerin ilk olarak 18'inci yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktığını görüyoruz. Bisiklet, birçok makinenin uğradığı talihsizliğe uğramamış, icadıyla birlikte başarıya ulaşmıştır. Ufak bir gayretle bu kadar çabuk ve kolay yol almanın sırrına o yıllarda kimse akil erdirememişti. .

    Bisiklet Fransa'da doğdu. İki tekerlekli bir oyuncak yapmayı düşünen Sivrac Kontu ilk olarak „bisiklet" fikrini de gerçekleştiriyordu. 1791'de, Fransa krallık sarayı bahçesinde, Kont Sivrac, sağa sola hareket olanağı olmayan sabit iki tekerleğin taşıdığı ve kullananın ayaklarıyla toprağı iterek ilerlettiği tahta çubuktan oluşan, adına da "selerifler" denen bir makineyi halka gösterdi.


    1816'da fotoğrafın mucidi Niepce ve 1817'de Bade ülkesinin alman barolarından K.F. Drais iki makine yaptılar. İki tekerlekli taşıtın üzerine bir gidon ve bir sele oturttu. Drais'in Laufmaschine denen aygıtı halk arasında Draisienne "drezin" adıyla tanıtıldı. Bu araç bisikletin, hatta iki kişilik bisikletin atasıdır. Bu makine 5 Nisan 1818'de Lüksemburg bahçelerinde tanıtıldı; selerifer'e göre üstünlüğü, ön tekerleğinin bir eksen üzerine monte edilmiş olmasıydı; böylece araca yön verebiliyordu. Bu bisiklet tahtadan imal edilmiştir. Draisiennelerin yavaş yavaş öbür ülkelere de yayıldığını görüyoruz. Önceleri halkın büyük bir tedirginlikle karşıladığı bu acayip taşıt sonraları moda oldu.

    Drais'in icadı kısa süre sonra İngiltere'de de taklit edildi ve "dandy-horse" adıyla demirden olanlar imal edildi. 1839'da İskoçyalı bir demirci K.MacMilan, arka tekerleğin göbeğe tutturulmuş bir kola, çubuklarla bağlanmış pedallar taktı. Ancak, 1861'de, Fransız Pierre Michaux ve iki oğlu Ernest ile Henri, bir drezinin ön tekerleğine aracın ilerlemesini sağlamak amacıyla, bir değirmenden çıkardıkları bir kol ve tutamaklar bağlamayı akıl ettiler. Böylece pedal takımı meydana geldi. İşte bu olay, gerçek bisikletin doğuşuydu. Böylece makineyi sürerken insan enerjisinden düzgün biçimde yararlanmak mümkün oluyordu. Bundan sonra bisiklet hastalığı bütün Avrupa'da yayılmaya başladı. Michaux'larin Velo adini verdikleri taşıt Velocipede ismi altında İskoçya'ya girdi. Kirkpatrick Mac Millan adında birinin propagandası bu ülkede de Velosiped salgınına sebep oldu.


    1864'te Michaux'lar Fransa'da bir Velo fabrikası kurdular. O yıl 142, ertesi yıl da 400 Velo yapan fabrikada 200 işçi çalışıyordu. İngiltere'de Velocipede yapımı isine ise ilk olarak Coventry Dikiş Makineleri Şirketi el attı. Demir telli tahta tekerleklerden meydana gelen bu basit taşıta sarsak adi takılmıştı.1868'de Pierre Michaux, içi dolu kauçuk lastiklerin takılabileceği jantlar icat etti. 1869'da, saatçi Guilmet'in araştırmalarından yola çıkan Meyer ve ortakları, ilk çağdaş bisikleti yaptılar. Her iki tekerleğin çapı birbirine eşitti ve ön tekerlek yönlendirici, arka tekerse merkezi bir pedal sistemi sayesinde haraket ettiriciydi. Tümüyle madeni olan Guilmet bisikleti, Kasım 1869'da Pre Catalan'da sergilendi. Burası ilk bisiklet sergi salonuydu.

    Ama buluş ilgi görmedi. Gene, ön tekerleğin hareket ettiriciliği ilkesine dönülerek, daha yüksek bir developman (hız) elde etmek için bu tekerleğin çapı büyütüldü. Bu tarihe kadar yapılan Velocipede (velospit)'lerde pedalın bir dönüsü tekerleği de ancak bir defa döndürebiliyordu. Bundan ötürü Velocipedein hızının ön tekerleğin büyüklüğüne bağlı olduğu sanıldı: Tekerlek ne kadar büyürse taşıt da o kadar hızlı gidecekti. Böylece ön tekerleğin çapı 75sm'den 162sm'ye kadar artarken arka tekerlek de 30sm'ye kadar küçüldü. Artık Velocipede bütünüyle oransız bir biçim almıştı. Üstelik bu kadar yüksek bir bisikletin üzerine çıkıp oturmak ancak çok uzun boylu kimselerin başarabileceği bir işti (Kısa boylular üç tekerlekli velocipede'le yetinmek zorundaydılar).


    Ayna dişlisinin ve rublenin icada bu acayip duruma son verdi. Ayna dişlisi kadro üzerine takılan pedallara, daha küçük olan ruble de arka tekerlek göbeğine takıldı. Her iki dişli bir zincir aracılığıyla birbirine bağlandı. Öndeki büyük dişliyi pedala bir defa döndürmek arkadaki küçük dişlinin birkaç defa dönüsünü sağlıyordu.

    19'uncu yüzyılın çukur ve hendekli yollarında tahta tekerlekli velocipedele dolaşmak bir zevk olmaktan çok bir eziyetti. İşte bu tarihlerde J.B.Dunlop adında bir İngiliz'in önemli bir bulusu velocipede'i sarsıntılı bir taşıt olmaktan çıkararak rahat ve kullanışlı bir duruma getirdi ve havalı lastiği icat etti (1888). Bununla birlikte velocipede'in karsılaştığı zorluklar bitmiş değildi. Arka tekerlekler, ayna dişlisinin yardımıyla dönerken pedallar da beraber dönüyor, yokuş aşağı inerken bile pedal çevirmek gerekiyordu.1900 yılında arka göbek'e uygulanan bir düzen, rubleyi arka tekerlekle birlikte sürekli olarak dönüşten kurtardı. Böylece pedalların gerektiğinde kullanılması sağlanmış oldu.

    Serbest tekerlek 1896'da, kontrapedal frenleme sistemi 1898'de bulundu. Çelik telli Bowden freni 1902'de, arkada teker göbeginde bir dizi dişli çark değiştirme 1905'e doğru ortaya çıktı. Bugün kullanılan vites değiştirme mekanizması 1925'te gerçekleştirildi.

    Bugünkü görünüş ve yapısını kazanan Velocipede (velospit)'e daha sonraki yıllarda bisiklet adi verildi.

    Özellikle Fransa, Belçika, İngiltere, İtalya ve İspanya'daki bisiklet fabrikaları bisikletin bu ülkelerde yaygınlaşmasına ve bisiklet sporunu gelişmesine önayak olmuştur. Çağdaş koşullara uygun ilk mukavemet yarışı 1890 yılında Fransa'da yapıldı. 1891′de ise uzun etaplı turların ilk örneğini oluşturan Bordeaux Paris yarışı, onu takiben de Paris Brest-Paris yarışı düzenlendi. 1903 yılında düzenlenen ve yarışmaların en büyüğü olan Fransa Turu'nun Henri Desgrange ve L'Auto dergisi tarafından gerçekleştirilmesi bisiklet sporu için önemli bir atılım oldu. Yani 19.yy'ın başlarından itibaren bisiklet, önemli bir ulaşım aracı olması yanında tüm dünyada spor amacıyla da kullanılmaya ve üretilmeye başlandı.

    ABD'de 1878′lerde başlayan bisiklet yarışlarının yaygınlaşması sonucu 1912′de Amerikan Amatör Bisiklet Birliği kuruldu ve birlik ABD'deki amatör yarışların yönetimini üstlendi. 20.yy nin ortalarına doğru ABD ve İngiltere'de otomobillerin yaygınlaşması ile bisiklet yarışlarında bir gerileme görülmeye başlandı; fakat zamanla ilgi tekrar arttı. Amatör yol yarışları 1896′dan, pist yarışları arasında yer aldı. Ayrıca her yıl, bisiklet yarışlarının her dalında ulusal ve dünya şampiyonlukları yarışmaları yapılmaktadır. Uluslararası Bisiklet Federasyonu (UCI), bu sporun tek kuruluşudur.


    Uluslararası yarışları düzenlemek, kategorileri saptamak ve dünya şampiyonalarının yerini ve zamanını belirtmekle yetkili tek kurum UCI dir.

    Günümüzde, bisiklete binmenin sağlığa yararlı olduğu görüşünün gelişmesi ile özellikle Avrupa'da uluslararası nitelikte pek çok bisiklet turları düzenlenmektedir. Bisiklet sporu ile ilgilenenlerin sayısının artmasıyla birçok ülkenin kent caddeleri, ulusal parkları ve belediye parklarında bisiklet yolları ayrılmaktadır.

    Ayrıca 2. Dünya Savaşı'nda Avrupa ülkeleri bisikleti askeri amaçla (ordu süratinin artırılması) kullanmışlardır.


    Bisikletlerin Sınıflandırılması

    Teker Çaplarına Göre

    Bisiklet tipleri tekerlek çaplarına göre sınıflandırılabilir. 3 teker çapı şu anda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Teker çapı sınıflandırmasına göre 28¨ teker çapına sahip bisikletler yol bisikleti, 26¨ teker çapına sahip bisikletler dağ bisikleti olarak kabaca tanımlanır. 20¨ tekerlere sahip bisikletler BMX bisikletleri 19¨ hacı bisikleti olabildikleri gibi, farklı 3 tekerlekli hatta 4 tekerlekli bisikletlerde ve yatay bisikletlerde sıklıkla kullanılırlar.

    Kullanım Amaçlarına Göre

    Bisikletler kullanım amaçlarına göre de sınıflandırılabilirler. İnce tekerli ve daha nahif yapılı, asfaltta kullanıma yönelik yapılmış bisikletlere yol bisikleti denir.

    Sağlam gövdeli ve dayanıklı parçalardan yapılmış, daha kalın lastiklerin kullanılmasına izin veren bisikletler araziye uygundurlar ve bunlara dağ bisikleti denir. Dağ bisikletlerinin ön süspansiyonlu, ön ve arka süspansiyonlu, süspansiyonsuz tipleri olabilir. Süspansiyon miktarına ve olup-olmamasına göre bisiklet kullanım alanları değişebilir.

    Bazı bisikletler, uzun yollarda kullanılmak üzere üretilirler. Bu bisikletlerin ön ve arka kısımlarında çanta taşımaya imkânları vardır. Çamurluklar, rahat sele ve gidonlar kullanırlar. Tek amacı uzun mesafelere binicisini ve binicinin eşyalarını taşımak olan bu bisikletlere tur bisikleti denir.

    Türkiye'de 28¨, Fransa, İtalya, İskandinav ülkeleri gibi bölgelerde ise bazı bisikletler vardır ki bunlara şehir bisikletleri denir. Bu bisikletlerin çoğu zaman ön ve arkalarında sepetleri, dinamolu ışıklandırma sistemleri vardır. Avrupa'nın pek çok yerinde genç-yaşlı insanlar şehir içindeki işlerini görmek, bir yerden bir yere gitmek, yük taşımak için bu bisikletleri kullanırlar.

    Asıl amacı akrobasi ve bazı özel yarışlar olan, sağlam yapılı ve bisikletlere BMX bisikletleri denir. Bu bisikletler 1980'li yıllardan itibaren ortaya çıkmış ve bütün dünyada popülerlik kazanmışlardır.

    İki sürücünün aynı anda binmesine müsaade eden bisikletlere tandem denir. Tandemler uzun turlardan kısa arazi yarışlarına kadar pek çok farklı alanda kullanılabilirler.

    Sürücüsünün arkasına yaslanmasına hatta bazı durumlarda yatar pozisyonda durmasına müsaade eden bisikletlere yatay bisiklet denir. Yatay bisikletler Türkiye'de yaygın değildir. Yatay bisiklet kelimesi bile bilinmemektedir.

    Sadece tek bir tekeri olan bisikletler de vardır. Unisiklet kelimesiyle tanınan ve eskiden sirklerde gösteri amacıyla kullanılan unisikletler, son yıllarda sokak hareket yarışmalardan unisiklet basketbolu, hokeyi ve dağ unisikleti anlamına gelen "Muni" kategorilerine kadar geniş bir alana yayılmış ve giderek dünyada popülerlik kazanmışlardır. Tek tekerli bisiklet, yani unisikleti kullanmayı öğrenmek normal bisiklet kullanmaktan farklıdır.

    İş bisikletleri özellikle yük taşımak için üretilirler. Bazıları yüz kilo ve üstündeki yükleri taşıyabilecek kadar sağlamdır. 2 veya 3 tekerlekli modelleri vardır. Bisikletin gövdesinde bulunan boş kısımda, hizmet ettiği şirketin reklam tabelasını taşıyabilirler.


    Nasıl Çalışır?

    Bisiklet neredeyse her yaştan insanın kullanabileceği çok zekice tasarlanmış eğlenceli bir araç. Bisiklet sayesinde gideceğiniz yere yürümek veya koşmaya göre daha az enerji harcayarak çok daha hızlı ulaşabilirsiniz. Bisiklet genel anlamda tamamen açık bir mekanizmadır ve gizli kapaklı hiçbir bölümü bulunmaz.

    Bisikleti oluşturan parçalar:

    Ön çatal; gidona bağlı hareketli bir kısımdır ve ön tekerlek buraya bağlıdır.

    Tekerlekler; ince çelik çubuklarla desteklenmiş jant ve üzerindeki şambiyel ve lastikten oluşur.

    Koltuk; oturma alanıdır.

    Gidon; arabalardaki direksiyon vazifesini gören bisiklet parçasıdır.

    Krank ve pedallar; pedal çevrildiğinde oluşan dönme kuvveti kranka iletilerek moment oluşturulur.

    Zincir ve vites; pedal dişlisine bağlı zincir arka tekerleğe bağlı olan dişliye gücü iletir ve hareket sağlanır. Vites dişli çaplarının değiştirilmesini bu sayede pedala uygulanan kuvvetin ayarlanmasını sağlar.

    alıntı
#07.12.2011 03:56 0 0 0