Masal Ve Özellikleri

Son güncelleme: 13.01.2012 00:04
  • Masal nedir - Masalın özellikleri nelerdir - Masal Hakkında
    Masalın ortaya çıkışı insanlık tarihi kadar eski zamanlara gider. Altun Yaruk, Prens Kalyanamkara ve Papamkara, Turfan Metinleri, Kuanfli im Pusar vb. eserler ilk masal motifli eserler arasındadır. Mevlâna'nın Mesnevî'sinde, Aşık Paşa'nın Garibname'sinde, Yunus Erme'nin Divân'ında, Kaygusuz Abdal'ın şathiyelerinde masal motiflerine rastlıyoruz. Arap edebiyatındaki Binbir Gece Masalları, Fars edebiyatındaki Binbir Gündüz Masalları Türk masallarında etkili olmuştur.
    Masal, genellikle yaratıcısı bilinmeyen, olağanüstü öge, kahraman ve olaylara yer veren öyküdür. Pertev Naili Boratav'a göre masal nesirle söylenmiş, bütünüyle hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa bir anlatıdır. Masallar olağanüstü olabildikleri gibi gerçekçi de olabilirler. Her iki masal türünde de düş ürünü, uydurma ana niteliktir. Daha masalın başındaki tekerlemeyle dinleyici masala hazırlanır. Olayın uydurmalığına dikkati çekilir. Anlatım kısa ve yoğundur.
    Masallarda olaylar önemlerine göre sıralanarak aktarılır ve miş'li geçmiş, şimdiki zaman ya da geniş zamanın rivayeti kullanılır (gel-miş; gel-i-yor-muş; gel-ir-miş... gibi)

    Masalın Türleri ve özellikleri
    Masallar konularına göre dört ana grupta toplanmıştır:
    1.Hayvan masalları: Kahramanları hayvanlardan seçilen ve daha çok öğretici nitelik taşıyan hayvan masalları kısa olur, başlama tekerlemeleri de yoktur.
    2.Asıl masallar (Olağanüstü ve gerçekçi masallar): Olağanüstü masalların kahramanları da insanlarla cinler, periler, devler gibi doğa dışı varlıklardır. Gerçekçi masallarda bu kişiler pek değişmez. Ama temel konu halk arasından seçilmiş tiplerin serüvenleridir.
    3.Güldürücü hikâyeler, nükteli fıkralar ve yalanlamalar: Güldürücü masallar ise fıkra deyimiyle nitelenir. Yalanlamalı masalların ana niteliği yalana dayanmalarıdır.
    4.Zincirlemeli masallar: Zincirlemeli masallar kuruluşlarındaki özellikle ötekilerden ayrılır. Küçük, önemsiz olayların birbiri ardına bağlanmasıyla oluşturulmuşlardır. Bağlantı ögesinin sayısı ölçüsünde masal uzar gider.

    Kelile ve Dimne ile Aisopos (Ezop) masalları hayvan masallarının temel kaynaklarıdır. En eski masal örneklerinden içinde martıdan file, devreden yunus balığına kadar her çeşit hayvana rastlanılan Kelile ve Dimne türün ilk akla gelenlerindendir. Sonraki yüzyıllarda da başta La Fontaine olmak üzere birçok yazar bu türün yeni örneklerini vermiştir. Şeyhî'nin Hârnâme'si türün divan edebiyatındaki başarılı örneklerindendir.
    Bu alanda bir başka örnek de kahramanları hayvanlardan oluşan Gülşehri'nin Feridüddin-i Attar'dan yaptığı Mantık'ut-Tayr adlı çevirisidir. Tasavvufi bir çalışma olan Mantıku't-Tayr, Attar'ın eserinin olduğu gibi bir çevirisi değildir. Attar, Hüdhüd adlı kuşun yol göstermesiyle gerçek aşka, Tanrı'ya ulaşmak isteyen kuşların arayışını birbirine bağlanan hikâyelerle anlatır. Bu alegorik hikâyeyi kuruluş olarak benimseyen Gülşehri, kimi hikâyeler ekleyerek serbest bir çeviriyi yeğlemiştir. Bu ekler arasında Mesnevi'den, Kelile ve Dimne'den hikâyeler olduğu gibi, çağın toplumsal yapısını düşünce hayatını yansıtan bölümler de vardır. Kahramanları çeşitli karakterlerdeki insanları simgeleyen örneklere Mevlanâ'nın Mesnevi adlı büyük eserinde de rastlarız.
    Bu tür masallarda hayvanlar "teşhis" (kişileştirme) ve "intak" (konuşturma) sanatı yoluyla insan tiplerini canlandırır ve masalın sonunda bir ibret dersi yer alır. Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yanı sıra cin, peri, ejderha, dev gibi varlıklara yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, zengin tüccarlar, sıradan ve yoksul insanlar, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek dünyadan alınma kişilerdir. Bu kişilerin başından geçen olayları anlatan bu masallarda, dinleyicileri kötülere karşı uyarmak, zekâyı ve sağduyuyu yüceltmek amacı güdülür. Yalanlamalı masallarda abartma, övünme ve böbürlenmeye alabildiğince yer verilir. Zincirlemeli masalların temel kuruluş özelliği sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan küçük ve önemsiz bir dizi olayın art arda sıralanmasıdır.
    Masalların bir başka işlevi de içinde doğdukları topluluğun korkularını, başarısızlıklarını ve ideallerini yansıtmaktır.
    Batı'da masallar üzerine ilk sistemli araştırmalar 19.yüzyılda başlamıştır. Masalların kökenini ilk araştıran da Wilhelm Grimm'dir. Sigmund Freud, masalları bastırılmış isteklerin düş biçiminde ortaya çıkması olarak açıklamıştır.
    Batı'da masal türünün ustası ise eserleri geleneksel halk masalları kadar yaygınlıkla okunan Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen'dir. Andersen'in masalları kaynağını halk efsanelerinden almakla birlikte, o dönemin toplumuna yönelik yergiler ve otobiyografik ögeler taşıyan, kişisel bir üslupla yazılmış eserlerdir.
    Halk masallarına benzetilerek belli yazarlar tarafından meydana getirilen yapma masallara en güzel örneklerden biri de İngiliz yazarı Oscar Wilde'in masallarıdır.

    Türklerde Masal
    Öteki Müslüman Doğu halkları gibi Türkler de Hint, Arap ve İran kökenli masallara büyük ilgi göstermişlerdir. Çeviri ve uyarlama yoluyla Türkçeye kazandırılan Kelile ve Dimne, Bahtiyarnâme, Kırk Vezir Hikâyesi, Yedi Âlimler Hikâyesi, Sindbadnâme ve Binbir Gece Masalları hem sevilerek okunmuş, hem de Türk halk masallarını konu ve motif bakımından çok etkilemiştir.
    Kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte sözlü gelenekten derlendiği sanılan ilk Türkçe masal kitabı "Billur Köşk Masalları"dır.
    Türk masallarının biçimsel özelliklerinden biri, masalın başında, uygun yerlerde ortasında ve sonunda tekerleme adlı kalıplaşmış sözlere yer verilmesidir: " Düğün dernek kurulup kırk gün kırk gece şenlikler yapıldı. Konuk gelenlere de, yoldan gelip geçenlere de sofra sofra yemekler çıkarıldı, yenildi, içildi de, kırk birinci gün geldikte, bunlar odalarına çekilip herkes yerine, yurduna dağıldı. Oğlan da anası, karısı ile mutluluk içinde uzun yıllar yaşadı. Onlar ermiş muradına darısı bizim başımıza" (Sefa ile Cefa)
    Türk masallarında genellikle rastlanan kahramanlar arasında padişahın üç oğlu içinde sivrilen küçük oğlu, padişahın devlerin elinde tutsak kalmış kızları, yoksul bir adam ya da dul bir kadının beceriksiz biriyken zamanla yiğit bir delikanlı olan oğlu, pek çok güçlüğü aklının ve doğaüstü güçlerin yardımıyla yenen Keloğlan, yılan ya da başka bir görünüm içindeyken silkinip eski kimliğine kavuşan şehzadeler, sultanlar, üvey anne ve onun etkisinde öz babanın kötü davrandığı çocuklar sayılabilir. Bu masallarda ayrıca, uzak ülkelerden gelen bezirgânlara, insanlarla konuşan ve onlara yardım eden hayvanlara ve büyülü eşyalara yer verilir.
    Türk masallarını derleme, yayımlama ve inceleme çalışmaları Cumhuriyet Döneminde yoğunlaşmıştır. Ziya Gökalp, Eflatun Cem Güney, Tahir Alangu ve Naki Tezel derledikleri masalları edebî bir biçimde yayımlamışlardır. Ziya Gökalp masalcılık ile ilgili şunları söyler: "Masalcılar, eski ozanlığın, kadınlarda devam kısmıdır. Ozanlık babadan oğula kaldığı gibi, masalcılık da anadan kıza geçer. Erkek masalcılar da varsa da, ekseriya masalcılar kadın cinsindendir. Masalcı kendi alanında bir çeşit sanatçıdır." Naki Tezel'e göre ise halk masalları bir ulusun hazineleridir: "Masal öyle gür bir kaynaktır ki bu kaynaktan birçok bilimler yararlanırlar. Ulusun eski seciyeleri, eski ülküleri masallarda gizlidir. Halk uygarlığının eski izlerini masallardan kısmen çıkarmak olanağı vardır. Nihayet hikâyeci, romancı, şair, oyun yazarı, hatta senaryo yazarı, masallardan çok ilginç konular meydana getirebilir."

    Masalların diğer bazı özellikleri de şöyle sıralanabilir:
    Destan ve halk hikâyelerinde olduğu gibi masalların da anlatıcıları vardır. Masal anlatıcıları genellikle hanımlardır. Erkekler daha çok halk hikâyelerine yakın olan masalları anlatırlar.
    Türk masallarında zorluk çekmeden bir hüner göstermeden, kişiliğini ispat etmeden başarıya ve mutluluğa erişmek mümkün değildir. Masal bu yönüyle destanlara benzemektedir.
    Masalların tek kaynağı yoktur. Aynı kültür seviyesindeki toplumlarda ortak inanç ve âdetlere sahip olduklarından hareketle masallar farklı yerlerde birbirlerine benzerler.
    Bir masal metni içerisinde, halk edebiyatının diğer türlerinden (efsane, fıkra, dua, beddua, mâni, türkü, bilmece, ağıt, atasözü, deyim vb.) örneklere rastlanır.


    Efsane: Kelimenin aslı Farsça olup "fesane" şeklindedir. Türkçemizde dinî özelliklere sahip metinlere menkıbe denilmektedir. Yunancadan dilimize geçmiş olan mitos ve mit kelimeleri de efsane kavramını karşılamaktadır. Şükrü Elçin, efsaneyi "İnsanoğlunun tarih sahnesinde göründüğü ilk devirlerden itibaren ayrı coğrafya, muhit veya kavimler arasında doğup gelişen; zamanla inanç, âdet, anane ve merasimlerin teşekkülünde az çok rolü olan bir çeşit masaldır" şeklinde tanımlar. Türk efsanelerinden hareketle efsanelerin kökenlerini açıklamada üç kaynağın varlığına işaret edebiliriz.
    1. Efsanelerin kaynağı dinîdir.
    2. Efsanelerin kaynağı mitolojidir.
    3. Efsaneler gerçek hayatın artıklarıdır.
#13.01.2012 00:04 0 0 0