Altin sporcularimiz

Son güncelleme: 16.05.2012 19:47
  • noimage

    Türkiye, 1936 Berlin'de kazandığı ilk madalyaların ardından bugüne kadar tam 64 madalya toplamayı başardı. En başarılı olduğumuz branş güreş olurken, son yıllarda başka spor dallarında varolduğumuzu da kanıtladık. İşte Olimpiyatlarda ilkleri başaran, birden fazla madalya kazanan birkaç sporcumuzun başarı hikayeleri.

    AHMET KİREÇÇİ - Güreş
    "MERSİNLİ", KÜRSÜYE ÇIKAN İLK TÜRK
    Ahmet Kireççi güreşe 1914 yılında, doğduğu Mersin'de başladı. İstanbul'a geldikten sonra Kumkapı Kulübü'nde hızlı güreşi ve tekniği ile dikkat çekince, 1931'de 17 yıl süreyle bırakmayacağı milli takıma seçildi. 1936'da Berlin'de serbest güreş stilinde kazandığı bronz madalya ile kürsüye çıkan ilk Türk sporcu olarak olimpiyat tarihine adını yazdırdı. "Mersinli" lakabıyla tanınan Ahmet Kireççi, 1948 Londra Olimpiyatları'nda ise bu kez grekoromen ağır sıklette altın madalya kazanmayı başardı. Üç Balkan şampiyonluğu da olan güreşçi, 1979'da Mersin'de geçirdiği trafik kazası sonucu hayata veda etti.

    YAŞAR ERKAN - Güreş
    İLK ALTIN MADALYAYI KAZANDIRDI
    Küçük yaşlarda Erzincan'dan İstanbul'a geldi ve Kumkapı Kulübü'nde güreşe başladı. 1912 yılında doğan Yaşar Erkan Türkiye'ye 1936 yılında Berlin Olimpiyatları'nda ilk altın madalya kazandıran sporcu olarak biliniyor. Yaşar Erkan'ın Olimpiyat şampiyonluğunu kazanması üzerine Mustafa Kemal Atatürk, genç şampiyonu Berlin'e yolladığı şu telgrafla kutluyordu: "Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük bir iş yaptın. Artık adın Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar." Atatürk, şampiyon güreşçimize ayrıca iki gümüş vazo hediye etmişti. 1931 yılında ilk defa giydiği milli forma altında tam 16 yıl mücadele etti ve Olimpiyat şampiyonluğunun yanı sıra dört Balkan şampiyonluğu da kazandı. Milli takımı çalıştırdı.

    HAMİT KAPLAN - Güreş
    OLİMPİYATLARDA ÜÇ MADALYA
    Milli güreşçi olan dayısı Adil Candemir'in özendirmesiyle 16 yaşında güreşe başladı. Askerlik görevini yaptığı sırada Denizgücü güreş takımına katıldı.1954 yılında milli takıma seçildi. On bir yıl boyunca 175 kez giydiği milli mayo ile üç Olimpiyatta üst üste madalya kazanmayı başardı. 1956 Melbourne oyunlarında altın madalya kazanan Hamit Kaplan, 1960'da Roma'da gümüş, 1964 yılında Tokyo'da yapılan Olimpiyatlarda bronz madalya almayı başardı. 1965 yılında geçirdiği iki ameliyattan sonra çok sevdiği güreşi ve sporu bıraktı. 10 yıllık güreş yaşamında uluslararası şampiyonalarda 20 madalya kazandı. Ayrıca 22 kez de Türkiye şampiyonu oldu, Kırkpınar yağlı güreşlerinde ağalık yaptı. 1933'te Amasya'da doğan Hamit Kaplan, 1976'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Ağır sıklette gerek serbest, gerek grekoromen stilde dalının en iyilerinden biriydi.

    YAŞAR DOĞU - Güreş
    EFSANE ŞAMPİYON
    Türk güreşinin yenilmez şampiyonu. 1938'de Ankara'da askerliğini yaparken bir arkadaşının ısrarı ile Ankara Güreş Kulübü'ne girdi ve orada minder güreşine başladı. Bir yıl içinde milli takıma yükseldi. Avrupa'daki ilk turnuvasında tecrübesizliğine rağmen üç rakibini yendi, bir maçında sayıyla yenik sayılarak Avrupa şampiyonluğunu kaybetti. Tam 12 yıl süreyle milli takımda yer aldı. Bu süre içinde katıldığı yedi şampiyonanın altısında birinciliği kimseye kaptırmadı. Ay-yıldızlı mayoyla yaptığı 47 maçın 46'sını kazandı.1948 Londra Olimpiyatları'nda Türkiye'ye altın madalya getirdi. Hem grekoromen hem de serbest stilde, 66 kilodan 87 kiloya kadar birçok sıklette güreşti. Güreşi bıraktıktan sonra antrenörlük de yaptı. 1915 yılında Samsun'un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğmuştu. 1961'de Ankara'da vefat etti.

    GAZANFER BİLGE - Güreş
    BEŞ TUŞLA MADALYA
    Karamürsel'de, Cumhuriyet'in ilan edildiği yıl dünyaya geldi. Güreşe 17 yaşında başlayan Gazanfer Bilge, askerlik görevini yaparken milli takıma seçildi. 1946 yılında Stokholm'de yapılan Avrupa şampiyonasında birinciliği kazandıktan sonra 1948 Londra Olimpiyatları'nda beş rakibini de tuşla yenerek, Türkiye'ye serbest stildeki ilk olimpik altın madalyayı getirerek tarihe geçti. Çok hızlı, teknik ve güçlü bir güreşçi olarak tanındı. Helsinki Olimpiyatları'na profesyonel olduğu gerekçesiyle alınmayınca, bir yıl sonra, 1953'te güreşi bıraktı. 2003'te Dünya Fair-Play Konseyi tarafından tanıtım - spora ve toplumsal hizmet dalında ödüle layık görüldü.

    MUSTAFA DAĞISTANLI - Güreş
    YENİLGİ YÜZÜ GÖRMEDİ
    Samsun'un Balayır köyünde, 1931'de doğdu. Milli formayı 70'ten fazla kez giydi. O dönemin birçok büyük güreşçisi gibi o da karakucakla başladı. Minder güreşine Denizgücü Kulübü'nde geçiş yaptı. 1952 yılında, henüz bir yıllık güreşçiyken şampiyon Nasuh Akar'ı yenerek Türkiye şampiyonu oldu. Bir sonraki yıl ise milli takıma seçildi. Başarılı güreş yaşamında iki Olimpiyat (1956, 1960), üç dünya (1954, 1957, 1959), bir Dünya Kupası ve bir Balkan şampiyonluğu kazandı. Yurtiçinde 320 müsabakadan 319'unu, yurtdışında ise 73 müsabakadan 70'ini kazandı, üçünde berabere kaldı. Sonradan güreş antrenörlüğü yapan Mustafa Dağıstanlı, Samsun'dan Meclis'e seçilerek bir dönem milletvekilliği de yaptı.

    HASAN GÜNGÖR - Güreş
    1960 ROMA KAHRAMANLARINDAN
    Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, 1934'te doğdu, 17 yaşında güreşe başladı. 1954'te başlayan milli mayo serüveninde, güreştiği serbest stilde 79 ve 87 kilolarda birçok şampiyonluk kazandı. Olimpiyatlarda biri 1960 Roma oyunlarında (altın), biri de 1964 Tokyo Olimpiyatları'nda (gümüş) olmak üzere iki madalya kazandı. Hasan Güngör'ün ayrıca birer Dünya, Avrupa, Balkan ve Akdeniz Şampiyonluğu bulunuyor. 1968 yılında 14 yıllık güreş yaşamına nokta koyan Hasan Güngör, Genç Milli Takımlar'dan başlayıp, A Milli Takım'a kadar çeşitli kademelerde 21 yıl antrenörlük yaptı.

    İSMAİL OGAN - Güreş
    YAŞAR DOĞU'NUN KEŞFİ
    Doğduğu (1933) yerde, Antalya'nın Aksu ilçesine bağlı Macun Köyü'nde, 1954'te güreş yaparken unutulmaz şampiyon Yaşar Doğu tarafından keşfedildi. İlk ciddi turnuvası olan ve İstanbul'da düzenlenen 1957 Dünya Şampiyonası'nda 73 kiloda ikinci oldu. Hemen akabindeki yıl Dünya Kupası'nı kazanmayı başardı. 1960 Roma Olimpiyatları'nda ise finale kadar çıkmasına rağmen, bir anlık dalgınlığı sonucu Amerikalı rakibine puan kaptırınca şampiyonluğu kaçırdı. Dört yıl sonra, Tokyo Olimpiyatları'nda kilo artırarak 78 kiloda mindere çıkan Ogan, burada başarıya ulaştı ve altın madalyaya kazandı.. Ünlü güreşçi 52 kez forma giydiği milli takımı bıraktıktan sonra 10 yıl boyunca bölge antrenörlüğü yaptı.

    MEHMET AKİF PİRİM - Güreş
    28 YIL SONRA GELEN MADALYA
    90'lı yılların en önemli Türk güreşçilerinden biri. 1992 Barselona Yaz Oyunları'nda tam 28 yıllık aradan sonra grekoromen stilde altın madalya kazandırdı. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda aynı başarıyı tekrarlayamasa da, 62 kilo grekoromen stilde bu sefer de bronz madalya almayı başardı. Aktif güreşi bıraktıktan sonra bir dönem milli takım baş antrenörlüğü yapan sporcunun ayrıca 1991 ve 1994 Akdeniz Oyunları'nda iki altın, 1993 Avrupa Şampiyonası'nda bir bronz ve 1992 Dünya Şampiyonası'nda bir gümüş madalyası da bulunuyor.

    MİTHAT BAYRAK - Güreş
    TÜRKİYE'YE İKİ ALTIN GETİRDİ
    Sakarya'da, 1929'da doğdu. Spor yaşamına futbolla başlamasına rağmen, daha sonra, 1948'de Sakarya Güreş Spor Kulübü'nde güreşe yöneldi. Gazenfer Bilge, Mehmet Oktav, Hüseyin Erkmen ve Celal Atik gibi efsane isimler ona antrenörlük yaptı. Milli formayı ilk defa giydiği 1955 yılından sadece bir yıl sonra, 1956 Melbourne Olimpiyatları'nda Olimpiyat şampiyonu oldu. Mithat Bayrak bu başarısını 1960'ta Roma'daki oyunlarda tekrarladı. Grekoromen stilde Türkiye'nin en iyi güreşçilerinden biri kabul edildi. Almanya'da ayrıca antrenörlük yaptı.

    RUHİ SARIALP - Üç adım atlama
    HONUNLA ÖVÜNÜYORUZ
    Türk atletizminin Olimpiyat oyunlarında madalya kazanan tek sporcusu. Konya Askeri Lisesi'nde öğrenciyken atletizme merak sardı ve üç adım atlama branşında Türk atletizminin en önemli isimlerinden biri olmayı başardı. Spor yaşamı boyunca Fenerbahçe Kulübü'nde yarıştı. Kendi branşında birçok Türkiye rekorunu kırdı. 1948 Londra Yaz Oyunları'nda üç adım atlamada
    15.02,5'lik derecesiyle üçüncü gelerek bronz madalya kazandı. Ruhi Sarıalp 1950'de Brüksel'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda yine üçüncülük kürsüsüne çıkmayı başardı. Aynı yıl ordular arası yarışmalarda da dünya rekoru kırıp şampiyon oldu. Sarıalp 1952 yılında aynı şampiyonada bir altın daha kazandı. Aynı yıl düzenlenen Helsinki Olimpiyatları'nda oyunlar öncesi yaşanan olaylar ise Ruhi Sarıalp'in olimpik kariyerini bitirdi: Bir önceki Olimpiyatlarda şampiyon olan sporculardan Nasuh Akar, Gazanfer Bilge, Halil Kaya ve Yaşar Doğu'da olduğu gibi, Ruhi Sarıalp de, para ödülü kabul ettiği gerekçesiyle, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafında profesyonel sporcu kabul edilmişti. Ve amatörlüğü onaylanmadığı için bir daha olimpiyatlarda yarışamadı.

    İSMAİL AKÇAY- Maraton
    TÜRK ATLETİZMİNİN İLK EFSANESİ
    Türk atletizminin lokomotiflerinden biri. 1968 Meksika Olimpiyatları'nda maratonda koştuğu 2.25.18'lik derecesiyle dördüncü oldu. Aktif spora 1960 yılında başladı. İs- mail Akçay'ın Olimpiyatlarda elde ettiği dördüncülüğün dışında sekiz Türkiye, dört Balkan şampiyonluğu, iki dünya ordular arası ikinciliği, iki dünya ikinciliği ve bir Avrupa beşinciliği bulunuyor. Balıkesir doğumlu atlet bir dönem Atletizm Milli Takımı'nın antrenörlüğünü yaptı. 1975 yılında, geçirdiği ağır bir sakatlıktan sonra, aktif spor yaşamına veda etti. En iyi derecesi olan 2 saat 13 dakikalık Türkiye rekoru uzun yıllar kırılamadı.

    EYÜP CAN -Boks
    BOKSTA ULUSLARARASI BAŞARI
    Boksa lise yıllarında küçük yaşlarda ailesi ile birlikte gittiği Danimarka'da başladı. Aslen 1964 Konya doğumlu. İlk başarısını 1981 yılında 51 kiloda Danimarka şampiyonu olunca gösterdi ve başarısını daha sonra iki kez tekrarladı. 1984'te Los Angeles'te, Eyüp Can ve Turgut Aykaç ile ilk kez üçüncü bir spor dalında kürsüye çıkıldı. 1986 yılında Dünya Şampiyonası'nda bir bronz madalya daha kazandıran Eyüp Can, profesyonel boksta dövüşmeye başladı. 1989'da İskoçyalı Pat Clinton'u 3-0 yenerek, Cemal Kamacı'dan sonra profesyonel boks ringlerinde Avrupa Şampiyonu olan ikinci boksörümüz oldu.

    AHMET AYIK - Güreş
    GÜREŞİN HER KADEMESİNDE VARDI.
    Dünya ve Olimpiyat şampiyonu güreşçimiz, Doğanşar'ın Eskiköy'ünde 1938'de doğdu. Karakucak güreşi ile spora başlayan Ayık, askerlik görevini yaptığı sırada profesyonelliğe geçiş yaptı. 1961'de Serbest Güreş Milli Takımı'nda yer aldı. 1962'de Adriyatik Kupası ikinciliğinden sonra 1963 Akdeniz ve 1964 Balkan Şampiyonu oldu. 1965'te, o yılların en meşhur güreşçisi Rus Medved'i yenerek, Dünya Şampiyonu unvanını aldı. 1967'de Avrupa ve Dünya şampiyonu olan Ahmet Ayık, 1968 Olimpiyat Oyunları'nda da mücadele ettiği 97 kiloda altın madalya kazandı. Şampiyon güreşçinin 1964 Olimpiyatları'ndan bir de gümüş madalyası bulunuyor. Otoritelerce dünyanın en iyi güreşçilerinden bir olarak kabul edilen Ayık, 1970'de Avrupa Şampiyonu oldu. Yedi şampiyonluğunun yanı sıra bir dönem Güreş Federasyonu Başkanlığı da yaptı.

    TURGUT AYKAÇ - Boks
    RİNGE ERKEN VEDA ETTİ
    Boksa 1975 yılında, 17 yaşındayken Adanaspor Kulübü'nde başlayan Turgut Aykaç, 1984 Los Angeles Olimpiyatları'nda Türkiye'ye boks dalında madalya kazandıran ikinci boksör. Oyunlarda 57 kiloda ringe çıkan Turgut Aykaç, oyunlarda sırasıyla İspanyol ve Mısırlı rakiplerini yendikten sonra Nijeryalı boksöre 5-0 yenilerek bronz madalyada kaldı. 27 kez milli formayı giyen boksör, geçirdiği ciddi sakatlıklardan sonra sporu bırakmak zorunda kaldı.

    HÜLYA ŞENYURT - Judo
    İLK OLİMPİK KADINIMIZ
    Ordu'da dünyaya gelen (1973) Hülya Şenyurt, judo sporuna küçük yaşlarda başladı. Avrupa gençler şampiyonalarında elde ettiği çeşitli derecelerden sonra, 1992 Barselona Yaz Oyunları'nda 48 kiloda bronz madalya kazanarak olimpik başarıya imza atan ilk Türk kadın sporcu oldu. Hülya Şenyurt daha sonra, Atina'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda da bir bronz madalya aldı.

    HÜSEYİN ÖZKAN - Judo
    HALTER VE GÜREŞ DIŞINDA İLK ALTIN
    Çeçen asıllı judocu 1972 doğumlu. 1992 yılında Türkiye'ye geldi ve 1993'te Avrupa Şampiyonası'nda üçüncülük kürsüsüne çıktı. Dört yıl sonra ise Avrupa şampiyonu oldu. Aynı yıl Akdeniz Oyunları'nda bir şampiyonluk daha kazanan milli judocu, 1999'da Avrupa ve
    Dünya Şampiyonaları'nda ikincilikte kaldı. Hüseyin Özkan bir yıl sonra Sidney'de düzenlenen Olimpiyatlarda 66 kiloda mücadele etti ve çıktığı beş müsabakayı da kazanarak, Türkiye'ye güreş ve halterden sonra üçüncü bir spor dalında ilk altın madalyayı kazandırmış oldu.
#15.08.2004 22:24 0 0 0
  • ellerin dert görmesim sagol arkadasim
#15.08.2004 22:29 0 0 0
  • ellerıne salık dostum arayıpta bullamadıgım dıseydı
#03.02.2008 15:54 0 0 0
  • bunu yollayana helal olsun yha:)
#09.05.2008 20:02 0 0 0
  • eline sağlık ödev için baya işime yaradı:D
#20.05.2008 21:40 0 0 0
  • Teşekkürler...
#15.01.2009 19:08 0 0 0
  • allah cezanı verecek
#17.11.2009 18:47 0 0 0
  • saolun be
#27.12.2009 09:26 0 0 0
  • Teşekkürler.
#29.12.2009 21:35 0 0 0
  • irenç
#03.02.2010 12:18 0 0 0
  • kötü
#03.02.2010 12:19 0 0 0
  • irenç be
#03.02.2010 12:20 0 0 0
  • çok kötü
#03.02.2010 13:44 0 0 0
#03.02.2010 13:45 0 0 0
  • irenç
#03.02.2010 13:45 0 0 0
  • bok gibi
#03.02.2010 15:21 0 0 0
  • cok teşekkür ederim
#25.03.2010 22:25 0 0 0
  • ben batuhan nbr
#25.04.2010 16:21 0 0 0
  • elleriniz dert görmesin çok işime yaradıı
#30.03.2011 19:50 0 0 0