Yıllık Yazı Örnekleri

Son güncelleme: 12.02.2012 10:54
  • yıllık yazıları - yıllık örnekleri - yıllık yazı örneklerinden



    ......

    Boğaziçi Üniversitesinde yıllar ilerledikçe dostluğumun giderek güçlendiği arkadaşlarımdan biridir Ozan Ünay.İlk olarak herkesin polemik olarak nitelendirdiği bir tartışma ortamında karşıma çıktı Aydın'ın bağrından kopup gelen bu gizemli dost.İlk zamanlardan itibaren hep Aydın-Nazilli çekişmesini yaşadık onunla da bi türlü kabul ettiremedim Nazilli'nin üstünlüğünü.İlk yıllarda çok fazla samimi olamadığım bu eşsiz arkadaşı özellikle son iki yıl geçirdiğimiz zamanlar sonrasında neden daha önce tanımadığıma üzülmüşümdür hep. Ozan her zaman zor zamanlarda arkadaşlarının yanında olmuş,ona verilen her görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan,istediğini ve kafasına koyduğu şeyi ne olursa olsun yapan ve asla haksızlığa katlanamayan beyefendi bir insandır.Çoğu zaman sakin soğukkanlı görünen Ozan bir anda fevrileşerek deli gibi sinirlenmiş hale gelebilir,eğer sevdiği bir insan haksızlığa uğramışsa.Bi de Fenerbahçe delisidir bu sıkıştığım zor proje zamanlarında herzaman yardımını ve desteğini esirgemeyen egeli arkadaşım.Öyleki onun bu denli yoğun Fener sevgisi ve fanatikliği yanında bazen kendi takımımdan soğuduğumu bilirim(Bendeniz de kanaryacı oluyorum).Ozan'ın beni hep güldüren yanlarından biri bir balığınki kadar hafızaya bile sahip olamamasıdır.Çoğu zaman onu bu yönüyle epey bi kızdırmışımdır.Bi de o kimsede olmayan mizah anlayışı.Onlar olmasaydı geçermiydi o 450 ve bitirme projeleri.Bi de onunla spor çekişmelerimiz yok mu...Basketbolu da futbolu da aynı soğukkanlılık içinde becerebilen ama aslında kökleri voleybola dayanan bu spor dostu arkadaşımı oyun stili bakımından Zidane'a benzetmişimdir hep. Ozancım geri dönüp baktığımda yaşanan dört-beş yıl içinde acı tatlı biçok hatıra var gözümün önünde.Az mı göbek büyüttük antep sofrasında yediğimiz tavuk şişlerle,az mı midemize kangrenler girdi fenerin kazanmasını izlerken,az mı boşvermişliğe gittik projelerdeki tıkandığımız noktalarda,az mı güldük GPA çekişmemizdeki birbirimize attığımız çamurlarda(geriden gelen avantajlıdır!).İzmire giderken feribotta yaptığımız muhabbeti hep gülümseyerek hatırlayacam.Sen benim için herzaman kapısını çalabileceğim canayakın yardımsever bir karagün dostu olabildin.Bi tek şu iç dünyanı çözemedim,seni gizemli yapan.Umuyorum hayatımızın geri kalanında sağlam temellere dayalı bu dostluğumuz yeni yaşananlarla güçlenmeye devam eder.

    .........

    Hani o gördüğümüz 10000 parçalık puzzle vardı ya, sen ben ve hayatımız o kutunun içinde saklı işte...En başta o kocaman kutunun iki ayrı köşesinde herşeyden ve en önemlisi birbirimizden habersiz duruyoruz, günler geçip puzzle oluşmaya başlıyor, parçalat tekrar tekrar ayıklanıyor ve biz o sayısı gittikçe azalan parçaların arasında birbirimize her geçen gün daha çok yaklaşıyoruz, derken yanyana geliyoruz ve anlıyoruz ki biz hep öyle birbirimize kenetlenmiş durmalıyız ,işte o zaman farkediyoruz herşeyin ancak böyle anlamlı olabileceğini! O an "canım benim" oluyorsun hemencik...Yaniden keşfediyoruz denizi, güneşi, İstanbul'u, her köşeye anılarımızı bırakıyoruz, elele olmanın verdiği güvenle dünyayı unutuyoruz. Kendi masalımızı kendimiz yazıp kendimiz yaşıyoruz. Her an hep yanyana olmanın verdiği mutluluğun, güvenin, hayata dair güzel ne varsa hepsinin tadını doyasıya çıkarıyoruz. Canım benim; Her geçen gün senin varlığının nasıl mükümmel birşey olduğunu daha iyi anlıyor ve seni daha çok seviyorum. Hayat denen kocaman denizde, her ördek çırpınışımdan sonra nefes nefese kaldığımda sana yaslanıp dinlenebileceğimi bilmek o kadar güzel ki... İyi ki varsın...

    ............

    Can dostum.. İki sene boyunca aynı odayı paylaştık; beraber üzüldük beraber sevindik. Sen her zaman kendime en yakın hissettiğim, en sevdiğim, en çok güvendiğim insanlardan biri oldun ve hep öyle kalacaksın. Senin iyi yanlarından bahsetmek isterdim ama buna değil birkaç satır sayfalar yetmez. Bende senin bildiğim en kötü yanını yazıyorum: Tabiki Fenerbahçeli olman.. "Hisar 318" , "Emre" ,"Adaş" sanırım bu kelimeler birlikte geçirdiğimiz o güzel günleri hatırlamak için yeterli olur. Okula geldiğimiz gün başlayan dostluğumuz hiçbir zaman bitmeyecek...

    ............

    Aslında herkes için Ozan benim için bizim Ozan. Ne zaman bir konuşmada Ozan ismi geçse ben hemen atlarım. Hangi Ozan bizim Ozan mı? Polonezköy grubu içerisinde pek çok şey paylaştık ama ben seninle paylaştığımız şeyleri düşününce ilk aklıma gelenler benim hasta olduğum ve senin de Arzu'yla beraber bana baktığın zamanlar geliyor. Bi de bir keresinde yaz okulundan sonra kız yurdunu boşaltmamız gerekiyordu diğer bir deyişle yurttan atılmıştık. Sende bize kapılarını açmıştın. Evinde misafir etmiştin. Her şey için çok sağol. Bunları hiçbir zaman unutmayacağım. 5 senedir yurtta kalan garip öğrenciler olarak senin evine gelir, ev havası koklar mutlu olurduk. Bütün arkadaşlarımı düşündüğümde onların kendilerine has özellikleri aklıma geliyor. Senin de en çok esprilerin aklıma geliyor. Sen beni en çok güldüren insanlardan birisin Ozancan Sen hep doğum günü kartlarımda kız Ayşe iyi ki domuşsun. Doom günün kutlu ossun dersin. Bende sana Bizim Ozan iyi ki varsın ve iyi ki seni tanımışım diyorum. Bi de bütün hayatın boyunca mutlu ve sağlıklı olasın. En güzel günler senin ossun diyorum.Unutmadan okuduğu bölümü seven ve mezun olduktan sonra kendi mesleğini yapacak olan ender ve şanslı insanlardan birisin. İnşallah iş hayatında da çok başarılı olur ve istediğin yerlere ulaşırsın. Tabi okul bitiyor diye dostluk arkadaşlık bitmiyor. Daha ben sana zeytinyağlı dolma yapacağım. Bak yıllıkta da yazıyorum. Yıllıktaki herkesin şahitliğinde söz veriyorum. Yapacağım. Zaten yapmazsam bu olay torunlarıma kadar intikal edecek. Canım arkadaşım ben senin için değil zeytinyağlı dolma Türk mutfağının en zor yemeklerini bile yaparım. Sevgiyle kal.

    ..................

    CMPE bölümünün benden aldıklarından (zeka, hafıza, konuşma yetisi vs.) sonra yerine koyduğu en büyük arkadaşlıklardan birisi.. Hoş kepçelerim dolayısıyla benimle dalga geçse de hepsi kayıt altındadır ve altı gezegen ufukta aynı çizgide sıralandıklarında hepsinin öcü alınacaktır Fenerbahçe maçlarında paylaşılan acılar, proje teslimlerindeki koşuşturmalar, futbol maçlarındaki sataşmalar unutulacak anılar değil. Fener maçlarında attığımız gollerden sonra sarıldığım dolgun vücudunu (özellikle o muhteşem göbeğini) hiç bir zaman unutmayacağım Halısaha maçlarındaki sataşmalarımızı da özleyeceğim. Hatta bir maçta defansta muhabbet ederken yediğimiz gol Engin'i çıldırtmıştı, bu da hep hatırlayacağım anılardan biri olarak kalacak.. Mezuniyetten sonra sanırım bir de seni özleyerek kendimi yıpratacağım. Kendine çook iyi bak kardeş.. Umarım herşey gönlünce olur.. (Not: kuracağımız şirkete belly-ear ismini koyalım. Enternasyonel bir şirket olur)


    ................

    Şimdi burda, bu sayfada, sizlere gazetelere konu olabilecek bir kariyer öyküsü anlatacağım: Aydın'ın kırsalında kamyonunun direksiyonunu sallarken, ne hikmet kafasına esip de üniversite sınavına giren ve de bizim okulu, bizim bölümü kazanan Ozan'ın hikayesi. Orta 2'den terk bir insan için şaşılacak bir başarı doğrusu! Vallahi, ne yalan söyleyeyim, Ozan'la ne zaman, nasıl tanıştık, pek hatırlamıyorum. Bi bakmışım ki var! Sanırım bu işi başıma makinadan Tolga açtı, neyse, kader. Birinci sınıfın ilk döneminden itibaren göbeğimiz bir kesilmiş gibi olmuştuk. Zaten aynı yurtta da kalıyoz, derste birliteyiz, dersten sonra birlikteyiz, yurtta birlikteyiz... Allah'tan yatarken hiç birlikte olmadık - Murat'ın (bkz. Yıllık Yazısı Murat Demirel) evi hariç! Neyse, aradan yıllar geçti, biz hala bu göbek muhabbetinden kurtulmuş değiliz (Ozan'ın şahsi göbeği değil.)! Aslında benim Ozan'ın arkadşlığından yana hiçbir problemim yoktu, canıma minnet, ama ona yazık oldu. O, o zamanlar inekti, hatırlarım CHEM 105'den 'top' çekmişti! Ben 36 almıştım. O gün benden kurtulsa iyi edermiş. Neyse, şimdi de hala bizden inek olmakla beraber (buna kesin çok kızacaktır, zaten dedim mi bozuk atıyo!), artık bizim çıtamızda ve ne ödev yapıyor, ne de sınava çalışıyor. Varsa yoksa, ay çekirdeği yeyip televizyona baksın, Bomber Man oynasın! Ozan, sanırım şoförlük yıllarından kalma bişey, çok babacan adamdır. Adam, beni benden daha çok düşünür: Ödevini yap, üstünü ört, işe başvur, ye, yat... Sizin anlayacağınız, her eve lazım! Aslında, şimdi düşününce, benim çok yükümü çekti. Sınavlardan önce, ben uyuz oolup okumam, o zorla, üşenmez, bana anlatır, projede benim salladığım kısma otutur kafa yorar, bana zorla yaptırır, hatta kendi yapar. O olmasa sanırım şimdi en fazla 3. sınıftım. Ozan'ın ilk zamanlar en sinir olduğum yönü, kapalı kutu oluşuydu. Hiçbir şeyini anlatmaz, sordurmazdı. Tamam, belki kamyonculuk zor bir hayattı ama insan bu kadar da saklamaz ki! Neyse, gel zaman, git zaman, kıza yalvara, o kadar şey anlattırdım ki, sanırım bi kısmını sırf beni tatmin etmek için kendi uydurup hayat hikayesini uzatmak zorunda kaldı. Şimdi ikimiz de, biribirimize dair herşeyi biliyoruz. Ozan'a karşı, şimdi itiraf etmeliyim ki, hep biraz suçluluk duydum. O beinim için çok fedakarlık yaptı, çok nazımı çekip beni hiç yolda bırakmadı. Bense biraz kediyim. O benim kitabımda satmak diye birşey yazmaz diye söyler durur. Benim kitap sanırım '2nd edition', ben de o 'chapter' var. Gene de, Ozan buna hiç laf etmedi. Yıllar sonra, elimizde acı badem, şu sayfayı okurken Ozan bana eminim benim şu 'kitap' için gene birşey demiyo olur. N'apıyım, orjinal kitap, orayı koparıp atamam ki. Hiç olmadı, benden ona fotokopi çektiririz. Ne diyon Ozan, ister misin? Şunu söylemeden geçmem olmaz. Geçenlerde kütüpahnedeyken kapıdaki görevli, benden Ozan'ın gözlüğü rica etti. Özel bir amaç için lazımmış. Sanırım Ozan artık kullanmadığına göre, verecektir. Yazarken duygusal olayım dedim ama, yazdıığm insan Ozan, düşününce gülüyorum, bunun sonunda da bunları yazdım! Olsun, belki yazmadım ama Ozan benim bu okulda sahip olduğum en değerli şeylerden biri, ve benim en iyi dostum. Hadi, gene dayanamayıp söyledim. Ozan ya, mezuniyetten sonra gidip bi turşu suyu içsek ya!

    .................

    Ozancım ikimiz için de çok değerli bir bebiş sayesinde başladı arkadaşlığımız ama sen cana yakınlığın, yardımseverliğinle kalbimizi fethettin.Evinde geçirdiğimiz uzun geceler yalnız sabrınla değil aynı zamanda yardımseverliğin,güler yüzünle;zekice esprilerinle kısa da olsa sohbetlerimizde ..Artık düğünde arzunun aklını çelen ebru'nun hain arkadaşı değilsin bizim için. Zaten kopmaz eminim ama aramızdaki bağların hep böyle sağlamlaşarak gitmesi dileğiyle..

    ...................

    Ozan kardeş be nasıl geçti yıllar,manzarada çiğdem çitlerdik vakti zamanında...İlk gördüğümde anlamıştım "insan gibi insan" derler ya işte öyle olduğunu, sevgi'den sonuna dek anlayan ,aşkı sonuna dek yaşayan; kötü niyetmiş ,kinmiş,hasetmiş sözlüğünde olmayan Ozan'ım kardeşimsin sen...aydın inciri gibi, hayatım boyunca seveceğim,yokluğunda krize girdiğim...Mezun olma vakti geldi çattı ama korkum yok biliyorum ki hep görüşücez,gecenin bir yarısı telefonun çalınca şaşırma "bilgisayarım çöktü "çığlıklarıyla ben olabilirim....yıllar boyunca yakınımda ve yanımda olduğun için teşekkür ederim...aaa bir de :çizgi film teklifi aldım,başrolde ben olucam.iki tane de yardımcı oyuncu kadrosu açıkmış;iki blue bear ,birini buldum,diğeri de sen olur musun???

    ......................

    Aynı çatı altında hayatımız bir bütünmüş, dönüp baktım maziye yaşadığımız çok şey varmış. Evet seneler su gibi gelip geçiyor, anlaşılmıyor. Onunla bir evi paylaştık üniversite hayatımın en güzel yıllarında. Varlığımızı yokluğumuzu paylaştık, telefonlarımız kapandı kapandı açıldı. Güldük eğlendik, bulaşıkları yıkamaya çalıştık, çöpleri temizlemeye çalıştık evdeki, olmayınca vazgeçtik, ardından yemek yapmaya kalkıştık, taze fasülyeler mi yanmadı, pilavlar mı yapışmadı. Kar yağdığında evde 6 kişiyiz popstar tiplemelerimiz, Beyaz'ın tiplemeleri, hiç unutamam, özellikle Ahmet San ( Ozan ) ın Bayhan şarkı söylediğinde attığı kahkahayı. Bana çok şeker insanları Arzu, Erdem, Sıla tanıma fırsatı verdiği için de ayrıca Ozanın yeri ayrıdır bende. Herzaman Arzuyla yaşadıkları romantizmi gördükçe insan onlara imreniyor. Umarım ömür boyunca istediği yaşadığı mutluluğu hiç son bulmaz, çünkü o bunu hakediyor.

    ........................

    "Melek Ozan". sana bu ismi takmıştım hazırlıkta. Aydın seni öyle bir anlatmıştı ki ancak bu isim gelmişti aklıma. Gerçi sonra anladım yeryüzünde melek olmadığını ama yine de sen en yakınlarından biriydin meleklerin. Sen her ne kadar benim ojelerimin renklerini beğenmesen de ben senin kıyafetlerini az çok beğendim hep. Ozan sen o zamanlar daha iyi giyinirdin haberin olsun. Bölüme geçtikten ve sen yurttan ayrıldıktan sonra biraz kopar gibi olduk. Ama ne zaman birbirimizi bir yerlerde görsek aynı sıcak konuşma. "Şşşt kız napıyon?", "Üff Ozan ya!" cümleleri. Çocukluktan çıkmamıza bir adım kala başlayan arkadaşlığımız, olgunluğumuzun son basamaklarına kadar hep aynı sıcaklıkta kalsın melek.

    ....................

    ozan sana çok kısa yazıyorum ama inan bu herşeyi özetleyecek : abicim, sevgili kardeşim sen o taksiciyi nasıl evire çevire dövdün yaa )

    .............................

    Sevgili arkadaşım Ozan; seninle tanışalı beş sene oldu yaklaşık ama ben hala dün gibi hatırlıyorum yemekhaneye gittiğimiz ve sizin yurt odasına taşındığım günü. Aslında bir o kadar da garip geliyor bu durum; beş yıllık bir mazimiz yok da sanki seni çok çok uzun zamandır tanıyor gibiyim. Anason kokulu yurt odamızda, Aydın Şen isimli gibi gözükmesine rağmen içinde soy ismini de barındıran şahsiyetin pencere pervazlarındaki çılgınlıkları sırasında, "pas deme mesela" Tolga'nın bir Taksim dönüşü taksiciyle kurduğu samimiyetleri (Tolga dayan koçum) esnasında, buna benzer ve şuan aklımdan geçen bir çok durum ve olayda birlikteydik, beraber güldük çatlayana kadar. Bir gün başım sıkışırsa (ne bilim boğulma tehlikesi falan, dertleşecek birini ararsam, yada mutlu bir anımda, yanımda olmasını isteyeceğim sayılı insandan birisin Ozan (valla bak yıllık yazısı diye değil) Senin gibi iyi niyetli bir insanın ilerde mutlu olmaması gibi bir olasılık söz konusu olamayacağından iyi niyet temennilerine gerek duymuyorum. Ama yinede mutlu ol, kendin ol Ozanım. Şampiyonluk iddiası olmayan (nedenini sen iyi biliyorsun) kardeşin Emrişko...

    ...........................

    Kaaardeşim Ozan, demek mezun oluyorsun, kısmet be amcaoğlu yapcak bişey yok. Senin için saçın kara gözün ela demeye gerek yok bence dört dörtlük bir adamsın tabi Fenebahçeli olman hariç. Seninle geçen zamanlar hep güzeldi be amcaoğlu ne diyorum biliyor musun şöyle ilerde bir yazlık site yapayım ben, şöyle sana bana yanyana, yakarız mangalı atarız kanatları, gönüller hoş olur, oynarız harmandalı. Canımız tatlı isterse de bizim kızlarla vafılına tabu oynarız. Kaybedersek de zaten çirkefe yatarız. Seninle ilgili en çok takdir ettiğim şeylerden bir tanesi de inşaatçı olmamana rağmen, her türlü geyikte bize taş çıkartman. Bundan sonraki yaşamında mutlu olmana kati gözüyle bakıyorum çünkü kendinle barışık bir insansın ve hayatta ne yapacağını biliyorsun. Söylemek istediğim son bir şey var, amcaoğlu demekten en çok tat aldığım kişilerden birisin, hep öyle kalman dileğiyle.

    ..........................

    Hazırlığın sonlarına doğru tanıştığımız bu gencin daha sonra en samimi arkadaşlarımdan biri olacağını nerden bilebilirdim. Fenerbahcenin bu dostlukta önemli bir başlangıç noktasını oluşturduğunu unutmamak gerekir. Az mı sevindik az mı üzüldük fıtık olduk birlikte Fenerin maçlarından sonra. "Adam gibi adam" tabiri çok kullanılır günlük yaşamımızda ama pek az kişi bu niteliğe sahiptir. İşte Ozan da o azınlıktan biridir. Dürüstlüğü, arkadaşlığı, muhabbeti,samimiyetiyle dört dörtlüktür. İyi ki tanımışım. Bundan sonraki hayatında başarılar ,umarım bu dostluk hiç bitmez.

    .............................

    Olm senınle ne zaman bu kadar samımı olduk bız yavvvv bazen dusunuyorum da hanı hakıkatten sankı dogdugumdan berı tanıyormusum hep samımıymısız gıbı gelıyor bana. Senınle bır omur paylasmısımız sankı.. evet evet buldum cvbını senınle gercekten bır omur paylastık bız.....Neler yapmadık kı her turlu ise gozu karartıp gırdık (tabı bunda bızım kedılerın payı da cok buyuk) Soguk demedık camur demedık taaaa Bolulara gıttık.... Belkı kotu ır gezı olmustu ama yıne de yanımda en sevdıgım ınsanlar vardı yaaaa o bavulları saatlerce tasımak bıle guzeldı be kardesım.....Balıklarımızı ayıklayıp rakılarımızı tokusturduk senınle Fethiyenın guzel marınasında bır kardes sıcaklıgıyla Şile semalarında beraber uyuyakaldık bır Pazar gununun yorgunlugunda ...Ve ne kadarda tesekkur etsem yetmeyecek bır sey daha bana yertsız yurtsuz kaldıgım zamanlarda benı kopru altı cocugu sezercık olmaktan kurtarmıs ve bana evını (burayı koyma ama yatagını) actın, elımden tuttun yemek yapmayı ogrettın, haftasonu sabahlarını ıple ceker olmustum guzelce dost sohbetıyle bı kahvaltı edelım dıye, ve daha da onemlısı benım avare avare gezdıgım zamanlarda bana ragmen fınallerıne calısabıldın....En sona sakladıgım seyde neydı bılıyor musun belkı de bunu daha onceden hıc soylemedım belkı cok da az muhabbetı gectı ama sabah 7:30tu ben bunu yasadıgımda, yatagımdan bır telefon sesıyle kalkmıstım, arkadas sesıne bır dost sıcaklıgına hasret kalmıstım gurbet ellerde ve o telefonun ardından gelen ses benı cok mutlu edebılecek seslerden bırıydı..... Bana verdıgın bu guzel dostluk ıcın tesekkur kardesım nasıl olsa gorusucz kacarın yok

    ........................

    Yıl 2000 hafif rüzgarlı bi sonbahar akşamında yine stadın yolunu tutmuşuz Fenerbahçemizi desteklemeye gidiyoruz rakip Trabzonspor. Yanımızda birçok boğaziçili hazırlıktan arkadaşlar falan. Uzaklarda bi sima tanıdık geliyor,bizim bölümden olduğunu hatırlıyorum, ismini hatırlamaya çalışıyorum zihnimin içindeki bi sis perdesi buna engel oluyor. Uzun uzun yüzüne bakıyorum belki bizide görür bi selam verir diye... Derken gözü bi an beni işaret ediyor ve tatlı masum bi tebessümle yüzümüze bakıyor, keyifle selam veriyor. Derken goller sağanak gibi geliyor. Goller falan bahane ben ara sıra dönüp bu simaya bakmaktan ve gollerin verdiği sevinci bu daha çok fazla tanımadığım adamla paylaşmak istiyorum. O da senin bakışlarına ara sıra cevap veriyor. Okula dönüyorsun, aradan cok değil 24 saat geçmeden arkadan bi ses geliyor "Naber ibo?" diye. Dönüp bakıyosun o statdaki yabancı hem de sana "ibo" diyerek samiyetini daha en başından ortaya koyuyor. İşte herşey böle başlıyor ve ben mert, delikanlı bi dost buluyorum kendime. Aradan bir-iki yıl geçiyor ve ben aynı evin içinde buluyorum kendimi bu yabancı ile. Ev hayatı boyunca ibo'dan çekmediği kalmıyor bu yabancının. Sabahları iki saatini ibo'yu yataktan kaldırmak için uğraşıyor sırfi ibo güneş yüzü görsün diye ama olmuyor. Sürekli ibo'yu bombermande darmadağan edip, daha sonra ağlayan ibo'yu teselli ediyor. (Ama bu senin hatan hep yenme kardeşim). Herşeyden önemlisi ibo'nun en zor anlarında yanında oluyor,iboyu dinliyor, onu teselli ediyor, yapamadığı birçok şeyi ona öğretiyor, ibo'nun yapamadığı projeleri yapıp üzerine bi de ibo etiketi yapıştırıyor. Bunları yaparken hiç bi karşılık beklemiyor üstüne üstlük o tatlı tebessümünden bi parçayı da esirgemiyor. Ya Ozan kardeşim, ben senden çok şey öğrendim. Bazen Ibo'nun kaprisleri ile de uğraşmak zorunda da kaldın bunlar için affet; Senin anlayışlılığın ve vefakarlığın bunların üstesinden gelmemize etkili oldu. Bu kardeşini unutma kendini de fazla özletme. Kardeşin ibo

    ...........................

    hazırlıkta meshur odanda tanımıstım seni.o zamandan beri dostlugumuz arkadaslıgımız hiç kesilmedi.hiçbir zaman samimiyetini kaybetmeyen,bir seye sıkıldıgımda hep yanımda olacaklardan birisi oldugunu bildigim dostum,hep boyle yanımda kal,ihtiyacım oldugunda yada olmadıgında...

    ................................

    Hava ve saha koşullarının futbol oynamaya çok uygun olduğu, o muhteşem Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadının tribünlerinde bir Fenebahçe maçı öncesi tanıştığımızdan mıdır nedir çok kanım ısındı sana. Sonrasında bol bol ziyaret ettim seni evinizde. Az mı kaldım senin odanda o bitmek bilmeyen ödevler ve sınavlar döneminde. Çok iyi bir ev sahibi oldun hep. Bir de halı saha maçlarımız var tabi. Kimi zaman defansta Luciano ve Thomas'i kıskandıracak kadar iyi bir ikili oluşturduk. Kardeş ben bundan sonra zor koparım bilgisayar dünyasında, daha çok görüşürüz seninle umarım. Hayatta herşey gönlünce olsun.

    .................................

    Hersey seni Arzuyla birlikte zorla basketbol maçlarına goturmemle başladı!!! Sonra da didişip durduk seninle...iyi dayandık birbirimize ;P ama sen "Kız Melik" demekten hiç vazgecmedin!! Eveeet gelecegin mustakbel koca gobekli bilgisayar mühendisi yeni hayatında değerini bilen insanlarla en güzel yerlerde olman dileğiyle...

    ............................

    Birader sen Serdar'ın kırk yılın başı bir hayor işleyipte hayatıma soktuğu yegane insanlardan birisin. Bir insan Bilgisayar Mühendisi olup, aynı zamanda bu kadar mı İnşaatçı kanı taşır, valla şaşılacak şey. Serdar tanıştırırken Aydınlı demişti senin için. Dedim kesin ağır abidir şimdi bu adam. Ama baktım, hiç öyle bir durum yok. İçinde Harmandalı'ndan eser olmaması bir tarafa, üstüne de hiperaktif bir veledi ufaltıp bu arkadaşın işlemciye yerleştirmişler. Devamlı bir ortalığı mıncıklama hali... Alışkanlıklarının Karpuz'dan farklı olmadığını görünce daha da bir kabullendim seni grup içinde. Konuşmadığın sürelerde ya yemek yiyordun, yada uyuyordun. Çok geçmeden kendinden daha şeker birini daha katınca yanına benim için tam ideal aile oldunuz. Polenezköy'de bu fikir çıktığında geyik falan yapıyoduk, ama sonradan baktım ben ufaktan eve de yerleşmeye başladım. Her seferinde bana da yatıcak bir yer verdin birader, yaptın babalığını, sağol. Senin sanatçı kişiliğini de çok takdir ediyorum hep. Özellikle MFÖ konserinde sahneye fırlayıp vurmalı çalgılarla yaptığın show hayret uyandırıcıydı. Geçirdiğimiz dört yıl boyunca hep yanımda olup ufak grubumuz içinde bizi ve beni hiç yanlız bırakmadığın için teşekkürler kardeşim. Bu süre içinde sırtımı yaslayabileceğim bir çınardın hep. Boşuna sana veda sözleri söylemeyeceğim, elin mahkum, benden kurtulamayacaksın...

    ...............................

    Hani insanin kalbinin temizliği yüzüne vurur derler ya oğlum senin iste bunun canli kanitisin. Bölüm derslerini benim için cazip hale getiren yegane insanlardansin. Hele o sicacik muhabbetin, içten kahkahalarin bölümün o soğuk çehresini bir anda değiştiriyor inan. Özellikle Serhan'a karşı yaptığımız basketbol maçları benim için ayri bir keyifti (Serhan çileden çiktikça sen daha fazla gülüyordun hani . Son dönemde futbol sahalarının aranilan forvetleri olmadik mi seninle göbeklerimize ve yetmeyen nefeslerimize rağmen. Seni tanımak ve dostun olmak benim için her zaman ayri bir keyifti Ozan'cım. Keşke hayat yollarimizi üniversiteden sonra da ayirmasa da seninle birinci sinifta C projelerini tırmaladiğimiz gibi beraber hirpalasak hayati. Sevgilerimle

    ..............................

    Birinci sınıftan beri seninle neler paylaşmadık ki. Yurttaki kapı komşuluğumuz, birinci sınıfın sonunda Ortaçgil sınavına çalışırken duyduğun o en güzel heyecana birebir tanık olmam, petekte edilen derin muhabbetler, Bebek yokuşunu sırtımızdaki kocaman ağırlıklarla çıkmamız, sınava bir kaç saat kalmışken, kütüphanenin yanında yaşadığımız koşuşturmalar, bir bölüm yemeği gecesi benim bilgisayarımın ekran koruyucusuna yansıtılan ve yıllarca herkesin gerçek sandığı dedikodular, tek başıma kaldığım iglomda eskimolar gibi sen, ben ve Bekir aynı yatakta yatışımız... Bunları unutmam mümkün mü? Sanırım sen tanıdığım en içten, en dürüst, en iyi niyetli insansın. Sen benim en değerli arkadaşlarımdan birisin. Eminim ki daha uzun yıllar da öyle kalacaksın. Hem ben seni nasıl bırakabilirim ki? Taksici döverken bayağı işe yarıyorsun. Bu arada ben sana demiştim, şu taksiciyi dövme diye. Bak yıllığa da çıktık, ya adam yıllığı okur da kimliğimizi öğrenirse! Aman, olsun be yine döversin. Hem bu sefer eldiveni çıkarmayı da unutmazsın!

    .................................

    Sıcak memleketten gelen sıcak kanlı arkadaşım.Her zaman elinden geldiği kadar etrafındakilere yardım etmek için elinden geleni yapardın.Güleryüzlü ve güvenilir davranışlarınla sevdirdin kendini.Ne maçlar yaptık seninle.Duvar gibi bir defans olduğun gibi yeri gelince de yırtıcı bir forvettin.Güzel bir gelecekte sağlıklı ve mutlu olmanı dilerim.
    Nuran Karabağ Polenezköy ve Şile ekibinin esprili üyelerinden olup aslen Aydınlıdır. Doğum gününde arkadşlarının yaptığı süprizle gözleri dolacak kadar duygulu, arkadaşlarıbna her daim evini açacak kadar dost canlısı, bilgisayarda eski Fenerbahçe maçlarını izleyecek kadar fanatik, kendisine gelen trilyonluk iş tekliflerini reddecek kadar kendine güvenlidir. Bilgisayar Mühendisi olduğundan olacak Bomberman oyununda en iyi skoru çıkaran oyunculardandır. Ozan arkadaşımız yüzme konusunda da iyiidir, deniz bisikletine binmek yerine arkadan yüzerek takip etmeyi tercih eder. Yüreği temiz ve iyilik dolu olan Ozan, kendi gibi iyi vew dost canlısı olan Arzu ile çok yakışmaktadır. Gelecekte en iyi konumlarda olacağından emin olduğum arkadaşım, inşallah daha nice pictinonarylerde sizi yener üstüne de waffle yeriz. Hep mutlu kalman dileğiyle.


    ..................

    Nedense ben şu bilgisayar mühendisliği erkekleriyle hep daha bir iyi anlaştım.Ama senin bir başkalığın var,Ozancım. Başkalığının arkasında, şu yanında gezdirdiğin benim gibi minik minicik kız Arzucuk mu -ki herşeyin miniği hep daha şekerdir derim ben , yoksa senin yüzünden hiç eksik olmayan gülücükler mi var bilmiyorum ama sen&Arzu ve ben&Kerem olarak hep yan yana ve yakın olalım istiyorum.Yakın olalım ki Arzuyla "Nasıl cadı olunur?Ozan nasıl muma çevrilir?" konulu derslerimize başlayabilelim hani. Ve diyorum ki, hep böyle, içinde kocaman bir mutluluk ve içindeki mutluluğun bir kopyası da gözbebeklerinde olsun.
    Serdar Kuruoğlu Kardeşim çok şükür ki hazırlıkta başlayan dostluğumuz okulun sonuna kadar aldı başını gitti. Bütün beraberliğimiz boyunca yaptığın her şey için çok teşekkür ederim kardeşim. Gerek doğum günleri için yaptığın ev sahipliği, gerek bizim sana karşı teklifsiz olmamıza izin vermen aslında sadece etrafımızda senin gibi bir insanın olmasına izin verdiğin için bile sana sayısız teşekkür etmemiz lazım. Ben hazırlıkta söylerdim Ozan kardeş senin gibi bir insanı bulan şanslı bir insandır diye. Dostum umarım hayatındaki tüm insanlar en az senin kadar iyi olur. İnşallah bütün hayırlar seni bulur. Sürekli görüşmek üzere.

    ...............................

    Bir Ozan anlatıyolardı,çok beyefenfi çocuk, çok iyi adam ,hem de benimle aynı bölümde! Ben zaten bölümden kimseyi tanımıyorum. Kestirdim gözüme Ozan'ı, tanışacam.Karşılaşıyoruz insanlarla yok,tanışamıyoz. Selam vericem veremiyorum. Neyse sonunda oldu kütüphane de bir gün ahanda tanıştık... Aylar geçti, o doğum günü herşeyi değiştirdi. Nasıl oldu bilmiyorum ama birden sen benim en iyi dostarımdan biri oldun.Gece yarılarına kadar süren hararetli dost sohbetlerimizin mekanı oldu evisin. Estikçe kafamıza ben ve takım arkadaşım aldık çiğdemleri,kolaları koştuk evine.Konuştuk,dertleştik,gecenin bir yarısı filmler izledik...Diğerleinden fırsat buldukça, bölüme ,derslere sardık;ahladık;ufladık beraber. Belki de birbirimizi gördükçe başarı grafiğimiz yüksek olmasa da hayat güzel dedik, teselli ettik birbirimizi. Bir gece yatağımda usuldan gözyaşları dökerken gelen bir telefonla senin sesin çağırdı beni. Gece çapraz sorgunuza maruz kalıcam diye korkarak geldim, ama söylediklerinle teselli ettin beni. Konuşmak değil hareketler insanın aynası.Sen hiçbir zaman şaşırtmadın beni,hiç yarı yolda bırakmadın,hep önce "dostum" dedin.Hayat bizi daha çok koşuşturmaya sürüklese de biliyorum sen yine önce dostluk diyeceksin;Fethiye'yi,Abant'ı, Polonezköy'ü,Şile'yi çınlatan kahkahaların hep benim yanımda olacak.

    ...............................

    Çok muhterem, saygı değer arkadaşım. Seninle hazırlık muhabbetlerimizi hatırlıyorum da... Ulan biz bilumum şebekliği yaparken sen hep cool takılıp bizi gıcık ederdin. (yeterince içtiğin zamanlar dışında.) Hisarda içmelerimizi hiç unutmayacağım.(Özellikle ben rakı şişesini kafaya dikip garip sesler çıkarmaya başlayınca etrafa kusmayım diye kafaya poşet geçirerek beni öldürmeye teşebbüs etmeni.) Sen tanıdığım en iyi kalpli insanlardan birisin. Hep öyle kalman dileğiyle...

    ..................................

    Bir CmpE kader mahkumuyla daha karşı karşıyayız. Tipik bir bilgisayarus mağdurus olan bu arkadaşım, muabbetini zevkle dinleyebileceğiniz, muabbetinde ders , not ortalama kaygısı olmayan ender bilgisayarus mağduruslardandır. Seninle yaptığımız konuşmaların hiçbirinin somurtarak olduğunu hatırlamam, kendi yüzündeki gülümsemeyi etrafındakilere çok güzel yayabiliyorsun. Sabaha karşı sınav öncesi çalışmalar da bile attığımız kahkahaları hala unutmam. Yüzündeki gülümsemeyi her zaman koruman dileğiyle.

    ..........................

    Aynı çatının altında buluşmamız belki şans belki de başka birşeydi ama emin olduğum bir konu var ki o da aynı evi paylaştığımız şu iki sene sonunda gerçekten iyi bir dost kazanmış olduğum. Keşke bu dostu daha önce tanımış olsaydım. İyi niyetine, dürüstlüğüne sonuna kadar güvendiğim, gerçek bir beyefendi olarak tanımlayabileceğim nadir insanlardansın. Hep dostum olarak kalmanı, bir ömür boyu mutlu olmanı ve hayatın seni hiç yormamasını dilerim kardeş...
#05.02.2012 21:55 0 0 0
  • yıllık yazıları - yıllık örnekleri - yıllık yazı örneklerinden




    ......

    Boğaziçi Üniversitesinde yıllar ilerledikçe dostluğumun giderek güçlendiği arkadaşlarımdan biridir Ozan Ünay.İlk olarak herkesin polemik olarak nitelendirdiği bir tartışma ortamında karşıma çıktı Aydın'ın bağrından kopup gelen bu gizemli dost.İlk zamanlardan itibaren hep Aydın-Nazilli çekişmesini yaşadık onunla da bi türlü kabul ettiremedim Nazilli'nin üstünlüğünü.İlk yıllarda çok fazla samimi olamadığım bu eşsiz arkadaşı özellikle son iki yıl geçirdiğimiz zamanlar sonrasında neden daha önce tanımadığıma üzülmüşümdür hep. Ozan her zaman zor zamanlarda arkadaşlarının yanında olmuş,ona verilen her görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan,istediğini ve kafasına koyduğu şeyi ne olursa olsun yapan ve asla haksızlığa katlanamayan beyefendi bir insandır.Çoğu zaman sakin soğukkanlı görünen Ozan bir anda fevrileşerek deli gibi sinirlenmiş hale gelebilir,eğer sevdiği bir insan haksızlığa uğramışsa.Bi de Fenerbahçe delisidir bu sıkıştığım zor proje zamanlarında herzaman yardımını ve desteğini esirgemeyen egeli arkadaşım.Öyleki onun bu denli yoğun Fener sevgisi ve fanatikliği yanında bazen kendi takımımdan soğuduğumu bilirim(Bendeniz de kanaryacı oluyorum).Ozan'ın beni hep güldüren yanlarından biri bir balığınki kadar hafızaya bile sahip olamamasıdır.Çoğu zaman onu bu yönüyle epey bi kızdırmışımdır.Bi de o kimsede olmayan mizah anlayışı.Onlar olmasaydı geçermiydi o 450 ve bitirme projeleri.Bi de onunla spor çekişmelerimiz yok mu...Basketbolu da futbolu da aynı soğukkanlılık içinde becerebilen ama aslında kökleri voleybola dayanan bu spor dostu arkadaşımı oyun stili bakımından Zidane'a benzetmişimdir hep. Ozancım geri dönüp baktığımda yaşanan dört-beş yıl içinde acı tatlı biçok hatıra var gözümün önünde.Az mı göbek büyüttük antep sofrasında yediğimiz tavuk şişlerle,az mı midemize kangrenler girdi fenerin kazanmasını izlerken,az mı boşvermişliğe gittik projelerdeki tıkandığımız noktalarda,az mı güldük GPA çekişmemizdeki birbirimize attığımız çamurlarda(geriden gelen avantajlıdır!).İzmire giderken feribotta yaptığımız muhabbeti hep gülümseyerek hatırlayacam.Sen benim için herzaman kapısını çalabileceğim canayakın yardımsever bir karagün dostu olabildin.Bi tek şu iç dünyanı çözemedim,seni gizemli yapan.Umuyorum hayatımızın geri kalanında sağlam temellere dayalı bu dostluğumuz yeni yaşananlarla güçlenmeye devam eder.

    .........

    Hani o gördüğümüz 10000 parçalık puzzle vardı ya, sen ben ve hayatımız o kutunun içinde saklı işte...En başta o kocaman kutunun iki ayrı köşesinde herşeyden ve en önemlisi birbirimizden habersiz duruyoruz, günler geçip puzzle oluşmaya başlıyor, parçalat tekrar tekrar ayıklanıyor ve biz o sayısı gittikçe azalan parçaların arasında birbirimize her geçen gün daha çok yaklaşıyoruz, derken yanyana geliyoruz ve anlıyoruz ki biz hep öyle birbirimize kenetlenmiş durmalıyız ,işte o zaman farkediyoruz herşeyin ancak böyle anlamlı olabileceğini! O an "canım benim" oluyorsun hemencik...Yaniden keşfediyoruz denizi, güneşi, İstanbul'u, her köşeye anılarımızı bırakıyoruz, elele olmanın verdiği güvenle dünyayı unutuyoruz. Kendi masalımızı kendimiz yazıp kendimiz yaşıyoruz. Her an hep yanyana olmanın verdiği mutluluğun, güvenin, hayata dair güzel ne varsa hepsinin tadını doyasıya çıkarıyoruz. Canım benim; Her geçen gün senin varlığının nasıl mükümmel birşey olduğunu daha iyi anlıyor ve seni daha çok seviyorum. Hayat denen kocaman denizde, her ördek çırpınışımdan sonra nefes nefese kaldığımda sana yaslanıp dinlenebileceğimi bilmek o kadar güzel ki... İyi ki varsın...

    ............

    Can dostum.. İki sene boyunca aynı odayı paylaştık; beraber üzüldük beraber sevindik. Sen her zaman kendime en yakın hissettiğim, en sevdiğim, en çok güvendiğim insanlardan biri oldun ve hep öyle kalacaksın. Senin iyi yanlarından bahsetmek isterdim ama buna değil birkaç satır sayfalar yetmez. Bende senin bildiğim en kötü yanını yazıyorum: Tabiki Fenerbahçeli olman.. "Hisar 318" , "Emre" ,"Adaş" sanırım bu kelimeler birlikte geçirdiğimiz o güzel günleri hatırlamak için yeterli olur. Okula geldiğimiz gün başlayan dostluğumuz hiçbir zaman bitmeyecek...

    ............

    Aslında herkes için Ozan benim için bizim Ozan. Ne zaman bir konuşmada Ozan ismi geçse ben hemen atlarım. Hangi Ozan bizim Ozan mı? Polonezköy grubu içerisinde pek çok şey paylaştık ama ben seninle paylaştığımız şeyleri düşününce ilk aklıma gelenler benim hasta olduğum ve senin de Arzu'yla beraber bana baktığın zamanlar geliyor. Bi de bir keresinde yaz okulundan sonra kız yurdunu boşaltmamız gerekiyordu diğer bir deyişle yurttan atılmıştık. Sende bize kapılarını açmıştın. Evinde misafir etmiştin. Her şey için çok sağol. Bunları hiçbir zaman unutmayacağım. 5 senedir yurtta kalan garip öğrenciler olarak senin evine gelir, ev havası koklar mutlu olurduk. Bütün arkadaşlarımı düşündüğümde onların kendilerine has özellikleri aklıma geliyor. Senin de en çok esprilerin aklıma geliyor. Sen beni en çok güldüren insanlardan birisin Ozancan Sen hep doğum günü kartlarımda kız Ayşe iyi ki domuşsun. Doom günün kutlu ossun dersin. Bende sana Bizim Ozan iyi ki varsın ve iyi ki seni tanımışım diyorum. Bi de bütün hayatın boyunca mutlu ve sağlıklı olasın. En güzel günler senin ossun diyorum.Unutmadan okuduğu bölümü seven ve mezun olduktan sonra kendi mesleğini yapacak olan ender ve şanslı insanlardan birisin. İnşallah iş hayatında da çok başarılı olur ve istediğin yerlere ulaşırsın. Tabi okul bitiyor diye dostluk arkadaşlık bitmiyor. Daha ben sana zeytinyağlı dolma yapacağım. Bak yıllıkta da yazıyorum. Yıllıktaki herkesin şahitliğinde söz veriyorum. Yapacağım. Zaten yapmazsam bu olay torunlarıma kadar intikal edecek. Canım arkadaşım ben senin için değil zeytinyağlı dolma Türk mutfağının en zor yemeklerini bile yaparım. Sevgiyle kal.

    ..................

    CMPE bölümünün benden aldıklarından (zeka, hafıza, konuşma yetisi vs.) sonra yerine koyduğu en büyük arkadaşlıklardan birisi.. Hoş kepçelerim dolayısıyla benimle dalga geçse de hepsi kayıt altındadır ve altı gezegen ufukta aynı çizgide sıralandıklarında hepsinin öcü alınacaktır Fenerbahçe maçlarında paylaşılan acılar, proje teslimlerindeki koşuşturmalar, futbol maçlarındaki sataşmalar unutulacak anılar değil. Fener maçlarında attığımız gollerden sonra sarıldığım dolgun vücudunu (özellikle o muhteşem göbeğini) hiç bir zaman unutmayacağım Halısaha maçlarındaki sataşmalarımızı da özleyeceğim. Hatta bir maçta defansta muhabbet ederken yediğimiz gol Engin'i çıldırtmıştı, bu da hep hatırlayacağım anılardan biri olarak kalacak.. Mezuniyetten sonra sanırım bir de seni özleyerek kendimi yıpratacağım. Kendine çook iyi bak kardeş.. Umarım herşey gönlünce olur.. (Not: kuracağımız şirkete belly-ear ismini koyalım. Enternasyonel bir şirket olur)


    ................

    Şimdi burda, bu sayfada, sizlere gazetelere konu olabilecek bir kariyer öyküsü anlatacağım: Aydın'ın kırsalında kamyonunun direksiyonunu sallarken, ne hikmet kafasına esip de üniversite sınavına giren ve de bizim okulu, bizim bölümü kazanan Ozan'ın hikayesi. Orta 2'den terk bir insan için şaşılacak bir başarı doğrusu! Vallahi, ne yalan söyleyeyim, Ozan'la ne zaman, nasıl tanıştık, pek hatırlamıyorum. Bi bakmışım ki var! Sanırım bu işi başıma makinadan Tolga açtı, neyse, kader. Birinci sınıfın ilk döneminden itibaren göbeğimiz bir kesilmiş gibi olmuştuk. Zaten aynı yurtta da kalıyoz, derste birliteyiz, dersten sonra birlikteyiz, yurtta birlikteyiz... Allah'tan yatarken hiç birlikte olmadık - Murat'ın (bkz. Yıllık Yazısı Murat Demirel) evi hariç! Neyse, aradan yıllar geçti, biz hala bu göbek muhabbetinden kurtulmuş değiliz (Ozan'ın şahsi göbeği değil.)! Aslında benim Ozan'ın arkadşlığından yana hiçbir problemim yoktu, canıma minnet, ama ona yazık oldu. O, o zamanlar inekti, hatırlarım CHEM 105'den 'top' çekmişti! Ben 36 almıştım. O gün benden kurtulsa iyi edermiş. Neyse, şimdi de hala bizden inek olmakla beraber (buna kesin çok kızacaktır, zaten dedim mi bozuk atıyo!), artık bizim çıtamızda ve ne ödev yapıyor, ne de sınava çalışıyor. Varsa yoksa, ay çekirdeği yeyip televizyona baksın, Bomber Man oynasın! Ozan, sanırım şoförlük yıllarından kalma bişey, çok babacan adamdır. Adam, beni benden daha çok düşünür: Ödevini yap, üstünü ört, işe başvur, ye, yat... Sizin anlayacağınız, her eve lazım! Aslında, şimdi düşününce, benim çok yükümü çekti. Sınavlardan önce, ben uyuz oolup okumam, o zorla, üşenmez, bana anlatır, projede benim salladığım kısma otutur kafa yorar, bana zorla yaptırır, hatta kendi yapar. O olmasa sanırım şimdi en fazla 3. sınıftım. Ozan'ın ilk zamanlar en sinir olduğum yönü, kapalı kutu oluşuydu. Hiçbir şeyini anlatmaz, sordurmazdı. Tamam, belki kamyonculuk zor bir hayattı ama insan bu kadar da saklamaz ki! Neyse, gel zaman, git zaman, kıza yalvara, o kadar şey anlattırdım ki, sanırım bi kısmını sırf beni tatmin etmek için kendi uydurup hayat hikayesini uzatmak zorunda kaldı. Şimdi ikimiz de, biribirimize dair herşeyi biliyoruz. Ozan'a karşı, şimdi itiraf etmeliyim ki, hep biraz suçluluk duydum. O beinim için çok fedakarlık yaptı, çok nazımı çekip beni hiç yolda bırakmadı. Bense biraz kediyim. O benim kitabımda satmak diye birşey yazmaz diye söyler durur. Benim kitap sanırım '2nd edition', ben de o 'chapter' var. Gene de, Ozan buna hiç laf etmedi. Yıllar sonra, elimizde acı badem, şu sayfayı okurken Ozan bana eminim benim şu 'kitap' için gene birşey demiyo olur. N'apıyım, orjinal kitap, orayı koparıp atamam ki. Hiç olmadı, benden ona fotokopi çektiririz. Ne diyon Ozan, ister misin? Şunu söylemeden geçmem olmaz. Geçenlerde kütüpahnedeyken kapıdaki görevli, benden Ozan'ın gözlüğü rica etti. Özel bir amaç için lazımmış. Sanırım Ozan artık kullanmadığına göre, verecektir. Yazarken duygusal olayım dedim ama, yazdıığm insan Ozan, düşününce gülüyorum, bunun sonunda da bunları yazdım! Olsun, belki yazmadım ama Ozan benim bu okulda sahip olduğum en değerli şeylerden biri, ve benim en iyi dostum. Hadi, gene dayanamayıp söyledim. Ozan ya, mezuniyetten sonra gidip bi turşu suyu içsek ya!

    .................

    Ozancım ikimiz için de çok değerli bir bebiş sayesinde başladı arkadaşlığımız ama sen cana yakınlığın, yardımseverliğinle kalbimizi fethettin.Evinde geçirdiğimiz uzun geceler yalnız sabrınla değil aynı zamanda yardımseverliğin,güler yüzünle;zekice esprilerinle kısa da olsa sohbetlerimizde ..Artık düğünde arzunun aklını çelen ebru'nun hain arkadaşı değilsin bizim için. Zaten kopmaz eminim ama aramızdaki bağların hep böyle sağlamlaşarak gitmesi dileğiyle..

    ...................

    Ozan kardeş be nasıl geçti yıllar,manzarada çiğdem çitlerdik vakti zamanında...İlk gördüğümde anlamıştım "insan gibi insan" derler ya işte öyle olduğunu, sevgi'den sonuna dek anlayan ,aşkı sonuna dek yaşayan; kötü niyetmiş ,kinmiş,hasetmiş sözlüğünde olmayan Ozan'ım kardeşimsin sen...aydın inciri gibi, hayatım boyunca seveceğim,yokluğunda krize girdiğim...Mezun olma vakti geldi çattı ama korkum yok biliyorum ki hep görüşücez,gecenin bir yarısı telefonun çalınca şaşırma "bilgisayarım çöktü "çığlıklarıyla ben olabilirim....yıllar boyunca yakınımda ve yanımda olduğun için teşekkür ederim...aaa bir de :çizgi film teklifi aldım,başrolde ben olucam.iki tane de yardımcı oyuncu kadrosu açıkmış;iki blue bear ,birini buldum,diğeri de sen olur musun???

    ......................

    Aynı çatı altında hayatımız bir bütünmüş, dönüp baktım maziye yaşadığımız çok şey varmış. Evet seneler su gibi gelip geçiyor, anlaşılmıyor. Onunla bir evi paylaştık üniversite hayatımın en güzel yıllarında. Varlığımızı yokluğumuzu paylaştık, telefonlarımız kapandı kapandı açıldı. Güldük eğlendik, bulaşıkları yıkamaya çalıştık, çöpleri temizlemeye çalıştık evdeki, olmayınca vazgeçtik, ardından yemek yapmaya kalkıştık, taze fasülyeler mi yanmadı, pilavlar mı yapışmadı. Kar yağdığında evde 6 kişiyiz popstar tiplemelerimiz, Beyaz'ın tiplemeleri, hiç unutamam, özellikle Ahmet San ( Ozan ) ın Bayhan şarkı söylediğinde attığı kahkahayı. Bana çok şeker insanları Arzu, Erdem, Sıla tanıma fırsatı verdiği için de ayrıca Ozanın yeri ayrıdır bende. Herzaman Arzuyla yaşadıkları romantizmi gördükçe insan onlara imreniyor. Umarım ömür boyunca istediği yaşadığı mutluluğu hiç son bulmaz, çünkü o bunu hakediyor.

    ........................

    "Melek Ozan". sana bu ismi takmıştım hazırlıkta. Aydın seni öyle bir anlatmıştı ki ancak bu isim gelmişti aklıma. Gerçi sonra anladım yeryüzünde melek olmadığını ama yine de sen en yakınlarından biriydin meleklerin. Sen her ne kadar benim ojelerimin renklerini beğenmesen de ben senin kıyafetlerini az çok beğendim hep. Ozan sen o zamanlar daha iyi giyinirdin haberin olsun. Bölüme geçtikten ve sen yurttan ayrıldıktan sonra biraz kopar gibi olduk. Ama ne zaman birbirimizi bir yerlerde görsek aynı sıcak konuşma. "Şşşt kız napıyon?", "Üff Ozan ya!" cümleleri. Çocukluktan çıkmamıza bir adım kala başlayan arkadaşlığımız, olgunluğumuzun son basamaklarına kadar hep aynı sıcaklıkta kalsın melek.

    ....................

    ozan sana çok kısa yazıyorum ama inan bu herşeyi özetleyecek : abicim, sevgili kardeşim sen o taksiciyi nasıl evire çevire dövdün yaa )

    .............................

    Sevgili arkadaşım Ozan; seninle tanışalı beş sene oldu yaklaşık ama ben hala dün gibi hatırlıyorum yemekhaneye gittiğimiz ve sizin yurt odasına taşındığım günü. Aslında bir o kadar da garip geliyor bu durum; beş yıllık bir mazimiz yok da sanki seni çok çok uzun zamandır tanıyor gibiyim. Anason kokulu yurt odamızda, Aydın Şen isimli gibi gözükmesine rağmen içinde soy ismini de barındıran şahsiyetin pencere pervazlarındaki çılgınlıkları sırasında, "pas deme mesela" Tolga'nın bir Taksim dönüşü taksiciyle kurduğu samimiyetleri (Tolga dayan koçum) esnasında, buna benzer ve şuan aklımdan geçen bir çok durum ve olayda birlikteydik, beraber güldük çatlayana kadar. Bir gün başım sıkışırsa (ne bilim boğulma tehlikesi falan, dertleşecek birini ararsam, yada mutlu bir anımda, yanımda olmasını isteyeceğim sayılı insandan birisin Ozan (valla bak yıllık yazısı diye değil) Senin gibi iyi niyetli bir insanın ilerde mutlu olmaması gibi bir olasılık söz konusu olamayacağından iyi niyet temennilerine gerek duymuyorum. Ama yinede mutlu ol, kendin ol Ozanım. Şampiyonluk iddiası olmayan (nedenini sen iyi biliyorsun) kardeşin Emrişko...

    ...........................

    Kaaardeşim Ozan, demek mezun oluyorsun, kısmet be amcaoğlu yapcak bişey yok. Senin için saçın kara gözün ela demeye gerek yok bence dört dörtlük bir adamsın tabi Fenebahçeli olman hariç. Seninle geçen zamanlar hep güzeldi be amcaoğlu ne diyorum biliyor musun şöyle ilerde bir yazlık site yapayım ben, şöyle sana bana yanyana, yakarız mangalı atarız kanatları, gönüller hoş olur, oynarız harmandalı. Canımız tatlı isterse de bizim kızlarla vafılına tabu oynarız. Kaybedersek de zaten çirkefe yatarız. Seninle ilgili en çok takdir ettiğim şeylerden bir tanesi de inşaatçı olmamana rağmen, her türlü geyikte bize taş çıkartman. Bundan sonraki yaşamında mutlu olmana kati gözüyle bakıyorum çünkü kendinle barışık bir insansın ve hayatta ne yapacağını biliyorsun. Söylemek istediğim son bir şey var, amcaoğlu demekten en çok tat aldığım kişilerden birisin, hep öyle kalman dileğiyle.

    ..........................

    Hazırlığın sonlarına doğru tanıştığımız bu gencin daha sonra en samimi arkadaşlarımdan biri olacağını nerden bilebilirdim. Fenerbahcenin bu dostlukta önemli bir başlangıç noktasını oluşturduğunu unutmamak gerekir. Az mı sevindik az mı üzüldük fıtık olduk birlikte Fenerin maçlarından sonra. "Adam gibi adam" tabiri çok kullanılır günlük yaşamımızda ama pek az kişi bu niteliğe sahiptir. İşte Ozan da o azınlıktan biridir. Dürüstlüğü, arkadaşlığı, muhabbeti,samimiyetiyle dört dörtlüktür. İyi ki tanımışım. Bundan sonraki hayatında başarılar ,umarım bu dostluk hiç bitmez.

    .............................

    Olm senınle ne zaman bu kadar samımı olduk bız yavvvv bazen dusunuyorum da hanı hakıkatten sankı dogdugumdan berı tanıyormusum hep samımıymısız gıbı gelıyor bana. Senınle bır omur paylasmısımız sankı.. evet evet buldum cvbını senınle gercekten bır omur paylastık bız.....Neler yapmadık kı her turlu ise gozu karartıp gırdık (tabı bunda bızım kedılerın payı da cok buyuk) Soguk demedık camur demedık taaaa Bolulara gıttık.... Belkı kotu ır gezı olmustu ama yıne de yanımda en sevdıgım ınsanlar vardı yaaaa o bavulları saatlerce tasımak bıle guzeldı be kardesım.....Balıklarımızı ayıklayıp rakılarımızı tokusturduk senınle Fethiyenın guzel marınasında bır kardes sıcaklıgıyla Şile semalarında beraber uyuyakaldık bır Pazar gununun yorgunlugunda ...Ve ne kadarda tesekkur etsem yetmeyecek bır sey daha bana yertsız yurtsuz kaldıgım zamanlarda benı kopru altı cocugu sezercık olmaktan kurtarmıs ve bana evını (burayı koyma ama yatagını) actın, elımden tuttun yemek yapmayı ogrettın, haftasonu sabahlarını ıple ceker olmustum guzelce dost sohbetıyle bı kahvaltı edelım dıye, ve daha da onemlısı benım avare avare gezdıgım zamanlarda bana ragmen fınallerıne calısabıldın....En sona sakladıgım seyde neydı bılıyor musun belkı de bunu daha onceden hıc soylemedım belkı cok da az muhabbetı gectı ama sabah 7:30tu ben bunu yasadıgımda, yatagımdan bır telefon sesıyle kalkmıstım, arkadas sesıne bır dost sıcaklıgına hasret kalmıstım gurbet ellerde ve o telefonun ardından gelen ses benı cok mutlu edebılecek seslerden bırıydı..... Bana verdıgın bu guzel dostluk ıcın tesekkur kardesım nasıl olsa gorusucz kacarın yok

    ........................

    Yıl 2000 hafif rüzgarlı bi sonbahar akşamında yine stadın yolunu tutmuşuz Fenerbahçemizi desteklemeye gidiyoruz rakip Trabzonspor. Yanımızda birçok boğaziçili hazırlıktan arkadaşlar falan. Uzaklarda bi sima tanıdık geliyor,bizim bölümden olduğunu hatırlıyorum, ismini hatırlamaya çalışıyorum zihnimin içindeki bi sis perdesi buna engel oluyor. Uzun uzun yüzüne bakıyorum belki bizide görür bi selam verir diye... Derken gözü bi an beni işaret ediyor ve tatlı masum bi tebessümle yüzümüze bakıyor, keyifle selam veriyor. Derken goller sağanak gibi geliyor. Goller falan bahane ben ara sıra dönüp bu simaya bakmaktan ve gollerin verdiği sevinci bu daha çok fazla tanımadığım adamla paylaşmak istiyorum. O da senin bakışlarına ara sıra cevap veriyor. Okula dönüyorsun, aradan cok değil 24 saat geçmeden arkadan bi ses geliyor "Naber ibo?" diye. Dönüp bakıyosun o statdaki yabancı hem de sana "ibo" diyerek samiyetini daha en başından ortaya koyuyor. İşte herşey böle başlıyor ve ben mert, delikanlı bi dost buluyorum kendime. Aradan bir-iki yıl geçiyor ve ben aynı evin içinde buluyorum kendimi bu yabancı ile. Ev hayatı boyunca ibo'dan çekmediği kalmıyor bu yabancının. Sabahları iki saatini ibo'yu yataktan kaldırmak için uğraşıyor sırfi ibo güneş yüzü görsün diye ama olmuyor. Sürekli ibo'yu bombermande darmadağan edip, daha sonra ağlayan ibo'yu teselli ediyor. (Ama bu senin hatan hep yenme kardeşim). Herşeyden önemlisi ibo'nun en zor anlarında yanında oluyor,iboyu dinliyor, onu teselli ediyor, yapamadığı birçok şeyi ona öğretiyor, ibo'nun yapamadığı projeleri yapıp üzerine bi de ibo etiketi yapıştırıyor. Bunları yaparken hiç bi karşılık beklemiyor üstüne üstlük o tatlı tebessümünden bi parçayı da esirgemiyor. Ya Ozan kardeşim, ben senden çok şey öğrendim. Bazen Ibo'nun kaprisleri ile de uğraşmak zorunda da kaldın bunlar için affet; Senin anlayışlılığın ve vefakarlığın bunların üstesinden gelmemize etkili oldu. Bu kardeşini unutma kendini de fazla özletme. Kardeşin ibo

    ...........................

    hazırlıkta meshur odanda tanımıstım seni.o zamandan beri dostlugumuz arkadaslıgımız hiç kesilmedi.hiçbir zaman samimiyetini kaybetmeyen,bir seye sıkıldıgımda hep yanımda olacaklardan birisi oldugunu bildigim dostum,hep boyle yanımda kal,ihtiyacım oldugunda yada olmadıgında...

    ................................

    Hava ve saha koşullarının futbol oynamaya çok uygun olduğu, o muhteşem Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadının tribünlerinde bir Fenebahçe maçı öncesi tanıştığımızdan mıdır nedir çok kanım ısındı sana. Sonrasında bol bol ziyaret ettim seni evinizde. Az mı kaldım senin odanda o bitmek bilmeyen ödevler ve sınavlar döneminde. Çok iyi bir ev sahibi oldun hep. Bir de halı saha maçlarımız var tabi. Kimi zaman defansta Luciano ve Thomas'i kıskandıracak kadar iyi bir ikili oluşturduk. Kardeş ben bundan sonra zor koparım bilgisayar dünyasında, daha çok görüşürüz seninle umarım. Hayatta herşey gönlünce olsun.

    .................................

    Hersey seni Arzuyla birlikte zorla basketbol maçlarına goturmemle başladı!!! Sonra da didişip durduk seninle...iyi dayandık birbirimize ;P ama sen "Kız Melik" demekten hiç vazgecmedin!! Eveeet gelecegin mustakbel koca gobekli bilgisayar mühendisi yeni hayatında değerini bilen insanlarla en güzel yerlerde olman dileğiyle...

    ............................

    Birader sen Serdar'ın kırk yılın başı bir hayor işleyipte hayatıma soktuğu yegane insanlardan birisin. Bir insan Bilgisayar Mühendisi olup, aynı zamanda bu kadar mı İnşaatçı kanı taşır, valla şaşılacak şey. Serdar tanıştırırken Aydınlı demişti senin için. Dedim kesin ağır abidir şimdi bu adam. Ama baktım, hiç öyle bir durum yok. İçinde Harmandalı'ndan eser olmaması bir tarafa, üstüne de hiperaktif bir veledi ufaltıp bu arkadaşın işlemciye yerleştirmişler. Devamlı bir ortalığı mıncıklama hali... Alışkanlıklarının Karpuz'dan farklı olmadığını görünce daha da bir kabullendim seni grup içinde. Konuşmadığın sürelerde ya yemek yiyordun, yada uyuyordun. Çok geçmeden kendinden daha şeker birini daha katınca yanına benim için tam ideal aile oldunuz. Polenezköy'de bu fikir çıktığında geyik falan yapıyoduk, ama sonradan baktım ben ufaktan eve de yerleşmeye başladım. Her seferinde bana da yatıcak bir yer verdin birader, yaptın babalığını, sağol. Senin sanatçı kişiliğini de çok takdir ediyorum hep. Özellikle MFÖ konserinde sahneye fırlayıp vurmalı çalgılarla yaptığın show hayret uyandırıcıydı. Geçirdiğimiz dört yıl boyunca hep yanımda olup ufak grubumuz içinde bizi ve beni hiç yanlız bırakmadığın için teşekkürler kardeşim. Bu süre içinde sırtımı yaslayabileceğim bir çınardın hep. Boşuna sana veda sözleri söylemeyeceğim, elin mahkum, benden kurtulamayacaksın...

    ...............................

    Hani insanin kalbinin temizliği yüzüne vurur derler ya oğlum senin iste bunun canli kanitisin. Bölüm derslerini benim için cazip hale getiren yegane insanlardansin. Hele o sicacik muhabbetin, içten kahkahalarin bölümün o soğuk çehresini bir anda değiştiriyor inan. Özellikle Serhan'a karşı yaptığımız basketbol maçları benim için ayri bir keyifti (Serhan çileden çiktikça sen daha fazla gülüyordun hani . Son dönemde futbol sahalarının aranilan forvetleri olmadik mi seninle göbeklerimize ve yetmeyen nefeslerimize rağmen. Seni tanımak ve dostun olmak benim için her zaman ayri bir keyifti Ozan'cım. Keşke hayat yollarimizi üniversiteden sonra da ayirmasa da seninle birinci sinifta C projelerini tırmaladiğimiz gibi beraber hirpalasak hayati. Sevgilerimle

    ..............................

    Birinci sınıftan beri seninle neler paylaşmadık ki. Yurttaki kapı komşuluğumuz, birinci sınıfın sonunda Ortaçgil sınavına çalışırken duyduğun o en güzel heyecana birebir tanık olmam, petekte edilen derin muhabbetler, Bebek yokuşunu sırtımızdaki kocaman ağırlıklarla çıkmamız, sınava bir kaç saat kalmışken, kütüphanenin yanında yaşadığımız koşuşturmalar, bir bölüm yemeği gecesi benim bilgisayarımın ekran koruyucusuna yansıtılan ve yıllarca herkesin gerçek sandığı dedikodular, tek başıma kaldığım iglomda eskimolar gibi sen, ben ve Bekir aynı yatakta yatışımız... Bunları unutmam mümkün mü? Sanırım sen tanıdığım en içten, en dürüst, en iyi niyetli insansın. Sen benim en değerli arkadaşlarımdan birisin. Eminim ki daha uzun yıllar da öyle kalacaksın. Hem ben seni nasıl bırakabilirim ki? Taksici döverken bayağı işe yarıyorsun. Bu arada ben sana demiştim, şu taksiciyi dövme diye. Bak yıllığa da çıktık, ya adam yıllığı okur da kimliğimizi öğrenirse! Aman, olsun be yine döversin. Hem bu sefer eldiveni çıkarmayı da unutmazsın!

    .................................

    Sıcak memleketten gelen sıcak kanlı arkadaşım.Her zaman elinden geldiği kadar etrafındakilere yardım etmek için elinden geleni yapardın.Güleryüzlü ve güvenilir davranışlarınla sevdirdin kendini.Ne maçlar yaptık seninle.Duvar gibi bir defans olduğun gibi yeri gelince de yırtıcı bir forvettin.Güzel bir gelecekte sağlıklı ve mutlu olmanı dilerim.
    Nuran Karabağ Polenezköy ve Şile ekibinin esprili üyelerinden olup aslen Aydınlıdır. Doğum gününde arkadşlarının yaptığı süprizle gözleri dolacak kadar duygulu, arkadaşlarıbna her daim evini açacak kadar dost canlısı, bilgisayarda eski Fenerbahçe maçlarını izleyecek kadar fanatik, kendisine gelen trilyonluk iş tekliflerini reddecek kadar kendine güvenlidir. Bilgisayar Mühendisi olduğundan olacak Bomberman oyununda en iyi skoru çıkaran oyunculardandır. Ozan arkadaşımız yüzme konusunda da iyiidir, deniz bisikletine binmek yerine arkadan yüzerek takip etmeyi tercih eder. Yüreği temiz ve iyilik dolu olan Ozan, kendi gibi iyi vew dost canlısı olan Arzu ile çok yakışmaktadır. Gelecekte en iyi konumlarda olacağından emin olduğum arkadaşım, inşallah daha nice pictinonarylerde sizi yener üstüne de waffle yeriz. Hep mutlu kalman dileğiyle.


    ..................

    Nedense ben şu bilgisayar mühendisliği erkekleriyle hep daha bir iyi anlaştım.Ama senin bir başkalığın var,Ozancım. Başkalığının arkasında, şu yanında gezdirdiğin benim gibi minik minicik kız Arzucuk mu -ki herşeyin miniği hep daha şekerdir derim ben , yoksa senin yüzünden hiç eksik olmayan gülücükler mi var bilmiyorum ama sen&Arzu ve ben&Kerem olarak hep yan yana ve yakın olalım istiyorum.Yakın olalım ki Arzuyla "Nasıl cadı olunur?Ozan nasıl muma çevrilir?" konulu derslerimize başlayabilelim hani. Ve diyorum ki, hep böyle, içinde kocaman bir mutluluk ve içindeki mutluluğun bir kopyası da gözbebeklerinde olsun.
    Serdar Kuruoğlu Kardeşim çok şükür ki hazırlıkta başlayan dostluğumuz okulun sonuna kadar aldı başını gitti. Bütün beraberliğimiz boyunca yaptığın her şey için çok teşekkür ederim kardeşim. Gerek doğum günleri için yaptığın ev sahipliği, gerek bizim sana karşı teklifsiz olmamıza izin vermen aslında sadece etrafımızda senin gibi bir insanın olmasına izin verdiğin için bile sana sayısız teşekkür etmemiz lazım. Ben hazırlıkta söylerdim Ozan kardeş senin gibi bir insanı bulan şanslı bir insandır diye. Dostum umarım hayatındaki tüm insanlar en az senin kadar iyi olur. İnşallah bütün hayırlar seni bulur. Sürekli görüşmek üzere.

    ...............................

    Bir Ozan anlatıyolardı,çok beyefenfi çocuk, çok iyi adam ,hem de benimle aynı bölümde! Ben zaten bölümden kimseyi tanımıyorum. Kestirdim gözüme Ozan'ı, tanışacam.Karşılaşıyoruz insanlarla yok,tanışamıyoz. Selam vericem veremiyorum. Neyse sonunda oldu kütüphane de bir gün ahanda tanıştık... Aylar geçti, o doğum günü herşeyi değiştirdi. Nasıl oldu bilmiyorum ama birden sen benim en iyi dostarımdan biri oldun.Gece yarılarına kadar süren hararetli dost sohbetlerimizin mekanı oldu evisin. Estikçe kafamıza ben ve takım arkadaşım aldık çiğdemleri,kolaları koştuk evine.Konuştuk,dertleştik,gecenin bir yarısı filmler izledik...Diğerleinden fırsat buldukça, bölüme ,derslere sardık;ahladık;ufladık beraber. Belki de birbirimizi gördükçe başarı grafiğimiz yüksek olmasa da hayat güzel dedik, teselli ettik birbirimizi. Bir gece yatağımda usuldan gözyaşları dökerken gelen bir telefonla senin sesin çağırdı beni. Gece çapraz sorgunuza maruz kalıcam diye korkarak geldim, ama söylediklerinle teselli ettin beni. Konuşmak değil hareketler insanın aynası.Sen hiçbir zaman şaşırtmadın beni,hiç yarı yolda bırakmadın,hep önce "dostum" dedin.Hayat bizi daha çok koşuşturmaya sürüklese de biliyorum sen yine önce dostluk diyeceksin;Fethiye'yi,Abant'ı, Polonezköy'ü,Şile'yi çınlatan kahkahaların hep benim yanımda olacak.

    ...............................

    Çok muhterem, saygı değer arkadaşım. Seninle hazırlık muhabbetlerimizi hatırlıyorum da... Ulan biz bilumum şebekliği yaparken sen hep cool takılıp bizi gıcık ederdin. (yeterince içtiğin zamanlar dışında.) Hisarda içmelerimizi hiç unutmayacağım.(Özellikle ben rakı şişesini kafaya dikip garip sesler çıkarmaya başlayınca etrafa kusmayım diye kafaya poşet geçirerek beni öldürmeye teşebbüs etmeni.) Sen tanıdığım en iyi kalpli insanlardan birisin. Hep öyle kalman dileğiyle...

    ..................................

    Bir CmpE kader mahkumuyla daha karşı karşıyayız. Tipik bir bilgisayarus mağdurus olan bu arkadaşım, muabbetini zevkle dinleyebileceğiniz, muabbetinde ders , not ortalama kaygısı olmayan ender bilgisayarus mağduruslardandır. Seninle yaptığımız konuşmaların hiçbirinin somurtarak olduğunu hatırlamam, kendi yüzündeki gülümsemeyi etrafındakilere çok güzel yayabiliyorsun. Sabaha karşı sınav öncesi çalışmalar da bile attığımız kahkahaları hala unutmam. Yüzündeki gülümsemeyi her zaman koruman dileğiyle.

    ..........................

    Aynı çatının altında buluşmamız belki şans belki de başka birşeydi ama emin olduğum bir konu var ki o da aynı evi paylaştığımız şu iki sene sonunda gerçekten iyi bir dost kazanmış olduğum. Keşke bu dostu daha önce tanımış olsaydım. İyi niyetine, dürüstlüğüne sonuna kadar güvendiğim, gerçek bir beyefendi olarak tanımlayabileceğim nadir insanlardansın. Hep dostum olarak kalmanı, bir ömür boyu mutlu olmanı ve hayatın seni hiç yormamasını dilerim kardeş...

    THANK YOU AY KIZ!!
#12.02.2012 10:54 0 0 0