Kuran Hakkında Ne Biliyorsunuz?

Son güncelleme: 29.12.2007 02:27
  • Kuran Hakkında Ne Biliyorsunuz?

    Çoğu kişi bu soruya şöyle bir cevap verir: "Kuran, dinimizin mukaddes kitabıdır." Bu elbette doğrudur; ancak Kuran asıl olarak Allah'ın tüm insanlara gönderdiği ve onları sorumlu tuttuğu bir kitaptır. Öyleyse insanların Kuran'ın içeriği, emirleri, tavsiyeleri, hükümleri ile ilgili herşeyi bilmeleri gerekir. Ama bu noktada önemli bir eksiklik karşımıza çıkar, pek çok insan Kuran'ın içeriği hakkında pek bir fikir sahibi değildir.

    Kuran hakkında halk arasında yaygın pek çok batıl inanç vardır. Kuran, genellikle evlerin duvarlarında süslü bir muhafaza içinde asılı durur. Ve yine genellikle yaşlılar tarafından okunur. Fakat okuyanlar da Kuran'ın yalnızca Arapçasını okurlar ve Arapça bilmediklerinden dolayı da doğal olarak içeriği hakkında hiçbir şey öğrenemezler.

    Bu batıl inanca göre; Kuran'ın çok ilginç bazı yararları olduğu da düşünülür. Arasıra okunduğunda, okuyan kişiyi -ve de okuduktan sonra okuyup-üflediği yakınlarını- "kazadan-beladan" koruyacağı umulur. Bu yönüyle Kuran, bir nevi belalara karşı muska gibi görülür. Adeta tılsımlı kelimeler içerdiği ve bu şekilde insanları koruduğu zannedilir.

    Kimi insanlar da etraflarından gördükleri bazı Kuran dışı geleneksel kuralları, Kuran kaynaklı zannederler.

    Peki Kuran'ın gerçek mahiyeti nedir? Bunu, Kuran'ın kendisinden (ayetlerinden) öğrenmek gerekir:

    İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

    Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 32)

    Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

    Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır. (Bakara Suresi, 2)

    Bu ayetlerde ve daha bunlara benzer pek çok ayette Kuran'ın indirilişamacının; insanları düşünmeye yöneltmek, onlara kendilerini yaratan ve yaşatan Allah'ı tanıtmak, onlara "kılavuz" olup yol göstermek olduğu vurgulanır. Kuran, vicdanları açık olan insanlara hitap eden bir kitaptır. Ancak öğüt alabilmek için, öncelikle Kuran'a yönelik olan yanlışbakışaçısı düzeltilmelidir. Kuran sadece belli bir dönemde yaşamışinsanlara değil, her dönemde bütün dünya insanlarına hitab eden bir kitapdır. "Allah'a iman ediyorum" diyen herkes Kuran'ı okumalı ve ayetlerini anlamaya çalışmalıdır. Allah "Ve Kuran'ı belli bir düzen içinde oku." (Müzzemmil Suresi, 4) ayeti ile bunun önemini bildirmiştir. Ayrıca Allah Kuran'da ayetler üzerinde derin derin düşünülmesini de özellikle vurgulamıştır:

    Onlar hala Kuran'ı iyice düşünmüyorlar mı? (Nisa Suresi, 82)

    Andolsun Biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünme) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 17)

    Allah'ın bu emri uygulanmadığı, Kuran ayetleri gereği gibi okunup öğrenilmediği takdirde, sayısız hurafenin dinin içine girmesi de elbette kaçınılmaz olur. Kuşkusuz Kuran'ın öğrenilmesinin ardından da uygulanması gelir. Kimileri Kuran'ı yalnızca okumakla yetinir, böylece üstüne düşen görevi yerine getirdiğini düşünür. Halbuki Kuran okumak başlıbaşına ibadet olsa bile, asıl yapılması gereken kitapta okunanları uygulamak, günlük hayata geçirmektir. Çünkü, "insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat Suresi, 56) ayetinde bildirildiği gibi Allah, bütün insanları bu dünya hayatında Kendisi'ne kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulluk etmek isteyenler için de bir rehber olarak Kuran'ı indirmiştir:

    (Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29)

    Kuran, insanın dünyada ve ahirette kurtuluşu için gerekli tüm bilgileri içerir. Allah'ın emirlerini bildirir, O'nun hoşnut olacağı ahlakı, ceza ile karşılık görecek tavırları, ahiret ve dünya hayatı ile ilgili tüm gerçekleri, karşılaşılabilecek her türlü insan karakterini, Allah korkusunu, Allah sevgisini kısacası ihtiyaç duyduğumuz herşeyi Kuran'dan öğreniriz. Allah'ın sözlerinin yazılı olduğu bu kitap, vicdanen cevabını aradığımız herşeyi bize açıklar. Ancak bazı insanlar; kendilerine hayat verecek, onları "karanlıklardan aydınlığa çıkaracak" olan bu kitabı uygulamaktan, hatta öğrenmekten kaçınırlar. Oysa Kuran hükümleri, tüm insanlar için dünyada ve ahirette yegane kurtuluşyolunu gösterirler.

    Kuran'ın, insanın hayatındaki önemini fark eden Müslümanın ise, Allah'a gerektiği gibi kulluk edebilmesi ve bütün hayatını Kuran'a göre yaşaması için iyi bir Kuran bilgisine sahip olması gerekir. İşte elinizdeki bu kitap, Allah'ı gereği gibi tanıyıp takdir edebilmeyi, kulluk görevini eksiksiz yerine getirmeyi, Allah'ın rızasına, rahmetine ve cennetine kavuşmayı hedef edinenlerin Kuran bilgilerini güçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır.

    KURAN'DA PEYGAMBER KISSALARI

    Allah tarih boyunca yaşamışolan tüm toplumlara kendi dinini tebliğ edecek Peygamberler göndermiştir. Kuran'da da dikkat çekildiği gibi, bu Peygamberlerin tüm davranışları, ahlaki özellikleri, müminler için örnektir. Allah, müminlere Peygamberleri örnek almayı tavsiye etmiştir:

    Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)

    Bu nedenle de her mümin, Kuran'da Peygamberlerle ilgili bildirilen herşeyi dikkatle inceleyerek, onların yaşamlarını, gösterdikleri güzel ahlak örneklerini, Allah'a olan derin bağlılıklarını öğrenmelidir. Ki böylece dünya üzerinde yaşamışolan en kıymetli insanların üstün ahlakına talip olabilsin

    Ayrıca Kuran'da Peygamberle ilgili olarak anlatılan her olay kuşkusuz tüm müminlerin hayatı için de aydınlatıcı ve yol göstericidir. Çünkü "yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?..." (Bakara Suresi, 214) ayetinin hükmüne göre, Peygamberlerin ve beraberindekilerin yaşadıklarının benzerlerini, onların izindeki müminler de yaşamaya devam edeceklerdir.

    Bu nedenle Kuran'da anlatılan Peygamberlerin yaşam şekillerini dikkatli bir şekilde incelemek, mümine büyük yarar sağlayacaktır. Allah Kuran'da, Peygamber kıssalarının "temiz akıl sahipleri" için ibretler içerdiğini bildirmektedir:

    Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

    HER KAVME PEYGAMBER GÖNDERİLMİŞTİR

    Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmişolmasın. (Fatır Suresi, 24)

    Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün. (Nahl Suresi, 36)

    Kendisi için bir uyarıcı olmaksızın, biz hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmışdeğiliz. (Şuara Suresi, 208)

    HER KAVME KENDİ LİSANIYLA PEYGAMBER GÖNDERİLMİŞTİR

    Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (İbrahim Suresi, 4)

    Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah'ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah'ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır. (Mümin Suresi, 78)
#10.01.2007 07:03 0 0 0
  • PEYGAMBERLERİN GÖNDERİLİŞ AMACI

    Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. (Enam Suresi, 48)

    Bu, halkı habersizken, Rabbinin ülkeleri zulüm ve helak edici olmadığındandır. (Enam Suresi, 131)

    Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)

    Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir. (Nisa Suresi, 165)

    PEYGAMBERLERE İTAAT VE MÜKAFATI

    Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun elçisine iman edin, size kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Hadid Suresi, 28)

    Allah'a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız. (Al-i İmran Suresi,132)

    İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. (Talak Suresi,11)

    Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. Kim Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Nur Suresi, 51-52)

    Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. (Araf Suresi, 35)

    Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği Peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar. (Nisa Suresi, 69)

    Peygamber'e İtaat Allah'a İtaattir

    Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmişolur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. (Nisa Suresi, 80)

    Peygamberler İnsanlardan Karşılık Beklememiştir

    İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir." (En'am Suresi, 90)

    Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.' (Yusuf Suresi, 103-104)

    Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun" dedi. "Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuşkimselerdir." (Yasin Suresi, 20-21)

    Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik. De ki: "Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum." (Furkan Suresi, 56-57)

    De ki: "Size bir tek öğüt veriyorum: "Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam etmeniz, sonra düşünmeniz. Sizin sahibiniz (veya arkadaşınız olan Peygamber)de hiçbir delilik yoktur. O, yalnızca sizi, şiddetli bir azabın öncesinde uyarandır." De ki: "Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, herşeye şahid olandır." (Sebe Suresi, 46-47)

    PEYGAMBERLERİN KARŞILAŞTIKLARI GÜÇLÜKLER KARŞISINDA SABRETMELERİNİ ÖĞÜTLEYEN AYETLER

    Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır. Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme. (Nahl Suresi, 125-127)

    Eğer Rabbinden geçmişbir söz ve adı konulmuş(belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu. Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin. (Taha Suresi, 129-130)

    Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, sakladıklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. (Yasin Suresi, 76)

    Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (Bakara Suresi, 272)

    Kesin olarak biliyoruz ki, onların söyledikleri seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar, seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar. (En'am Suresi, 33)

    Sen, onlara karşı hüzne kapılma ve kurdukları tuzaklardan dolayı sıkıntı içinde olma. (Neml Suresi, 70)

    Sen, artık Allah'a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin.

    Çünkü gerçekten sen, ölülere (söz) dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.

    Ve sen körleri düştükleri sapıklıktan çekip hidayete erdirici değilsin; sen ancak, ayetlerimize iman edenlere (söz) dinletebilirsin, işte Müslüman olanlar bunlardır. (Neml Suresi, 79-81)

    Bunlar, apaçık olan Kitabın ayetleridir. Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?) Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmişkalıverir. (Şuara Suresi, 2-4)

    Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır. (Maide Suresi, 41)

    Onların demelerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla (düşünce ve eylem bakımından köklü bir tutum) ile kopup-ayrıl. (Mümezzil Suresi, 10)

    Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırışetme. Şüphesiz o alay edenlere (karşı) biz sana yeteriz. Ki onlar, Allah ile beraber başka ilahları (ortak) kılmaktadırlar; onlar yakında bilip-öğreneceklerdir. Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et. (Hicr Suresi, 94-99)

    Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir. (Kasasl Suresi, 56)

    PEYGAMBERLERE İTAATSİZLİK VE CEZASI

    Allah'ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısını tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler. İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 150-151)

    Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır. (Mücadele Suresi, 5)

    Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız. (Talak Suresi, 8)

    Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır. (Nisa Suresi, 14)

    Sonra birbiri peşisıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun. (Müminun Suresi, 44)
#10.01.2007 07:06 0 0 0
  • Allah razı olsun
#12.05.2007 08:04 0 0 0
  • allah razı olsun
#29.12.2007 02:27 0 0 0