Kalemim kağıda küstü, yazmıyor artık be Emrahım,
İnsan her an zevale akarken bilmem ki nasıl güler.
Bak dağlara sis kaplı birde eteklerinde
Hazan görmüş çiğdemler…
Billur ırmaklar akarken ağıt yakar
Ay karanlıkların içinde akar gider
Dünyanın adeti böyle gelen elbette gider
Kalem her gün yazsa, ne yangınlar ne acılar biter,
Bilmem ki zevale akan bu insanlar böyle nasıl güler?
Dağlara bir bak nasıl gamlı durur
Eteklerinde çobanlar duaya durur
Ağaçlar zikir eder, otlar secdeye varır
Melekler sema eder, tüm hilkat onları dinler
Anlamayan kulaklara bin kelam etsen ne fark eder
yakasında “ölecek” yaftası ile doğan insanlar
neden düşünmeden kendinden geçer?
ne yiğitler ne erenler dünyaya gelirde
hiç gelmemiş gibi çekip giderler
bunu gören geride kalanlar bilmem hala nasıl güler
hem derdini bulamayan kalem tabiî ki küser.[/Color]