Sevgilime Mektup

Son güncelleme: 07.02.2006 10:21
  • Sevgilime Mektup


    Gözlerim;
    Damla damla sızıyorsa yanaklarımdan,
    Hüzün;
    Damar damar sarmışsa gönlümü,
    Sesini duyamadığımdandır.
    Yalnızlık;
    Garip bir kuş gibi yerleşmişse içime,
    Ruhumu ıssız köşelere uçuruyorsa,
    Cankuşum; irkiliyorsam eğer,
    Avuçlarımda bir dağlalesi gibiyse umut,
    Sensizlik ateşiyle tutuşup yanıyorsam,
    Gözlerine bakamadığımdandır.

    Ve bakışların! ..
    Bir sevda yangınıyla doldurdu yüreğimi.
    Bir malihulyanın pençesindeyim.
    Uzun bir koşuya adadım günlerimi.
    Değişen toprağın rengi midir,
    Sararan ben miyim? ..
    Bilmiyorum.
    Fecrin,
    Eski sabahlara gömüldüğünü
    Bildiğin gibi bilirsin,
    Malihulyanın ne demek olduğunu...
    I love you'nun ne demek olduğunu...
    Çaresizliğin...
    Hıçkırığın...

    Çekik Gözlüm...
    Seninle karşılaştığım o ilk gün,
    O, harika sesin doldurunca kulaklarımı,
    O, eşsiz gülümsemen yayılınca çehrene,
    Bu korkunç acı
    Kıymık kıymık işledi içime.
    O gün bu gündür,
    Acıların dünyasında yaşıyorum.
    Eritiyorsun beni...
    Bir mum gibi eritiyorsun.

    Ciğerparem...
    Bir yer ayırabilsen benim için yüreğinde,
    Nadiren de olsa hayalimi kurabilsen!
    Beklemediğim bir anda, karşıma çıkıp,
    Gözlerimin derinliklerine inerek
    Ruhuma bir gül yaprağı gibi dokunabilsen!
    Bir hissedebilsen gönlümün yarasını,
    Fatma.......'ın neden beni,
    Hücrelerime varana değin titrettiğini,
    Neden metafiziki duygularala bağlandığımı ona,
    Böyle bir mektubu yazma aptallığına,
    Neden kalkıştığımı rahatlıkla anlayabileceksin.

    Ruhçiçeğim...
    Gözlerinin, sesinin ve bakışlarının
    Nasıl esiri oldum bilemiyorum.
    Aramızda böylesine engeller,
    Uzak mesafeler varken,
    Beni anlayabilecek misin,
    Bilemiyorum...
    Bilmiyorum,
    Bundan sonra beni nasıl anacağını?
    Hatırlayıp hatırlamayacağını?
    Nefret duyabilirsin,
    Aleme rüsvay edebilirsin adımı,
    Söndürebilirsin insanlara olan güvenimin
    Ruhumda parlayan yıldızlarını.
    Ya da beni içine kapayabilirsin,
    Ömrün boyunca...

    Fakat unutma!
    En kötü ihtimal bile,
    Sana olan bakışımı asla değiştiremez.
    İstiyorum ki:
    Bir gün benimle konuşursan; sesinde kırgınlık,
    Yüzüme bakarsan; gözlerinde öfke,
    Bakışlarınla yoklarsan içimi;
    Kipriklerinde şimşekler bulunmasın! ..

    Cankuşum...
    Ahh Cankuşum...
    Beni anla, beni bağışla...
    Eğer bu mektup seni üzdüyse,
    Eyvah! ...

    Keşke, yardakçılarının
    İpe gönderdiği bir kahraman olsaydım da,
    Bu sevdanın ipi boynuma geçmeseydi.
    Yoksa, bütünüyle mi karardı basiretim?
    Birazcık ferasetimin olduğuna inanırdım,
    Onu da kayıp mı ettim?
    Ah Çulpan! Nerdesin?
    Senden bile öteye geçmek istiyorum;
    Ama bu enfüsi şok yok mu?
    Oysa ben,
    Debdebeyi öldükten sonrası için düşünürdüm hep.
    Böylesi bir karanlıkta;
    Bana bir çift fosforlu göz,
    Dürbünlü bir yürek lazım.
    Heyhat! ..
    Bütün yaptığım göyünmek.
    Bir adım dahi sonrasını göremeyen bir yürekle,
    Hangi yalçın dağları aşabilirim ki!

    Keşke uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında
    Yalnız bir kayık olsaydım.
    Pusulasız ve bomboş.
    Ne yaşamak kaygısı,
    Ne de beklenen bir sevgili.
    Her dalga dost,
    Her liman bana ait.


    Yıllar geçip gidecek Çekik Gözlüm.
    Çok şeyini alıp götürecek senden.
    Sahip olduğun her şeyi,
    Birer birer kaybedeceksin.
    Ölene değin ve öldükten sonra
    Kaybetmeyeceğin en önemli şey;
    Sana duyduğum sevgi olacaktır.
    Bekle Çekik Gözlüm.
    Zamanın girdabı,
    Bunu en iyi şekilde ispat edecektir sana.
    Bekle, göreceksin! ..


    Sen;
    Çakıl taşları arasında,
    Bir pırlanta gibisin bana göre.
    Benden nefret etmeni,
    Bana kızmanı istemiyorum.
    Seni düşündükçe kalbim parçalanıyor.
    Ben, seni böylesine severken,
    Seninle nefeslenirken,
    Senin hayalini kurmaya çalışırken,
    Benden habersiz olman dokunuyordu bana.
    'Sevgililer vardır.
    Karanlıklarına hapsederler sevgilerini.
    Bir yeraltı madeninde,
    Mahsur kalmışa döner insan.
    Bir grizu patlaması,
    Ve herşey biter.'
    Oysa sen,
    Aydınlıksın benim için.
    Bildirmeden duramadım sevdamı.
    İçim içimi yiyordu.
    Çatlayacaktım sanki! ..

    Sıkıntın öylesine allak bullak etti ki beni,
    Ümitlerim iflasın eşiğinde.
    Jübile yapıp sevda sahasından çekilmek mi,
    Yoksa oyuna devam mı?
    Acı vermekte, konumundan dolayı
    Beceriklidir bütün kadınlar.
    Sen de onlardan birisin.
    Onarılmaz bir hicran yarası,
    İşte tam şurama yerleşti,
    Ve artık hep benimle beraber.

    Bir çıvgınla karşılaşsaydım.
    Yüzüme vursaydı, yağmur ve kar.
    Evinizin önünden geçerken
    Pencereden görseydin beni.
    Sırılsıklam olduğumu anlasaydın,
    Senin için...

    Bu ne iştir bilmiyorum.
    Düşüncelerimi senden ayıramıyorum.
    Parmağına batacak bir diken,
    Yakalayacak hafif bir hastalık,
    Yüzüne çarpıp üşütecek rüzgar,
    Ne bileyim,
    Sana zarar verecek
    Her ihtimal geçiyor gözlerimin önünden.
    Hüzünleniyorum...
    Senden uzakta,
    Seni düşünerek geçirilecek bir ömür
    Kolay mı gelecek bana sanıyorsun?
    Keşke hiç karşılaşmasaydık!

    Bir yabancıdan başka neyim ki senin için.
    Hem sen,
    Gözyaşlarımın ne anlama geldiğini
    Nerden bileceksin?
    Nasıl acı çektiğimi?
    Nasıl üzüldüğümü?
    Kalbimin boyun bükmesinin künhünü,
    Nerden bileceksin?
    Benim acım,
    Başkalarının acısına asla benzemez.
    Ben boynumu büktüğüm zaman,
    Yüreğimin de eğildiğini hissediyorum.
    Gözyaşlarım he daha tuzlu,
    Hem de iliklerimi de akıtıyor gözlerimden.
    Gururumun kırılması bir indifa sırrı taşır.
    Ama sen bunu bilemezsin,
    Niçin arıyasın ki beni! ..
    Çünkü, sana
    Kendimi hakkıyla anlatamadım.
    Anlatabilseydim eğer;
    Avuçlarımda bir güvercin,
    Dudaklarımda bir gül olmak isterdin.


    İçi kabaran,
    Gittikçe kabaran bir deniz.
    Suları, bu sevdanın ruhuna sunduğu
    Acılardan kaynaklanıyor.
    Rengi kıpkırmızı,
    Dudaklarında ayrılık ağıtları...
    Martılar uçuşuyor içinin kabaran denizinde.
    Kanatları dua yüklü, tüyleri merhamet,
    Gözlerinde aşkın izdüşümleri...

    Sana böylesine hayran olmak.
    Seni delicesine sevmek
    Ve böylesine hissetmek...
    Bütün hayallerim seninle damgalandı.
    Ama; bedeni bir arzunun,
    Zillete dönüşebilecek dürtüsü değil bu.
    Madde ötesi bir yakınlığın,
    Sımsıkı kavrayan parmakları.
    Ruhunu görebilseydim
    Ve dokunabilseydim ona...
    Vuslatın en güzeli olurdu benim için.


    Merak ediyorum,
    Nasıl bir sevgi ki böyle,
    Kutuplar kadar uzağız birbirimize.
    Ve sen!
    Gerçekten sevdin mi beni?
    Yoksa;
    Bir hayal mıydın, rüya mıydın, kabus muydun, serap mıydın?
    Neydin sen? ..
    Bir rüzgar mıydın da, şöyle bir esip geçtin?
    Yapraklarını döküp, dallarını kırdın
    İçimdeki duygu çınarının.
    Yüreğime ebediyyet arzusunun çekirdeğini bıraktın,
    Bedenim alev alev tutuştu böylece.
    Seninle farkına vardım, içimin ücra köşelerinin.
    Karanlıklar içinde bırakılmış onurumuzu
    Kurtarmak için bilendim seninle.
    Kıskacına sıkıştığım; fasit bir daireyi,
    Sathi endişeler çemberini kırdım sayende.
    Sayende yeniledim adımlarımı.
    İnce bir alev gibiydin,
    Ama o alev,
    Bir yığın dinamiti ateşleyecek güçteydi.


    Vesvese, tereddüt, hüzün
    Ve korku karışımı bir hengamenin hükmettiği,
    Karanlık bir famusun altında sıkışıp kalmak!
    Ya da; yüreğin kevgire dönüp,
    Umut namına bütün çağrışımları süzüvermesi...
    Ve çaresizliğin,
    Kevgirin deliklerini tıkayarak,
    Ufukları karartması.
    Belki bundan daha öte birşey!
    Çözülmesi imkansız bir ukde mesela.
    Ya da;
    Her tarafı dikenlerle kaplı,
    Bir tahtarevallinin yukarıya dikilmiş ucundan,
    Dibinde ne olduğu bilinmeyen
    Bir kuyuya başaşağı düşüvermek! ..

    Nasıl anlatayım sana, bilmem ki?
    Anlatsam, duymazsın;
    Duysan, anlamazsın.
    Şimdiye kadar da
    Gerektiği gibi anlayamadın zaten.
    Şu benim cılız ayaklarımın
    Aşamayacağı yalçın dağların,
    Aramıza girdiğini hissettim şu anda.
    Nasıl anlayabilirsin ki beni?
    'Can...' diyecek olsam,
    'Canavar' olarak algılayacaksın.
    Oysa sen;
    Benim Çekik Gözlümsün,
    Cankuşumsun...
    Ciğerparemsin...
    Ruhçiçeğimsin benim.

    Ağdasız bir yaklaşımla
    İfade etmeye çalışıyorum,
    Sana olan olan duygularımı sadece.
    Ama sadece mücerret bir anlam taşıdığını.
    Kızdırmayacağımı bilsem,
    Daha ne gerçeklerini sunarım kalbimin.
    Bil, mutlaka bil.
    Bu aşkın müşahhas bir yanının bulunmadığını.
    Bunu bir hastalık olarak düşünürsen,
    Benim bir gönül hastası olduğumu hemen anlarsın.
    Hiçbir zaman gönlümün dışına taşmayacak
    Bir hastalık bu.
    Dermanı sensin! ..
    Senin beni anlaman ve unutmamandır.


    Çarpıcı bir dermeyan!
    Sevgimi, bir güvercin gibi avuçlarına alabilmeli...
    Değerini takdir edemezse,
    Bırak uçuversin.
    Cebelleşip duruyorum;
    Yalnızlık ve hüzünle.
    Bir bedesten lazım,
    İnsanların, sevgimin kumaşına
    Layıkı olduğu değeri verebilecekleri,
    Bir hoşgörü bedesteni.
    Devşirme umutların değil,
    Yerli malı hakikatlerin değerlendirildiği,
    Hebenneka müşteri ve satıcıların
    Alış veriş yapamayacakları,
    Ezkaza,
    Yükseliş ve düşüşlerin olmadığı,
    İmtiyazsız bir pazar! ..


    Ah, bir yeterince anlayabilseydin beni.
    Ne bir ayinden arta kalan duygu kırıntısı,
    Ne de şehrayinden sızan aldatıcı bir ışıktır sevgim.
    Bir anlayabilseydin, tutkumun yüceliğini.
    Oysa;
    Başka güzel mi kalmamıştı yeryüzünde?
    Güzel kızların kökü mü gelmişti?
    Gönül eğlendirmek olsaydı amacım,
    Bu işe daha uygun olanların peşine düşmez miydim?
    Kalbimi bütün çıplaklığıyla sundum avuçlarına.
    İpeklerden daha ipek parmaklarıyla okşadı ilkin,
    Sonra ne olduysa,
    Birdenbire çelikleşti ellerin.
    Ve öldüresiye sıktı kalbimi,
    Kıvranıyorum...


    Gerçekliğini tam kavrayamadığım bir kaynaksın.
    Senin parmaklarının arasında bir gergefim.
    Ve sen bu gergefte,
    Bildiğin bütün nakışları işlemeye koyulmuşsun.
    Yüreğim,
    Senin sevginle bir bal peteğine döndü.
    Hicran, damla damla süzecek seni.
    Ve bir gün yüreğimin yerinde,
    Hüzünlü bir boşluktan başka birşey kalmayacak.


    Çiçekler bambaşka görünüyor gözüme,
    Seni düşünürken.
    Ufuklar parlak ve geniş.
    Hayal edebildiğim bir anlık bakışın bile,
    İçimdeki yüzlerce ukdeyi çözmeye yetiyor.
    Sesimde hürriyetimin muştusu vardır.
    Göğsümün penceresinde,
    Bir ikindi vakti, ebedi bir ay gibi parladın.
    Seninle kuşandım Sevda Dağı'nı,
    Seninle deldim yeryüzünün karanlığını.
    Gözlerim bir başka görüyor,
    Güneş ruhuma bir başka doğuyor şimdi.
    İçimdeki nefret duvarını parçaladın! ..


    'Beklemek ateşten şiddetlidir.'
    Diye bir söz vardır hani.
    Bunun gerçekten de böyle olduğunu,
    Benim gibi önemli bir bekleyişin içinde bulunmayan
    Başka hiçbir insan anlayamaz.
    Ruh, öylesine kıvranıyor ki bedende;
    Beden, öylesine farklı bir heycana kapılıyor ki!
    Korkunç bir ateş gelip yerleşiyor kalbe,
    Ve yakıp kavuruyor insanın içi ve dış dünyasını.


    Bazen,
    Bir yağmur damlasının, bir çiçek yaprağının,
    Bir rüzgar perisini bakışlarında buldum,
    O mağrur, dimdik ve tavizsiz tavrını.
    Sesin,
    Bazen ıssız bir köşeye yankılandı,
    Defalarca.
    Yılmadan ve dikkatle dinledim seni.
    Fevkaladeydin...

    Anlayamadığım şu ki;
    Neden benden başkaları bunun farkına varamayıp,
    Sendeki mücerret cazibeyi görmüyorlar.
    Fakat biliyorum ki;
    Ne her sevgili Leyla'dır,
    Ne de her yürek Mecnun'a aittir.


    Farklı bir erime kaplıyor bedenimi.
    Sonunda bir damla su olup,
    Aslıma döneceğim sanki.
    Namütenahi bir yakalamayla etkine aldın beni.
    Seninle görüyor, seninle konuşuyor,
    Seninle yürüyor, seninle düşünüyor...
    Seni sevdiğim ve kavuşma ümidim olduğu için sevinçli,
    Sensiz olduğum için de üzüntülüyüm.
    İnsanlar arasında,
    Durumumun benden başka tanığı da yok üstelik.
    Derdimi kime açarsam açayım,
    Anlamayacaktır beni.
    Başkaları için gülünüp geçilecek bir haldir bu.
    Halbuki benim yüreğim,
    Senin ahınla dolup taşıyor.
    Bu mektup bile,
    Ahını arttırmaktan başka bir işe yaramayacak belki de.

    Ne yaparsam yapayım,
    Acıların pençesinden kurtaramıyorum yakamı.
    Acıdan sevinç doğar, sevinçten de acı.
    Bunun en büyük delilisin hayatımda.
    Seninle güldü talih kuşu bana,
    Seninle ulaştım sevginin son durağına.
    Yüreğim şaşkın bir yön gibiydi boşlukta.


    Belaya ulaşmadan şaşkınlığımız,
    Dillerimiz hüsranın rezaletine ulaşmadan,
    Nedenlerle denenmeden beyinlerimiz,
    Naylon zihinlerin ihtişamında,
    Riyanın çengelini içimizden çekmeliyiz Cankuşum.
    Elbette bileneceğiz,
    Ve bir gün dinleyeceğiz, isyanın buruk ezgilerini...
    Nankör iftiralarla mahzun olmayacağız.
    Lakin,
    Akmayınca dua uykumuzun arklarından,
    Lehimlenmeyince adımlarımız ruhumuza,
    Izdırap, tedirginlik, aylaklık bahane.
    Uyutuyor tomurcuklanan umutlarımızı.

    Gel,
    Gel ki sana kastedecek yıldırımlar için
    Paratonerin olayım.
    Hicranı sürgüne göndermenin zevkini tattır ki bana,
    Pakize umutlarımla ağırlıyayım hayallerini.
    Ne özenti ve meyus dakikalar,
    Ne zayıflayan melekler ve nusuhet,
    Ne de kukuletalı tunç sorunlar.
    Sen beni, ben seni yaşayalım,
    Kristal bir tahtarevallinin iki ucunda...
    Ne yampiri yampiri yürüyüşler,
    Ne de muhteris sokulmaları melun vesvasın.
    Bir sevgiler güldestesi olsun bakışlarımız.

    Nerdesin?
    Layemut bir noktada mı,
    Bir yıldızın bağrında şayeban altında mı?
    Ceffelkalem söylemiyorum bunları,
    Haddini bilmeyecek kadar cüretkar da değilim.
    Duygularımın fitillerini öylesine tutuşturdun ki,
    Seni aradıkça eriyor, eridikçe seni arıyorum.
    Nerdesin?
    Bazen korkunç indifalarla sarsılıyor içim.
    Bu bir ulahat hareketi mi?
    Yoksa, bir bozulmanın ıskalayan acımasızlığı,
    Ya da çarpıklığı mı, kestiremiyorum.
    Seni soran sesler,
    Öylesine tatlı bir armoni meydana getiriyor ki dünyamda,
    Hep tekrarlıyorum.
    Nerdesin? ..

    Nerdesin şimdi?
    Hangi tomurcukta, hangi iklim ve mekanda?
    Bugünde mi, dünde misin?
    Hayalde mi, düşte misin?
    Dağlara bakıp seni hatırlıyorum,
    Yollara bakıp seni.
    Dünyamı, menekşe rengine bürüyüp,
    Kayıplara karışmasaydın;
    Dağlar bana acıyarak bakmayacak,
    Yollar gözümün yaşını silmeyecekti.
    Sana bir yabancı gibi uzaktan seslenmek yerine,
    Yüreğimde ağırlayacaktım seni.
    Ah, bir kaldırabilseydim, simsiyah perdeleri.
    Yolları, yumak yumak sarabilseydim avuçlarımda!
    Dağları devirebilseydim.
    Hepsinden daha önemlisi,
    Çıkarabilseydim sırtımdaki hicran gömleğini.
    Vuslatı yudumlayabilseydim...

    Ben, artık bu aşkın yalnızlığa mahkum zavallı bir ırgatıyım.
    Görebildiğim en son noktada, sadece fikrat var.
    İmbiğimden hayatımı süzen bir fikrat.
    Geriye değersiz bir tortu kalacak sonunda.
    Derbeder bir tortu...


    Her ne kadar çehrene baktığım zaman;
    Gözlerim kamaşıyor, yüreğim küt küt vuruyor,
    Belki de bu yüzden rengim değişiyorsa da,
    Ruhumu saran bu korkunç malihulyanın
    Farkına varacağını hiç sanmıyorum.
    Sana nasıl anlatsam bilmiyorum.
    Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal...
    Hem, ne biçim tepki göstereceğini de bilmiyorum.
    Öfkelenir misin, üzülür müsün, nefret mi edersin?
    Yoksa; ruhumun çaresizliğini,
    Gönlümün mecnunluğunu,
    Yüreğimin garipliğini
    Anlamak gibi bir yücelik gösterip,
    Beni mesrur mu kılarsın?
    Tahmin edemiyorum.
    Her şeye rahmen anlatmam lazım.
    İçim içimi kemiriyor çünkü.
    Ölüm bile,
    Bir kurtuluş olmaktan çıkabilir sonunda.

    Bir takım çelişkiler
    Ve vicdanımı rahatsız eden bir takım hususlar da olmasa,
    Zaman;
    Hıçkırıklı doğumlar mekanında,
    Beklentilerimle mesrur bir donanıma ulaşacak.
    Ve kesilen hıçkırık seslerinin yerini,
    Ebediyyen mutluluk çığlıkları alacak.
    Ama ah yeterince anlatamamak...
    Sana bir ayna netliğiyle gösterebilsem içimi.
    Sığ ve hayali görünen bekleyişimin ardında,
    Ne kadar da güçlü bir inancın yer aldığına inandırabilsem.
    Sonsuzluk anlaşması imzaladdığımı,
    İstediğim gibi ifade edebilsem...
    Neler değişmeyecektir ki,
    Gündüzüm ve gecelerimde.


    Kompire bir nutkun,
    Duygusal ifadesi değil bunlar.
    Her mısra, değişik bir açıdan
    Yüreğimin fotoğrafını taşıyor.
    Anlamsız ve amaçsız bir şahlanışın,
    Laletayn dinamizminden uzak,
    Aşka gönül gözüyle nazar etmenin
    Göğüs yakan ezgisiyle yoğururken bu mektubu,
    Ruhumu kattım hamuruna.
    Hasret küleyhanı; sırtında sevda perisiyle,
    Bu denli hızlı koşmamıştı hiç.
    Aşkın efsaneler bölümüne,
    Yıllar sonrası için yeni bir lahika sunamanın
    Nadide bir kahramanıyım.
    Ama kimsenin bundan haberi yok.
    Ve beni tanımıyorlar.
    İsimsiz bir kahraman...
    Günahkar...
    Yalnız...
    Ve merhamete muhtaç.
    Ama gerçekten de
    Kahraman birisi yaşıyor aralarında,
    Bilmiyorlar...

    [SIZE=29]AMA ŞUNU BİLİYORLAR BEN SANA AŞIĞIM MECNUn MİSALİ

    [SIZE=29]AŞKIMMM , I LOVE YOU ..... SENİ SEVİYORUM BEBEĞİM ;) :kalp::kalp::kalp: AŞKIMAAA:kalp::kalp::kalp::kalp:
#20.08.2004 02:29 0 0 0
  • ellerine saglik
#20.08.2004 20:19 0 0 0
  • Ellerine saglik
#20.08.2004 20:21 0 0 0
  • Orijinalin yazari corumlu
    valla senin Askin kimse cok sevildigi icin cok memnun olmasi lazim, herkes senin gibi böyle mektup yazsa iyi olurdu valla, ellerine saglik hades siirlerin gercekten cok güzel hele su mektup H A R I K A

    thanx corumlu yaw aşkım olan değerini anlamıştır sanırım :oki: bu mektub bencede bayagı guzel
#20.08.2004 21:18 0 0 0
  • HADES BIRAK GÜZEL OMASINI BEYNIM DÖNDÜ KOCUM,
#20.08.2004 21:31 0 0 0
  • Ellerine saglik!
#20.08.2004 21:32 0 0 0
  • OKUMADIM AMA ELLERİNE SAĞLIK GÖZLERİM YORGUN ÇOK UZUN BEEEEEEEEEE
#20.08.2004 23:56 0 0 0
  • superrr..
#21.08.2004 12:24 0 0 0
  • TAKTIM BEN BU AVATARA YAAA YASEMINCEE

    hades
#21.08.2004 12:27 0 0 0
  • ya o kadar mükkemmel bi mektup ki şu yaşıma kadar hiç böyle bir mektup okumadım..bizimle paylaştığın için tşkler
#01.02.2006 19:06 0 0 0
  • helal olsun.müthiş
#01.02.2006 22:43 0 0 0
  • £llerine $aglık kardesim
#05.02.2006 18:14 0 0 0
  • Gözlerim döndü beya amma uzun ellerine sağlık
#07.02.2006 10:21 0 0 0