COLA TURKA İLE FUTBOLCU GÜNLÜĞÜ

Son güncelleme: 21.02.2007 22:20
  • İBRAHİM ÜZÜLMEZ


    Cola Turka ile Futbolcu Günlüğünde yeni konuğumuz Beşiktaşımız;ın yıllar geçtikçe göz kamaştıran yıldızı İbrahim Üzülmez Bu sezon sergilediği performansla Milli Takımın da değişilmez isimleri arasına girmeyi başaran kaptanımız İbrahim Üzülmez, kendisi ve Takımımız ile ilgili konularda samimi açıklamalarda bulundu.

    Yıllanmış diye bir tabir vardır ya; bekletildikçe değer kazanan anlamında kullanılır arasıra; işte bu kelimenin biz Beşiktaşlılar için bir anlamı daha var: İbrahim Üzülmez Beşiktaşa geldiği günden beri oynadığı futbolla her teknik adamın vazgeçilmezlerinden biri o Konyaspor maçının öncesinde kamptayken buluştuk Kaptanımızla. Bu haftayı yakalandığı gribal enfeksiyon yüzünden evinde dinlenerek geçirse de kamp günü arkadaşlarını yalnız bırakmıyor. Hatta şöyle söyleyelim kaptanlığının gereğini yapıyor ve hastalığını biraz olsun atlatmasına sevinerek fedakârca bir davranışla Konya kafilesindeki yerini alıyor.

    Siyah Beyazlılarımız, ikinci yarının başlaması ile birlikte Şampiyonluğun en iddialı takımı konumuna yükseldi. İlk sorumuz devrenin sona ermesiyle birlikte Takımımızın yükselen performansı. Üzülmez, devre arasındaki çalışmaların semeresini topladıklarını söylüyor:

    Devre arasında çok iyi bir kamp dönemi geçirdik. Antalyadaki kampta iyi çalıştık. Başarabileceğimize olan inancımızı geri kazandık. Kendimize olan güvenimiz geri geldi. Bütün bunların neticesinde ise ikinci yarıda özlenen Beşiktaş'ı izletmeye başladık. Zaten iyi bir takımız. Genç bir kadromuz var. İlk yarıda uyum sorununu atlatamamıştık. Artık bunlar geride kaldı. Hedeflerimize ulaşabilmemiz için bu çıkışın devam etmesi gerekiyor.

    Uyum sorunu diye adlandırılan olgu futbol literatüründe önemli bir yere sahip. Adı üstünde sorundur işte. Futbol takımlarının büyük çoğunluğunun en büyük derdide budur. Sezon başında kadroda gençleştirme yapan Futbol Takımımızın da uyum sorununa takılması normaldi. Çünkü çok sayıda yeni ve genç isim Beşiktaş forması ile tanıştı. Birbirileri ile kaynaşmaya başladı. Herkesin birleştiği ortak noktalardan birisi de ilk yarıdaki uyum sorunuydu. Herkes bu problemin ortadan kalkması için gecesini gündüzüne kattı ve Kaptanımız hatırlatınca biz de sorduk Şu anda uyum sorunu tam anlamı ile kalktı diyebilir miyiz?

    Sezon başında yaşadığımız en büyük sıkıntı uyum sorunuydu. Tekrar ediyorum çok iyi bir takımız. Fakat uyum sorunu futbolun en büyük hastalıklarından bir tanesi. Biz ilk yarıda bunun sancılarını çok çektik ama şu anda gördüğünüz gibi ilk yarıdakinden eser kalmadı. Şimdi herkes birbirini çok daha iyi tanıyor. Dolayısıyla ilk yarıdaki kötü görüntü ortada yok. Ben uyum sorununun tam anlamı ile ortadan kalktığını düşünüyorum

    Siyah Beyazlılarımızın futbolcu tarafında en yetkili isim bu sezon İbrahim Üzülmez. İkinci yarıda kazanılan puanlar bizleri bile havaya sokarken, kendilerinin havasını merak ediyoruz. Futbolcularımızın kazanılan puanlarla birlikte keyifleri de yerine gelmiş. Özgüvenlerini tekrar kazanmışlar. Bir futbolcu maç kazandıkça güven kazanabilir diyen Üzülmez devamında ise şöyle konuşuyor:

    Daha iyi futbol oynuyoruz. Maçlara daha rahat çıkıp daha rahat puan kazanıyoruz. Taraftarın da, Camiamız;ın da bize olan desteği ve güveni arttı. Bunlar üst üste gelince özgüvenimizi kazanıyoruz. Bu performans sahaya yansıyor. Şu anda herkesin moral motivasyonu üst seviyede. Bunların karşılığını almak istiyoruz. Ama önümüzde çok kritik üç maç var. Konyaspor, Trabzonspor ve Galatasaray maçlarına da üst seviyede moralle çıkmamız gerekiyor. Eğer Şampiyonluk yarışında biz de varız diyorsak bu maçları kazanmamız lazım.

    Fakat tecrübeli oyuncumuz herşeyi üç maça bağlamıyor, Her maçı çok ciddiye almamız lazım. Her maçı final olarak görmeliyiz. Eğer Şampiyon olmak istiyorsak bu mantalite ile mücadele etmeliyiz diyerek Şampiyonluk formülünü söylüyor.

    Sezon başı ile şu andaki konumumuz kıyaslamasında ise şu ifadeleri kullanıyor İbrahim Üzülmez:

    Sezon başından beri aynı şeyi söylüyorum. Kimse bu takımın kötü olduğunu söyleyemez. Ricardinho gibi, Delgado, Nobre ve Bobo gibi çok kaliteli oyuncuların yanı sıra Milli takımda oynayan bir sürü yetenekli arkadaşımız var. Biz sadece ilk yarıda takım olamama sıkıntısı yaşadık. Sonuç olarak bir istikrar yakaladık ama bu istikrarın bundan sonra da devam etmesi gerekiyor.

    Turkcell Süper Liginin ikinci yarısı bizim için umutlu başlarken, Şampiyonluk yarışındaki rakiplerimizin puan kayıpları iştah kabartıyor. Görünen o ki, ilerleyen haftalarda yarış daha da kızışacak ve 18 takımın bir kısmının taraftarları uykusuz gecelere başlayacak. Ligi soruyoruz bu defa

    Kimse şampiyonlukta bir takımı favori gösteremez. İlk yarıda bakıldığı zaman herkes Fenerbahçe'yi şampiyon gösteriyordu ama her zaman söylediğim gibi 3 puanlı sistemde her zaman herşey olabilir. Neyin ne olacağı belli olmaz. Nitekim Fenerbahçenin puan kayıpları bizi ön plana çıkardı. Ben ilerleyen haftalarda puan kayıplarının devam edeceğini düşünüyorum. En az puan kaybeden de ipi göğüsler. Umarım en az puan kaybeden takım da biz oluruz.

    Beşiktaş taraftarları bu sezon BJK İnönü Stadındaki maçları özellikle ikinci yarıdaki karşılaşmaları- daha rahat seyrediyor. Zaten BJK İnönü Stadında karşılaşmaları izliyorsanız çevrenizde mutlaka maçların daha rahat geçtiğine dair konuşmalara şahit olursunuz. Son maçlarla birlikte söylenmeye başlayan Şampiyon Beşiktaş tezahüratları da bunun bir kanıtı. Hatta Takımımız sahaya çıkarken çıkış tünelini dikkatli bir şekilde gözlemlerseniz, Futbolcularımız;ın da aynı rahatlığa sahip olduğunu göreceksiniz. Belki de rakipleri baskı altına alan unsurlardan bir tanesi de tribünlerin ve saha içinin birbiri ile koordineli olan bu rahatlığıdır. Konuyu Dolmabahçeye çevirince İbrahim Üzülmez de rahatlıyor, Tabii ki sahada oyun olarak taraftarlarımızı tatmin edince hatta bunu skora da yansıtınca bu izleyenlere de yansıyor. Umarım bu uyumu bundan sonrasına da taşıyarak daha sevindirici sonuçlar alırız.

    Beşiktaş tribünlerini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Zeka mahsülü besteleriyle, pankartlarıyla her zaman dikkat çeken BJK İnönü Stadı sakinleri kendi futbolcularında olduğu kadar rakiplerinde de hayranlık uyandırmış durumda. Hali hazırda İnönü semalarında dolaşırken, İbrahim Üzülmez'in en beğendiği tezahüratın Kartal gol gol gol olduğunu öğreniyoruz. Başka bir tezahüratı söylese belki üzerinde çok durmayacağız ama herkesin bildiği gibi bu tezahürat üzerinde yapılan yorumlar birleştirilse, bir kaç ciltlik bir kitap serisi yapılabilir. Hatırlamayanlar için tekrar edelim. Sıkıntılı dakikalarda rakibi baskı altına almak, Takımımızı ise harekete geçirmek üzere yapılan bu tezahürat için özetle, Beşiktaş taraftarı bu besteyle kendi takımlarını baskı altına alıyor. Futbolcuların eli ayağı birbirine dolanıyor gibi yorumlar spor sayfalarını süslüyordu. Kaptanımız ise verdiği cevapla tartışmalara son noktayı koyuyor:

    Ben bu tür söylemleri doğru bulmuyorum. Tribünlerin yaptığı hiçbir tezahüratın futbolcuları baskı altına almaması gerekir. Zaten futbolcu oynarken elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Bu tezahürat için çok yorum yapıldı ama ben kendimi baskı altında hissetmiyorum. Sonuçta taraftar o anda gol istedi diye gol olacak değil. Keşke onların istediği gibi olsa da istedikleri zamanlarda gol atabilsek. Biz bu tezahüratın ne amaçla yapıldığını biliyoruz.

    Peki Beşiktaş taraftarları hakkında ne düşünüyor İbrahim Üzülmez?

    Beşiktaş taraftarı bence Türkiyenin en iyi taraftar grubu. Ben bunu Beşiktaş;ın içinde olduğum için söylemiyorum. Genel olarak gözlemlendiği zaman çok büyük bir taraftara sahibiz biz. Yaptıkları bestelerle kendilerini ön plana çıkartıyorlar. Bunu ben değil bütün kamuoyu söylüyor. Tabi kötü sonuçlarda da tepki gösterilmesi doğal, başarıda alkış varsa kötü sonuçta da tepki normal. Ama bu tepkinin şiddetini iyi ayarlamak lazım. Şunu herkes iyi bilmeli ki puan kaybedildiği zaman biz herkesden daha çok üzülüyoruz.

    Maçları takip edenlerin mutlaka gözüne takılmıştır. Sol kanattan gelişen atak istenmeyen bir şekilde sonuçlandığında, İbrahim Üzülmez sinirli bir şekilde tribünlere döner birşeyler söyler. Tabii her zaman olmaz bu. Hatırlatıyoruz, açıklıyor:

    Herkesin şunu bilmesi gerekiyor. Her futbolcu sahada en iyisini yapmak ister. Hiç kimse pas hatası yapmak, top kaybetmek istemez. Bazı anlarda nabız yüksek oluyor. İkili mücadeleden çıkıyorsunuz, bir yerinize tekme geliyor acı çekiyorsunuz, sinirleriniz harekete geçmiş. İşte böyle bir anda taraftarlardan birisi -genelleme yapmıyorum- yüksek sesle tepki gösterince siz de bazen kendinizi tutamıyorsunuz. Böyle dönemler oluyor, bunu kimse inkar edemez.. Bu söylediklerimden sonra kimsenin taraftarla aramda bir sorun olduğunu düşünmesini istemem. Kimseyle problemim yok. Bu, o andaki kazanma hırsımızdan, mücadele gücünden ve sinir katsayısının bir anda artmasından kaynaklanıyor.

    Sol bekteki hırçın oyunu, sol kanattaki süratiyle rakiplerini tarümar eden futbolu, kendisini yıllardır o bölgenin değişilmez ismi yaptı. Zaman zaman kafasını kaldırmamasından dolayı, biraz daha açarsak soldan gelen ortaları, kendisine eleştiri olarak geri dönse de kendisi hakkında olumsuz yorum yapanlar bu sezon biraz susmuş gibi. Hatta bu seneki performansından dolayı alkışlıyorlar desek yeridir. Kendisi de bunun farkında zaten.

    Bu sene kendini nasıl buluyorsun? En verimli çağım diyebilirmisin?

    Baktığınız zaman ben 100. yılda da iyi bir performans ortaya koymuştum ama bir kanat oyuncusu olarak en büyük eksiğim orta yapmaktı. Ve bu sene yükselen performansımın üstüne daha iyi ortalar yaptığımı düşünüyorum.

    Kendisini eleştirmekten de kaçınmıyor ve Her ne kadar şimdiye kadar yaptığım ortalarda bir asistim olmadıysa da umarım bundan sonra daha çok orta yaparım ve ortalarımla da goller gelir. Şimdiye kadar yaptıklarımın bundan sonra da devam etmesi gerekiyor ki bir anlamı olsun. Yaşım 32. Sonuçta öğrenmenin yaşı olmaz. Ben çok çalıştığımı düşünüyorum. Dediğim gibi öğrenmenin yaşı olmaz ve bu yaşta da öğrenmek erdemdir. Ben de bu erdemi yaşıyorum diyor.

    Belki ortaları, kafasını kaldırmadan koşması eleştirilebilir ama kaptanın mücadeleciliğini, kazanma hırsını, savaşma ruhunu kimse inkar edemez. Yıllardır değişmedi bu özellikleri. Futbol sahalarına baktığınız zaman bu unsurları her futbolcuda göremezsiniz. İbrahim Üzülmezde bu kadar hırs, savaşçı ruh nereden geliyor?

    Ne iş yapıyorsanız yapın en iyisini yapmalısınız. Bu sadece futbol için geçerli değil. Hangi iş olursa olsun işinizi profesyonelce yapacaksınız, seveceksiniz, saygı duyacaksınız. Bende bu takımın profesyonel futbolcusuyum. Bu Camiayı seviyorum. Benim işim sahada mücadele etmek ve her maça hırsla çıkmak. Kendimi her maça ayrı motive ediyorum. Her maça heyecanla çıkıyorum. Heyecanımı da hiç kaybetmedim.

    Peki bütün bunların sebebi kaptan olman ve bu sene bir çok genç arkadaşın Takımımız;a katılması olabilir mi?

    Bunlar da bahsettiğiniz özelliklerin artmasında bir etken. Büyük takımda, böyle bir Camiada kaptanlık tabiki gurur verici. Kaptanlık sorumluluk ister. Ben o sorumluluğu hem saha içinde hem saha dışında en iyi şekilde yerine getirdiğimi düşünüyorum. Saha içinde daha çok koşarak, daha çok efor sarfederek, daha çok mücadele ederek örnek olmaya çalışıyorum. Saha dışında da 100. yıldaki güzel anları, Camiamız;ın Şampiyonluk sevincini, coşkusunu anlatıyorum. Kaptanlığı da hakkıyla yerine getirebiliyorsam ne mutlu bana.

    İbrahim Üzülmez, Milli takım kadrosuna da uzun bir aranın ardından tekrar çağrıldı ve başarılı maçlara imza attı. Sırada ay-yıldızlı forma altındaki İbrahim Üzülmez var:

    Şimdiye kadar Milli takımlarda görev aldığım zaman elimden gelenin en iyisini yaptığımı ve başarılı oludğumu düşünüyorum. İtalya, Macaristan, Moldova maçlarında iyi oynadım. Belli bir yaştan sonra Milli takıma tekrar çağırılmak çok güzel bir duygu. Hangi yaş olursa olsun bir futbolcunun Milli takıma çağırılması gururdur, mutluluktur. Dolayısıyla ben de o mutluluğu yaşıyorum. Aslında performansımın karşılığını aldığımı düşünüyorum. Bundan sonraki dönemlerde de umarım hem Milli takımda, hem Beşiktaşta daha iyi olurum.

    Yavaş yavaş röportajımızın sonuna gelmek üzereyiz. Konuştuğumuz odanın camından gelen görüntüye göre Konya kafilesi yavaş yavaş otobüse doğru hareket etmeye başlıyor. Biraz aceleye getirerek Beşiktaşın anlamını, en iyi bilenlerden birisine sormak istiyoruz.

    Sana göre Beşiktaşlılık ne demek?

    Beşiktaşlılık saygıdır sevgidir benim için. Rahmetli abim beni Beşiktaşlı yapmışdır köyde. O zaman İstanbul'a gelip maç izleme şansımız yok. Kocaelinde maçlara giderdik. Maddi olarak da durumumuz iyi değildi. Bizi stada sokmaları için ağızlarının içine bakardık. O zamanlardan kalma bir Beşiktaşlılık benimki. Ben Beşiktaşı çok seviyorum. Bu Camiaya geldiğimde düşündüğümden daha çok sevdiğimi anladım. Hedeflerim arasında futbolu bu büyük kulüpte bırakmak da var.

    Son olarak bir hatırasını rica ediyoruz. Deli lakabının ilk kez isminin yanına monte edildiği günü anlatıyor:

    Hangi maç olduğunu hatırlamıyorum. Sahada ısınıyoruz. Bir anda tribünler Deli İbrahim diye bağırmaya başladı. İlk söylediklerinde ben anlamadım. Yani o anda sahada tek ben varım İbrahim isminde ama beni mi çağırıyorlar yoksa taraftarlar kendi arasında birbirine mi tezahürat yapıyor ayırt edemedim. O ara ısınırken bir arkadaşım vardı yanımda ismini şimdi hatırlayamıyorum o söyledi seni çağırıyorlar diye. Bir baktım herkes gel gel diye işaret yapıyor. O anda kıramıyorsunuz tabi. Bir kere gittim, gidiş o gidiş. Deli olarak kaldık. Bu lakap beni rahatsız etmiyor. Sonuçta ben bunun iyi niyetle yapıldığını biliyorum. Baktığınız zaman mücadelenin ön planda olduğu futbolculardan biriyim. Mücadelemden dolayı böyle bir lakap taktıklarını düşünüyorum.

    noimage
#16.02.2007 15:42 0 0 0
#16.02.2007 16:40 0 0 0
  • haber için saol
#16.02.2007 17:05 0 0 0
  • sevıyorum bu delı ıboyu

    bıde ortaları yaparken kafasını kaldırsa:D

    haber için tesekkurler sehzade
#16.02.2007 17:08 0 0 0
  • ben seni hiç sevemedim ibo zaten top kullanamayan oyuncu sahada ne kadar koşarsa koşsun ben sevemem aynı serdar kurtluş ve deli ibrahim gibi
    32 yaşında oldun hala orta yapmayı bilmiyorsun
    senin yüzünden çok öenmli 3 puan kaybettik
#17.02.2007 00:06 0 0 0
  • yaw kalecı alıyordu o topu

    dokunmasaydı
#17.02.2007 09:54 0 0 0
  • Arkadaşlar Bir Maç Yüzünden Kaptanımız Hiçe Atamayız Lütfen
    Takımına Bağlı En İyi Futbolcumuz Kendisi
#17.02.2007 11:27 0 0 0
  • yaw hıce atmak değil bu uzuntuden kaynaklanıyor

    ordan alacagımız puan yada puanlar cok onemlıydı bızım ıcın

    neyse unutalım artık
#17.02.2007 11:50 0 0 0
  • Tesekkürler
#17.02.2007 19:23 0 0 0
  • valla ben bu takımda oynadığından beri hiçe sayıyorum bu adamı top kullanmasını bilmeyen oyuncuları sevmiyorum ben özelliklede top ezen oyuncularıı sadece koşması bize fayda getirmiyor son maçta görüldüğü gibi bir tane adam gibi orta yapabilse şuan çok farklı yerlerde olurduk
#17.02.2007 23:59 0 0 0
  • Üzülmez, Yılın Futbolcusu Seçildi

    Futbol Takımımızın başarılı kaptanı İbrahim Üzülmez, 17.si düzenlenen Zaman Gazetesi Yılın Spor Ödüllerinde Yılın Futbolcusu ödülüne layık bulundu.
    Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenen geceye Kaptanımız İbrahim Üzülmezin yanı sıra Yönetim Kurulu Üyemiz Şeref Yalçın, Erkek Basketbol Takımımızın Coachu Murat Didin, Bayan Basketbol Takımımızın Coachu Aziz Akkaya, Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımızın Genel Menajeri Erdem Göksel ile Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı oyuncularımızdan Yasemin Can da katıldı.

    Gökhan Ünal ve Hakan Şükür ile birlikte yılın en iyi futbolcusu seçilen İbrahim Üzülmeze ödülünü Beşiktaşlılığı ile bilinen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah verdi. Ödülünü aldıktan sonra bir konuşma yapan Kaptanımız, kendisini ödüle layık görenlere teşekkür ettiğini belirterek, Bir futbolcunun aktif futbol hayatında ödül alması çok güzel bir duygu dedi.

    noimage
#21.02.2007 18:01 0 0 0
  • Tebrikler Deli İbo ya
#21.02.2007 21:16 0 0 0
  • yahu kardesim bu kadar uzun yazmayin yahu ,okuyamiyorum
#21.02.2007 22:20 0 0 0