Bakara Suresi 5.Ayet Tefsiri

Son güncelleme: 29.11.2012 23:01
  • bakara suresi 5.ayet tefsiri - bakara suresi 5.ayet meali - kuranı kerim tefsiri - ayet ayet kuranı kerim tefsiri

    أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

    Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).

    İşte onlar, Rab'lerinden bir hidayet üzeredirler. Ve işte onlar,onlar muflihundurlar (felâha, kurtuluşa erenlerdir).

    1. ulâike : işte onlar
    2. alâ : üzere, üzerinde, ... e
    3. huden : hidayet
    4. min : den
    5. rabbi-him : kendi Rab'leri, onların Rabbi
    6. ve : ve
    7. ulâike : işte onlar
    8. hum : onlar
    9. el muflihûne : felâha erenler, kurtuluşa erenler
    AÇIKLAMA

    Bismillâhirrahmânirrahîm
    Hidayet müessesesi 7 tane safha arz eder. İnsanlar 3. basamakta Allah'a ulaşmayı dileyerek 1. hidayetin sahibi olurlar. Ondan evvel herkes dalâlettedir. 4. basamakta Allah'ın Rahmân esması tecelli eder. 5, 6, 7. basamaklarda bu tecelli ile gören, işiten ve idrak eden, dünyaya açılan gözlerle mürşidini mürşid olarak gören ve onun sözlerini dinleyen, mânâsına ulaşan ve onun sözlerini idrak eden kişiler yapar Allahû Tealâ insanları. Bunu da furkanlar vererek yapar. Ve o kişilerin bütün günahlarını örter:

    8 / ENFÂL - 29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
    Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

    Böylece kişi, ne kadar günahı olursa olsun mutlaka günahından daha fazla sevabı olan birisi olur. Bu kişi Allah'a ulaşma davetine icabet eden kişidir. Bundan sonra kişi, Allah'ın kalbine ulaşmasıyla (Tegabun-11), kalbinin Allah'a dönmesiyle, göğsünden kalbine yol açılmasıyla ve zikir neticesinde kalbine %2 rahmet girmesiyle huşû sahibi olur, hacet namazını kılar, mürşidine ulaşır. 2. hidayet mürşide tâbiiyettir. Tâbiiyet üzerimize farzdır. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

    5 / MÂİDE - 35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
    Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

    Ruh Allah'a doğru yola çıkar, 1., 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. gök katının 7 âlemini geçen ruh, Allah'ın Zat'ına ulaşır ve 3. hidayet gerçekleşir. İşte sıratı mustakîm adıyla geçen bu yolların gerçek anlamdaki en büyük sıratı mustakîm'i budur.

    Kimin ruhu böyle bir dizaynda Allah'ın Zat'ına ulaşmışsa 21. basamakta, o kişi hidayete ermiştir. Önce hidayet üzeredir, mürşidine ulaşınca hidayeti arttırılır. Ruhu Allah'a ulaşınca hidayeti bir daha arttırılır ve hidayete erer. Bu ruhun hidayetidir. Bundan sonra kişi fizik vücudunu Allah'a teslim edecektir, fizik vücudu da hidayete erecektir. Bu onun 4. hidayetidir.

    Sonra kişi daimî zikre ulaşacaktır, ulûl'elbab olur, nefsinin kalbinde hiç afet kalmamıştır. Nefsini teslim ettiği bu noktada 5. hidayetin sahibi olur. Bu nefsin hidayetidir. Bu sebeple Allahû Tealâ ona, hidayetini arttırmak sebebiyle kalp gözünü, kalp kulağını açarak iki büyük mükâfat verir. Böylece kişi, Allah'ın söylediklerini işitmeye, gösterdiklerini görmeye başlar. 7 kat yerler, 7 kat cehennem. Ve zemin kattaki ana dergâhın sırları gösterilir.

    Ve o noktadan sonra kişiye sırasıyla bütün 7 gök katı gösterilecektir. Kişi ihlâsa ulaşmış ve irşad olmuştur. Burası 6. hidayettir.

    7. katın 7. âlemi olan İndi İlâhi'de, oradaki en yüksek noktadaki ağacı, Sidret-ül Münteha'yı görürse, o kişi mutlaka tövbe-i nasuh'a davet edilir. arkasından Allah onun mürşidine ulaştıktan sonra işlediği günahları örter, ona salâh nuru verir, günahlarını sevaba çevirir.

    Bunlar tamamlanınca kişi son hidayet için hazırdır. Allah ona "irşada memur ve mezun kılındın" cümlesiyle irşad görevi verir. Böylece kişi iradesini de Allah'a teslim ederek 7. hidayetin de sahibi olur.

    İşte Allahû Tealâ'nın hidayet üzere dediği olay 7 safhada olgunlaşan bir meyvedir. Aynı zamanda Allahû Tealâ takva sahiplerinin muflihun olduklarını, felâha ulaştıklarını söylemektedir. Kur'ân, 7 safhada 7 hidayet ve 7 felâh ihtiva eder.

    91 / ŞEMS - 9: Kad efleha men zekkâhâ.
    Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir.

    Bu üçüncü hidayet ve üçüncü felâhtır.

    Felâh, A'raf Suresinin 157. âyet-i kerimesinde bütün sahâbenin ulaştığı bir sonuç olarak anlatılmaktadır:

    7 / A'RÂF - 157: Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(muflihûne).
    Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî, nebî, resûle tâbî olurlar. Onlara ma'ruf ile (irfanla) emreder, onları münkerden nehyeder ve onlara tayyib olanları (temiz ve güzel olan şeyleri), helâl kılar. Habis olanları (kötü ve pis şeyleri), onlara haram kılar. Ve onların, ağırlıklarını (günahlarını sevaba çevirip, günahlarının ağırlığını) kaldırır. Ve üzerlerindeki zincirleri, (ruhu vücuda bağlayan bağ ve fetih kapısının üzerindeki 7 baklalı altın zincir) kaldırır. Artık onlar, O'na îmân ettiler ve O'na saygı gösterdiler ve O'na yardım ettiler ve O'nunla beraber indirilen Nur'a (Kur'ân-ı Kerim'e) tâbî oldular. İşte onlar, onlar felâha (kurtuluşa, cennet mutluluğuna ve dünya mutluluğuna) erenlerdir.

    Burası 2. hidayet ve 2. felâh kademesidir.

    Allahû Tealâ ümmî, nebî bir resûl'e yani Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olanların hepsinin, bu hedefe ulaştığını söylemektedir. Hepsi kurtuluşa ulaşmışlar, felâha ermişler, muflihun olmuşlardır.
#29.11.2012 23:01 0 0 0