Türkçenin Yanlış Kullanımı

Son güncelleme: 20.12.2012 22:32
  • Günlük Hayatta Türkçenin Kullanımı - Yanlış Kullanılan Türkçe Örnekleri - Türkçenin Yanlış Kullanımı ile ilgili ÖrneklerBir televizyon kanalı bir konuyu haber yapmış izleyicinin onu 'kesinlikle' izlemesini istiyor. Tabii onlar 'mutlakaaa' diyorlar. 'Sakın kaçırmayın ha!' söylemleriyle şöyle bir deyimde bulunuyor sayın sunucu:

    ".... Bütün yanları ve taraflarıyla biraz sonra Kanal ...'da."

    'Yan' ve 'taraf' sözcükleri eş anlamlıdır. Türkçe 'yan' kulağa daha hoş geliyor ancak burada ikisinin yan yana kullanımı laf salatasından başka bir şey olmuyor.

    "Topkapı Palace Oteli'nde sahne alan Ebru Gündeş...."
    Bu söylem de kitle iletişim araçlarında oldukça 'beleşten' kullanılıyor. 'Sahne aldı' aşağı 'sahne aldı' yukarı.

    Türkçede 'sahne alınmaz' 'sahneye çıkılır'.

    'Takip ediliyor ve izleniyor'. Yine eş anlamlı iki sözcük. Birinden birine gerek yok.

    'Mecburen onu görmek zorunda kaldım'.

    Başka bir laf salatası ile karşı karışıyayız. 'Mecburen' ile 'zorunda kalmak' deyimleri eş anlamlıdır.

    Doğrusu: a) Mecburen onu gördüm.
    b) Onu görmek zorunda kaldım.

    'İşimiz zor ve çetin'

    İşimiz ya 'zor' olur ya da 'çetin'. İkisi bir arada olursa yine bir laf salatası olur. Oldu olacak üzerine bir de yarım limon sıkalım tam olsun.

    "Sevinçli bir olaya neden oldu"

    'Neden olmak' olumsuzluk belirten bir deyimdir. Doğrusu: 'Sevinçli bir olayın gerçekleşmesini sağladı'.

    'Başarısızlık sağlamak'.

    Başarısızlık 'sağlanmaz'. Sağlamak olumlu bir durumu yansıtır. Doğrusu: Başarısız olmak.

    Gazeteci Umur Talu canlı yayında televizyonun birinde hava durumunu sunan bir sunucu bayanın söylemini aktarıyor. Konu Irak savaşı sırasında geçiyor. Sınırsız koşulsuz Amerika ve İngiltere'nin uydusu olmuş bir basın-yayın aracına örnek.

    Söylem şöyle: "Maalesef Basra' daki hava koşulları operasyonun başarısına yardımcı olmayacak".

    Yaaa! Vah vah sayın hava durumu sunucusu bayan! Cık cık çok üzüldük...

    Toplumun her kesiminde bir de şu 'okey' sözcüğü almış başını gidiyor. Örneğin: 'Okey almak gerekir'. Bunun Türkçesi 'onay almak gerekir' olmalı.

    Öykünme ile üretici değil ancak bilinçsizce yaşayan tüketici konumuna düşer kendimizi sürekli sömürtür sonra da 'yahu adamlar yapıyor. Bak şu Japonlara dünyaya meydan okuyorlar. Biz adam olamayız olamayız!' diye dövünüp dururuz.

    Doğru. Bu gidişle biz adam olamayız. Adam olmak bağımsız düşünmekten kendi değerlerinin bilincinde olmaktan ve o değerleri baş tacı edip tüketici konumundan üretici konumuna ve ulusal bilince aşama yapmaktan geçiyor.

    alıntı
#20.12.2012 22:32 0 0 0