TARİKATLAE HAKKINDA NE DÜŞÜNDÜGÜNÜZÜ MERAK EDİYORUM TARİKATA BAKIŞ AÇINIZ NEDİRR.....

Son güncelleme: 20.12.2008 14:26
  • TARİKAT HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM KONAMI abi bu konu hakkında düşüncelerini sende yazarsan sevinirim bilginden dolayıı senin fikirlerin benim için çok önemlii
#16.03.2007 20:38 0 0 0
  • Kardeşim..

    * Tarikat nedir
    Tasavvufta, Allaha ulaşmak için tutulan yol. Bu yol boyunca yapılan yolculuk bir şeyhin öncülüğünde gerçekleşir. Heryolun, kurucusu, öncüsü tarafından belirlenen birtakım kuralları, töreleri vardır. Hicri 6. M. 12 yüzyıldan başlayarak çok sayıda tarikat kurulmuş ve bunlar şubelere, kollara ayrılarak bütün İslam dünyasına yayılmış ve günümüze kadar gelmişlerdir.Mutasavvıflara göre Allaha ulaşan yollar sayısızdır. Herkesin vuslatı ayrı ayrı kural, yöntem ve yollarla gerçekleşebilir. Esas olan yönelmedir. Bu nedenle mutasavvıflar, Allaha ulaşan yollar yaratıkların nefesleri sayısıncadır[Necmeddin Kübra]Allaha ulaşan yollar yaratıkların sayısıncadır[Ebu Bekir Talemsani]. Bu düşüncelerini de
    * Bizim yolumuzda mücahede edenleri biz yollarımıza ulaştırırız *
    ayetine dayandırırlar.İlk mutasavvıflar, düşünce ve tecrübelerini, çevrelerinde toplanan insanlara aktarmakla birlikte, bugünkü anlamda birer tarikat kurmamışlardı. Kendilerine şeyh, şeyhi sohbet ve üstad çevresine toplananlara da sahip deniliyordu. Bir tasavvuf okulu, tasavvuf hareketi sayılabilecek bu kümelenmeler, daha sonraları tarikat olarak adlandırıldı.İlk tarikatlar olarak Muhasibiye,Kassariye,Tayfuriye,Cüneydiye,Sehliye,Hakimiye anılır. Kurumlaşmamakla birlikte düşünceleriyle daha sonra gelişen tasavvuf hayatı ve kurulan tarikatları önemli ölçüde etkileyen bu oluşumlardan sonra H. 6 M. 12 yüzyıldan başlayarak gerçek tarikatlar doğdular. Bu tarikatlarla kurucuları da şöyle sıralanabilir Yeseviye ,Kadiriye Rifaiye ,Bektaşiye,Mevleviye Nakşibendiye ,Halvetiye ve Bayramiye birkaçıdır. Kuralları, yöntemleri farklı olsa da bütün tarikatlarda ortak olan öğeler vardır. Zikir Allahın isimlerinin anılması, çile ve seyru süluk mutasavvıfın Allaha doğru yaptığı manevi yolculuk bunların başında gelir. Pir, piri sani, şeyh, halife, derviş, mürid, inabe tövbe ederek Allaha yönelme, biat şeyhe bağlanma, silsile, rabıta, kollara, şubelere ayrılma, istigase şeyhten yardım isteme, tevessül şeyhi aracı kılma gibi insanî şiilik etkisi, işrakilik, batınilik, hurufilik, ricalul gayb evreni yöneten veliler inancı, çeşitli adab ve erkân, melamet gibi fikrîmanevî vakıf, tekke, dergah, özel giysiler, tarikat ve tarikatlara özgü kimi eşya ve ortak dil gibi maddi öğeler de tüm tarikatlarda gözlenen ortak özelliklerdir.Tarikat etkinlikleri tekke, zaviye, dergâh, hankah, asitane gibi adlarla anılan yerlerde yürütülür. Her tarikatın asitane adıyla anılan merkez tekkesi, tarikat pirinin bulunduğu ya da gömülü olduğu tekkedir. Tarikata girmek isteyen talibler biat ve inabe adı verilen bir törenle şeyh tarafından tarikata kabul edilir. Talib, bu kabulden sonra mürid olarak tarikatın kural ve yöntemlerine göre eğitilerek manevi yolculuğunu seyru süluk tamamlar. Tarikatın bu kural ve yöntemlerine adab ve erkân denir. Tarikat eğitimini tamamlayan mürid, şeyhin halifesi olma ve onun adına tarikat etkinliğini sürdürme hakkı kazanır. tarikatlarda eğitimin başlıca yöntemi zikir ve çiledir. Her tarikatın tac, hırka, kemer ve benzeri giysileri de diğerlerinden ayrıdır.Zikir biçimleri açısından tarikatlar dörde ayrılırlar Kıyamî tarikatlar turukı kıyamiye, kuudî tarikatlar turukı kuudiye, hafî tarikatlar turukı hafiye ve cehrî tarikatlar turukı cehriye Kadirler, Mevlevîler, Halvetler gibi zikirlerini daha çok ayakta yapan tarikatlara kıyami tarikatlar Nakşibendîler ve Melamler gibi oturarak yapanlara da kuudî tarikatlar denir. Nakşibendîler gibi zikirlerini ses çıkarmadan, gizlice yapan tarikatlar haf tarikatlar Kadirler gibi sesli olarak, açıktan yapanlar da cehri tarikatlar adını alır. Ama bu ayrım çok kesin değildir. Çünkü zaman zaman aynı tarikatın hem oturarak, hem ayakta Halvetlik gibi, hem gizli, hem de açık zikir yaptığı Bayramlîlik gibi görülebilmektedir.Tarikatlar kuruluşlarından itibaren yalnız dinî, tasavvufi bir örgütlenme halinde kalmayarak sosyal, siyasal, kültürel, sanatsal ve askeri birer kurum olarak önemli görevler yaptılar. Ancak 20. yüzyıla doğru eski saflıklarını kaybettiler. Bu nedenle, son dönemlerde şiddetli eleştirilere hedef oldular.

    Kişisel fikrim..
    Bir Müslümanın gerçek mürşid ve rehberi Kurânı Kerim ve Resuli Ekremdır.Bir Müslüman bu iki mukaddesi kendisine rehber alıp kılavuz edinirse sıratı müstakimi bulmuş, kendisine doğru bir yol çizmiş olur. Zaten bunları rehber almayan insanın olsa olsa rehberi ve yol göstericisi şeytandır. Çünkü, kâinatta iyi ve kötülerin temsilcisi vardır. Üçüncü bir yol yoktur.Bir insanın rehberi, ya iyi ve iyilerin temsilcisi olan Peygamber Efendimizdir, ya da kötü ve kötülüklerin temsilcisi olan şeytan ve onun fahrî yardımcılarıdır..Müslüman önemli şahsiyetler İmamı Âzam, İmamı Şâfii, İmamı Gazâlî, Abdülkadir Gaylânî, İmamı Rabbanî, Şahı Nakşıbend, Mevlâna ve asrımızda da Bediüzzaman Said Nursî bu mürşid ve rehber şahsiyetlerden bir kısmıdır. Bu mübarek zatların hayatları, hizmetleri incelenirse, büyüklükleri ve İslâmtarihindeki yeri kolayca görülecektir. Evet, bir Müslüman bu zatların sözlerini, kitaplarını, hal ve hareketlerini, devam etmiş oldukları zikir ve evradı okuyabilir, taklid edebilir ve böylece İslâmî yaşayışını zenginleştirip nurlandırabilir. Böylece bu zatlar insana mürşid olur, rehber olur.Bu zatları kötü gören, bir peygamber mirasçısı oldukları için imkân nisbetinde taklid etmeyen, tanımayanların da olsa olsa yol göstericisi şeytan ve kötü kimseler olur. Çünkü, bir Müslüman onları Kurâna ve Peygambere uydukları için sevmekte, kitaplarını okumakta, istifâdeye çalışmaktadır.
    İnsan illa bir tarikata girmelidir, bir şeyhe intisap etmelidir eğer bir tarikat şeyhine bağlı değilse, islamiyeti yaşayamaz şeklinde anlamak, insanı izahında güçlük çekeceği bir duruma sokar.
    Tarikat, mezhep farklılıkları da bunun gibi düşünülebilir. Hepsi vücudun farklı azaları gibidir. Ama tek amaçları olmalı
    * Allah rızası için şu insanlığa hizmet etmek. *
    Hedef bir olunca isimlerin farklı olması önemli değildir.Bir birimizi eleştirmektense Hani sorsanız birisine Dünyanın en iyi annesi kimdir? Şüphesiz benim annem, diyecektir. Kendine göre bu cevapta haklıdır. Ama bu cevap dünyada başka annelerin güzel olmadığı manasına gelmez. Bize de en güzel meslek, meşrep ve mezhep hangisidir diye sorulsa en güzel benimkidir diye biliriz. Diğerleri de böyle düşüne bilir. O zaman aradaki ayrılıklar düşmanlıklar kalkar.
    Kişisel Önemli bir uyarı yapayım Tarikatlara girmek isteyen kardeşlerimiz olabilir buradaki en hassas nokta şudurki her tarikatın farklı kuralları vardır bunları çok iyi anlamak araştırmak lazım gireceğiniz yeride buna göre belirlerseniz sıkıntılar yaşamazsınız.Yanlış anlamasın girin demiyorum araştırın diyorum.

    Kaynak
    * Tarikatlar Tarihi
    * İslam Ansiklopedisi
    * Ankebut, 29/69

#16.03.2007 23:05 0 0 0
  • düşünce ve bilgilerin için saol abi

    tarikat denen şey öyle karmaşık öyle ince bi çizgidirkiii akla mantıga sıgmaz tadını alırsan bırakamazsın girmesi zor çıkması imkansız biyoldurr
    am herkesin inancına saygı duyma taraftarıyım tarikat hakkında çok fazla olumsuzuz eleştiri var buda sapıklıkların çogalmasından kaynaklanıyo tabiki araştırmak lazım çünkü millet bu yolu iş edindi ticarete dönüştürdüü imanı zayıf olana öncü olduu hakkı bul haktan vaz geçmee allah herkese hayırlı yolu dogru yolu nasip etsin
    (AMİN)
#17.03.2007 15:20 0 0 0
  • konuyu çok güzel anlatmışsınız konami

    bende bir kaç şey eklemek istiyorum bu benim şahsi fikrimdir.tarikat denilince insanların suratları değişir hemen.bir garip bakarlar size.bu bir gerçek ve bunu hepimiz kabul ediyoruz herhalde.islamı bir ağaca benzetirsek her bir dalıda tarikatlara köken aynıdır.hepsi aynı kökten çıkar bunu bir mumada benzetebiliriz.ancak dediğim gibi kök islam olmalı önce,yoksa günümüzde nasıl tarikatlar var onlarıda görüyoruz.
#17.03.2007 15:35 0 0 0
  • sahabeler ablacım saol fikrin için
    ne yazıkki bu dolandırıcılar yüzünden bu hale geldi tarikat ve islam dini tarikatı bırakk biraz hayatına dikkat edersen bile insanlar öyle bakıyo bakışları deişiyo biz geri düşünen topluluk deiliz sadece emredildigi gibi yaşamaya çalışıyoz
    bunu anlamıyolar iştee
#17.03.2007 15:40 0 0 0
  • zor zamanda yaşıyoruz boncukk ve zor zamanda müslüman olmak an geliyor yoruyor bizleri.amaçlarıda bu değilmi zaten bıktırmak.ama biz öyle bir nebinin ümmetiyizki yılmıyacaz davamızdan.
#17.03.2007 15:50 0 0 0
  • yolumuzdan alı koymasın bizi saptırmasın sapıklarla bir eylemesin başkada cenneti kazanmak öyle kolaymı

    (sen onların çektigini çekmeden cennete gidebileceginimi sanıyosun) hak etmeden nereyeeee
#17.03.2007 15:52 0 0 0
  • Bismillahirrahmanirrahim

    Es selamu aleykum!

    Abdülaziz Bayindir hoca efendinin sitesinden.....

    Tarikat hak mıdır? Kur'an-ı Kerim'de tarikatla ilgili herhangi bir ayet var mıdır?[/I]

    Kuranda tarikat ve tasavvufla ilgili herhangi bir ayet yoktur. Ama bunların yanlış davranışlarıyla ilgili sayılamayacak kadar çok ayet vardır. Bu konuda sitemizde yayınlanan Kuran-ı Kerim ışığında Tarıkatçılığa Bakış adlı eserimizi okumanız yeterlidir.



    Allah Dostları güçlerini peygamberlerden aldıklarına göre yetkilerini vermek istemediklerinde ne olur? Allah Dostlarının yetkilerini kötüye kullandıkları görülmüş müdür? Büyücülük neden yaygın? Son olarak da Allah Dostlarının büyü yapması doğru mudur?

    Her müslüman Allahın dostudur. Peygamberimizin herhangi bir kimseye herhangi bir yetki vermesi söz konusu olamaz. Büyücülüğün yaygınlığı, insanların dinlerinden uzaklaşması ile açıklanabilir. Büyücülük yapan kişi, Allahın dostu olamaz. O sadece şeytanın dostudur. (Konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek için Abdulaziz Bayındır'ın Kur'an Işığında Tarikatçılığa Bakış Adli kitabın "Her müslüman Evliyadır" bölümünü dikkatli bir şekilde okuyunuz.)




    Ben Tıp Fakültesi birinci sınıfta okuyan bir öğrenciyim. Burada bir yurtta kalıyorum ve yurt tahmin edebileceğiniz gibi cemaatine ait. Benim orada kalmamın en büyük nedeni da güvenebileceğimiz başka kurumun olmamasıydı. Yurtlarında kalmam sebebiyle onları son derece yakından gözlemleme şansım oldu. Önceden de bilirdim ama hiç bu kadar içlerinde bulunmamıştım. Sohbetlerine, tesbihatlarına ve dualarına katıldım. Her seferinde kafamı kurcalayan, şüpheye düştüğüm şeyler gördüm. Bunları anlattığımda ve sorduğumda hiç bir zaman tatmin olacağım cevaplar alamadım. Sizin kitaplarınızı takip etmeye başladım. 3 kitabınızı, internette yazılarınızı okudum ve anlattıklarınız gerçekten çok mantıklı geldi. Geçen gün onların bir kampına katıldım ve kampta gerçekten artık onlara hiç güvenmediğimi fark ettim. Hatta sohbet yapmaya gelen bir bayanla biraz tartıştım ve elbette ki sohbetteki insanlar da üzerime geldi. Yine de kafamda şüpheler var ve her an onların yanındayım, kafamı çok karıştırıyorlar. Örneğin hocam bir kişi rüyasında Peygamber Efendimizi görürse orada söylediği her şey doğru mudur? Peygamber Efendimizin geldiği rüyalar sahih midir? Ayrıca (bana çok saçma geliyor) Peygamber Efendimiz evleri ziyarete gelebilir mi? Peygamberimizden sonra her yüzyılda birilerinin geleceğini söyleyen sahih bir hadis var mıdır? Ayrıca biz aklımızla doğru ve yanlışlara ulaşamaz mıyız? Dinimizi doğru yaşamamız için aklımız ve Kuran ı Kerim yeterli değil midir? Daha kafamda bir sürü soru var ve kime güvenip güvenmeyeceğime karar veremiyorum. Onlar da sonuçta hayırlı işler yapıyorlarmış gibi görünüyorlar ve bu benim kafamı çok karıştırıyor. Lütfen hocam bana yardımcı olun. Aslında bunların birçoğunu cevaplamışsınız ama bir kere daha bana anlatır mısınız? Gerçekten doğru yolda doğru insanlarla olmak istiyorum. Şimdiden çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.

    Değerli Kardeşim,

    Bunlar kendileri için bir dünya kuruyor ve yapı taşı olarak siz gençleri kullanıyorlar. Bunun için iki şeye ihtiyaç duyuyorlar; biri onların istediği kıvama gelmeniz, yani iyi yetişmeniz. Çünkü yeni yapı taşları bulabilmek için bunu dışa karşı propaganda malzemesi olarak kullanıyorlar. İkincisi de kayıtsız şartsız onlara teslim olmanızdır. Bu sayede onlar sizi istedikleri yerde istedikleri gibi çalıştıracaklardır.

    Sizin onlara kayıtsız şartsız teslim olmanızı sağlamanın en kestirme yolu inançlarınızı istismardır. Bunun yolu hurafelerdir. Güzelim üzümlerin o lezzetli suları, ekşitilip şarap yapılınca insanı nasıl sarhoş ediyorsa İslam dininin o güzelim kural ve kavramları da tahrif edilince yani farklı alanlara çekilince sizi sarhoş etmekte ve şuursuz hale getirmektedir.

    O cemaat, insanların Kuranı okuyup anlamalarını asla istemez. Bunu siz yaşayarak görüyor olmalısınız. Okunan ya ... ...nin ya da ... ...in kitaplarıdır. Dini ana kaynaklar yerine kaynak niteliği olmayan kitaplardan öğrenince sizi din adına istedikleri tarafa çekmeleri çok kolay olmaktadır. Bu cemaatin bu konuda en çok istismar ettikleri kişi Peygamberimizdir. O Allahın Elçisidir. Gelmiş, dini tebliğ etmiş ve örnek uygulamalarıyla bize rehber olmuş ve bu dünyadan ayrılmıştır. Şimdi bunlar, dine yapacakları iftiraları, peygamberimizi rüyalarında gördüklerini söyleyerek onun ağzından yapmaktadırlar. Bu konuda İsa aleyhisselamı istismar eden Hıristiyanlar gibidirler. Hıristiyanlar İsa aleyhisselamın kilisede bulunduğunu söyler ve kilisenin onu temsil ettiğini insanlara anlatırlar. Bunlar da kendi cemaatlerini bir çeşit kilise gibi saydıklarından Peygamberimizin orada bulunduğunu zihinlerinize kazmaya çalışıyorlar. Böylece siz, onarlı gözünüzde büyütecek, kutsayacak ve onlara kutsal bir bağlılık içinde olacaksınız. Hıristiyanlar da böyle dindarlık numaralarıyla kandırılmaktadırlar. Bunlara karşı koymanın tek yolu dini Kurandan ve peygamberimizin uygulamalarından öğrenmenizdir. Bunun için bu şekilde davrandığına inandığın kişilerle birlikte olmaya çalış. Allah yardımcın olsun.
#19.03.2007 15:23 0 0 0
  • Bazı topluluklarda ve cemaatlerde göze çarpan bir takım inanışlar ve anlayışlar var. Mesela, benim şeyhim Peygamber Efendimizden tayin edilmiştir, deniliyor... Şeyhin veya liderin resmine rabıta kurma gibi uygulamalar görülüyor... Şeyh efendi tartışılmaz, şeyh efendi hata yapmaz, diyenler bulunuyor... Sadece Allahtan dilekte bulunmak ve yardım istemek gerekirken yatırlarda ve türbelerde medfun kişilerden dilek dilemekten tutun da, şeyhlerden kurtuluş ve yardım istemeye kadar davranışlar müşahede ediliyor. Örnekleri daha da çoğaltabiliriz... Böylesi anlayışları ve inanışları genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu görüşler neden ileri geliyor ve nereden kaynaklanıyor?

    Bir kimsenin Peygamber Efendimiz tarafından tayin edilmesi söz konusu olamaz. İlk halifeyi dahi tayin etmemiş olan Hz. Peygamber tutup da herhangi bir kimseyi şeyh olarak tayin etmez. Hz. Peygamber bu dünyadan ayrılmış, bize Kuran-ı Kerimi ve kendi sünnetini bırakmıştır. Bunlara uyanlar hak yolda, uymayanlar da sapıklıktadır.



    Şeyhin resmine rabıta kurmak gibi uygulamalar Şeriatın en ağır yasağı kapsamına girer. Putperestlik böyle başlamıştır. Çünkü rabıtayı bir gönül bağı, bir sevgi bağı şeklinde değil, şu şekilde tarif etmektedirler. "Rabıta bir müridin, mürşid-i kâmilinin ruhâniyetiyle beraber, suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal etmesi ve kalbiyle ondan yardım istemesinden ibarettir." Allah ile kulun arasında şeyhin ruhaniyeti ne arıyor? Neden şeyh, müritlerinin Allahın ayetlerini düşünmelerini değil de kendini düşünmelerini istiyor. Yoksa Allahın dinini alet edinerek insanları kendine mi davet ediyor?

    Şeyh efendi tartışılmaz, şeyh efendi hata yapmaz deniyor. Hz. Peygamberin dahi hata yaptığı Kuran ayetleriyle sabitken, şeyhin hata yapmayacağını söylemenin Kurana açıkça aykırı olacağı şüphesizdir. Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerimin birçok ayetinde Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin bizim gibi bir insan olduğunu açıkça vurgulamıştır:

    De ki, «Ben başka değil, sizin gibi bir beşerim. Sizin ilahınızın yalnızca bir tek ilah olduğu bana vahyedilmektedir» (Kehf 18/110)

    Peygamberleri onlara demiştir ki; «Biz sizin gibi bir beşerden başkası değiliz ki. (İbrahim, 14/11)

    Ölülerden dilek dilemek veya şeyhlerin manevi yardımını istemek

    Ölülerden dilek dilemek ancak müşriklerin yapabileceği bir iştir. Bizim ölülere bir hayrımız dokunabilir ama onların bizim için yapabilecekleri bir şey yoktur.

    Şeyhlerin manevi yardımı, bize öğretmenlik yaparak öğretecekleri doğru bilgiler ve verebilecekleri nasihatler dışında olmaz. Darda kalmış kişiler, Ya falan ! Ya filan ! diye bazı şeyhleri, bazı din büyüklerini yardıma çağırıyorlar ki bu da Kur'an-ı kerimin çok sayıda ayetine açıkça aykırıdır:

    "Darda kalmış kişi çağırdığı zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hakimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz." (Neml 27/62)

    Allah'ın her şeye gücü yeter, ama biz aciziz. Dolayısıyla bütün isteklerimizi Allah'tan istememiz gerekir. Çünkü Allah'ın onaylamadığı bir istek, bir başkası tarafından da yerine getirilemez. Zaten Allah'tan başka tanrı edinme, bazı konularda manevi yardım görme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple Kuran-ı Kerim böyle davranışları şirk sayar. Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur: "Belki kendilerine yardımları dokunur diye Allah'tan başka tanrılar edindiler. Ama onların yardıma güçleri yetmez. Oysaki kendileri onlar için hazır askerdirler." (Yasin 36/74-75)



    İslamı, üniforma anlayışına, şekilciliğe ve kalıpçılığa büründüren zihniyetlerin gittikçe yaygınlaştığı görülüyor. Bu konuda görüşleriniz nedir? İnsanları bu zihniyetlere iten sebepler neler olabilir?


    Özden uzaklaşma olunca ister istemez şekilcilik ve kalıpçılık ortaya çıkıyor. Kendi grup, cemaat veya tarikatlarını öne çıkaranlar farklılaşma ihtiyacını duyuyorlar. Bu da belli giysiler, belli kelimeler, saç, bıyık veya sakala verilen belli şekiller yahut baston, yüzük gibi belli simgelerle ortaya çıkıyor. İçlerindeki boşluğu bunlarla doldurmaya çalışmaktadırlar. Kuran ve Sünnetin emretmediği şeyleri din namına ortaya koymayı hoş görmek mümkün değildir.



    İslamla bağdaşmadığı halde İslamdanmış gibi ileri sürülen inanışlara ve anlayışlara karşı kendimizi ve başkalarını nasıl koruyabiliriz? Ne yapmalıyız? Bu konuda kime, ne görev düşüyor?

    Her şeyden önce Allah katında Kuran-ı Kerime göre sorumlu olduğumuzu bilip, karşı tarafın neye dayandığını sorgulamamız gerekir. Kuran ve Sünnete aykırı davranışlarımız konusunda hiç kimse bizi savunamaz. Bu sebeple davranışını Kuran ve Sünnete uygun görmediğimiz kişilerden uzaklaşmamız gerekir.


    "Ümmetimin alimleri İsrailoğullarının peygamberleri gibidir" hadisi sahih midir?

    Hadis diye bilinen bu söz halk arasında oldukça meşhurdur. Fakat alimler bu sözün uydurma olduğunu söylemişlerdir. Aliyyul-Kârî, bu sözün asılsız olduğunu ve alimlerden Demîrî, Zerkeşî ve İbn Hacer el-Askalânînin de aynı görüşte olduklarını söylemistir. (el-Masnu Aliyyul-Kârî, Thk. Abdulfettâh Ebû Gudde, Riyad, 1404 h., c. 1 s. 123) Hadis alimlerinden Münâvî de bu sözün asılsız olduğunu ve herhangi bir isnadının bulunmadığını söylemiştir. (Feyzul-Kadir, Abdurrauf el-Münâvî, Mısır, 1356 h., c. 4 s. 384)
#19.03.2007 15:31 0 0 0
  • selamun aleyküm.konunun içeriği çok güzel anlatılmış.kökten yani Kur'anı Kerim'in özünden ayrılmamak gerekir her daim burda size katılıyorum.bir müminin en büyük görevlerinden biri tebliğdir bence.ve yaşadığımız şu ahir zamanda Kur'an ışığında etrafımıza yayöalıyız içimizdeki ışığı.kalkıp diyecekleridr hemen sen hangi cemaattensin diye.varsın desinler.biz sadece ümmetin aciz bir kuluyuz.ışığı söndürmeye çalışanlar karşısında tek bir vücut olmalıyız.şuda acı bir gerçektirki tek başına islamiyeti yaşamak kolay değil bu zamanda.bir sigara külünü balkondan yere doğru atmaya kalktığınızda hafif bir rüzgara bile dayanamaz savrulur gider.şu andaki durumu buna çok benzetirim.en ufak bir sarsıntıda beyinleri allak bullak oluyor insanların.demem o ki sahip çıkmalıyız etrafımızda savrulanlara.cemaattenmisin demelerine rağmen
#19.03.2007 15:55 0 0 0
  • ABDALWAHID bilgilerin ve düşüncelerin için saol ama ben biçok konuda sana katılmıyorum tabiki haklı oldugun konularda var ama biçoguna katılmıyorun ben allah dostu olmanın öyle kolay bişe oldugunu düşünmüyorum ve çok degerli zatların oldugunu biliyorum ve inanıyorumda sapıklıkları ayırt edebilmek için bilmek lazım ama tarikat uzaktan bakınca zaten çok mantıksız gelen bi müessesedir diyeyim artık onun tadını almadan yorum yapamazsın bana göre bu bilgi okumakla yada izlememkle edinilmez bizzat yaşaman bizzat hissetmen lazım tadını alınca bıraka billeceginimi sanıyosun e tabi sanada hak veriyorum okadar sapıklıkla dolduki gerçek doslarıda göremez olduuk ama mevlanadan tut abdulkadir geylaniye kadar bilmem kimden kime kadar çok degerli zatlar gelmiştir günümüze kadar

    rabıta diyosun put pereslik diyosun ne alakaa yaaaa
    bilmeden sadece kitaptan kitap zaten bu konu hakkında bilgi veremez bence rabıta çok farklı bişeydir allahı düşünüyosun peygamberini düşünüyosun şeyhini düşünüyosun bunda ne kötülük olabilir sevdigini düşünmek kadar dogal ne olabilirkiiii

    dua istiyolar ona sıgınıyolar diyosun peygamber efendimizdende dua isterlermiş tamam diyceksinki o peygamber ama oda şeyhtirr yaa anlatılacak gibi deil

    başkada bende aşırı ilgiye alakaya karşıyım ama bukadar sert eleştirmeyin bence her insanın allaha dogru yoldaa ilerleme istegi vardır herkes bi yol seçmiştir oda onun yolu saygı duymalıyız biyerde başkada tekkelerde kimse kimseyi çalıştırmaz gelenegi vardır görenegi vardır her yerin

    tekkelerde namaz kılınır
    zikir çekilir
    kuran-ı kerim okunurr
    sohbet edilir
    şeyhin hayatta ise şeyler ziyaret edilir
    peygamber hayatı işlenir
    yani kimse kimseye iş yaptırmazzz ibadet edilir orada toplumla


    herkesin yaşama şekli tabiki varlıdır ben har yaşantıya saygı duyarım

    allah herkesi dogru yolda ilerletsini nasip etsinnn
#19.03.2007 18:35 0 0 0
  • Boncuk arkadaşım konu için sağol insanlar Tarikatları anlayıp itibar etseler çok kötülükten adilikten günah şeylerden uzaklaşırlar
    Sahabeler ablam sanırım senin açmak istediğin konuyu Boncukk arkadaşımız açmış
    Neyse arkadaşlar bilgi yorum ve açıklamalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum
#20.03.2007 01:16 0 0 0
  • evet didesu kardeşim açmayı düşündüğüm bir konuydu bu seninde bildiğin gibi.nasip boncukk kardeşimizeymiş.
#20.03.2007 10:24 0 0 0
  • ablacım bilseydim açmazdım vallaa nasip neyseee allah başka konular nasip etsin
#20.03.2007 11:50 0 0 0
  • burdan devam ederiz bocuğum konuya
#20.03.2007 12:09 0 0 0
  • tabi canım hasen haben ayrı gayrımı varrrr
#20.03.2007 12:24 0 0 0
  • bence tarikat demek gercek hocasından ders alarak nefsi temizlemektir.kötü huylardan arındırmaktır.Tasavvuf nefsinin güzel ahlak ile ahlaklanmasıdır.gercek tarikat hocası; talebesine kuranı ve peygamberin sünnetini tavsiye edendir ve istikamet üzere olandır.
#20.03.2007 14:34 0 0 0
  • bravooo kısa ve öz bi açıklama allah razı olsun agzına yüregine saglık kardeşim
#20.03.2007 14:38 0 0 0
  • Bismillahirrahmanirrahim


    Ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve berakatuh!

    @ Boncukk abla

    Öncelilkle sunu belirtmek isterimki yolladigim yazilar benim kendi $ahsi fikrimi degil, sadece ilim ehlinden bazilarinin yaklasimlarini iletmektir.
    Tabiiki pay verdigim yani yok degil Abdülaziz hocanin yazisinda...konuya kuran agirlikli ve ayetler isiginda cevab vermis. Bu ise objektiftir ve güzeldir, zaten din sana göre ve bana göre olmaz. Din adina yaptigimiz fiileri kitab ve sunnetten gelmesi lazim, yani delilsiz hareket etmek dinde yeni bir sey ihdas etmek manasi geliyor. Bu ise bidat, her bidat sapiklik ve her sapiklikta atestir hadisini hatirlatiyor bana.

    Her mümin tabiiki Allahin cc dostudur, malum konu hakkinda ayette var, senin demek istedigin ve burda sana hakta veriyorum gercek manada allah dostu, yani kuran ve sunneti hayatin her kisminda uygulayan, ve amaci sadece allahi razi etmektir. Evet, cok haklisin arada muhakkak bir fark var. Ama bu farki kim neye göre degerlendirebilirki? Kistas kuran ve sunnet ise sorun yok demektir, ama kisiye göre oldumu 6milyar küsür görüs cikar meydana =) Iste bu noktadan hareket ettikmi ak ile kara cikiyor meydana, zannederim burda hemfikiriz.
    Fikrimce Abdülaziz hocanin burda elestirdigi zaten gercek salih insanlardan ziyade günümüzdeki bidat ehli ve $arlatanlar. Din adina milletin parasini soyan, dini duygularini istismar edenler ve birtakim masallar anlatanlardir.

    Gecmiste benimde tarikatlara yakinligim vardi, yani yasamadan anlasilmaz dedigin tam olarak neydi? Bugün o tip insanlardan uzaklasmamin bir tek nedeni varsa o da uygulanan fiilerin bir cogunun dinde yerinin olmadigidir, tabi genelleme yapmiyorum, sünnet olan seylerde var tabi. Herneyse....

    Gelelim rabitaya, bu konuyu ben sunmustum bir keresinde buraya
    Islamda rabita varmidir? Sizce....? adli linkte Prof. Dr. Faruk Beserin kalemiyle rabita

    $u konuya sürekli dikkat cekmek istiyorum, yani akilda kalmasi icin, Müslüman icin yapilan bir ibadetin kuranda yahut sahih sünnette delili olmasi lazim, yani bunda ne sakinca var, güzel bir sey yapiyoruz demek sadece kisinin hevasina uymasidir, cünkü din allahin dinidir, onda ne bir fazlalik nede bir eksiklik getirilebilir...

    Böyle güzel bir konuyuda tartismaya actigin icin sana özellikle tesekkür ediyorum.

    Yazimi dua ile bitirmek istiyorum, gelin hep beraber amin diyelim

    Bismillahi velhamdulillah, vessalatu vesselamu ala rasulillah
    Ya rabbi bizlere dünyada güzellik ver ahirettede güzellik ver, bizleri cehennem azabindan koru, Allahim ayaklarimizi siratil müstakiminde sabit eyle, bizleri dostlarini dost, düsmanlarini düsman olarak göster, ya rabbi bizleri zatina kul habibine sas ümmet eyle, allahim senden ihlas sahibi omami istiyorum ihsan eyle,rabbim bizleri kiyamet gününde nebiler ile salihler ile beraber ha$r eyle,amin

    subhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun, ve selamun alel murselin ve ahiri de`vana `anil hamdulillahi rabbil alemin
#20.03.2007 16:24 0 0 0