Münacaat

Son güncelleme: 29.05.2007 19:02
  • Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
    ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylâk
    büklümlerinin içten ve dışardan
    sarmaladığı günlerde bir zamandı
    heves ettim gölgemi enginde yatan
    o berrak sayfada gezindirsem diye
    ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.

    Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
    genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
    halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
    demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
    vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi.

    Hata yapmak fırsatını Adem'e veren sendin
    bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
    gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
    gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
    haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
    bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
    bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
    tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
    ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

    noimage

    Çeşme var, kurnası murdar yazgım
    kendi avucumda seyretmek kırgın aksimi.

    Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
    nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
    gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
    ne fark eder demişim bilmeden farkı istemişim.
    Vay beni leylâk kokusundan çoban çevgenine
    arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
    Yola madem çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
    hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
    yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
    yola devam ederdim.

    Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
    gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
    onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
    Bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

    Oysa bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar
    ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
    hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
    bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
    kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
    eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
    alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
    ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
    doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
    ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
    gönendi dünya bundan istifade dünya bayındırladı:
    Bir yakış, bir yanış tasarımı beride
    öte yakada benî âdem her gün küsülü kaldık.

    Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
    artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
    gençken almadın canımı, bilmedim
    demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
    çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
    çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
    insanın insana raptolduğu cevher.

    Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yarabbi
    taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım Ya Rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?

    İsmet Özel
#27.04.2007 00:42 0 0 0
#28.04.2007 13:13 0 0 0
  • çok teşekkürler
#28.04.2007 21:21 0 0 0
#11.05.2007 21:29 0 0 0
#18.05.2007 09:19 0 0 0
  • paylaşım için teşekkurler
#28.05.2007 19:29 0 0 0
  • eLine yüregine saqLık..!
#29.05.2007 19:02 0 0 0