Komşunuza İyilik Edin

Son güncelleme: 05.10.2013 08:55
  • "Allah’a ve kıyamete inanan, komşusuna iyilik etsin!" [Buhari]

    “Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır...” (Tahrim Suresi, 6) buyurur Allah. Ailemizden sonra en yakınlarımız komşularımız. Bizler onlara da hakkı, doğruyu anlatmakla ve iyi örnek olmakla sorumluyuz.

    İhtiyaç içindeki komşularımıza dini tebliğ etmemek, onları Deccal’in kucağına, Cehennem’e itmektir. Gaflet içinde yaşayan komşunun hatalarını görüp de güzel sözle uyarmamak, iyilikleri tavsiye etmemek önemli bir haktır. "Beni ilgilendirmez" diyerek ilgilenmemenin, onlarla görüşmekten kaçınmanın, azaptan kurtulmaları için yardımcı olmamanın ahiretteki karşılığından çekinmek gerekir.

    Peygamberimiz(asm), "Nice kimse, kıyamette komşusunun yakasına yapışıp "Ya Rabbi! Buna, niçin kapısını bana kapattığını sor. Niçin elindeki nimetlerden bana da vermedi" diyecektir." [İsfehani] hadis-i şerifi ile tam da buna dikkat çeker. Ve şöyle tavsiyede bulunur Resûlullah;

    "Komşun yardım isterse yardım et. Borç isterse ver. Fakir ise gözet. Hastalanırsa ziyaret et. İyi şeylerini tebrik et, felaketlerinde sabır dile. Ölünce cenazesine git." [Harâiti]

    Komşu Küfür İse;

    Meşru ve zorunlu şartlar söz konusu ise Müslüman, İslam’ı temsil veya tebliğ etmek amacıyla küfür ortamına girebilir, hatta girmeli. Samimi Müslüman ortama göre kişilik değiştirmez. Her durumda güzel ahlâkını ispat eder; oturmuş bir kişiliğe sahiptir çünkü. Dahası gerçek kalitesi, Allah’ın anılmadığı ve hatırlanmadığı, Allah’ın özellikle unutulmaya yönelik yaşandığı küfür ortamlarında belli olur. Rahmâni bir amaçla bulunduğu şeytanî ortamda da Allah’a bağlı olduğunu, gevşemediğini, kararlılığını ispatlar.

    Samimi niyetle Allah’ı anlatmak, Allah’ı hatırlatmak, O’nun hoşnutluğunu kazanmak için girdiği ortamda, Allah mümine başarı verir. Çünkü doğaldır, samimidir, en önemlisi dua halindedir. Kalpleri ısındıracak olan, sebepler değil Allah’tır.

    Yakınlarımızı uyarırken onun görüşleri, düşünceleri, inancı, cinsiyeti, ırkı, içinde yaşadığı toplumdaki kariyeri ayrım ya da tercih nedeni değildir. Çünkü Allah, tüm insanlığa tebliğ yapılmasını buyurur.

    Allah’ın emri gereği tebliğ yapan samimi mümin, "bu kişinin düşünceleri çarpık", "bu kişinin giysileri uygun değil", "onun başı açık" ya da "şu kişi değişik bir gruba mensup; bu yüzden konuşulmaz, tebliğ yapılmaz" şeklinde düşünmez. Böyle bir düşünce Kur’an’a ve İslam’ın çıkarlarına terstir; ayrımcılıktır.

    Peygamberimiz(asm), "komşusu aç iken tok yatan, [gerçek] mümin değildir", "evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin" buyururken bize merhameti öğretir. Kendi bedenimizi beslerken, yakınlarımızı unutmamamız konusunda uyarır.

    Ancak bedenin gıdasından daha fazla ruhun gıdaya ihtiyacı vardır. İhtiyacı olan insanı görmezden gelmek, ayrımcılık yapmak ya da "insanlar ne der?" diye düşünerek Allah’ı ve dini anlatmamak gibi bir tercih olamaz. Allah ahirette bunun hesabını sorar.

    Komşuluk hakkını anlatırken, komşuluğun üç türlü olduğunu haber verir Peygamber(asm); "Bir hakkı olan, iki hakkı olan üç hakkı olan komşu. Bir hakkı olan, akraba olmayan gayrimüslim komşudur. İki hakkı olan komşu, Müslüman olan komşudur ki, onun hem Müslümanlık, hem de komşuluk hakkı vardır. Üçüncü hakkı olan komşu ise, akraba olan Müslüman komşudur. Bunun hem Müslümanlık, hem akrabalık, hem de komşuluk hakkı vardır." [Ebu Nuaym]

    Allah ve Resulünü seven ve Onların da sevgisini isteyen ümmetine, konuşunca doğru söylemesini, emanete riayet etmesini ve komşusu ile iyi geçinmesini tavsiye eder. [Beyheki’den]

    O halde, güzel komşuluk edelim ki, hakiki mümin olalım." [Tirmizi’den]


    Fuat Türker
#05.10.2013 08:55 0 0 0