İlahiyat Günümüz Fıkıh Problemleri Dersi 10. Ünite Gayrimüslimlerle İlişkiler

Son güncelleme: 12.09.2014 17:25
  • aof ilahiyat ders özetleri - aof ilahiyat günümüz fıkıh problemleri dersi özeti - 10. ünite gayrimüslimlerle ilişkiler

    Günümüz Fıkıh problemleri 10.Ünite

    >>Hz.Muhammed'in Allah'tan getirmiş olduğu vahyin içeriğini kabul edip ona iman edenler mü'min veya Müslüman,buna inanmayanlar gayrimüslim sayılmaktadır.

    >>Hanefilere göre,semavi bir dine inanan ve Tevrat,Zebur,İncil gibi vahyedilmiş bir kitabı veya suhufu olan her ümmet ehl-i kitaptır.

    >>Şafii ve Hanbeli mezheplerinde ise ehl-i kitap sadece Yahudi ver Hıristiyanlardan ibarettir.Çünkü bunlara göre suhuf ve Zebur,öğüt ve kıssalardan oluşmakta ve içerisinde hükümler yer almamaktadır.

    >>Ebu Hanife Sabiileri,İbn Hazm ise Mecusileri ehl-i kitap saymaktadır.

    >>Gayri Müslimlerde kendi içinde zımmiler ve müste'menler diye iki gruptur.

    Zımmi: İslam devleti ile vatandaşlık sözleşmesi yapan ehl-i kitap demektir.

    Müste'men:Sınırlı bir süre için izin ve pasaportla İslam ülkesine gelen gayrimüslimleri ifade eden hukuki bir terimdir.

    Harbi: İslam ülkesinin vatandaşı olmayıp bu ülkeye izinsiz olarak girenler için kullanılan bir terimdir.

    >>Hanefi bilginleri putperest Araplarla zimmet sözleşmesinin yapılamayacağı görüşündedirler.

    >>İmam Şafii ve İmam Ahmed b. Hanbel ise bu alanı daha daraltarak ehl-i kitap ve Mecusiler dışındaki gayrimüslimlerle zimmet akdi yapılamayacağını söylemişlerdir.

    >>Evzai ve İmam Malik'e göre ise bütün gayrimüslimlerle bu sözleşme yapılabilir.
    Zimmet sözleşmesi: Gayrimüslimlerin temel hak ve özgürlüklerini garanti eden ve insan hakları ihlallerine karşı hukuki koruma sağlayan düzenlemedir. Bu sözleşmeyi yapan kişiye zımmi denir.

    >>İslam bilgini İbn Hazm harbi bir kimsenin İslam'ın himayesi altında yaşayan bir zımmiyi öldürmek amacıyla İslam ülkesine gelmesi durumunda,Müslüman kişinin buna engel olmak için onunla mücadele etmesini,hatta bu uğurda ölmesini farz olarak görmektedir.

    >>İslam ülkesinde bir müslümanın zımmi bir vatandaşı öldürmesi durumunda çoğunluğa göre bu suç kısas değil,diyet cezası gerektirir.Hanefilere göre ise kasten öldürmelerde kısas gerekir.

    >>Gayrimüslimlere özel hukuk alanında (aile,borçlar ve miras hukuku alanlarında) özerklik verilebileceği ifade edilmiştir.

    >>Zımminin malını çalan dini ne olursa olsun aynı cezaya çarptırılır.
    -Hanefi ve Malikilere göre zımminin içki ve domuzuna zarar veren müslümanın,bu malın bedelini ödemesi vaciptir.
    -Şafii ve Hanbelilere göre ise zarar veren kişi isterse tazmin eder demişlerdir.
    -Ayrıca dinlerine göre içki içmek haram olmayanlara, içki içmelerinden dolayı had cezası uygulanmaz.Ancak içki içip topluma zarar verecek şekilde sarhoş olan gayrimüslimin kamu düzenini korumak adına cezalandırılması mümkündür.

    >>Fakihler bir müslümanın İslam'a göre yasak sayılan, ama gayrimüslimlerin dinlerine göre yasak sayılmayan hukuki işlemlere taraf olamayacağı görüşündedir.

    >>Hanefi ve Şafii fakihlerin çoğunluğu bir müslümanın gayrimüslimin özel hizmetinde çalışmasını aşağılayıcı bir durum olarak değerlendirmemişlerdir.

    >>İmam Malik ve Hanbeliler ve İmam Şafii'nin bir görüşüne göre ise bu tür işlere ait sözleşmeler Müslümanı küçük düşürücü bir davranış olduğu için uygun değildir.

    >>Ebu Hanife'ye göre içki taşıma için iş sözleşmesi yapılabilir.Şafii kaynaklarında İmam Şafii'nin bu görüşte olduğu belirtilmekte ise de bunun şarabı dökme amacıyla taşıma olarak anlaşılmasının gerektiği söylenmektedir.

    >>Gayrimüslimlere ait işlerde ölçü, o işim yapılmasının aslı itibariyle dinen haram ve hukuken yasak olmamasıdır.Dinen haram ve hukuken yasak oaln bir işin işlenmesini konu alan iş sözleşmeleri caiz görülemez.

    >>Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre gayrimüslime toplu içki içme ve toplu ibadet yapma amaçlı yer kiraya vermek caiz değildir.İmam Malik bu iki duruma içki satma ve domuz beslemeyi de ilave eder.

    >>Bakara suresinde erkek ya da kadın bir müslümanın müşrik birisiyle evlenmesi yasaklanmıştır.

    >>Mürtedlik bir tür vatandaşlıktan çıkma ve devlete sadakatten ayrılma olarak anlaşılmaktadır.

    >>İslam hukukçuları, bir müslümanın irtidat etmiş birisiyle evlenemeyeceği hususunda görüş birliği içindedirler.

    >>Evlilik akdinden sonra eşlerden birinin irtidat etmesi halinde bu akdin bozulacağı hususunda da fakihler arasında görüş birliği bulunmaktadır.

    >>Zifafa sonrası gerçekleşen irtidatlarda da akdin sona erdiği hususunda ittifak bulunmakla beraber zamanı konusunda farklı görüşler bulunur:
    -Hanefiler ve Malikilere göre akit derhal son bulur.İrtidattan vazgeçip İslam'a dönenler,evlilik hayatına ancak yeni bir akitle başlayabilirler.
    -Şafiiler ve bir görüşe göre Ahmed b. Hanbel, evlilik bağı kadının iddet süresince devam eder,bu süre içinde irtidattan vazgeçip Müslüman olması halinde nikah akdi devam eder.

    >>İslam bilginlerinin çoğunluğuna göre ehl-i kitaptan olan kadınlarla evlenmek haram değildir.

    >>İbn Ömer,İbn Abbas ve Ata b. Rebah gibi sahabiler ehl-i kitaptan olan kadınlarla evlenmenin caiz olmadığını kabul etmişlerdir.
    >
    >Müslüman kadının gayrimüslim erkekle evlenmesi hususunda genel prensip bunun yasak olmasıdır.

    Eşi Ehl-i kitap Olan Erkeğin İhtidası: Ekeğin ihtidasının zifaf öncesi ya da sonrası olmasının evliliğin devamı üzerinde bir etkisi yoktur.
    Eşi ehli kitap dışındaki gayrimüslimlerden olan erkeğin ihitidası da aynı hükümdedir.

    Sadece Kadının İhtidası
    -Kadın Müslüman olunca nikah akdi kendiliğinden bozulur.Bu görüş daha sonraki alimler tarafından devam ettirilmemiştir.
    -Eşlerden hangisi önce Müslüman olursa, diğerine Müslüman olması teklif edilir.Kabul ederse evlilik akdi devam eder, reddederse kadının iddeti beklenmeden evlilik hayatı sona ermiş olur.Bu Ebu Hanife tarafından savunulan görüştür.
    -Taraflardan birisi Müslüman olduğunda bu ihtida zifaf öncesi gerçekleşmişse, nikah akdi kendiliğinden son bulur.Şayet ihtida zifaf sonrası gerçekleşmişse, diğerinin ihtidası da kadının beklemekte olduğu iddet içerisinde meydana gelirse nikah akitleri devam eder, aksi halde iddetin sona ermesiyle birlikte evlilikleri kendiliğinden son bulur.Bu;Şafii,Ahmed b. Hanbel ve diğer bazı alimlerin görüşüdür.
    -Kadın Müslüman olunca kocasınında Müslüman olmasını bekler.Bu beklemenin süre sınırlaması yoktur.Fakat bu süre zarfında kadının cinsel ilişkiye girmemesi gerekir.Bu İbn Teymiye ve İbnü'l Kayyım'ın görüşüdür.

    >>İslam hukukunda mirasa hak kazanmanın şartları:
    1)Miras bırakanın ölmüş olması 2)Mirasçının hayatta olması 3)Mirasçı olmayı engelleyen bir durum olmaması

    >>İslam hukuku açısından ittifak edilen miras engelleri; kölelik, miras bırakanı öldürme ve din ayrılığı.

    >>Bir gayrimüslim müslümana mirasçı olamayacağı gibi Müslüman da gayrimüslime mirasçı olamaz.Bunun dayanağıMüslüman gayrimüslime gayrimüslim de müslümana mirasçı olamaz hadisidir.

    >>Hz Ömer,Muaz b. Cebel ve Muaviye b. Ebi Süfyan gibi sahabilerin, müslümanın gayrimüslime mirasçı olabileceği ancak bunun aksinin olamayacağı görüşünde oldukları nakledilir.


    alıntı
#12.09.2014 17:25 0 0 0