Hayaller ve idealler

Son güncelleme: 28.10.2014 13:15
  • psikoloji konuları - hayalciler - arzulama ve elde etme - idealleri yaşatmakHayalciler, dünyanın kurtarıcılarıdır. Görünen dünyayı nasıl görünmeyen dünya ayakta tutuyorsa, insanlar da tüm dertleri, günahları ve kirli işlerinde münzevi hayalcilerin güzel hayalleri ile desteklenmektedir. İnsanlık hayalcilerini unutamaz; onların ideallerinin sönmesine ve ölmesine izin veremez; onların içinde yaşar; onları bir gün göreceği ve bileceği gerçekler olarak bilir.

    Besteciler, heykeltıraşlar, ressamlar, şairler, ruhani liderler, bilgelerbunlar diğer dünyanın yapımcıları ve cerınetin mimarlarıdır. Dünya, onlar yaşamış oldukları için güzeldir. Onlar olmasa, çalışan insanlık yok olurdu.

    Yüreğinde güzel bir hayal, yüce bir ideal yaşatan insan bir gün onu gerçekleştirecektir.
    Kolomb başka bir dünyanın hayalini yaşatmış ve onu keşfetmiştir. Kopernik çok sayıda dünya ve daha geniş bir evren hayalini geliştirmiş ve onu açığa çıkartmıştır. Buda da lekesiz güzellik ve mükemmel huzurdan oluşan ruhsal bir dünya hayalini taşımış ve o dünyaya girmiştir.

    Hayallerinizi, ideallerinizi yaşatın. Yüreğinizdeki müziği, zihninizde biçimlenen güzelliği, en
    saf düşüncelerinizi kaplayan hoşluğu yaşatın. Çünkü tüm keyifli durumlar, nefis ve çevre
    onlarla yeşerecektir; eğer onlara sadık kalırsanız, sonunda dünyanız onlardan inşa edilecektir.

    Arzulamak elde etmektir; istemek başarmaktır. İnsanın en adi arzuları tamamen tatmin edilip, en temiz istekleri güçsüzlükten sürünmeli midir? Yasa bu değildir. Böyle bir durum asla gerçekleşemez, “İstemeli ve almalısınız”.

    Yüce hayaller kurun ve siz hayal ettikçe hayal ettiğiniz şey olursunuz. Hayaliniz, bir gün olacağınız şeyin vaadidir; idealiniz ise sonunda ortaya çıkaracağınız şeyin kehanetidir.

    En büyük başarı bile ilk başta ve bir süreliğine bir hayaldi. Meşe, palamudun içinde uyur; kuş, yumurtanın içinde bekler. Ve bir ruhun en yüksek hayalinde bir uyandırma meleği kıpırdanır. Hayaller, gerçeklerin fideleridir.

    Koşullarınız elverişsiz olabilir, fakat bir ideal belirleyip ona ulaşmak için çok çaba
    gösterdiğinizde öyle kalmayacaklardır. Onların içinde hareket edemez ve onlar olmadan sabit duramazsınız. Yoksulluk ve çalışmadan dolayı ağır yük altında olan bir genç düşünün.
    Sağlıksız bir atölyede uzun saatler boyunca kapalı kalmaktadır; eğitimsizdir ve incelik
    sanatlarından yoksundur. Fakat daha iyi şeyler hayal etmektedir. Zeka ya da incelik,
    zarafet ve güzellik hayal etmektedir. Hayatının ideal durumunu tasarlamakta ve
    zihinsel olarak inşa etmektedir. Daha büyük bir özgürlük ve daha geniş bir kapsam onu
    içine alır; huzursuzluk onu eyleme sevk eder ve tüm boş zamanlarını ve imkanlarını
    gizli kalmış güçlerinin ve kaynaklarının geliştirilmesinde kullanır. Çok kısa sürede zihni o kadar değişir ki, atölyeye daha fazla sığamaz. Orası zihnindekilerle o kadar
    uyumsuzdur ki, bir giysinin fırlatılıp atılması gibi hayatından çıkar. Ve büyüyen
    güçlerinin kapsamına uyan fırsatların gelişmesiyle, onu tamamen geride bırakır. Yıllar
    sonra bu genci yetişkin bir adam olarak görürüz. Zihnin belli kuvvetlerine o kadar
    hakim olmuştur ki, dünya çapında bir etkiye ve neredeyse eşsiz bir güce sahiptir.
    Ellerinde dev sorumlulukların iplerini tutmaktadır; konuşmaları ve yaşantısı
    değişmiştir; erkekler ve kadınlar onun sözlerini alıp, karakterlerini yeniden
    biçimlendirmektedirler. Güneş gibi, çevresinde sayısız kaderin döndüğü sabit ve parlak
    bir merkez haline gelmiştir. O artık gençlik hayalini gerçekleştirmiştir. İdealiyle
    bütünleşmiştir.

    Ve siz de ister kötü, ister güzel, isterse her ikisinin bir karışımı olsun, yüreğinizin hayalini (yalnızca istek değil) gerçekleştireceksiniz; çünkü daima gizliden gizliye en fazla sevdiğiniz şeye doğru çekileceksiniz. Ellerinize düşüncelerinizin tam sonucu verilecek. Kazandığınız şeyi alacaksınız; ne fazla ne eksik. Mevcut ortamınız ne olursa olsun, düşüncelerinizle
    hayalinizle, idealinizledüşecek, olduğunuz yerde kalacak ya da yükseleceksiniz. Hakim arzunuz kadar küçülecek, egemen isteğiniz kadar büyüyeceksiniz.

    Bir şeylerin kendisini değil de yalnızca görünen etkilerini arayan düşüncesiz, cahil ve tembel kişiler uğur, talih ve şanstan bahsederler. Zengin olan bir insan gördüklerinde, “Ne kadar şanslı!” derler. Zekasını geliştiren birisini gözlemleyip, “Her şey ne kadar lehinde!” diye haykırırlar. Ve başka birisinin aziz karakterini ve geniş etkisini görüp, “Nasıl da şans ona yardım ediyor!” derler. Bu insanların deneyimlerini kazanmak için karşılaştıkları deneme ve yanılmaları ve mücadeleleri görmezler. Onların yaptıkları fedakarlık, gösterdikleri korkusuz çabalar, yenilmez gibi görünenin üstesinden gelmek ve yüreklerindeki hayali gerçekleştirmek için taşıdıkları inanç konusunda hiç fikirleri yoktur. Karanlığı ve ıstırapları bilmezler; yalnızca ışığı ve mutluluğu görüp buna “uğur” derler. Uzun, yorucu yolculuğu görmeden, yalnızca keyifli amacı fark ederler ve buna “iyi talih” derler. Süreci anlamadan, yalnızca sonucu kavrarlar ve buna “şans” derler.

    Tüm insan işlerinde çabalar ve sonuçlar vardır. Çabanın güçlülüğü, sonucun ölçüsüdür. Değişiklik değil. Yetenekler, güçler, maddi, zihinsel ve ruhsal servetler çabanın meyveleridir. Bunlar tamamlanmış düşünceler, başarılmış hedefler, gerçekleştirilmiş hayallerdir.

    Zihninizde yücelttiğiniz hayal, yüreğinizde taçlandırdığınız ideal her ne ise, hayatınızı bunlarla inşa edersiniz; bunlar olursunuz.

    alıntı
#28.10.2014 13:15 0 0 0