10 Adımda Kuantum Dokunuş

Son güncelleme: 16.01.2015 19:19
  • yaşam gücü - yaşam enerjisi - kuantum nedir - kuantum kullanım alanlarıKuantum Dokunuş, kâinatta var olan “Yaşam Gücü” enerjisini kullanarak, sağlıklı bir bedende olması gereken düzeyde iyileşme sağlayan doğal bir şifalandırma metodudur. Yaşam Gücü enerjisi, tüm canlılığın devamını sağlayan enerji akışıdır.

    “Kuantum Dokunuş” ile oldukça geniş kullanım alanlarında, olağanüstü ve son derece şaşırtıcı sonuçlar elde ederiz. İnanılması güç iyileşmeleri sağlayan şey, “Yaşam Gücü” enerjisini olduğu gibi, doğal haliyle ve gücünü daha da arttırarak aktarabilmektir. İşte Kuantum Dokunuş, mucizevî sonuçları elde edebilmek için nasıl odaklanılması gerektiğini, enerjinin nasıl aktarılması gerektiğini öğretmektedir. Burada bedenimiz, yani biz Kuantum Dokunuş uygulayıcıları, sadece enerji dönüşümünü ve aktarılmasını sağlayan araç olarak görev yapmaktayız. Sözünü ettiğim dönüşüm, evrende var olan kaynak enerjinin, bizim aracılığımızla “şifa enerjisine” dönüşmesinden başka bir şey değil. Aslında bu kadar basit ve yalın… Kuantum Dokunuş teknikleri, çocukların bile öğrenebileceği kadar kolay olmasının yanında, doktorlar, fizik tedavi uzmanları ve diğer birçok sağlık uzmanlarını şaşırtabilecek kadar güçlü etkiler ortaya koyabilmektedir.

    Kuantum Dokunuş (quantum-touch) nasıl öğrenilir?

    Kuantum Dokunuş, ellerle uygulanan ve uygulama esnasında bazı nefes tekniklerinin yüksek bir konsantrasyon ile kullanılmasını gerektiren bir şifa yöntemidir. Mucizevî etki öylesine hızlıdır ki, yalnızca küçücük bir dokunuşla bedenimizde enerji dönüşümü başlar. Vücuttaki kemiklerin kendiliğinden düzeldiklerini şaşırtıcı bir şekilde gözlemleyebilirsiniz. Bununla birlikte ağrıların azalması, yaralar ve yanıkların hızla iyileşmesi mümkün olabildiği gibi, bedendeki tüm organ-sistem-salgı bezlerinin denge içinde fonksiyon göstermelerini de sağlamaktadır.

    Bedenimizin sahip olduğu “bedensel zekâ” sayesinde, bir şeylerin yanlış olması konusunda tasalanmaya gerek yoktur. Çünkü burada bedene zarar verebilecek her hangi bir etken olmadığı gibi, sadece olumlu bir niyetle şifalandırma söz konusudur. Bu sebepledir ki, yan etki görülmesi de olasılık dışıdır.

    Bir hastalık durumunda bedenin şifalanmasının yanı sıra, her hangi bir rahatsızlık olmasa bile bedendeki enerjinin yükselerek, kişileri son derece dinamik, motive bir hale getirmesi, dikkatini toplamakta güçlük çekenlerin dahi inanılmaz bir biçimde dikkatini toplayabilmesi ve bunu daha uzun süreler başarıyor olabilmesi, yapılan uygulamalarla deneyimlenen sonuçlardandır.

    Kuantum-Dokunuşu uygulayabilmek için öğrenilmesi gerekenler; bazı nefes teknikleri, bedenin farkındalığı ve el duruşlarıdır. Tüm bu öğretileri kapsayan tekniklerin aktarılması iki günlük eğitimle sağlanmaktadır. Eğitimin bitiminde, artık mucizevî dokunuşlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Öğrenilenlerin sıkça uygulanması, farkındalığı arttırarak, ustalaşma yönünde her gün biraz daha ileriye adım atmak sizleri farklılaştıracak ve enerji seviyenizi arttıracaktır. Bu da tabiî ki giderek daha etkili sonuçlar alabileceğiniz anlamına gelmektedir.

    Kuantum-Dokunuş (Quantum-Touch) İle Tanışma

    Hızlı bir iyileşme sağlayan Kuantum Dokunuş hakkında ilk bilgileri edindiğimde, öncelikle şaşkınlık yaşadım ve hayrete düştüm. Bu konuyla ilgili ilk farkındalığımı sağlayan bir psikolog arkadaşımdı. Okuduklarım öylesine etkileyici ve büyüleyiciydi ki benim için. İnanılması güçtü gerçekten. Sürekli heyecanla okuyor ve durmadan sorular soruyordum. Tam olarak nedir bu? Nasıl yani? Bu kadar mı? Hepsi bu mu? Böyle bir şey nasıl gerçek olabilir? Bir çok hastalık nasıl bir teknikle şifalandırılabilir? Ve daha birçok soru… Kafamdaki tüm sorulara yanıt bulabilmem ve dahası bu teknikleri kesinlikle öğrenmem gerekiyordu. Yapmam gereken şey belliydi, bu konuda eğitim almak! Ve en kısa sürede ilk eğitimime katıldım.

    Eğitim esnasında, bir taraftan meraklı yanımla sorularımın yanıtlarını alıp kendi mantığımla anlamaya çalışıyor, bir taraftan sorgulayıcı yanımla her şeyi sorguluyor; diğer yandan mükemmeliyetçi tarafımla her şeyi eksiksiz öğrenip, tam anlamıyla doğru bir şekilde yaptığımdan emin olmak istiyordum. Yaşadığım hayata karşı sorumluluk taşıyan tarafımla da çevremde rahatsızlıkları olan, iyileşmeye ihtiyacı olan kişileri düşünüp, onlara nasıl yardımcı olabileceğimi, onlar için neler yapabileceğimi planlıyordum.

    Nihayet eğitim bittiğinde birçok sorumun yanıtını almış, öğrenmem gerekenleri öğrenmiştim. Şaşkınlığım daha da artmıştı. Birazcık rahatlamıştım artık, ama sadece birazcık. İçimde kıpır kıpır bir şeyler vardı. Böylesine kolaylıkla öğrenilebilen tekniklerle muazzam sonuçlar elde edilebiliyorsa, demek ki yapılacak çok iş vardı. Bununla birlikte artık teknikleri ve uygulamayı öğrendiğime göre, kendime ve çevremde yaşayanlara, yaşadığım dünyaya karşı sorumluluğum da artmıştı. Öğrendiklerimi mümkün olabildiğince çok kişiye uygulayıp, ihtiyacı olanların (bence hepimizin ihtiyacı var) yanında olmalıydım. Bu beni daha da heyecanlandırdı ve mutlu etti.

    Artık yeni bir hedefim vardı: Bu muazzam dokunuşu sadece uygulamak yetmezdi ve bunu başkalarına da öğretmeliydim. Peki nasıl?

    Kuantum-Dokunuş Eğitmeni olarak!

    Şu an, Kuantum Dokunuş’un hayatıma girdiği dönemden itibaren yaşadığım sürece baktığımda, öncelikle öğrendiklerim ve yapabildiklerim için her gün Allah’a şükrediyorum. Bunun benim için mükemmel bir armağan olduğuna inanıyorum. İhtiyacı olanların şifalanmalarına aracılık ve tanıklık etmek gerçekten muazzam bir duygu.

    Kuantum Etkisi

    Atom altı parçacıklar arasındaki nükleer etkileşime ‘kuantum etkisi’ denir. Kuantum kuramı bu etkileşimlerin dilini çözmeye çalışır. Kuantum, enerji paketleri ya da ışıma birimlerine verilen isimdir. Kuantum sözcüğü aynı zamanda, hem parçacık hem de dalga terimiyle eş anlamlıdır. Yani kuantum, ikili özellik gösteren, statik olmayan bir şeyi anlatır. Bir şeyin iki farklı gerçeklikte tezahür edebildiğini ifade eder.

    Örneğin Zen Budistleri, ayı göstermek için bir parmağa ihtiyaç olduğunu, fakat bir kere ayın farkına vardıktan sonra parmakla canımızı sıkmamamız gerektiğini söylüyorlar. Parmak, ay temel düşüncesini anlamak için bir semboldür. “Parçacık” ve “dalga” ile “aynı” ve “farklı” sözcükleri de maddenin doğasını anlatmak için birer semboldürler. Bütün sözcüklerin sembol olduğunu düşünüp bu anlamda, sınırlarının ötesine geçmeye çalışabiliriz.

    Görünürün ardındaki görünmeyen, yeni fizikle metafizik arasındaki köprülerin kurulması için anlayışların esnemesi gerekiyor. Artık yapılan son çalışmalar bizleri öyle bir noktaya getirmiştir ki, hem fizikçi hem de mistik için kavram halindeki bilginin sınırlarını belirlemeye çalışmak gittikçe zorlaşmıştır. İşin gerçeği budur.

    Zen ve Taocu düşünce gibi mistik düşüncenin de kozmik ve billur kollarının uzantıları, yeni fizikle kendini bütünlemektedir. Sembollerin işaret ettiği yeni anlayışa ya da bilgiye kavuşup, sentezlerimizi yaptıktan sonra da sembolü terk edip, Hakikatin ya da Bilgeliğin özüyle meşgul olabilmeliyiz. Bu ifade, bilge Çuang Çu’nun sözlerine de benzemektedir:

    Balıkçı sepetleri balık tutmaya yarar ama balığı tuttu mu insan, sepeti unutur. Kapanla tavşan tutulur ama tavşanı tuttu mu insan, kapanı unutur. Sözler düşünceleri ifade etmeye yarar ama düşünceler kavrandığı zaman insan sözleri unutur.

    Yasemin Özkul Aydın
    alıntı
#16.01.2015 19:19 0 0 0