Antropoloji Bilim Dalı

Son güncelleme: 24.10.2015 20:13
  • antropoloji nedir - kültürel antropoloji - antropolog - fiziksel antropoloji - antropolojinin alt dallarıİnsanın ve insan topluluklarının incelenmesini konu alan bilim dalı. Birçok antropolog, insanın toplumsal yaşantısını ve kültürünü incelerken, bazıları da, oldukça teknik bir alt bölüm olan fiziksel antropolojide, insanın evrimsel biyolojisini incelerler.
    İnsanın ve insan topluluklarının incelenmesini konu alan bilim dalı. Birçok antropolog, insanın toplumsal yaşantısını ve kültürünü incelerken, bazıları da, oldukça teknik bir alt bölüm olan fiziksel antropolojide, insanın evrimsel biyolojisini incelerler.

    Antropolojinin çalışma alanı

    Tarihsel bakımdan, antropologlar öncelikle batılı olmayan insanlarla ilgilenmişlerdir. Bu uzak insanların (başlangıçta antropologlar bu insanları "ilkel" diye nitelendirmişlerse de, günümüzde bu nitelendirmeden kaçınılmadadır) ve yaşadıkları çevrenin incelenmesi,
    Atropolojiyi öbür bilim dallarından ayırmıştır. Antropoloji bir tür doğal tarih olarak, avrupa'nın genişleme sınırlarının ötesinde karşılaşılan insanların incelenmesi olarak başlamıştır ve antropologlar bu yaklaşımı sürdürerek, uygarlık tarihini başlangıcından günümüze yeniden oluşturmak için, geleneklerin kayıtlarını tutmuşlar ve gereç toplamışlardır.
    Bununla birlikte, 1930 yıllarından başlayarak, antropolojinin toplum bilimleriyle daha doğrudan ilgili olduğu düşünülmeye başlandı. Antropologlar toplumları ve yaşama biçimlerini, kuramsal genellemeler, süreçsel düzenlilikler ve nedensel bağlantı ve değişmeleri çıkarmak için çözümlemeye, karşılaştırmaya giriştiler. Bu açıdan, bir antropolog, bir halkın siyasal örgütlenme biçimi ile inandığı doğa üstü varlık çeşidi arasındaki bağlantılarla ilgilenebilir; büyüyle ilgili inançlar ile aile yapısının özel çeşitleri arasındaki ilişkileri inceleyebilir ya da kadının toplumdaki konumunun, geçim ekonomisinde oynadığı işlevle ilgili olup olmadığını belirlemeye çalışabilir. Bu düzenlilik ve bağlantı arayışları ayrıca, insanların farklılıklarına ışık tutarak, farklılığın temelindeki insan doğasını ve evrenselliği aydınlatabilir.
    Antropoloji, bazı temel noktalarda toplum bilimden, ruh bilimden ve öbür toplum bilimlerinden ayrılır. İkinci dünya savaşı'na kadar antropologlar özellikle kabile insanlarını (amerika kızılderilileri, büyük okyanus adalıları, avustralya yerlileri) incelemişler, bu halkların arasında yaşayarak, onların yaşama biçimlerine katılıp, inceleyerek, antropolojinin kavramlarını, kuramlarını ve yöntemlerini geliştirmişlerdir. Antropolojinin öbür toplum bilimlerinden ayrıldığı temel noktalardan biri bu-dur: öbür toplum bilimlerinin kuram ve yöntemleri, öncelikle batı toplumu içinde geliştirilmiştir. İkinci dünya savaşı'ndan bu yana antropologlar, gün geçtikçe latin amerika, asya ve avrupa'daki köylü topluluklarını incelemeye yönelmişlerdir ve günümüzde birçoğu, üçüncü dünya ülkelerindeki ve avrupa'daki kent düzenlemelerini incelemektedirler. Aynı dönemde, pek çok toplum bilimci, siyaset bilimci, ekonomi uzmanı ve ruh bilimci de üçüncü dünya'yla ilgili çalışmalar yapmışlardır; ama ilgi alanlarının bu yaklaşmasına karşın, antropolojinin bakış açısı, kültür farklılıklarının, yerel akrabalık bağları ve toplumla ilgisi açısından araştırılması bakımından ve kendine özgü araştırma üslubu ve yöntemi bakımından, hiç değilse bir ölçüde öbür toplum bilimlerininkiyle farklılığını korumuştur.

    Kültürel antropoloji

    Toplumsal kültür sistemlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi, genel olarak (özellikle de abd'de) kültürel antropoloji diye adlandırılır. Antropoloji'nin bu dalına etnolojide denir. Kültür, kuşaklar boyunca aktarılan bir düşünceler sistemidir (dünya, kurallar ve davranış biçimleri, amaçlar ve onları gerçekleştirme yolları üstüne varsayımlar). İnsanların kültür mirası yaşama biçimleri konusundaki düşünceleri- gerçekten yaşadıkları biçime yön verir: bahçıvanlık, hayvancılık ya da avcılık biçimleri ve topluluklarını örgütleme biçimleri. Kültür düşüncelerinin yaratıldığı uygulama, aynı zamanda çevre sisteminin yapısı hastalıklar, yemekler, çevrede yaşayan halklar, vb.tarafından da etkilenir.
    İnsan topluluklarının örgütlenmesi akrabalık ve evlilik bağları, aile yapıları, mülkiyet hakları sistemi ve siyasal düzen bu toplulukların toplum yapısını oluşturur; birçok antropolog, özellikle ingiliz okulundan yetişmiş olanlar, toplum yapısının karşılaştırmalı incelemesiyle ilgilidirler ve kendilerini "sosyal antropolog" diye adlandırırlar.

    Alt dallar

    Kültürel antropoloji geniş bir kategoridir ve bazen antropolojik dil bilimi ya da batılıların yerleşmeleri dışındaki dillerin incelenmesini içerdiği gibi, tarih öncesi arkeolojisini, yani yazılı kayıtlar öncesi insan geçmişini de içerir. Ayrıca, en dar anlamıyla bile, pek çok alt dalı vardır: insan çevre bilimi insanın çevre sistemine uyumunun karşılaştırmalı incelenmesi), siyasal antropoloji (siyaset kurum ve süreçlerinin karşılaştırmalı incelenmesi); ekonomik antropoloji (üretim ve mübadele sistemlerinin karşılaştırmalı incelenmesi); yapısal simgesel antropoloji (zihnin deneyimlerini biçimlendirme ve bilgiyi düzenleme yollarının, özellikle ayin törenleri ve efsanelerde dile getirildiği biçimiyle incelenmesi); ruh bilimsel antropoloji (batılı olmayan toplumlardaki ruhsal deneyimin [özellikle çocukluktaki] ve düşüncenin incelenmesi), hukuk antropolojisi (toplumsal denetim, uyuşmazlıkların çözümü ve hukuk süreçlerinin karşılaştırmalı incelenmesi), kent antropolojisi (kentlerdeki insan deneyimlerinin ve toplumsal ilişkilerinin incelenmesi); uygulama antropoloji antropologların güncel sorunlara uygulanması;söz gelimi,toplumun yeniden örgütlenmesinin araştırılması ve çok dilli, çok kültürlü eğitimin kolaylaştırılması).
    Yeni ilgi alanları oluştukça, antropolojinin içinde ve dışında, başka alt dallar da ortaya çıkmaktadır. Söz gelimi, yakın dönemde çarpıcı bir dal olan kadın antropolojisi (kadının deneyimlerinin ve toplumdaki konumunun karşılaştırmalı incelenmesi) ve tıbbi antropoloji (sağlık, hastalık ve ilaçların karşılaştırmalı incelenmesi) alt dalları ortaya çıkmıştır.

    Yöntem bilim

    Antropoloji yönteminin temeli, alan çalışmasıdır: bir toplumda uzun süre oturmak ve günlük yaşama sık sıkıya katılmak. Gözlemci genellikle, hukuk süreçleri, akrabalık, evlilik, toplum örgütlenmesi ve geçim etkinliklerini kavramasına yardımcı olacak ayrıntılı notlar tutar.
    Antropologlar uygun durum ve zamanlarda öbür toplum bilimlerinin yöntemlerini de kullanırlar: gözlem; konuşma ve soruşturmalar; istatistik kalıpları bulmak için bilgilerin bilgisayarla çözümlenmesi. Ne var ki, batı 'da çok iyi işleyen bu yöntemlerin(soruşturma gibi) çoğu, antropologların çalıştıkları toplumlarda, verimsiz ya da uygunsuz olmaktadır.

    Öbür dallarla ilişki

    Kültürel antropoloji, son derece uzmanlaşmış bir bilim dalı olmaktan çok, bireşim yapıcı bir bilim dalıdır. Bu bir ölçüde, antropologların çalışmalarının yapısından kaynaklanmaktadır: küçük ölçekli topluluklarda, din, siyaset ve ekonomi, birbiriyle içiçedir; dolayısıyla, birbirinden ayrı olarak incelenemezler. İkinci bir etmen de, bu bilim dalının geniş bakış açısından kaynaklanmaktadır: antropoloji, insanın kökeniyle, kültürlerin doğuş ve gelişmesiyle, geniş ölçekli çağdaş değişikliklerle ilgilidir. Ayrıca antropoloji, hem toplum bilimleri hem de biyoloji temel alınarak kurulduğu için, başlıca ilgi alanlarından biri biyolojik ve toplumsal-kültürel etkilerin, birbirlerini karşılıklı etkilemeleri olmuştur.
    Geçmişte antropologlar, insanın yapısıyla, ekonomiyle toplumla yada ruh bilimle ilgili önermiş kuramların belli bir kabile için doğru çıkmadığını göstererek, toplum bilimlerine karşı olumsuz tavır almışlardır; ama yakın dönemde, bilim dalları arasındaki sınırlar yıkılmıştır ve antropologlar daha olumlu bir tutuma girmişlerdir: çevre sorunları, nüfus patlaması, az gelişmişlik, kentin getirdiği toplumsal çözülme, yoksulluk ve hastalıklar gibi sorunlar, tek bir bilim dalının edinemeyeceği ölçüde deneyim ve kavrayış genişliğini gerektirmektedir. Topluluklardaki toplumsal yaşamın dokusu ve kültür geleneklerinin doğasıyla ilgili antropoloji kavramı, gerekli bakış açısını sağlamaktadır.
    Kültürel antropolojinin, toplum bilimleriyle olduğu kadar, edebiyat bilimleriyle de yakın bağlan vardır. Simgeciliğin, sanatın, efsanelerin, ayin törenlerinin, dinin antropoloji açısından incelenmesi, deneyimli bilim adamlarının yapacakları etnografya incelemelerinin yanı sıra, sık sık edebiyat eleştirmeni, sanat tarihçisi ve filozofun ustalıklarını da gerektirir. Bir kültür, belirgin bir yaşam felsefesini, bir dünya görüşünü ve bir değerler sistemini birleştirir; dolayısıyla antropolojinin bulguları, hem felsefe, hem de toplum bilimleri için önemli bir kaynaktır.

    Fiziksel antropoloji

    Fiziksel antropoloji, insan türünün, homosapienslerin biyolojik evrimini inceleyen uzmanlık dalıdır. Ana amacı, insan soyunun ilk atalarından başlayarak, geçirdiği evrimi belgelemektir. Buzul çağı avrupa'sında yaşamış neanderthal insanının, sonra cava ve çin'de yaşamış homoerectus fosillerinin, en son da afrika'da australopithecus' un kalıntılarının bulunmasını sağlayan araştırma çalışmaları (insanın kökenlerinin başarılı biçimde geriye doğru izlenmesi), bilimsel serüven öykülerinin en ilgi çekicilerinden biridir.
    İnsanoğlunun evrim çizgisinin yeniden yapılandırılması, sürmekte olan bir keşif sürecidir: hemen her yıl, önemli yeni bulgular ele geçirilmektedir. Mineralleşmiş kemiklerin (fosil) oluşturduğu kanıtlar, atom çağı teknolojisiyle birleştirilerek, eski kalıntıların yaşı belirlenmekte ve insanlar, goriller, maymunlardan oluşan primatların biyo kimyasıyla karşılaştırmalar yapılmaktadır. Nispeten daha yeni bir ilgi alanı, insan olmayan primatların incelenmesidir: doğadaki ve laboratuvardaki davranışları; insanlar tarafından öğretilen iletişim sistemlerini öğrenme ve kullanma yetenekleri; kendi toplum gruplarının örgütlenmesi.
    Fiziksel antropoloji, modern insanın nispeten daha yeni evrimsel farklılıklarıyla da ilgilenmektedir. İnsan topluluğunun genetiği ve çevrenin baskılarına uyarlanması, modern araştırmaların ana odaklarından biridir. Geleneksel fiziksel antropoloji, ağırlıklı olarak antropometriye, yani kafatası biçimlerinin, boyun ve öbür beden özelliklerinin ölçümüne dayanmaktaydı. 1950 yıllarından bu yanaysa ilgi, genetik özelliklere kaymıştır: kan grupları, anormal hemoglobin tipleri, genetik temelin bilinen öbür işaretleri. İnsan topluluklarının genetik araştırmaları sayesinde antropologlar, insanların genel tarih içinde genel hareketleri,evlenme yoluyla karışmaları ve farklılaşmaları konularında bilgi elde edebilmektedirler.
    Dünya nüfusunun genetik işaretlerinin karşılaştırılması sonucunda, eski kökenlerin ve bağların gösterilebileceği yolundaki umutlarsa, boşa çıkmıştır: ortaya çıkan görünüm karmaşıktır ve bir topluluktaki genetik düzenlemelerin bazen, oluşan doğal ayıklanma yoluyla hızlı biçimde değişmesi yüzünden, daha da karmaşıklaşmaktadır. Bazı fiziksel antropologlar, topluluklar arasındaki ilişkileri bulmak için beden ölçümlerinin kullanılmasına (ama bu kez bilgisayarla ve gelişmiş istatistik yöntemleriyle donattılmış olarak geri dönmüşlerdir.
    Çağdaş topluluklarla ilgili araştırmalarında, çevre baskılarına (yükselti, güneş ışınları, sıcaklık, soğuk hastalıklar) doğal ayıklanma yoluyla bedensel uyum sağlama konusunda haritalar hazırlamaktadırlar.
    Aynı hayvan türünden toplulukların, farklı yerel çevrelere uyum sağlaması yoluyla oluşan farklılaşmalara, 'ırk' adı verilir. Ama, antropologlar, ırk terimini insanlar için kullanmak gerektiğinde, çok sakınımlı davranmaktadırlar. Geçmişte genetik açıdan çok farklı ve yerel evrim tarihi karmaşık topluluklar, deri rengi ya da saç tipi gibi dış özelliklerine dayanılarak, aynı ırktan sayılmışlardı. Modern evrimci biyologlar, tipten çok süreçle ilgilidirler; bazı antropologlar, insanları ırklara ayırmanın, yalnızca çok basitleştirilmiş tiplemeler ortaya çıkarmakla kalmayıp, insanların eşit olmadıkları yolundaki temelsiz savları da yüreklendirdiğini ileri sürmektedirler.

    alıntı
#24.10.2015 20:13 0 0 0