Şeker Hastalığı Gözleri Nasıl Etkiler?

Son güncelleme: 13.09.2022 15:33
  • dibate bağlı göz hasarları - diyabetik retinopati nedir - diyabetik makulopati nedirHalk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, tüm dünyada en yaygın görülen metabolik hastalıklardan biridir. İnsülin metabolizmasına bağlı olarak Tip 1 ve Tip 2 diyabet olarak değerlendirilir.

    Diyabet Nedir?

    Şeker hastalığında vücut hücreleri kandaki şekeri olması gerektiği şekilde alamaz. Bu nedenle kandaki şeker seviyesi yükselir ve hiperglisemi oluşur. Kandaki glikozun hücreler tarafından alınabilmesi için pankreas bezinden insülin adı verilen bir hormon üretilir. İnsülin hormonu, kandaki şekerin hücrelere ulaşmasına ve hücrelerde enerjiye dönüşmesine yardım eder.

    Kandaki şeker miktarı ne kadar çoksa salgılanan insülin miktarı da o kadar çok olur. Ancak diyabetli hastalarda bu metabolizma düzenli bir şekilde çalışmaz. Kandaki şeker miktarına rağmen düşük insülin seviyesi söz konusudur. Pankreas insülini yetersiz üretir ya da hiç üretemez. Tip 1 diyabetin en tipik özelliği insülin miktarının yetersiz olmasıdır. Tip 2 diyabette ise salgılanan insülinin hücreler üzerindeki etkisinin sınırlı olması söz konusudur.


    Göz, kan ile beslenme bozukluklarına karşı en duyarlı olan organdır. Şeker hastalığının neden olduğu uzun vadeli hasarların en önemlisi gözde neden olduğu hasarlardır. Şeker hastalarında göz hasarına diyabetik retinopati ve diyabetik makulopati ya da diğer adıyla makul ödemi adı verilen hastalıklar neden olur.

    Diyabetik retinopati: Şeker hastalığının neden olduğu göz hastalıklarından biridir. Kan şekerinin çok yüksek seviyelerde uzun süre kalması sonucunda ağ tabakadaki damarların hasar görmesine diyabetik retinopati adı verilir.

    Diyabetik makulopati: Makula ödemi olarak da adlandırılır. Ağ hasarının ilerlemesiyle meydana gelir. Ağ tabakasında sıvı toplanması ve tabakanın kalınlaşması diyabetli hastalarda körlüğün en önemli nedenidir.

    Şeker hastalığına bağlı olarak gerçekleşen göz hasarı, hastalar tarafından genellikle geç fark edilir. Bu nedenle her yıl bir defa düzenli olarak yapılması gereken oftalmoskopi adı verilen göz içi muayenesi, hastalığın teşhisi açısından önem taşır. Bu muayenede ağ tabakada yer alan damarlardaki değişimler, plaklar ve kanamalar ortaya çıkarılarak teşhis konulur. Muayene ağrısız ve acısızdır. Ağ tabakadaki damarların görüntülenmesi için kullanılan en yaygın yöntem ise kısaca OCT denilen optik koherens tomografidir.

    alıntı
#31.10.2015 16:27 1 0 0
  • Paylaşım için Teşekkürler
#13.09.2022 15:33 0 0 0