Büyük Buhran 1929 – Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri

Son güncelleme: 04.10.2016 12:26
  • 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya Büyük Buhran, 1929’da başlayan (etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren) ve 1930’lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen isimdir. Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da (özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır.

    Hatta bununla ilgili bir çok ilginç hikayeler vardır. Bunlardan bir kaçını sizlerle paylaşmak istedim. Amerika’da bir okulda 5. Sınıf öğretmeni, zayıf, yırtık pırtık ama temiz giyimli kız öğrencisi ile konuşuyor. “Solgun görünüyorsun eve gidip bir şeyler yiyip dinlenmen gerekiyor” Kız öğrenci cevaplar “Gidemem Bayan Jones, Bu gün yemek yeme sırası kız kardeşimde”. Şikago’daki polis memuru o gün de buz gibi bir sabaha uyanmış işine gitmektedir. Apartmanın girişinde yaşlı bir adamın girişte oturduğunu görür. Adama seslenerek uyanmasını söyler ama bir cevap alamaz, biraz daha yaklaşıp adama bakınca adamın ölmüş olduğunu fark eder. Bu adam polis memurunun o hafta bulduğu beşinci cesettir. Bu olaylar o yılları yaşayan bir Amerikalı’nın anılarından sadece bir kaçıdır. Hayal etmesi güç gelebilir ama 1929’da Büyük Buhran yıllarında binlerce Amerikalı karton barakalarda, drenaj borularında, çadırlarda, saçak altında yaşamak zorunda kalırlar. Bu kadarla da kalmaz o yıllarda piyasadaki para bir anda yok olduğu için insanlar ihtiyaçlarını karşılamada takas yoluna giderek bir nevi değiş-tokuş ekonomisine geri dönerler. Aslında ABD’de 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsanın dibe vurması ve ABD’nin ekonmisinin iflası ile sonuçlanan ve “Kara Perşembe” olarak da adlandırılan “Büyük Buhran” sadece ABD’yi değil tüm dünyayı etkiler. Nasıl mı? ABD’nin dünyanın kreditörüdür. Yani Avrupa devletleri savaş boyunca ABD’ye borçlanmışlardı. Bu süreç savaş sonrasında da devam etmiş Avrupa’daki devletler savaşta yıkılan iş yerleri, fabrikaları onarmak ekonomilerini yeniden canlandırabilmek için, ABD’den kredi almışlardı. Nitekim I Dünya Savaşı başlamadan önce 1914’te ABD’nin Avrupa’ya 6 milyar dolar borcu varken, dört yıl sonra yani 1918’de Avrupa devletlerinin ABD’ye borcu 16 milyar doların üstündeydi. 1929’daki ekonominin çöküşü ile birlikte ABD’nin daha fazla borç verememesi hatta var olan borçların ödenmesini istemesi üzerine kriz diğer ülkelere de yayıldı.

    Bütün dünyayı olumsuz bir şekilde etkileyen bir buhran oldu. İşsizlik hat safada arttır. Dolaşımda para tükendi artık takas yöntemi ile halk bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Elbette ki bu etki yeni Cumhuriyet tarihine geçmiş Türkiye de yer aldı. Cumhuriyet Türkiye’sine yabancı sermaye girmediği için Batı Kapitalizmine bağlılık daha çok dış ticaret noktasındaydı. Bu yüzden buhran Türkiye’ye etkisini dış ticaret noktasında gösterdi. Dış ticaret hacmimiz büyük buhran ile birlikte daraldı. 1929 yılının Türkiye için ikinci bir talihsizliği ise Lozan’da anlaşma sağlanamayan dış borçlar sorunun, 1928 ile Milletler Cemiyeti aracılığıyla halledilerek ödemelerin başlamış olmasıydı.

    Türkiye’nin aslında buhran döneminde uygulanan “ Devletçilik “ modeli incelenmesi gerekmektedir. Bu tür uygulamalar karmaşık ve çok yönlüdür. Devletçilik sadece iktisadi hayatı değil bunun yanında siyasi rejimi ve ideolojik gelişmeleri de ilgilendirir. Bu açıdan baktığımızda “ Devletçilik “ açık bir kavram değildir, hayatımızda hala devam eden bir çok karmaşıklıklara ve yanlış anlamalara yol açmıştır.

    1929 Buhran dönemi öncesinde de iktisadi hayata devletin müdahalesi elbette ki vardı. Ancak iktisadi buhranla birlikte bu müdahalenin uygulama alanı daha da genişlemiştir. Türkiye ekonomisinde ise devlet müdahalesi çeşitli biçimlerde uygulanmıştır.

    Buhranla beraber tarımsal ürünlerinin fiyatları düşmüş , ithal mallarımızın fiyatları yükselmişti. Bu durum bir taraftan dış ticaret hacmimizi daraltmış , diğer taraftan da çiftçilerimizin durumunu sarsmıştı.

    Sonuç olarak Buhran, 1. Dünya Savaşından sonra , 2. Dünya Savaşından önce gerçekleşmiştir. Etkisi 1. ve 2. Dünya savaşları kadar etkilediği söylenebilir. Ekonomik buhran ile oluşan güvensizlik ortamı, sermayenin reel yatırımlara yönelmesini engelledi. Üretimin düşmesi, talep yetersizliğinin oluşması ve işsizliğin artması, iktisatta devletin ekonomiye müdahale etmesini isteyen Keynesyen politikaların yükselmesine neden oldu. Ancak bu politikalar da, İkici Dünya Savaşının meydana gelmesini engelleyemedi.

    alıntıdır
#04.10.2016 12:26 0 0 0