yabanci gözü ile Türk askeri

Son güncelleme: 28.07.2007 17:21
  • Amerikan Kore Savaşı gazileri: Türkler hep bir numara

    Yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün yaşları 80'lere dayanmış Amerikalı Kore gazileri, Kore Savaşı'ndan birlikte savaştıkları Mehmetçiği unutamıyor.

    noimage

    Yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün yaşları 80'lere dayanmış Amerikalı Kore gazileri, Kore Savaşı'ndan birlikte savaştıkları Mehmetçiği unutamıyor. Türk askerlerinin cesaretini ve içtenliğini dile getirirken savaş tanıklarından kimileri gözyaşlarını tutamıyor kimileri de Türkiye'deki kaderdaşlarını tekrar görme umudunu dile getiriyor.


    Cihan, o günlerde Amerikan 28. Mekanize Tugayında yer almış onlarca Kore savaşı gazisiyle New York'un Staten Island bölgesindeki anma törenlerinde görüşme imkanı buldu.

    "Türkler ne zaman bizim ile düşman arasında ise o gece rahat uyku uyurduk" diyen Kore Savaşı Gazisi Leo Turitto, Mehmetçiğin dünyanın en iyi askeri olduğu düşüncesinde. Yine bir başka Kore Gazisi Ernest Macasaet de Mehmetçikten öğrendiği İslam dininin yüceliğini anlatmaktan kendini alamadı. İslam'a karşı önyargılı yayın yaptığını söylediği Amerikan medyasını kınayan Macasaet, ABD'lilerin bunlara inanmayacağını umduğunu söyledi.

    Amerikan Mekanize Tugayı Kore Gazileri Derneği Başkanı Josepia Calabria, Mehmetçiğin birbirleri ile olan yakın dostluğunu çok anlamlı bulduğunu ifade etti. Ekmeğini yanındaki ile paylaşan Mehmetçiğin bu fedakarlığına gıpta ile baktığını aktaran Başkan, "Onların her biri cesur yürek. Bunu Kore'de savaşan dost da düşman da bilir" diye konuşuyor. Başkan ayrıca Türk askerinin Kunuri'de yaptığı efsanevi direniş sayesinde 8'nci ordunun hayatta kaldığını dile getirdi. Bir diğer gazi Yale Rossett ise yaşadığı olayı anlattıktan sonra Türk Tugay Komuta'nın yaralı askerlerin taşınması için kendi cipini tahsis etmesine büyük saygı duyduğunu kaydetti.

    New York'un en meşhur yerlerinden biri olan ve aynı zamanda Universal Soldier (Evrensel Asker) anıtının da bulunduğu Battery Park'ta Kore harbinin yıl dönümü dolayısıyla bir tören düzenlendi. Törene Amerikan Kore Gazilerinin yanı sıra Türkiye New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ile Kore ve Lübnan gibi ülkelerden yetkililer de katıldı.

    "TÜRKLERİN HEPSİ BİRER CESUR YÜREKTİR"

    Kore Gazileri Mekanize Tugayı Derneği Başkanı Josepia Calabria, "Kore savaşına katılan her asker bilir, Türklerin nasıl cesur yürek olduğunu. Savaş alanında onlardan daha iyisi yoktu. Tek kelime ile mükemmel askerlerdi. Bu gerçeği yalnızca bizler değil Çinliler de bilirdi." dedi. Savaşta kamyon şoförü olduğunu aktaran Calabria, "Yine bir gün savaşta bir kamyon dolusu yemeği Türk birliğine taşıyordum. Bu benim Türklerle ilk karşılaşmam oldu. Birliğin olduğu yere varıp kamyondaki yemekleri boşaltınca şunu fark ettim, Türk askerleri işini son derece ciddiyetle yapan insanlardı. Yemek için kimse bir diğerini itip kakmadığı gibi ancak çağrıldıklarında yiyeceklerini almaya geliyorlardı. Türk askerlerinin birbirleri ile olan arkadaşlıklarını gördüm. Herkes bir diğeri için bir şey yapıyordu." diye konuştu.

    Orada kendisine de yemek verdiklerini, sonra sigara ikram ettiklerini aktaran Koreli gazi, "Yalnızca kendi arkadaşlarına karşı değil, diğer milletten askerlere de yardım ederlerdi. Onlardan hep yardımlaşmayı, bölüşmeyi gördüm ve öğrendim. Bugün isterdim ki Türk Kore gazileri ile bir araya gelme imkanımız olsun. Bunu gerçekleştiremiyoruz; ama onlara vefa borcumuzu her yıl Tük festivaline katılarak göstermeye çalışıyoruz. Biz, Türkler ile New York'ta yürümekten ve onlarla bir arada bulunmaktan hep gurur duyduk.

    İSLAM'I O ZAMAN ASKERLERDEN ÖĞRENDİM, BUGÜN AMERİKAN MEDYASI ÇARPITARAK VERİYOR

    Kore Gazisi Ernest Macasaet ise Kore Savaşı'nda Türklerle karşılaşmasını şöyle anlatıyor: "Benim Türklerle ilk karşılaşmam Kore'de oldu. Tanıştığım Türk askerleri bana İslam ve Peygamberi (s.a.s) hakkında birçok şey öğrettiler. İslam'ın barış ve huzur dini olduğunu ben Türk askerlerinden öğrendim. İslam dini sevgidir, merhamettir. Muhammed ki (s.a.s) anlattığını en güzel yaşayıp onu takip edenlere yol gösterendir. Bugün gazete ve televizyonlarda çıkan ön yargı dolu film ve haberleri görünce üzülüyorum. Biliyorum ki İslam onların anlattığı gibi asla değil. Türkler bana Muhammed'i (s.a.s) anlatırken İsa'ya da (a.s) saygı duyduklarını, O'nun da Allah'ın bir peygamberi olduğunu söylediler. Müslümanların, İsa'yı (as) peygamber kabul edip O'na saygı duymaları beni çok ama çok sevindirdi.

    Hz. Muhammed'in (s.a.s) Müslümanlara barışı, sevgiyi, saygıyı öğrettiğini biliyorum. O Peygamberin bugün canlı bombaları, terörist eylemleri asla desteklemediğini öğretisinden biliyorum. İslam'a saygı duyuyorum ve bu dinin de ilahi din olduğuna inanıyorum. O nedenle terörizmle veya canlı bomba ile kamuoyuna bu dini anlatmaya çalışanları da şiddetle kınıyorum."

    "İslam demek El-Kaide demek değildir." değildir diyen Kore gazisi, "İslam demek Muhammed (s.a.s) demektir. Aynı şekilde Hıristiyan demek Adolf Hitler demek değildir. Hıristiyanlık demek İsa demektir. Kim İslam hakkında bir şey öğrenmek isterse iyi niyetle Muhammed'in (s.a.s) hayatına bakıp okusun. Orada hakiki olanı bulacak ve anlayacaktır. Son olarak İslam dini mükemmel bir dindir ve herkesin bunu bilmesini isterim." diye ekledi.

    Bunları kendisine Şerif isimli bir Türk askerinin anlattığını belirten Macasaet, üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen anlatılanları unutmadığını belirtti. Koreli gazi, "Şerif'in dışında Muhammed ve Adem olan iki Türk askerinin ismi daha aklımda kaldı. Bunlar beni savaştan sonra Türkiye'ye davet ettiler ama imkânım olmadığından gidemedim. Çok isterdim onları tekrar görmeyi ve umut ediyorum bir gün mutlaka göreceğim o güzel insanları. Tabii Şerif, Adem ve Muhammed'in hayatta olduklarını umuyorum." diye ekledi.

    "ÖNÜMÜZDE TÜRK ORDUSU OLDUĞU ZAMAN GECELERİ RAHAT UYUYORDUK"

    Kore Gazisi Leo Turitto ise Kore'ye 1951 yılında gitmiş. Mekanize birliğinde görevli er olan ve Türk birliğinin arkasında görev yapan Turitto da Türk askerinden övgüyle bahsetti. "Şunu bütün samimiyetimle söylüyorum ki yalnızca Türk bölüğünün arkasında görev yaptığım geceleri rahat uyku yüzü görebildim. Önümüzdeki birlik Türk olduğu gece bizler rahat uyku uyuyabiliyorduk. Herkes biliyordu ki Türk canını vermeden bir düşmanın geçmesine izin vermez. (Turitto'nun burada gözleri doluyor)

    Turitto, bir Türk askeri ile yaşadığı hatırasını ise şöyle anlattı: "Bir gün ince zayıf bir asker cipi getirdi ve tamire ihtiyacı olduğunu söyledi. Tabii o İngilizce bilmiyordu ben de Türkçe. Neyse biraz uğraştan sonra anlaştık ve cipteki arızayı bulduk. Ben tamir ettim ve Türk askeri de arabayı alarak gitti. Tam üç gün sonra aynı asker cip ile tekrar geldi. Ben tabii korktum acaba tamiri iyi yapamadım mı diye. Geldi asker karşımda durdu. Kafasıyla beni hafiften selamladıktan sonra belinden çekip çıkardığı kamasını bana uzattı. Ben şaşırdım, bu nereden geliyor, neden bana veriyor diye. Yine ikimizin de birbirimizin dilinden anlamaması el kol hareketleri ile iletişim kurmamızı zorunlu kıldı. Kamaya baktım antika sayılacak bir şeydi. Kamanın üzerinde tam 16 farklı isim kazınmıştı. Türk askeri kamanın üzerindeki ismi yazılı olanların savaşta öldüğünü ve son olarak kamanın kendisine kaldığını güç bela anlattı. Yani kamanın ilk sahibi Türk ölünce onu bir başka arkadaşı almış. O kamayı alan ikinci askerde ölünce onu üçüncü bir asker almış ve 16 kişiden sonra kama bana kadar geldi. Ne söyleyeceğimi şaşırdım böyle bir nezaketin karşısında. Teşekkür etmeye çalıştım hem konuşma hem de beden dilimle. En son birbirimize sarılarak ayrıldık. Sonra Kore'de gittiğim her yerde o askeri aradım ama bulamadım. Belki ölmüştür belki hayatta kalmıştır bilemiyorum ama o Türk askerinin yüzü dün gibi aklımda. (Burada gözlerinde biriken yaşı sildi.)

    KORE SAVAŞINA KATILAN HERKES, TÜRK ASKERİNİN BİR NUMARA OLDUĞUNU BİLİRDİ

    Kore Gazisi Yale Rossett de savaştaki bir hatırasını şöyle anlattı: "Kore'nin Kunuri bölgesinde Çin ordusu bize ani saldırması sonucu birçok kayıp verdik ve benim 5 arkadaşım yaralandı. Ben 25. birlikte askerdim ve yaralıların biran önce hastaneye taşınması gerekiyordu; ama etrafta kimseler yoktu. Bir kamyon geldi fakat yaralıları alamayacağını ve birliğine silah götürdüğünü söyledi. Ben çok sinirlendim tabii. İnsan hayatından daha değerli mi ki silahın önceliği vardı? Neyse, kamyondan sonra bir konvoyun geldiğini gördüm ve yola atladım durmaları için. Beş araçtan oluşan bir konvoydu. En öndeki aracın şoförü indi ama İngilizce bilmiyordu. Anlaşamıyorduk bir türlü. Sonra ikincisi geldi o da çok az İngilizce biliyordu. Tabii ben de çok konuşuyordum telaşımdan o da bir anlam çıkaramadı konuşmalarımdan. Bu arada iki subay geldi. Bende, yaralı 5 askerin olduğunu ve hemen hastaneye kaldırılmaları gerektiğini ifade ettim. Az İngilizce bilen bana gelen kişinin Tugay komutanı olduğunu ve konuşmalarıma dikkat etmemi söyledi. Tugay komutanı az İngilizce bilen askere, 'sen karışma' dercesine bir harekette bulunup bana, 'Sorun nedir asker?' diye sordu. Ben de durumu anlattım ve hemen yaralıların araçlara taşınması emrini verdi. Hatta kendi arabasını da yaralıya tahsis etti ve sırtıma hafiften dokunarak, 'Aferin asker, iyi iş çıkardın' dedi. Kendisi yaya kaldı ama her bir yaralıyı ayrı araçlara koydurarak onların rahat bir şekilde hastaneye taşınmalarını sağladı. O komutanın askerin canına verdiği değeri hiç unutmadım ve o kişinin Türk subayı olduğunu öğrendiğimde de Türk askerinin neden bu kadar savaşta başarılı olduğunu daha iyi anladım."

    Kore Gazisi James Johns ise Türk askerini şöyle anlattı: "Türk askeri için söylenecek çok şey yok aslında. Kore savaşına katılan herkesin bildiği bir gerçekti Türk askerinin bir numara olduğu. Onlar ile ben birkaç kez karşılaştım sadece ama Kunuri'de yaptıkları inanılmaz savunma ile herkesin gözdeleri oluverdiler. İşlerini ciddiyetle yapan bu askerlere birçoğumuz hayatını borçlu."

    KORE'DE TÜRK TUGAYI EFSANEDİR

    Takvimler 1950 yılın gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti, Kore'ye topçu taburu takviyeli bir piyade alayı göndermeyi düşünür. Ancak sonradan bunun tugay seviyesinde olmasına karar verilir. Kore Türk Silahlı Kuvvetleri adı verilen bu birlik; her biri üç taburdan oluşan üç piyade alayı, bir topçu taburu, bir istihkâm bölüğü, bir uçaksavar bataryası, bir ordu donatım bölüğü, bir ulaştırma bölüğü, bir tanksavar takımı ve bir depo bölüğünden oluşur. Gönüllü olanlardan seçilmiş olan bu tugay 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4 bin 414 erbaş ve er olmak üzere 5 bin 90 kişiden oluşur. Tugay komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı seçilir.

    Kore'ye ulaşan tugay Amerikan silahlarını kullanmayı öğrenmek için bir eğitimden geçirildikten sonra 10 Kasım 1950'de cepheye hareket eder. Önce Seul'un 60-100 kilometre kuzeyinde bölgenin emniyet sorumluluğunu üstlenen tugay daha sonra Kunuri bölgesine nakledilir.
    Çin'in savaşa dâhil olmasının ardından BM kuvvetlerinin cephesi yarılmıştır. 9. Amerikan Kolordusu'nun ihtiyat tugayı olan Türk Tugayı, Kunuri bölgesinde direnerek 8. Ordu'nun yok olmadan çekilmesini sağlar. Bu savunma Kore'deki tüm birlikler arasında bir efsaneye dönüşür ve Türk askeri büyük saygı görür. Savunma yalnızca cephede kalmaz kısa zamanda tüm dünyaya yayılarak Türk askerinin gösterdiği üstün başarı takdir toplar. Kore Savaşı boyunca Türkiye toplam 741 şehit ve 2 bin 147 yaralı verir. Bunların dışında Türk birliklerinden 234 asker tutsak ve 175 asker yitik (akıbeti belli olmayan) sayılır.
#25.06.2007 08:54 0 0 0
  • Turk askeri gibi tek bi asker daha varmi bu dunyada

    paylasim icin tesekkurler
#25.06.2007 09:49 0 0 0
  • onlarla ne kadar gurur duysak azdır eline saglık paylasım için
#12.07.2007 16:52 0 0 0
  • bunu anlamalarıda güzel paylaşım için teşekkürler
#20.07.2007 12:51 0 0 0
  • çok değerli bir çalışma emeğnize ve şahsınıza saygı ve hürmetlerimi sunuyorum .
#28.07.2007 09:50 0 0 0
  • teşekkürler
#28.07.2007 10:00 0 0 0
  • çok sağolasın.ellerine yüreğine sağlık arkadaşım.
#28.07.2007 17:21 0 0 0