Akşamları Ne Yapıyorsunuz

Son güncelleme: 19.08.2007 18:00
  • Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
    Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız
    Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?
    Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları
    mı seyrediyoruz?
    Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu
    biliyor musunuz?
    İki türlü hayat var:
    1. Yaşanan hayat,
    2. Seyredilen hayat,
    Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayatı sadeceseyrediyorsunuz !
    Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
    Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
    " Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz "
    diyorsanız, durup bir düşünün lütfen;
    dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
    Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdiki
    kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
    Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa.
    Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire...
    Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
    Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir
    bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
    Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta,
    hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.
    Ne mi yapmalı?..
    1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
    Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı,
    nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın. Çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
    2. Gezin:
    Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı
    paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin.
    Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri
    sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.
    3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
    Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, " Komşu komşunun külüne muhtaçtır. "
    4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın:
    (Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz olsun
    renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye
    ulaşırsınız. "Olmaz ki " diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yere
    ulaşamazsınız. Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır. Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yaşadıklarınızı yazabilirsiniz. Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih
    düşürmelisiniz. Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filan
    anlatacaklarınız olsun.
    Ayrıca unutmayın ki; Hayatı biriktiremezsiniz; Ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.
    Artık cevap gelsin:
    Akşamları ne yapıyorsunuz?..
    YAŞIYOR MUSUNUZ, YOKSA SEYREDİYOR MUSUNUZ?
    CAN DÜNDAR
#30.07.2007 10:36 0 0 0
  • galiba seyretmeye devam ediyoruz.. seyretmek yada yaşamak! seçim sizin?
    güzel bir paylaşımdı teşekkürler...
#15.08.2007 15:41 0 0 0
  • elerine sağlık
#19.08.2007 18:00 0 0 0