
Yusuf Aslanın Son Mektubu - Yusuf Aslanın İdamı

Bütün Akrabalara,
bu mektubumu okuduğunuz zaman artık aranızda olmayacağım.mektubumu senatonun idamlarımızı tasdik ettiğini öğrendiğim anda yazıyorum.şundan emin olmalısınız ki, bugüne kadar davama olan inancım sarsılmamıştır.sehpaya gidene kadar da en ufak bir sarsılma olmayacaktır. ben halkımın kurtuluşu ,türkiye’nin tam bağımsızlığı için savaştım.sizler beni tanıyorsunuz.bir yıldan beri bu bir avuç sömürücüler,vatan satıcıları,isbirlikçiler elindeki bütün imkanlarla bizi dışardan yardim gören, beyinleri yıkanmış,vatan haini,dışardan emir alan,bölücü,diye tanıtmaya ve halkımızdan bizi koparmaya çalıştılar.bu bir avuç azınlığa göre vatanseverlik :vatan satmak, yabancılarla işbirliği yapmak, nato’yu ve amerika’yi savunmak ,6. filoyu ağırlamak, milyonlarca köylünün geçimi olan haşhaş ekimini elinden almak,işçinin grev hakkini engellemek,amerika’ya ve emperyalizme hizmet etmektir. biz bunlara karşı çıktık.bunun için biz vatan haini, onlar yurtsever oldular. bizi bu mücadeleden dolayı, güya adil mahkemelerinde yargılayan ve yine adil kurumları eli ile asacak olanlar bilmelidirler ki . biz halkımızın kurtuluşu ve türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir defa öleceğiz.bizi asanlar şerefsizlikleri ile her gün ölecekler..
özel olarak babasına yazdığı son mektup:
sevgili babacığım,
bu mektubu aldığın zaman ben ebediyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. bir-buçuk seneden beri benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malûm. bu son olayı da metanetle karşılamanızı sadece dileyebiliyorum.
babacığım bu olaydan da annemin ve yücel’in senin tesellilerine ve desteklerine ihtiyaçları çok. bunun için ne kadar metin olursan, hem senin sağlığın için hem de onlar için o kadar iyi olur. elbette ki, yıllarca emek verip yetiştirdiğin bir oğlun, bir günde öldürülmesi kolay göğüslenecek bir olay değildir. fakat siz benim ne için, kimlere karşı mücadele verdiğimi biliyorsunuz. ben bu açıdan rahat ve vicdan huzuru içinde gidiyorum. sizlerin de bu bakımdan rahat ve huzur içinde olduğunuzu ve olacağınızı biliyorum.
babacığım, annemin ve yücel’in senin desteklerine muhtaç olduklarını yukarıda söylemiştim. onları rahat ettirmek için bütün gücünü kullanacağından zaten eminim. babacığım, burada şunu ilave edeyim ki, yücel’in hastalığından kendini sorumlu hissediyorum. yücel için her şeyinizi ortaya koyacağınız konusunda da kuşkum yok. ablamlar için söyleyeceğim; fazla üzülmesinler, olayın sarsıntıları geçtikten sonra normal hayatlarını devam ettirsinler. mehtap’a ne diyeyim... benim için her zaman bol bol öpün.
babacığım, cezaevinde kalan arkadaşları arasıra yoklarsan, hallerini hatırlarını sorarsan çok memnun olurum. herbirisi oğlun sayılır. dışarda bizler için uğraşan dostlarımı ve dostlarını unutmayacağını biliyorum.
mektubum burada biterken sizi, annemi, yücel’i, ablamı, aziz abiyi, mehtap’ı hasretle kucaklarım babacığım...
sağlıcakla kalın.
Yusuf aslanın idamı
Ben halkımın bagımsizlıgı ve mutlulugu için Şerefimle bir defa ölüyorum..
Önce cepleri boşaltıldı.Üstünden çikanlar masanın üzerine kondu.Biraz bozuk para bir kol saati ve iç cebinden çikan iki mektup...-Yusuf "saatı babama verin", dedi.Sonra infaz savcısına..
-"mektuplardan Birini babama yazdım..Birini de köydeki akrabalarıma.
-Herhalde veririsiniz bunları?" dedi.
-Savcı "tabii,veririz Yusuf" dedi. Yusuf'un ayagındaki prangayı çözdüler önce.Elleri arkadan kelepçeli oldugu halde, idam gömlegini başından geçirerek giydirdiler.Yusuf son sigarasını içerken, kalabalıgın arasından birini gördü.Bu Ankara Emniyet Müdürüydü. Yusuf başını kaldırdı ve polis şefinin yüzüne acı bir gülümsemeyle baktı
-"Işkenceler nasıl gidiyor", dedi.. Polis şefi kizardı.
-seni iyi tanıyorum.Bize işkence yaptın
Polis şefiyle tartışmaya başladı.Yusuf, polis şefini yargılıyor ve işkencecilikle suçluyordu.
-Hala işkencecilige devam ediyormusun? diye sordu Yusuf.polis şefi şaskına dönmüştü.
Polis şefi kekeleyerek
-Yanılıyorsun ben kimseye işkence yapmadım!
-Yaptın dedi Yusuf.Sen bir işkencecisin!.
-Çocugun varmı?
Var yanıtıntı verdi polis şefi. -Okula gidiyormu? diye sordu Yusuf.
-Kızım var daha küçük okula gitmiyor".-
Iyi diye gülümsedi.- Onu okutmalısın.. infaz savcısi Samı Ugur'un -Haydi Yusuf demesiyle, Yusuf'un konuşması kesildi.
Yusuf ayaga kalktı, avukatalara baktı ve geldikleri için teşekkür etti.
"Herkese selam" diyerek yürüdü. Sert ve diri adımlarla koridoru geçti.Iç bahçeye baktı
Sonra yeniden yürüdü.sehbaya gelince sag ayagını kaldırdı ve masaya tırmandı.Oradanda hiç durmaksızın taburenin üzerine çıktı.
Cellat koşarak geldi ve ilmigi Yusuf'un boynuna geçirdi.Aynı anda ortallk Yusuf'un gür sesiyle çınladı
"BEN HALKIMIN BAGIMSIZLIGI VE MUTLULUGU UGRUNA ŞEREFIMLE BIR DEFA ÖLÜYORUM.SIZLER, BIZI ASANLAR ŞEREFSIZLIGINIZLE HERGÜN ÖLECEKSINIZ.BIZ HALKIMIZIN HIZMETINDEYIZ.SIZLER AMERIKA'NIN HIZMETINDESINIZ.YAŞASIN DEVRIMCILER.KAHROLSUN FAŞIZM"
Kısa bir duraklamadan sonra, Yusuf tabureyi devirmeye çalıştı.Cellat yetişti.. tabureyi çekti.
Saat 02.25'tir..