EFENDİME MEKTUP

Son güncelleme: 17.08.2007 16:13
  • EFENDİME MEKTUP

    Zafer Şık



    Asrın günahkârları adına, Efendiler Efendisine (s.a.v),

    Sana gel demeye yüzümüz yok Efendim. Sen kabul buyur bizi, sen davet et de biz varalım o ravzay-ı pâkine yalınayak. Gerekirse yollarında emekleye emekleye, hatta sürünerek, yüzüstü gelelim huzuruna. Sen kabul et ki biz senin uğruna her türlü ezâya, cefâya razıyız.

    Sümeyyeler (r.a) misali bizi de ayaklarımızdan bağlayıp develeri ters istikamete sürsünler. Bedenlerimiz iki parça olsun. Vücudumuz tek parça olarak kapına gelmekten utanıyoruz. Bir değil bin parça olsun bedenlerimiz de yeter ki kabul et bizi. Kabul et ki Bilâl (r.a) gibi bizi de kızgın kumlara yatırsınlar ve diyebilelim Allahın huzuruna çıkarken, o gün, senin ve dinin için bütün meşakkatlere katlandık diye. Kabul et ki Habbab bin Eret (r.a) gibi bizi de bir hasıra sarmalasınlar ve sonra da yaksınlar. Senin yolunda feda edilmemiş bir can olarak huzuruna gelmekten utanıyoruz Efendim. Yeter ki sen ümmetim diye kabul et bu asrın günahkarlarını Efendim.
    Bizi de liva-ül hamd sancağının altında topla, o dehşetli günde. O gün öyle dehşetli gün ki bütün beşeriyet hatta peygamberler dahi nefsî, nefsî.. dediği gündür. Sadece senin ümmetî, ümmetî.. diyeceğin o günde, bizi yani bu acizleri, bu günahkar ümmetini bir halimizle perişan bırakma Efendim.

    Öyle bir hale düştük ki Efendim, gündüzlerimiz bile siyaha boyandı. Sen kokmayan gülleri büyüttük bahçelerimizde. Senin için olmayan neyimiz varsa hep renksiz, neyimiz varsa hep yağmalandı çaresiz. En kutsal hediyesiydin Yaradanın bize. Heyhat ki koruyamadık tam manasıyla seni. Asır, sinede ateş misali oldu.. İman elde kor gibi Efendim. Sevgili diye yılanlar atıldı koynumuza.

    Ey Güllerin Sultanı! Sana gel demeye yüzümüz yok. Sen davet buyur bize. Biz gelelim alemlere rahmet olan Senin nurlu eşiğine. Davet et ki bütün meşakkatler kabulümüzdür. Tek temennimiz bu asrın biz çaresizlerini de Ey rabbim! Bunlar da benim ümmetimdendir demendir. Toprak olup aslımıza döneceğimiz günler elbette uzak değildir. Bir tebessüm buyur ki gittiğimiz yerler nurunla aydınlansın Efendim.

    Amellerimiz bizi cennetin yanına bile götürmez ki sana muhabbetimiz olmadan. Bizi ümmetim diye kabul et ki asırlardır hep dünyaya bel bağlamış şu günahkarların artık Senin muhabbetinle yürekleri taşsın cihandan, cuş-u huruşa gelsin yüreklerimiz sana olan aşkla.

    On dört asır evvelinden Ümmetim yağmur misalidir. Evveli mi ahiri mi hayırlıdır bilinmez buyurmuştun. Ama Efendim, biz haramlarla günahlarla hemhal olduk daim. İçimiz dışımıza bir çevrilse ne kadar acınacak halde olduğumuz görülecek. Allah ise bu halimiz mahşere sakladı. Bu yüzden başımız önümüzde eğik, bu yüzden sana Gel Ey Efendim diyemiyoruz. Çünkü sana gel demekten utanıyoruz Ey Gönüllerin Şehremini. Öyle ise biz gelelim kapına. Kapına gelip Kıtmirin olalım Senin daima.
    Kabul et nolur. Yoksa başımıza dağlardan daha büyük taşların yağacağı gün yakındır. O gün kaçacak yer olmayacak Efendim. Azığımız olan salih amelleri boynumuzda gerdanlık yapamadık bu dünya zindanında. Kalplerimiz taş kesildi Ey Gönüllerin Sultanı! Ummanlar çekilip kurudu birer birer. Hayat çöl ortasında kaldı çaresiz.

    Sana gel diyemiyoruz Efendim, doğ gecelerimize diyemiyoruz sana Sultanım. Ama nolur sen kabul et de senden gayrı neyimiz varsa hepsini geride bırakıp sana gelmek istiyoruz. Af diliyoruz kapında. Ey Güllerin Sultanı! Bize yüzünü çevirme nolursun.

    Efendim! Sana salât olsun.. selamlar olsun..

    Bizleri sana ümmet yapana hamdler olsun..
#11.02.2006 09:59 0 0 0
  • ablam emeğine ,yüreğine sağlıkk ...hepiniz allha emanet olun
#11.02.2006 13:40 0 0 0
  • Sevgili!
    Sen gitmiştin...
    Koyup bir başımıza, bırakıp pak ellerimizi, gurbetlerine salmıştın bizi.
    Yetim kaldık, öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi yokluğunda...
    Sen gitmiştin...
    Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz şimdi.
    Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor yamaçlarda.

    Sevgili!
    Nasıl iltica edelim sana ;
    huzuruna nasıl varalım, yalvaralım?!.
    Ve duyurabilsin mi sesini!?.
    Efendim, duyar misin sesimizi?..

    Sevgili!
    Sen aşk ikliminde sultan, sen güzellik şahikasında dolunay, sen vefa göğünde hilal.
    Biz bir bakışının dilencisi,
    biz dolunay tutkunları,
    biz bayramı gözleyen oruçlar.
    Güzellik ordusunun hakanı sen, gam ruzigârinda gedalar biz.
    Sen imrenme, biz ayıplanma.
    Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah yoksullar.
    Sen sabah yıldızlarının ışığı, biz gaflet uykusunda kervancı.
    Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz,
    kumrular ve bülbüller seni bestelemekte oysa.
    Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver efendim,
    düşkünlerine, savrulmuşlarına kulak ver.
    İtivermezsin elinin tersiyle bizi, değil mi efendim?..

    Sevgili!
    Sen gitmiştin...
    Yokluğunda kaybettik önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da.
    Hasretinle akan zamanlarda cevherimiz özden, madenimiz mıknatıstan ayrıldı.
    Sen gitmiştin...
    Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı sengsarlara;
    ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi.
    Sen gitmiştin...
    Çelik mermere çarptı, iradeye ateş düştü yokluğunda.
    Hasretinden akıllar yitirildi efendim,
    gönüller gölgelere düştü.
    Kucak kucağa güneşlerimiz söndü,
    dudak dudağa denizlerimiz kurudu
    ve sen gitmiştin efendim.
    Sen gitmiştin...
    Seninle birlikte her şeylerimiz gitti.
    Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden sonra;
    kanlarımız sahralar doldurdu.
    Kelimelerimiz anlamlarını yitirdi,
    kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına...
    Hiçbir şey kazanmadık ayrılığında, efendim,
    hiç kâr elde edemedik.
    Aldandık, hep aldandık.
    Delilimizi yitirdik, delillerimizi yitirdik.
    Dillerimiz dilim dilim edildi efendim.
    Bize sevmeyi unutturdular ilkin;
    sonra sevginin ne olduğunu...
    Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz, gönlün kendisine ihanet ediyorlardı artık.
    Vurgunlar yedik pes pese efendim...
    Ve sen gitmiştin.

    Sevgili!
    Sen gitmiştin...
    Biricik sığınağımız, varlığımızın övüncü, yüz akımızdın.
    Hayırları söyleyip gitmiştin,
    biz ser işler olduk.
    Uzun uzun emellere kapıldık,
    kapılanıp kaldık umutların kapısında.
    Yolunda yürümekten üzerimize düşen,
    baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep efendim.
    Ellerimiz vardı açıldıkça dolan, uzandıkça verilen;
    böğrümüzde kaldı ellerimiz.
    Hanım idik halayık olduk;
    bay idik köle edildik.
    Sen gitmiştin...
    Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler.
    Aşk dervişleri avare, pejmürde, hercâyî rüzgârlara kapıldılar,
    dönüşlerinin ahengini kırdılar.
    Bölük bölük kadınlarımız,
    grup grup erlerimiz,
    demet demet çocuklarımız,
    kimi güler, kimi ağlarken yitirdiler kendilerini.
    Ve sen gitmiştin efendim...
    Sevgili!
    Hani bir aşk idin, bir güzellik idin sen, güzellikle askın kesiştiği
    prizmada.
    Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;
    aşkın o aynanın cilası idi hani.
    Güzelliğin olmasa efendim,
    aşkı hiç bilmeyecekti cihan;
    aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı.
    Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına
    durmuştu efendim...
    Ve sen gitmiştin...
    Sevgili!
    Derd ile ağlayandın; hem derde salandın!..
    Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi, hastaların merhemiydin.
    Saadetle yasamış, saadet çağını yaşatmıştın.
    Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş,
    "Lâ" ile "Illa"yi i'câz ile sen dillendirmiştin.
    Sen gidince, ey sevgililer sevgilisi, güvercinlerimiz tuzaklara esir düştü;
    Hüdhüdlerimizin mil çekildi gözlerine.
    Artık düşmanlarımız dostlar arasında;
    dostumuz düşman içinde.
    Divanelere döndük, yaya kaldık yolunda.
    Kendimizi unuttuk, seni bilmez olduk...
    Sana muhtacız!..
    Sana en fazla muhtacız.
    En fazla sana muhtacız.
    Uyandır bizi uykumuzdan...
    Gel ey sevgili!
    Bir gelişle gel, bir gülüşle gel.
    Doğ ufkumuza, sar dünyamızı, gir gönlümüze yeniden...
    Sana muhtacız...

    Sana en fazla muhtacız
#11.02.2006 15:14 0 0 0
  • Rabbim bizleri Peygamber şefaatine nail eyle...
    sağol arkadaşım Allah razı olsun güzel bir yazı
#11.02.2006 15:18 0 0 0
  • ecmain olsun inşallah.efendimize layık bir ümmet olmak dileğiyle.selam ve dua ile
#13.02.2006 12:37 0 0 0
  • allah razı olsun
#14.02.2006 11:35 0 0 0
  • Allah razi olsun eline diline saglik arkadasim
#18.02.2006 01:42 0 0 0
  • ellerine saglik kardesss
#18.02.2006 02:03 0 0 0
  • Ellerinize Emeginize Rahmet
#18.02.2006 02:52 0 0 0
  • Sagolun allah razı gelsin
#18.02.2006 16:12 0 0 0
  • Allah razı olsun sahabeler.

    Cezakallahu hayran
#19.02.2006 22:33 0 0 0
  • Rabbim bütün ümmeti Muhammedden razı olur inşallah.selam ve dua ile
#21.02.2006 12:32 0 0 0
  • Paylaşımın için çok sağol,ellerine sağlık.Bu güzel bilgiler için tekrar sağol.
    Allah (c.c) razı olsun.
#10.03.2006 00:36 0 0 0
  • as.ecmain olsun inşallah arkadaşlar.bunlardan ders çıkarırız inşallah.selam ve dua ile kalın
#11.03.2006 12:47 0 0 0
  • Allah razı olsun paylaşım için...
#12.03.2006 00:22 0 0 0
  • paylaşan yüreğinize sağlık.
#14.03.2006 04:26 0 0 0
  • Allah razı olsun
#12.05.2007 11:32 0 0 0
  • Allah razı olsunn
#17.08.2007 16:13 0 0 0