Osmanlı Döneminde Kırşehir
Anadolu'da Osmanlı egemenliğinin kesin olarak kurulmasından yani Fatih Sultan Mehmet'in Anadolu Türk birliğini sağlamasından sonra Kırşehir'de Celali isyanları dışında XIX.yy.ın sonlarına kadar kayda değer önemli olaylar görülmez,
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda Ahiliğin büyük rolü olmuş, düzenli ordunun yani Yeniçeri Ocağı'nın kuruluşu sırasında Hacı Bektaş Veli'nin etkileri görülmüştür. Yeniçeriler Hacı Bektaş'ı "Pir" olarak kabul etmişlerdir. Katip Çelebi Seyahatnamesinde; Kırşehir için, havası güzel bir sahrada kurulduğunu, üzerinde bir kalesi olduğunu yazmaktadır.
1527'de Hacı Bektaşi Veli'nin torunlarından Kalender Çelebi Ankara-Kayseri yöresinde ayaklanmıştır. Bu ayaklanma büyüyünce Kanuni Sultan Süleyman, Sadrazam İbrahim Paşa komutasında bir orduyu 1528'de Kırşehir yöresine yollamıştır.
1560'lı yıllara gelindiÄŸinde Anadolu'da yoÄŸun bir kargaÅŸa daha yaÅŸanmıştır. Halkı zorla soyan Hakibe Sührap adlı eÅŸkıyaları cezalandırmak için Kanuni KırÅŸehir beyi MemiÅŸ Bey'e emir vermiÅŸtir. Fakat durum, yani halktan zorla vergi toplandığı KırÅŸehir kadısının İstanbul’a gönderdiÄŸi mektuplardan anlaşılmaktadır. 1580'de KırÅŸehir'de bazı medrese öğrencilerinin ayaklandığı görülmüştür. Bu öğrencileri cezalandırmak için Çıkartılan ferman, bazılarının iÅŸine gelmiÅŸ, bunları fırsat bilen bir kısım görevliler halka zul*metmeye baÅŸlamıştır. 1584'de bu ayaklanmayı bastırmak için gönderilen Mısır valisi Åžehzade Mehmet'in adamları bir çete oluÅŸturarak KırÅŸehir'deki köyleri basmıştır ve suçsuz insanları öldürerek mal ve paralarına el koymuÅŸlardır.
1604-1605'de Hızır isimli bir eşkıya 500-600 kişilik bir güç ile Niğde ve Kırşehir sancaklarını istila edip, yağmalamıştır. Onun öldürülmesinden sonra yerine geçen Bıyık Ali'de, Kuyucu Murat Paşa'nın Celali isyanlarını bastırmak için çıktığı sefere kadar, böl*gede zulüm ve baskısını sürdürmüştür. Yine ünlü Celalilerden Tavıl Ahmet Paşa'nın kar*deşi olan Meymun, çevresine topladığı 7.000 kişi kadar bir kuvvetle Kırşehir ve çevre*sini talan etmiştir. Kuyucu Ahmet Paşa, Meymun ve adamlarını yenilgiye uğratarak öldürmüştür (1607).
Devlet otoritesinin zamanla zayıflaması "ayanları" ortaya çıkarmıştır. Ayanlar Kır*şehir ve dolaylarında da etkili olmuştur. Bunlardan Çapanoğulları Kırşehir'de de etkili olmuştur. Devlet ise, ülke düzeninin sağlanması ve asker toplanmasında ayanlardan yar*dım istemek zorunda kalmıştır. 1797 sonunda Vidin ayanı Paspanoğlu Osman ayaklanınca, devlet Çapanoğlu Süleyman Bey'den yardım istemiştir. O da Kırşehir ve yöresin*den asker toplamıştır. 1799'da Fransızları Mısır'dan çıkarmak için yapılan hazırlıklar sırasında Çapanoğlu Süleyman Bey'in 1866'da başlayan Osmanlı-Rus savaşına asker göndermesine karşılık, II. Mahmut, Süleyman Bey'e 1808'de Şarkikarahisar sancağı, 1810'da Kayseri sancağı mütesellimliğini, 1811 'de Kırşehir sancağı mütesellimliğini ver*miştir.
Kırşehir XIX.yy. ortalarında önemini yitirmiş ticaret yolları üstünde küçük bir durak yeri haline gelmiştir. Bu sıralarda nüfusu yaklaşık 3500 kadardır. Yüzyılın sonlarına doğ*ru Ankara iline bağlı sancak merkezi halindeki şehrin nüfusu 8.462 olarak gösterilmek*tedir. Kırşehir kazası merkez kazadır. 185 köy Kırşehir'e bağlıdır. Bu dönemde Kırşe*hir'de 4 medrese, 1 idadi, 1 rüştiye, 2 iptidaiye, mahalle ve köylerde 25 sıbyan mektebi ve 1 Ermeni mektebi vardır. 1603 ev, 10 han, 600 dükkan, 6 kahve, 25 cami, 19 mescit, 1 kilise, 1 kışla 1 depo, 1 cephanelik bulunmaktadır. İdadi mektebi 1889'da yapılarak eğitime açılmış, 1903'de bir tadilat gördüğü belirtilmektedir.
Osmanlının ilk dönemlerinde Kırşehir, Karaman eyaletine bağlı bir sancak duru*mundadır. 1867'de sancak haline gelmiştir. 1902'de Ankara'ya bağlı bir sancak olan Kır*şehir'e Avanos, Keskin ve Çiçekdağı ilçelerinin bağlı olduğu görülmektedir.
KırÅŸehir 1874'de büyük bir kıtlıkla karşılaÅŸmıştır. 15 Mayıs 1874'de İstanbul’da ya*yınlanan Basiret Gazetesi, KırÅŸehir'den gönderilen mektuplara dayanarak; köylünün,kıtlıktan ölmüş hayvan, aÄŸaç kabuÄŸu ve ayrık otu yemek zorunda kaldığını yazmaktadır.