MUĞLA TÜRKÜLERİ

Son güncelleme: 27.10.2009 11:22
  • MUĞLA TÜRKÜLERİ



    Bodrum Hakimi
    Çökertme
    Ferahidir Gızın Adı
    Karaova düğünü
    Ormancı


    ÇÖKERTME TÜRKÜSÜ HİKAYESİ

    Memleketin keşmekeş içinde olduğu, işgal ordularının yurdu parsellediği yıllardı.Ege 'de Yunan var.Eli silah tutan tüm gençlerin bellerinde pistov,
    ellerinde Rus filintası, sırtlarında yatakları, dağları, taşları, ovaları mesken tuttukları yıllar...Küçük Menderes 'ten, Köyceğiz'e, Denizli 'den Bodrum'a her karış toprakta onların alın teri.
    Bir yandan işgalcilerle boğuşuyorlar, bir yandan da devletin seçip gönderdiği yöneticilerle.Bir yandan düşmanı kovalarken diğer yandan da işbirlikçilerle boğuşuyorlar.İşte o yıllarda Halil adlı
    yiğit bir delikanlı vardı.Mertti.İyi silah kullanır, üç kuruşluk mevkiye boyun eğmezdi.Çam yarması gibi, kaşı gözü ,eli yüzü düzgün, cesurdu.Yiğitliği de dillerdeydi.Bir de "Bodrum kaymakamı"
    vardı.Halk düşmanı , astığı astık, kestiği kestik.İstanbul 'un da gözde adamı.Adına da "Çerkez Kaymakam " derlerdi.Halk arasında "Kalleş Kaymakam" Bir eli yağda bir eli balda.Sandal sefaları,
    gece alemleri...Etrafında etek öpenler, fedailik yapanlar...Milletin kıtlıktan kırıldığı günlerde yağlı ballı yemeklerle donatılmış sofralar...

    Bir de güzelliği tüm yörenin dilinde Çakır Gülsüm vardı.Bitez yalısında otururdu.Sahilde şipşirin bir köy.Köyün yakınlığından adına "Bitez yalısı" demişler.Herkes güzel Gülsüm 'ü yiğit Halil 'e yakıştırıyordu.
    Gülsüm adı Halil 'le beraber anılırdı.Bunca dillenen güzellik Bodrum Kaymakamının kulağına da ulaşmıştı.Etrafındaki dalkavuk çömezler kaymakamın kulağını doldurmuşlar."Gülsüm güzel kız.Saraylara layık.Halil
    gibi baş kaldırmış bir eşkıyanın eline düşerse yazık olur.Sen evet de on Gülsüm getirelim sana.Zaten Halil dağda, çetelerle dolaşıyor." diyerek şişirmişler.Amaçları kaymakama yaranmak, hem de çıkarlarına
    taş koyan Halil 'e zarar vermek...

    Çerkez Kaymakamın 'ın çok hoşuna gitmiş bu düşünce .Hem güzel Gülsüm'e sahip olacak, hem de büyüklerinin kulağına gitmiş bir efenin nişanlısını kaçırıp daha da yaranacak onlara.Kaymakam Bitez yalısına göndermiş kolcularını.
    Bir feryat, bir figan sarıp sarmalıyıp götürdüler Gülsüm 'ü.Gülsüm 'ün apar topar içine atıldığı sandal kıyıdan uzaklaşmak üzereyken çökertme tarafından hızlı hızlı gelen sandal göründü.Sandalın kürekleri kanat gibi açılıp kapanıyordu.
    Bir yanda kaymakam kolcularının sandalı bir diğer yanda da Bitez yalısına girdi girecek olan Halil'in sandalı.Yanında en güvendiği arkadaşı İbrahim Çavuş.İbrahim Çavuş asılmış küreklere, Halil ise ayakta gözünü siperlemiş eliyle kolcuları
    gözlüyor.Millet sahile dökülmüş yürekleri ağzında seyrediyor onları.

    Halil'in sandalı uçuyor gibi.İki sandal burun buruna geldi vuruşma başladı.Patlayan silah sesleri.Ve ardından Gülsüm'ün figanı.İbrahim Çavuş'un figanı. İbrahim Çavuş kapanmış sandala haykırıyordu."Gitti.Yiğit Halil gitti.Vurdular Halil'i.Kalleş
    Kaymakamın adamları vurdu Halil'i.
    Kolcuların sandalı Bodrum'a hızla Gülsüm 'ü götürürken, Halil'in sandalı da ağır ağır sahile yaklaşıyordu.Sonra sandaldan çıkardılar Halil'i.Oluk oluk kan akıtordu. İbrahim Çavuş'un kollarında verdi son nefesini.Sonra kalabalığı bir uğultu sardı.
    Bir hıçkırık, bir gözyaşı seli.Bunların arasından da yanık içli bir ses yükseldi.Ağlayan,ağlatan...
#26.08.2007 02:54 0 0 0
  • <qwadgfhj
#27.10.2009 11:22 0 0 0