Cennet Bedava, Cehennem Parayla...

Son güncelleme: 29.09.2007 20:59
  • cennet bedava cehennem parayla sizce hangisi arkadaşlar kolay

    * Namaz kaç para?

    * Abdest kaç para?

    * Şehadet kaç para?

    * Namuslu yaşamak kaç para?

    * Kur'an okumak kaç para?

    * Terbiyeli olmak kaç para?

    * Şerefli yaşamak kaç para?

    * Günahtan korunmak kaç para?

    Bir de Cehennemin Fiyat Tarifesine Bakalım;

    * Namussuzluk parayla

    * Kumar parayla

    * İçki parayla

    * Zina parayla

    * Şerefsizlik parayla

    * haramların hepsi parayla

    * Cehenneme giden bütün yollar parayla...

    Birileri parayla Cehennemi kucaklıyor da, bedava Cennet'e gelmiyor.
    Hem Cehennem'e girmek için sadece para da yetmiyor başka bi takım vasıflarınız da olsması lazım;

    * İnkârcı olacaksın.

    * Kur'ân-ı Kerîm'i beğenmeyeceksin.

    * Dinin emirlerine karşı geleceksin.

    * Allah'ın emirlerini yaşamaya değer görmeyeceksin.

    * Bu asırda Kur'ân-ı Kerîm bizi idare edemez, diyeceksin.

    * İçki, kumar, zina, hırsızlık, hortumculuk günah değil diyeceksin.

    * Fâiz alıp-vereceksin.

    * Rüşvet alıp-vereceksin.

    * Yalan, dedi-kodu, gıybet, iftira, dalga, dubara ile sarmaş dolaş olacaksın.

    * -helâl tanımayacaksın.

    * İnsanları aldatacaksın.

    * Namaz, oruç, zekât gibi ibâdetlerin semtine bile uğramayacaksın.

    * Yetim malını zimmetine geçireceksin.

    * Eline geçen imkânları ve fırsatları har vurup harman savuracaksın; yani israf edeceksin.

    * Kul hakkını zimmetine geçireceksin. Bu hakla ahirete göçeceksin.

    * Konuştuğun zaman yalan söyliyeceksin. Vaad ettiğin zaman yerine getirmiyeceksin. Sana emanet edilene ihanet edeceksin.

    * Karının, kızının, oğlunun derbeder yaşantısına göz yumacaksın.

    * Menfaatin için mukaddesatını ve mukaddeslerini satacaksın.

    * Kendin ve aile efradın için Müslümanca yaşanacak bir ortam oluşturmayacaksın.

    * Neslin bozulmasına zemin hazırlayacaksın.(özellikle bu madde birçoğumuzu ilgilendiriyor galiba)
    ALINTIDIR
#29.09.2007 20:41 0 0 0
  • Büyük ALLAH erenlerinden Hasan Basri velilik mertebesine erismeden once,
    gençliginde ucari ve capkin bir delikanliydi.
    Isi gucu,en sik elbiselerini giyip suslenerek Basra caddelerin de
    guzel ve alimli kadinlarin pesine takilip tavlamakti.
    Sabahtan aksama kadar o cadde senin bu cadde benim,
    hep sokaklarda dolasarak guzel kadinlari kollardi.
    Gunlerden bir gun karsisina guzel bir kadin cikti.
    Kadin oylesine duzgun bir boy ve posa oylesine oylesine cekici
    ve alimli bi guzellige sahipti ki
    ona birden vurulup tutulmustu.
    hele gozleri ise busbutun bitiriyordu.
    Bu büyülü ve surmeli gozlere tum varligini verebilirdi.

    Hasan Basri kadinin pesine takildi.
    Laf atiyor sakintilik ediyor,vaadlerde bulunuyordu.
    Fakat kadindan hicbir karsilik alamiyordu.
    Sarkintiligin ardinin kesilmeyecegini anlayan namuslu kadin
    Hasan basri ye donerek kendisini bi sure aci aci suzdukten sonra;"-Bey efendi lutfen pesimi birakin.ben namuslu bir kisiyim.
    Sizde ar namus yok mu?"diye tersler.
    Hasn Basri ise,"bunun ar namusla ne alakasi var sizden hoslaniyorum .
    Sonra utanilacak bi sey de yok.Hem sonra kimden utanayim ki?"der.
    Buna karsilik kadinin cevabi kesindir:
    "Hain gozlerin ihanetini ve gonullerin gizlediklerini bilen yuce Allah'tan."

    Bunu uzerine genc Hasan Basri basindan asagi bir kazan kaynar su
    dokulmuscesine irkilir ve yureginin derinliklerinde acili bir sizi duymaya baslar.
    Oylesine beklenmedik cevap karsisinda mahcubiyetten mahcubiyete girer.
    Fakat buna ragmen kaynayan delikanliktan dolayi ve kudurganlasan
    sehevi duygularina hakim olamaz.
    O yuzden kadinin pesini birakmaz.
    Ha bire kadini kollar ve teslim bayragini cekecegini bekler.
    Kadin "Neden pesimden geliyorsunuz? "diye ikinci defa cikis yapar.
    Hasan Basri de"ne yapayim,surmeli ve cekik gozlerinize vurgunum.
    "Caresiz kadin oyleyse niraz bekleyin.
    Dilediginizi yerine getirecegim"der kosar adimlar la uzaklasir.
    Bi sure sonra kadinin hizmetcisi elinde bir tabakla geri doner.
    hizmetci tabagi gosterir ve soyle der
    "bunlari size hanim efendi gonderdi.
    baskalarini tesiri altina alarak Allah yoluna yarismayacak
    hareketlere surekleyen boyle gozleri ben istemiyorum,dediler"

    Beyninden vurulmusa donen Hasn Basri sasirip kalir.
    Gercekten onundeki tabakta az once pesini takip ettigi kadinin gozleri,
    butun canliligi ve tazeligiyle durmaktadir.
    Demekki irz ve namusunu herseyin ustunde tutan kadin
    bu ugurda o guzel gozlerini tereddutsuzce feda etmisti.

    Demekki Allah yolun dan sapmamak icin gerektiginde
    dunyasini aydinlatan organlarini bile sakinmayan dogru ve durust mu'minler vardir.
    Demekki insan oglu irz ve namus ugruna hic birseyden cekinmemelidir.
    ALINTIDIR
#29.09.2007 20:43 0 0 0
  • Onlar oruç tutmadılar

    Peygamberimiz bir gün ashabına oruç tutmalarını emrederek:
    - Ben izin vermeden kimse orucunu açmasın, buyurur.
    Herkes orucunu tutar. Akşam olunca, teker teker müracaat edenlere, iftar müsaadesi verir. Bu arada bir adam gelerek:
    - Ya Resulullah! İki genç kız oruç tuttu ve yoruldular. Zat-i alinize gelmeğe utanıyorlar. Müsaade buyurursanız iftar etsinler, dedi. Resul-i Ekrem (s.a.v.) müsaade etmedi. Adam iki defa daha geldi. Sonunda Resulullah (s.av.)
    - Onlar oruç tutmadılar. Bütün gün insanların etini yiyenler, nasıl oruçlu olurlar? Git onlara söyle: Oruç tuttularsa, istifra etsinler bakalım, buyurdu.
    Adamcağız gitti, gerekeni söyledi. Onlar da denileni yaptı ve kan parçaları kustular. Adam Resülullah Efendimize dönerek vaziyeti bildirdi. Bunu üzerine Peygamberimiz (s.a.v.):
    - Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki; eğer kusmayıp bu kan parçaları midelerinde kalsaydı, onalrı cehennem ateşi yerdi.
    ALINTIDIR
#29.09.2007 20:44 0 0 0
  • İnce ve Nazik oLun

    Padişah, yaşlı bir adama sorar:


    - İslâm'ın şartı kaçtır?


    - Sekizdir, padişahım...


    - Olur mu, beş değil mi? diye sinirlenen padişahla yaşlı adamın arasına, arayı bulmak için, vezir girer:


    - Padişahım! Bu yaşlı 'sekiz' dedi diye, İslâm'ın şartı 'sekiz' olmaz, bırakalım saysın.

    Padişah biraz daha sakin bir tavırla, yaşlı adamın sözlerini dinlemeye baslar:


    - Kelime-i Şehadet, Zekat, Namaz, Savm(oruç) , Hacc, Idare, Müdare, Dübare...
    Padişah şaşırmıştır:
    - İlk beşini biliyoruz da, sonraki üçü ne oluyor? İdare, müdare, dübare ne demek ya hu?
    - Padişahım insanları idare etmesini bileceksin. İnsanlara güler yüzlü davranacaksın, insanlarla
    münasebetlerini güzel tutacaksın.*

    'O vakit, Allah'tan bir rahmet ile, onlara yumuşak davrandın, şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç
    şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet, bağışlanmaları için dua et, iş hakkında da onlara danış,
    kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven; çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.' (Âl-i Imran, 3/159) Mahzun bir kelime haline geldi günümüzde 'incelik'...
    Kalıplaşmanın beynimize doğru sirayet etmeye başladığı bir zamanda, garip kaldı 'nezaket'...
    İnsanlar; yaptıkları hataları, konuştukları gayr-i ahlakî sözleri sarf edeliden beri, aslında sıkça
    kullanılması gereken, 'sürç-ü lisan ettik ise affola' cümlesi de pek kullanılmaz oldu...
    Oysa gönüllere girmek için, gümrüğünde vize istenmeyen, insan ilişkilerini geliştiren, kaynaşmayı
    sağlayan davranışlar ve sözlerdir nezaket ve incelik...
    Yaşlı adamın tavsiyelerinden biri olan 'dübare'; toplumdaki sosyal münasebetlerin Müslüman için
    ne kadar önemli olduğunun vurgulanmasıdır. İkili diyalogları negatif olan insan, toplumda kime hitap edip,
    ne anlatacak acaba?
    'Müdare' (güler yüzlü olma) , psikologların da inceleme alanındadır: İnsan tebessüm ettiğinde yüzünde
    17 kas, suratını astığında(somurttuğunda) ise 48 kas çalışır, bu yüzden tebessüm etmeyen insanın yüzünde
    yaşlılık belirtileri çabuk görülür derler.

    Simdi Hz Ömer() 'in incelik ve nezaketine bakalım:
    Savaşta sağ kolunu kaybeden Hz. Amir(r.a) 'in, Hz. Ömer() 'in huzuruna getirilen sofradan bütün
    ısrarlara rağmen uzak durması, Hz Ömer(r.a) 'in:
    'Sağ elin olmadığı için, sol elin ile yemek zorunda kalacaksın, bu yüzden sofradan uzak duruyorsun.
    Şunu iyi bil ki; içimizde (senden başka) , bir uzvu kendisinden önce cennete girmiş kimse yoktur.
    Senin oturmadığın sofraya oturmak, bizim için çok acı olur, oturduğun sofraya oturmak ise,
    şereflerin en yücesidir.'
    buyurması ve devam ederek:
    Ey Rabbim! Biz senin yolunda bir organımızı feda edemedik, ama feda eden bir kardeşimizle ayni sofrada
    oturduk, onun hürmetine bizi affeyle diye dua etmesi ne büyük incelik ve nezakettir...
    ALINTIDIR
#29.09.2007 20:51 0 0 0
  • Elerine sağlık
#29.09.2007 20:59 0 0 0