Rahime Hatun ve Andırınlı Danacı Mahmut'un Hikayesi

Son güncelleme: 09.01.2012 13:24
  • Rahime hatun'un hikayesi - Rahime hatun kimdir - Andırınlı danacı Mahmut ve Rahime Hatun hikayesi - Rahime hatun ve Andırınlı Danacı Mahmut hakkında
    "5 Ağustos 1920... Sıcak bir yaz günü. Osmaniye'nin Alibeyli mahallesin deki Hacı Ökkeş Ağa'nın konağının bulunduğu yer kan ve barut kokuyor
    Rahime Hatun 5 Ağustos 1920 tarihinde Fransız bayrağını Osmaniye
    şehir merkezindeki konaktan indirmek için en önde hücuma kalktı.
    Rahime Hatun, göğsünden aldığı kurşunlarla şehit düştü.
    Bir Andırınlı Danacı Mahmut onu omzunda cephe gerisine taşıdı.

    "5 Ağustos 1920... Sıcak bir yaz günü. Osmaniye'nin Alibeyli mahallesin deki Hacı Ökkeş Ağa'nın konağının bulunduğu yer kan ve barut kokuyor. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte Kuvayı milliye'ye bağlı çetelerin saldırısı devam ediyor.Karşıdaki konakta dalgalanan Fransız bayrağını indirmek, düşman askerlerini teslim almak ve şanlı Türk bayrağını dalgalandırmak için saldırıya geçenlerin başında Osmaniye'nin Raziyeler köyünden Rahime Hatun'da var. Yanında bulunan Kadir Çavuş ve 9 silah arkadaşı ile birlikte diğer çeteler düşmana silah atışı yapıyorlar. "Allah, Allah" sesleriyle saldırıya geçen Rahime onbaşı, tel örgülere yaklaştığı bir sırada karşıdaki düşmanın attığı kurşunlarla omuzundan vuruluyor, yere düşüyor...
    Çatışmalar saatlerce sürüyor. Bir ara silah sesleri kesiliyor. Çeteler içinde bulunan Andırın'ın köleli köyünden Danacı Mahmut " ben onun (Rahime onbaşının) cesedini orada bırakmam, alır gelirim" der. Siperinden çıkar. Rahime Hatun'un vurulduğu yere gider. Ateş eden olmaz. Rahime'nin cesedini sırtına alır, değirmene kadar götürür. Orada bulunan arkadaşları "Mahmut, bunu ancak sen yapabilirdin" der".
    Bu açıklamaları 31 Ağustos 2000 tarihinde bize yapan Adana Öğretmen Lisesinden Ömer Arslantaş, Danacı Mahmut'un köylüsü."Bunları Danacı Mahmut bana anlattı, ben de sana anlatıyorum" derken duygulanıyordu. Aslı Düziçi'nin Böcekli köyünden olan Danacı Mahmut, Andırın'ın Köleli köyüne göç eder, yerleşir. Gençliğinin baharında askere çağırırlar. Filistin cephesinde Osmanlı ordusunda düşmanlara karşı savaşır. Görevini yapmayanlar, dönekler, hainler, ihbarcılarla iç içedir. Ama o kaderinin cilvesi olarak kişiliğinden gelen cesaretle görevini yapmaya çalışır. Osmanlı'nın çöküşü ve arkasından Çukurova' da başlayan Fransız işgali ile birlikte eline silahı alır, Osmaniye cephesindeki savaşlara katılır.
    Danacı Mahmut, 1970'li yılların başlarında Osmaniye'ye gelir. Çınarlı kahveye oturur. Yanında oturan yaşlılar, koyu bir sohbet içindedirler ve Rahime Hatun ile ilgili hatıralarını birbirlerine anlatmaktadırlar. Danacı Mahmut, kulak kabartır, dinler "Rahime Hatun'un vuruluşu ve alınıp getirilmesi anlatılmaktadır"...
    Danacı Mahmut: "Rahime Hatun'un cesedini alıp getiren kimdi?"diye sorar.
    Yaşlılar: "Danacı Mahmut adındaki bir Andırınlı idi" der.
    -Görürseniz tanır mıydınız- diye sorduğunda yaşlılar bu sese kulak veri verirler. İçlerinden birisi "Vay Mahmut, sen misin?" der. Boynuna sarılır ve öper. Danacı Mahmut, bu olaydan kısa süre sonra 1973 yılı Şubat ayında Ramazan ayı arifesinde ölür, mezarı Köleli köyündedir. Danacı Mahmut'u her köye varışında ziyaret eden Ömer Arslantaş, savaş görmüş gaziye çay şeker hediye eder, hatıralarını dinler. Danacı Mahmut, kurtuluş savaşından sonra istiklal madalyası almak ister, sıra kendisine geldiğinde kırmızı şeritli madalya bulunmadığı için, alamaz. Atatürk kendisine imzalı yazılı bir belge verir. Danacı Mahmut, son nefesini verirken bile Filistin cephesinde baldırından ve kasığından aldığı kurşun yaralarının izlerini taşımaktadır.
    Rahime Hatun Raziyeler köyü, kanlı geçit mahallesinde 1890 yılında doğmuştur. Köse Abdullah ve Hatice'nin kızıdır. Aynı köyden Demirali'nin oğlu İbrahim ile evlenir. İbrahim, üzerine ikinci bir evlilik yapınca kocasından ayrılır. İkinci evliliğini Çalıkoğullarından Vız Ali ile yapar, mutlu olamaz yine ayrılır. Hayat mücadelesini tek başına yapmaya başlar. İyi ata biner, mavzer atışı yapar, hedefini vurur. Mücadeleci, hırçın, cesur bir kişiliği vardır. Çete Reislerinden Hüseyin Ağa, Raziyeler köyüne geldiğinde "her evden eli silah tutan bir çeteye ihtiyacımız" var dediğinde Rahime öne atılır ve "ilk sıraya beni yazın" der. "Sen kadınsın, evinde kal. cephe gerisi hizmeti yaparsın" diyenleri dinlemez. Rahime onbaşı kimliğiyle emrindeki müfrezenin kumandanı olarak savaşlara katılır. Kanının son damlasına kadar düşmanla savaşan kahraman bir Türk kadınıdır. Ta ki şehit düştüğü 5 Ağustos 1920 tarihine kadar mücadeleye devam eder. Vurulduğunda Andırınlı Danacı Mahmut tarafından sırtında taşınmıştır.
    Danacı Mahmut ve Rahime Hatun'un yaşanmış hikayesi böyle olmakla birlikte, 1990'lı yılların sonlarında Rahime Hatun'un savaş esnasındaki görüntüsünü yansıtan fotoğrafı bulundu. Ayağında çarık, çizgili uzun keten eteği, beyaz ceketi, göğsünde taşıdığı fişekler ve elinde tuttuğu Alman mavzeri, beyaz başörtüsü ile kamıştan yapılmış bir "hu" evinin önünde fotoğraf çektirmiştir. Tarihi fotoğrafı değerlen-diren Osmaniye Valiliği, Rahime Hatun'un anıtını yaptırır, valilik bahçesine yerleştirir. Şimdi Osmaniyeliler'in gönlünde "kahraman Rahime Hatun'un sevgisi var", ancak biz saygıdeğer öğretmen Ömer Arslantaş'ı Danacı Mahmut'un hatırasını dinleyince istiklal madalyası dahi alamayan Andırın'lı gazinin de isminin tarihimizin sararmış yaprakları arasında yer almasını istedik.

    Kaynak: Cezmi Yurtsever, Andırın Tarihi kitabı
#09.01.2012 13:24 0 0 0