Çamlıbel Şiiri Tahlili - Aşık Veysel

Son güncelleme: 26.04.2012 16:33
  • şiirde tema örnekleri - Çamlıbel şiir inceleme şablonu - Manzûme şiiri biçimsel incelemesi - şiir analizleri - didaktik şiir inceleme örnekleri

    ÇAMLIBEL/AŞIK VEYSEL

    Bir yar için diyar diyar dolandım
    Yoruldum da Çamlıbel'e yaslandım
    Irmak oldum çalkalandım bulandım
    Duruldum da Çamlıbel'e yaslandım

    Gahi gönül oldum yüksekten uçtum
    Ferhat oldum aşk uğrunda çalıştım
    İrenk irenk çiçeklere karıştım
    Dirildim de Çamlıbel'e yaslandım

    Yıldızdağı Pir Sultan'ın yaylası
    Kılıç kalkan kırat beylerin süsü
    Kulağıma değdi Köroğlu sesi
    Dirildim de Çamlıbel'e yaslandım

    Feleğinen çok oynadım ütüldüm
    Bir zalimin tuzağına tutuldum
    Haraç mezat dost uğrunda satıldım
    Verildim de Çamlıbel'e yaslandım

    Veysel der bir yarin derdine düştüm
    Aşkın dolusunu elinden içtim
    Kendi kaçtı hayaline ulaştım
    Sarıldım da Çamlıbel'e yaslandım



    1.mısra= a)dolandım landım=redif ve tunç kafiye
    a)yaslandım kafiye düzeni=düz
    a)bulandın
    a)yaslandım


    2.mısra= a)uçtum ıştım=redif
    a)çalıştım ım=tam kafiye
    a)karıştım kafiye düzeni=düz
    b)yolladım


    3.mısra= a)yaylası sı=redif ve tam kafiye
    a)süsü kafiye düzeni=düz
    a)sesi
    b)yaslandım


    4.mısra= a)ütüldüm utuldum=redif
    a)tutuldum dım=zengin kafiye
    a)satıldım kafiye düzeni=düz
    b)yaslandım


    5.mısra= a)düştüm tım=redif ve tam kafiye
    a)içtim kafiye düzeni=düz
    a)ulaştım
    b)yaslandım


    Hece ölçüsü=11'li hece ölçüsü
    Nazım birimi=bent
    Teması=aşk ve sevgi
    Şiirin türü=lirik şiir
    Şiirde anlatılmak istenen=Şair bir yar uğruna düştüğü durumdan dost uğruna satıldığı binbir yerden geçtiği birçok insanla tanıştığını anlatıyor.


    Aşık Veyse ve şiirlerinde tabiat :

    Aşık Veysel'in asil adi Veysel Şatıroglu'dur. 1894'te Sivas'a bağlı Sarıkışla ilçesinin Sivralan köyünde doğmuştur. Babasının adi Ahmet, annesinin adi Gülizar'dır. Aşık Veysel'in doğumu Ümit Yaşar Oğuzcan tarafından şöyle aktarılır: "Aşık Veysel hayatini anlattığı bir şiirinde üç yüz onda gelmişidim Cihana diyor. Yıl 1894 hesapça. Sivas'a bağlı Sarıkışla ilçesinin Sivralan köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gülizar, bir yaz günü köy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adini Veysel koymuş"
    Aşık Veysel sol gözünü yedi yaşındayken bir çiçek hastalığı sonucu kaybetmiştir. Sağ gözüne de daha önceden perde inmiş, bu gözüyle ancak ışıkta seçebiliyormuş. Ama yine talihsiz bir kazayla Aşık Veysel sağ gözünü de tamimiyle kaybetmiş. Küçük yaşta iki gözünden de olmuş. Bu talihsizlikler sonucu hayata küser gibi olmuş ama sonra kendisine bir avuntu bulmuş, onunla kederini bir parça unutmuş, hayatinin sonuna kadar onunla söylemiş, onu çalmış; sazı...
    Veysel'e bir uğraş bulmak için babası ona Halk ozanlarından şiirler okumuş, ezberletmiş. Sivas'ın köylerinden evlerine gelen ozanları da dinleyerek iyice heveslenmiş Veysel ve dersler almaya başlamış. "İlk derslerini Çamşıhlı Ali Ağa'dan almış ve uzun bir süre ünlü halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş"
    1919 senesinde Esma adında bir kızla evlenir, iki sene sonra hem annesi hem babası vefat ederler. Evliliğinde de talihsizlikler yakasını bırakmamış Aşık Veysel'in; ikinci çocuğu on günlükken ölmüş, annesi de başkasına kaçmış. Veysel'in saza sarılışında daha da dertlenişinde bu olay çok etkilidir. İkinci defa evlenmiş. Bu evliliği diğerinden daha bahtiyar olmuş.
    Uzun bir dönem kendi şiirlerini söylemez. Ancak Ahmet Kutsi Tecer'le tanışması onun hayatında önemlidir. Çünkü onun şiirlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olacak ona sırdaş olacak bir kişi konumundadır Tecer. Halk Şiiri'ne gönül vermiş olan Tecer onu ülkeye duyurur. Aşık Veysel de onu çok sevmektedir. Yine Ahmet Kutsi Tecer vasıtasıyla Köy Enstitüleri'nde Saz Hocalığı yapar. 1965 senesinde T.B.M.M Aşık Veysel'e "Anadilimize ve Milli Birlikteliğimize" yaptığı hizmetlerden dolayı özel bir kanunla maaş bağlamıştır.
    Şiirlerini çok akıcı bir dille, güzel bir Türkçe'yle söylemiştir. Bestelenmiş şiirleri de vardır. Aşık Veysel Şatıroglu 21 Mart 1973 tarihinde vefat etmiştir.

    Veysel'in Şiirinde Tabiat
    Aşık Veysel'in şiirlerinde birçok konu bulmak mümkündür. Ancak öne çıkan bazı konular olacaktır çünkü Veysel bir halk şairidir. Bizzat halkın içindendir, köylüdür. Günümüz şehir yaşantısının ve yaşayanlarının köyden uzaklığı bir nevi "sessizlikten ve doğa"dan uzaklığı olarak da algılanabilir. Köyde de yaşanagelen günlük bir hayat vardır ancak daha samimi insanların daha yakın olduğu bir yaşamdır bu. Bu nedenle bir halk şairinde doğaya yakınlıkla beraber sessizliğin birer yansıması

    olarak yalnızlık ve gurbeti görmek çok doğaldır. Aşık Veysel'in şiirindeki doğadan sesler şehir hayati içinde ancak sessizlik olsa gerek. (Ağaçlar, rüzgar, dağlar, nehirler vs.den bahseden bir şiir düşünüldüğünde) Aşık Veysel'in bir dönem Vatanla, M. Kemal'le, medeniyette ilerlemeyle ilgili şiirleri de vardır. Ancak Saz Şiiri geleneği içinde değerlendirilecek olursa bu şiirlerde biraz zorlama olduğunu da fark edebiliriz.
    Buna göre Aşık Veysel'in "kendisini" aramamız gereken şiirler Halk Şiiri geleneği içinde yazılmış olanlarıdır. Kriter olarak konuyu aldığımızı belirtmeliyiz.
    Çünkü Aşık Veysel her şiirini heceyle söylemekte, her şiirinde kalıplara uygun kafiyeler kullanmaktadır.
    Aşık Veysel'in doğa ile ilgili inceleyebileceğimiz ilk şiiri Kara Toprak; baştan
    sonra toprağı anlatan ve öven bir şiir. Bu şiirle ilgili bir görüşü şöyledir: "Bu şiiri Halk edebiyatında örneğine pek çok rastlanan ve koşma tarzında yazılan "tabiat tasvirleri" nevine sokmak mümkündür. Saz şairleri bu tarz eserlerinde ekseriya belli bir yeri, bir dağı, bir köyü tasvir ederler. Aşık Veysel bu tarz şiirler söylemiştir. "Kara Toprak" şiirinin onlardan farkı, belli bir yeri değil, genel olarak toprağı övmesidir. Burada tabiattan doğrudan doğruya alınan bir duyu veya duygudan çok, bir "düşünce" bahis konusudur". Bu şiirde köylünün yaşayışında çok önemli bir yer tutan toprak baş tacı ediliyor. Gerçekten de oraya bağlı bir yaşayışın ürünü bir düşünce tarzı. Bununla beraber dinle, insanlık tarihiyle, çiftçilikle de yoğrulan bir şiir. Ama bunlardan önce Veysel şiire şu dizelerle başlıyor:
    Dost dost diye nicesine sarıldım
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Beyhude dolandım boşa yoruldum
    Benim sadık yarim kara topraktır.
    Şair daha şiirinin başından toprağına bir yâr gibi candan bir dost gibi sarıldığını belirtiyor. Şiirin devamı:
    Nice güzellere bağlandım kaldım
    Ne bir vefâ gördüm ne fayda buldum
    Her türlü isteğim topraktan aldım
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
    Yemek verdi ekmek verdi et verdi
    Kazma ile döğmeyince kıt verdi
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Adem'den bu deme neslim getirdi
    Bana türlü türlü meyva yetirdi
    Hergün beni tepesinde götürdü
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Karnın yardım kazmayınan belinen
    Yüzün yırttım tırnağınan elinen
    Yine beni karşıladı gülünen
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    İşkence yaptıkça bana gülerdi
    Bunda yalan yoktur herkes de gördü
    Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Havaya bakarsam hava alırım
    Toprağa bakarsam dua alırım
    Topraktan ayrılsam nerde kalırım
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Dileğin var ise iste Allah'tan
    Almak için uzak gitme topraktan
    Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
    Benim sâdık yârim kara topraktır.

    Hakikat ararsan açık bir nokta
    Allah kula yakın kul da Allah'a
    Hakk'ın gizli hazinesi toprakta
    Benim sâdık yârim kara topraktır
    Bütün kusurlarımız toprak gizliyor
    Merhem çalıp yaralarım düzlüyor.
    Kolun açmış yollarımı gözlüyor.
    Benim sâdık yârim kara topraktır.
    Aşık Veysel'in toprak konusundaki "fikir"lerini benimseyen başka bir şairimiz de Yunus Emre'dir. "Yunus Emre de toprağı sabır, iyi huy, tevekkül ve mekremetin kaynağı olarak görür"

#26.04.2012 16:33 0 0 0