5.mısra= a)düştüm tım=redif ve tam kafiye
a)içtim kafiye düzeni=düz
a)ulaştım
b)yaslandım
Hece ölçüsü=11'li hece ölçüsü
Nazım birimi=bent
Teması=aşk ve sevgi
Şiirin türü=lirik şiir
Şiirde anlatılmak istenen=Şair bir yar uğruna düştüğü durumdan dost uğruna satıldığı binbir yerden geçtiği birçok insanla tanıştığını anlatıyor.
Aşık Veyse ve şiirlerinde tabiat :
Aşık Veysel'in asil adi Veysel Şatıroglu'dur. 1894'te Sivas'a bağlı Sarıkışla ilçesinin Sivralan köyünde doğmuştur. Babasının adi Ahmet, annesinin adi Gülizar'dır. Aşık Veysel'in doğumu Ümit Yaşar Oğuzcan tarafından şöyle aktarılır: "Aşık Veysel hayatini anlattığı bir şiirinde üç yüz onda gelmişidim Cihana diyor. Yıl 1894 hesapça. Sivas'a bağlı Sarıkışla ilçesinin Sivralan köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gülizar, bir yaz günü köy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adini Veysel koymuş"
Aşık Veysel sol gözünü yedi yaşındayken bir çiçek hastalığı sonucu kaybetmiştir. Sağ gözüne de daha önceden perde inmiş, bu gözüyle ancak ışıkta seçebiliyormuş. Ama yine talihsiz bir kazayla Aşık Veysel sağ gözünü de tamimiyle kaybetmiş. Küçük yaşta iki gözünden de olmuş. Bu talihsizlikler sonucu hayata küser gibi olmuş ama sonra kendisine bir avuntu bulmuş, onunla kederini bir parça unutmuş, hayatinin sonuna kadar onunla söylemiş, onu çalmış; sazı...
Veysel'e bir uğraş bulmak için babası ona Halk ozanlarından şiirler okumuş, ezberletmiş. Sivas'ın köylerinden evlerine gelen ozanları da dinleyerek iyice heveslenmiş Veysel ve dersler almaya başlamış. "İlk derslerini Çamşıhlı Ali Ağa'dan almış ve uzun bir süre ünlü halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş"
1919 senesinde Esma adında bir kızla evlenir, iki sene sonra hem annesi hem babası vefat ederler. Evliliğinde de talihsizlikler yakasını bırakmamış Aşık Veysel'in; ikinci çocuğu on günlükken ölmüş, annesi de başkasına kaçmış. Veysel'in saza sarılışında daha da dertlenişinde bu olay çok etkilidir. İkinci defa evlenmiş. Bu evliliği diğerinden daha bahtiyar olmuş.
Uzun bir dönem kendi şiirlerini söylemez. Ancak Ahmet Kutsi Tecer'le tanışması onun hayatında önemlidir. Çünkü onun şiirlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olacak ona sırdaş olacak bir kişi konumundadır Tecer. Halk Şiiri'ne gönül vermiş olan Tecer onu ülkeye duyurur. Aşık Veysel de onu çok sevmektedir. Yine Ahmet Kutsi Tecer vasıtasıyla Köy Enstitüleri'nde Saz Hocalığı yapar. 1965 senesinde T.B.M.M Aşık Veysel'e "Anadilimize ve Milli Birlikteliğimize" yaptığı hizmetlerden dolayı özel bir kanunla maaş bağlamıştır.
Şiirlerini çok akıcı bir dille, güzel bir Türkçe'yle söylemiştir. Bestelenmiş şiirleri de vardır. Aşık Veysel Şatıroglu 21 Mart 1973 tarihinde vefat etmiştir.
Veysel'in Şiirinde Tabiat
Aşık Veysel'in şiirlerinde birçok konu bulmak mümkündür. Ancak öne çıkan bazı konular olacaktır çünkü Veysel bir halk şairidir. Bizzat halkın içindendir, köylüdür. Günümüz şehir yaşantısının ve yaşayanlarının köyden uzaklığı bir nevi "sessizlikten ve doğa"dan uzaklığı olarak da algılanabilir. Köyde de yaşanagelen günlük bir hayat vardır ancak daha samimi insanların daha yakın olduğu bir yaşamdır bu. Bu nedenle bir halk şairinde doğaya yakınlıkla beraber sessizliğin birer yansıması
olarak yalnızlık ve gurbeti görmek çok doğaldır. Aşık Veysel'in şiirindeki doğadan sesler şehir hayati içinde ancak sessizlik olsa gerek. (Ağaçlar, rüzgar, dağlar, nehirler vs.den bahseden bir şiir düşünüldüğünde) Aşık Veysel'in bir dönem Vatanla, M. Kemal'le, medeniyette ilerlemeyle ilgili şiirleri de vardır. Ancak Saz Şiiri geleneği içinde değerlendirilecek olursa bu şiirlerde biraz zorlama olduğunu da fark edebiliriz.
Buna göre Aşık Veysel'in "kendisini" aramamız gereken şiirler Halk Şiiri geleneği içinde yazılmış olanlarıdır. Kriter olarak konuyu aldığımızı belirtmeliyiz.
Çünkü Aşık Veysel her şiirini heceyle söylemekte, her şiirinde kalıplara uygun kafiyeler kullanmaktadır.
Aşık Veysel'in doğa ile ilgili inceleyebileceğimiz ilk şiiri Kara Toprak; baştan
sonra toprağı anlatan ve öven bir şiir. Bu şiirle ilgili bir görüşü şöyledir: "Bu şiiri Halk edebiyatında örneğine pek çok rastlanan ve koşma tarzında yazılan "tabiat tasvirleri" nevine sokmak mümkündür. Saz şairleri bu tarz eserlerinde ekseriya belli bir yeri, bir dağı, bir köyü tasvir ederler. Aşık Veysel bu tarz şiirler söylemiştir. "Kara Toprak" şiirinin onlardan farkı, belli bir yeri değil, genel olarak toprağı övmesidir. Burada tabiattan doğrudan doğruya alınan bir duyu veya duygudan çok, bir "düşünce" bahis konusudur". Bu şiirde köylünün yaşayışında çok önemli bir yer tutan toprak baş tacı ediliyor. Gerçekten de oraya bağlı bir yaşayışın ürünü bir düşünce tarzı. Bununla beraber dinle, insanlık tarihiyle, çiftçilikle de yoğrulan bir şiir. Ama bunlardan önce Veysel şiire şu dizelerle başlıyor:
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Şair daha şiirinin başından toprağına bir yâr gibi candan bir dost gibi sarıldığını belirtiyor. Şiirin devamı:
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefâ gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Hergün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin var ise iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakk'ın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurlarımız toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor.
Kolun açmış yollarımı gözlüyor.
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Aşık Veysel'in toprak konusundaki "fikir"lerini benimseyen başka bir şairimiz de Yunus Emre'dir. "Yunus Emre de toprağı sabır, iyi huy, tevekkül ve mekremetin kaynağı olarak görür"