Dinlenen bir nefes gibi yayılır kumsalıma,
köpüklü dalgaların...
Bunlar; düşlerimin üzerinde oynaşan
Gülüşlerindir ya, hani adına dalga denen...
Biliyor musun?
Bütün bu denizler, düşlerimin rengidir
Ve işte sen o yüzden
Kendini seyreder gibi olursun baktığında denizlere.
O yüzden gözlerini lacivert sanırsın...
Saçlarını mavi...
Hatta canını, camgöbeği...
Canının göbeği bunun için köpürür düşlerimin ortasında!
Biliyor musun?
Düşler üşüşür başıma gülüşlerinden.
Masmavi düşler...
Ve buseleri çağıran dişler gibi sıralı düşler...
Yıldızlar suskun
Koyu karanlık yokluğunda
Gökyüzü dargın
Güneşin rengine
Ve ay geceye doğmaz
Sen yoksun diye
Denizler mavisini yitirmiş
Yelkenler rüzgarsız
Sahiller yas tutar
Keder içinde
Güller isyankar
Bülbüller küskün
Dağlarda pınarlar kuru
Çoban kavalları sessiz
Türküler ağıt yakar
Mızrap tele dokunmaz
Saz kırık söz yok
Şiirler hep hüzün dolu
Romanlar acı sonla biter
Ve...ve sevdalar ağır yaralı
Hasret deryasında
Sevenler bin defa ölür
Sevilen yokluğunda
Bense yaşayan bir ölüyüm
Sensiz bu dünyada
Bir bahar yeli gibi esti ve geçti,
Bir bütün olmus iken tekrar bitti,
Bilmemki bir daha ne zaman görecegiz birbirimizi,
Sigdiramadik 3 güne sevgimizi.
Kara çarsafa bürünmüstü o aksam,
Bir heyecan sarmisti veremedim anlam,
Bir ay öncesine kadar düslerken seni candan,
Iste buradaydin kavusmaya kalmisti an bir an.
Geçmesin saatler bitmesin günler derken,
Gelmistik son sahneye rüyanin,
Inmisti perde birmisti rüyam,
Araya girdi yine sonu gelmeyen bir özlem.