Şekilsiz isyanlarımda itirazım oldun kör uçurumlarda
Sen çekip giderken niye beni yargılamadığını anlayamıyorum
Onca yılın sonuna sessiz ve suskun bir noktayı hakim ilan ederek
Hem yüreğimi,hem gözlerimi hem de ellerimi yaraladın
Sen aklıma her geldiğinde yaralarım acıyor
Acıdıkça da seni neden bu kadar sevdiğimi kendime sorarak
Diz çöküyorum derin kahırlara
Bir gün nefretle kenetlenmiş sevgim biterse
O zaman sana olan nefretimde eriyecek ama
Seni unutmak nasıl olacak bilmiyorum
Şimdi ben bu muhasebeleri yaparken
Sen bu gece yarısı saat 03:00 civarı
Bana ettiklerinden habersiz uyuyorsun
Bu defa yıktığın duvarları örmeyeceğim
Öylece yıkık dökük ve harabe kalsın
Bu harabe yığınlarından sıçrayan kalıntılar
Ayaklarıma batacak ama olsun
Sensizliğin sebeb olduğu bütün acılara razıyım
Çünkü bu acıların sıcaklığı ilk günkü gibi yakmıyor
Hatta buz gibi üşütüyor ağladıkça da titretiyor
Sen beni hep umursamamakla cezalandırdın ya neyse
Artık bunların hiç ama hiç önemi yok
Nasıl olsa bu aşkta ne sen varsın ne de ben varım
Artık bomboş aşkımız özgürce salına salına giderek uzaklaşırken
Böyle zor bir ayrılığın gelip beni bulması çok karışık
Karışık çünkü,bu aşamada elimden hiçbir şey gelmiyor
Yani kendi kendime yetemezken
Ben kalkıp bu ayrılığın yücelliğini düşünüyorum
Aslında kendi olumsuz ve mutsuz durumuma
Herhangi bir çözüm getirmeyi düşünmeliyim
Yani nedenini bilmiyorum ama yokluğunla renksizleşen hayatım
Bana çok sıkıcı,bunaltıcı ve dar ifadeler üstlendiriyor
Bu zamanlarda umutsuzluk ve mutsuzluk boğazımı sıkıyor lakin
Kendime bir yol bulmaya çalışsam bile bu beceremiyorum
Becersem bile sensiz yaşama fikrini kavrayamıyorum
Kavrasam bile sensiz yaşamaya alışamıyorum