Anı Defteri Yazıları

Son güncelleme: 10.06.2009 09:05
  • Anı Defteri Yazıları - Anı - Hatıra Yazıları

    "Anılarımı bu küçük deftere sığdırabilir miyim bilemiyorum, ama bundan sonra onları buraya yazmaya karar verdim. İleride yaşadığım mutluluk ve acılarımı öğrenebileceğim bir rehberim olsun istiyorum. Aysel'e bu düşüncemi açtığım zaman ne kadar da gülmüştü. Aysel en samimi arkadaşım, ama gene de beni bir türlü çekemez. Sözüm ona samimiyiz ama her defasında bana kötü telkinlerde bulunur. O zaman doğal olarak, bu samimiyet de tartışmalı bir hal alıyor. Neymiş, Kenan iyi bir geleceğe sahip yakışıklı bir çocukmuş, onunla mutlaka arkadaş olmalıymışım. Aysel'in söylediğine göre beni çok seviyormuş, bana aşıkmış falan falan

    O yakışıklı denen çocuğun yaptıklarını bilmesem inanayım. Daha bir hafta önce ablam Tuğba ile onu, hem de dükkânın içinde sevişirken yakaladım. İkisi de yarı çıplaktı, beni görünce ablamın üstünü başını düzeltmek için nasıl çabaladığını, gözlüklerini bulabilmek için nasıl arandığını hiç unutmayacağım. Önce buz gibi kaskatı kesilmiş, sonra da kahkahalarla gülmüştüm. Çok utandı zavallılar! Hani ablam, Metin'i seviyordu, onunla evlilik hazırlıkları yapıyorlardı? Neyse canım şimdi bu soruları sormanın sırası mı?"
#10.06.2009 09:04 0 0 0
  • Necip'in isteğini yerine getirecektim. Onunla buluştuk. Ama olmadı, olmadı İstememe rağmen onun olamadım. Daha doğrusu beceriksizliği yüzünden hem hayatım mahvoldu hem de Necip'i kaybettim.
    O gün günlerden Pazar'dı. Bindiğimiz taksinin penceresinden giren rüzgar saçlarımı dağıtıyordu. Gecekonduların bolca bulunduğu Zeytinburnu'nda bir evin önünde durdu araba. Nasıl bir evdi, merdiven çıktık mı çıkmadık mı hatırlamıyorum. Girdiğimiz odanın duvarları dergilerden kesilip yapıştırılmış açık saçık resimlerle doluydu. Onları görünce utandım, başımı öteki tarafa çevirdim ama orası da aynıydı. Başımı nereye çevirsem aynı resimler karşıma çıkıyordu. Bir ara utanmayı bir kenara atarak bu resimleri incelemeye başladım. O:

    -Bu oda bir seks albümüdür. Bak burada seksolojinin her türlüsünü görebilirsin. İlginç pozisyonlar görmek istiyorsan bu tarafa bakmalısın. Bunları bulmak için çok uğraşmadım. Hepsi yurt dışından gelen dergilerden kesilmiştir. Almanya'da amcamın oğlu var, istediğim zaman hemen gönderiyor. Nasıl beğendin mi?

    -Bilmem.

    İtiraf etmek gerekirse bir an önce ne olacaksa olmasını istiyordum. Necip bir şişe iyi şarabı mutfaktan alıp getirdi. Yanına biraz fıstık ve leblebi de koydu. Kadehleri birbiri ardına yuvarlarken içmem için bana da ısrar ediyordu. Derken şişeler birken iki, ikiyken üç oldu ve dördüncü şişe de bitti. Fitil gibi sarhoştu. Ellerimi, yüzümü, ayaklarımı öpüyor, bir yandan da üzerindekileri çıkarıyordu. Sapıkça şeyler söylüyor, kendisine ayak uydurmamı istiyordu. Her dediğini yaptım, ama öylesine kendinden habersizdi ki oracığa sızıp kaldı.
    Kendine gelmesi için üç-dört saat geçti. Gözlerini açtığında :

    -Sibel, artık benimsin değil mi?En kısa zamanda seninle evleneceğiz, göreceksin seni senden daha çok seveceğim.
    O günden sonra Necip, beni ihfal ettiğini zannederek günlerce aramadı. Umudumu yitirdim, yemeden içmeden kesildim. Yapılan bu hakareti hazmedemiyordum. On beş gün sonra tesadüfen yolda karşıma çıkıverdi. Yüzüne ondan nefret ettiğimi haykırarak oradan kaçtım. En ufak bir tepki vermedi. Ne bir söz söyledi ne de peşimden koştu

    İki gün işe gitmedim. Kimseyi görecek durumda değildim. Patron eve haber yollayıp işe gelmemi yoksa gelmediğim günleri haftalığımdan keseceğini söylemiş. Mecburen gittim.
    Kenan'ın kollarına düştüğüm günü ise lanetle anıyorum. Tatminsizlik içindeydim, biraz da Necip'e inat doyum arıyordum. Bu şartlarda karşıma kim çıkarsa çıksın onun olacaktım. Şans galiba Kenan'dan yanaydı!
    Kim ne derse desin Kenan, gene de Necip'e göre namuslu bir insanmış. Üstelik o da beni sevdiğini söylüyordu. Hamile kaldığımı öğrendiği zaman derhal evlenmemiz için ailesini devreye soktu.

    Buna rağmen Kenan'a karşı hiçbir şey hissetmediğimi biliyorum. Bir anlık duygu beni benden aldı. Karnımdaki çocuğu da sevemedim. Sanki bu çocuk benim canım kanım değilmiş de muzur bir tümörmüş gibi geliyor.
    Bundan sonra yazacak bir şeyim olacağını da zannetmiyorum. Bu yarım kalmış defter de bir gün benim tarafımdan yada başka birisi tarafından okunur mu, onu da bilemiyorum.
    Elveda Sibel, elveda güzel günlerim, elveda anılarım, elveda Nec.

    *********

    Son sözlerinde, bu defterin başkaları tarafından okunmasını istemesi içimi biraz rahatlattı. Buna rağmen yine de bu emaneti götürüp ait olduğu yere bırakma kararındayım. .

    Sevgili Sibel, senin adına zamandan bir şeyler kurtarmaya çalıştım. Umarım beni anlar ve bağışlarsın!

    Yarın erken kalkmalıyım. İstanbul trafiği malûmSahaflar Çarşısı'na gitmek birkaç saatimi alacak, ama olsun.
#10.06.2009 09:05 0 0 0