Kokusuyla Bile Anne

Son güncelleme: 01.08.2009 19:19
  • Kokusuyla Bile Anne

    Kokusuyla Bile Anne
    Fevzi AKGÜN

    Pek çok icraatında olduğu gibi, anne ve çocukların birbirinin kokusunu farketmesi de Yüce Yaradan'ın, hilkatte kendini gösteren ilminin ayrı bir tecellisidir. Bu tecelliyatın derinliklerine dalarak bazı sırların keşfedilmesi bizleri hayret ve hayranlıklara sevketmektedir. Bu esrar deryasında kimbilir daha nice harikalar bizi beklemektedir!...



    Oxford Üniversitesi'nden Aidan Macfarlane, bir bebeğin yeni doğmuş bile olsa kendi annesinin sütünü tercih ettiğin 4 on yıldan fazla bir zaman önce iddia etmişti. Bu on yıllık zaman zarfında biologlar kan bağlarının aşinalık üzerindeki mühim rolünü anladılar. Geçtiğimiz günlerde Toulouse' de (Fransa) Paul Sabatier üniversitesinde yapılan Milletlerarası Etnoloji Konferansında tartışılan bir mevzu da, türlerin kendi kandaşların, tesbit etme kabiliyetlerinin incelenmesi idi.

    ________________________________
    Yapılan tecrübelerde 2-10 günlük
    bebeklerin dahi kendi annelerinin
    kokularını duyduklarında sakinleştikleri
    görülmüştür.
    ________________________________


    Fransız ilim adamı Benoist Schall, Macfarelane' in ele aldığı anne ile bebek arasındaki kokuyla alakalı alışverişin neticelerini derinlemesine inceleyerek geliştirdi. Schaal, 24 saatten fazla pamuklu elbise giyen anneler üzerinde bazı müşahedelerde bulundu. Pamuklu elbiseyi tercih etmesinin sebebi pamuğun kokuları içine kolaylıkla çekebilmesi ve aynı şekilde yayabilmesi idi. Annenin saç köklerinden salgılanan yağ ve ter kokularının bulunduğu boyun bölge-sine ve süt salgılayan göğüs bölgesine penye (pamuk)'den bez yerleştirerek tecrübelerine başladı. Neticede 2-10 günlük bebeklerin kendi annelerinin kokularını duyduklarında sakinleştikleri görüldü. Schaal bebeği ayrıca kendi annesine ait olmayan ve yeni yıkanmış temiz bir bezle de yüzyüze getirdi. Bu durumda ise bebek kendi annesininkine gösterdiğinden değişik bir davranışta bulundu. Fakat, kendi annesinin boynunda ve göğsündeki pamuğun her ikisine gösterdiği davranışlarda aynıydı. Yani, bebek sadece annenin süt kokusuna karşı değil, annede mevcut bulunan diğer kokulara da aynı şekilde davranmaktadır. Anneler ile bebekler arasındaki koku bağını kullanarak, Schaal, çocuğun, ağzından salgıladığı suyla kirlenmiş tişörtleri diğer çocuklarınkilerle karıştırarak, annelerden kendi çocuğunun tişörtünü bulmasını istedi. 40 kişilik bir gruba yaptığı bu tecrübenin neticeleri oldukça enterasandı; anneler kendi çocuklarının tişörtlerini koklama yoluyla ayırdedebilmekteydiler. Fakat değişik annelere uygulanan bu ayırdedebilme testi büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Mesela bazılarında başarı % 94 iken bazılarında bu nisbet % 7'ye kadar düşebilmektedir. Schaal bu büyük değişikliğin sebeblerini araştırmak üzere, bebeklerin cinsiyetlerini önceki çocuk sayılarını ve diğer sosyolojik değişikliklerin hepsini gözden geçirdi. Fakat bunların hiçbirinin bir tesiri yoktu.

    ________________________________
    Schalli çocuğun, ağzından salgıladığı
    suyla kirlenmiş çamaşırları diğer
    çocuklarınkiyle karşılaştırdı.
    Anneler kendi çocuklarının tişörtlerini koklama yoluyla
    rahatlıkla ayırt edebilmekteydiler.
    ________________________________


    Geriye bir tek faktör kalıyordu o da doğum hadisesi. Gerçekten de doğum esnasında anne ile bebeğin arasındaki temas süresinin ve anneye yapılan anestezinin, annenin, bebeğini koklama yoluyla ayırdedebilmesinde çok açık bir tesiri vardır. Schaal üç farklı doğum sonrası tatbikatını şöyle anlatır: Birincisinde, anneler deriden deriye temasa 5 dakika müsaade ederler, sonra bebek kurutulmak üzere götürülüp tekrar anneye getirilince 10-15 dakika temas ediyor ve daha sonra ayrılıyor. Diğerinde ise, anneler daha uzun bir tecrübeye müsaade edilerek 30 dakikalık deri teması sağlanıyor ve bu sırada anne, bebeğine süt de emziriyor. Üçüncü tecrübede ise temas süresi azaltılıyor. Cerrahi doğumdan ve genel anesteziden çıktıktan sonra, temizlenmiş ve elbiseleri giydirilmiş şekilde ancak 3 saatliğine annelerinin yanlarına bırakılırlar.

    Bu durumda, annenin yeni doğan bebeğiyle temasının uzatılmasından başlanması, bebeğinin kokusunu keşfedebilmek için iyi bir yoldur. Bu meselenin yorumlanması zannedildiği kadar kolay değildir. Çünkü ayırdedici faktör olarak elimizde sadece anne ile bebeğin temas süresi yoktur. Bunun dışında bu hadiseye te'sir eden, bilemediğimiz bir çok faktör olabilir. Ne olursa olsun, şimdilik anne ile bebek arasındaki kan bağı münasebetindeki kokunun gerçek ehemmiyetini kimse tam olarak bilmiyor. Bu da gösteriyor ki bu mevzuda öğreneceğimiz daha çok şey var.

    Schaal' dan başka, son günlerde Mashville' deki Vanderbilit Üniversitesinde bulunan Richard Porter da, annelerin kendi bebeklerini koklama yoluyla teşhis edebildiklerini isbatladı. Eğer anne bebeğini sezeryanla doğuruyorsa bu sebeb ten dolayı bebekle 2,5 saat bir temasta bulunmaktadır. Porter, bunu inceleyerek annenin sadece koklama yoluyla bebeğini güvenilir bir şekilde ayırdedebildiğini ortaya koyarak, herkesi şaşırttı. Porter, anneye biri kendi bebeğinin diğeri ise koku yönünden benzer bir bebeğin giydiği, iki ayrı tişörtü sunarak test uyguladı. Bu metod sayesinde, elde mevcut tek ipucu olan bebek kokusuyla, 20 normal doğum yapan anneden 16'sının ve 17 sezeryanla doğum yapan anneden 13'ünün, kendi bebeğini seçmede hiçbir güçlük çekmediği görüldü.

    Değişik bir tecrübede ise, evli erkek ve kadınlar karşılaştırılarak aralarında hiçbir benzerlik olmadığı halde çocuklarını koku yoluyla güvenilir bir şekilde ayırdedebildiler. Neticeler, irsi olarak her ailenin farklı birer kokusu olduğunu göstermektedir. Rahmet-i Sonsuz şahıslarıda birbirinden ayırdedebilmeyi mümkün kılacak çeşitli hususiyetlerle donatmıştır. Evet, biz insanları yaratırken hepimizin ses frekanslarını, parmak izlerini, saç tellerini, suretlerini ve kokularını ayrı ayrı yaratmıştır ki birbirimizi diğerimizden ayırdedebilelim.

    Koku alma hususiyeti diğer bazı canlılar kadar olmayan biz insanların neler yapabileceğimizi göstermesi bakımından ibret verici bir tablo...

    Pek çok icraatında olduğu gibi, anne ve çocukların birbirinin kokusunu farketmesi de Yüce Yaradan'ın, hilkatte kendini gösteren ilminin ayrı bir tecellisidir. Bu tecelliyatın derinliklerine dalarak bazı sırların keşfedilmesi bizleri hayret ve hayranlıklara sevketmektedir. Bu esrar deryasında kimbilir daha nice harikalar bizi beklemektedir!...

    Oxford Üniversitesi'nden Aidan Macfarlane, bir bebeğin yeni doğmuş bile olsa kendi annesinin sütünü tercih ettiğin 4 on yıldan fazla bir zaman önce iddia etmişti. Bu on yıllık zaman zarfında biologlar kan bağlarının aşinalık üzerindeki mühim rolünü anladılar. Geçtiğimiz günlerde Toulouse' de (Fransa) Paul Sabatier üniversitesinde yapılan Milletlerarası Etnoloji Konferansında tartışılan bir mevzu da, türlerin kendi kandaşların, tesbit etme kabiliyetlerinin incelenmesi idi.

    Fransız ilim adamı Benoist Schall, Macfarelane' in ele aldığı anne ile bebek arasındaki kokuyla alakalı alışverişin neticelerini derinlemesine inceleyerek geliştirdi. Schaal, 24 saatten fazla pamuklu elbise giyen anneler üzerinde bazı müşahedelerde bulundu. Pamuklu elbiseyi tercih etmesinin sebebi pamuğun kokuları içine kolaylıkla çekebilmesi ve aynı şekilde yayabilmesi idi. Annenin saç köklerinden salgılanan yağ ve ter kokularının bulunduğu boyun bölge-sine ve süt salgılayan göğüs bölgesine penye (pamuk)'den bez yerleştirerek tecrübelerine başladı. Neticede 2-10 günlük bebeklerin kendi annelerinin kokularını duyduklarında sakinleştikleri görüldü. Schaal bebeği ayrıca kendi annesine ait olmayan ve yeni yıkanmış temiz bir bezle de yüzyüze getirdi. Bu durumda ise bebek kendi annesininkine gösterdiğinden değişik bir davranışta bulundu. Fakat, kendi annesinin boynunda ve göğsündeki pamuğun her ikisine gösterdiği davranışlarda aynıydı. Yani, bebek sadece annenin süt kokusuna karşı değil, annede mevcut bulunan diğer kokulara da aynı şekilde davranmaktadır. Anneler ile bebekler arasındaki koku bağını kullanarak, Schaal, çocuğun, ağzından salgıladığı suyla kirlenmiş tişörtleri diğer çocuklarınkilerle karıştırarak, annelerden kendi çocuğunun tişörtünü bulmasını istedi. 40 kişilik bir gruba yaptığı bu tecrübenin neticeleri oldukça enterasandı; anneler kendi çocuklarının tişörtlerini koklama yoluyla ayırdedebilmekteydiler. Fakat değişik annelere uygulanan bu ayırdedebilme testi büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Mesela bazılarında başarı % 94 iken bazılarında bu nisbet % 7'ye kadar düşebilmektedir. Schaal bu büyük değişikliğin sebeblerini araştırmak üzere, bebeklerin cinsiyetlerini önceki çocuk sayılarını ve diğer sosyolojik değişikliklerin hepsini gözden geçirdi. Fakat bunların hiçbirinin bir tesiri yoktu.

    Geriye bir tek faktör kalıyordu o da doğum hadisesi. Gerçekten de doğum esnasında anne ile bebeğin arasındaki temas süresinin ve anneye yapılan anestezinin, annenin, bebeğini koklama yoluyla ayırdedebilmesinde çok açık bir tesiri vardır. Schaal üç farklı doğum sonrası tatbikatını şöyle anlatır: Birincisinde, anneler deriden deriye temasa 5 dakika müsaade ederler, sonra bebek kurutulmak üzere götürülüp tekrar anneye getirilince 10-15 dakika temas ediyor ve daha sonra ayrılıyor. Diğerinde ise, anneler daha uzun bir tecrübeye müsaade edilerek 30 dakikalık deri teması sağlanıyor ve bu sırada anne, bebeğine süt de emziriyor. Üçüncü tecrübede ise temas süresi azaltılıyor. Cerrahi doğumdan ve genel anesteziden çıktıktan sonra, temizlenmiş ve elbiseleri giydirilmiş şekilde ancak 3 saatliğine annelerinin yanlarına bırakılırlar.

    Bu durumda, annenin yeni doğan bebeğiyle temasının uzatılmasından başlanması, bebeğinin kokusunu keşfedebilmek için iyi bir yoldur. Bu meselenin yorumlanması zannedildiği kadar kolay değildir. Çünkü ayırdedici faktör olarak elimizde sadece anne ile bebeğin temas süresi yoktur. Bunun dışında bu hadiseye te'sir eden, bilemediğimiz bir çok faktör olabilir. Ne olursa olsun, şimdilik anne ile bebek arasındaki kan bağı münasebetindeki kokunun gerçek ehemmiyetini kimse tam olarak bilmiyor. Bu da gösteriyor ki bu mevzuda öğreneceğimiz daha çok şey var.

    Schaal' dan başka, son günlerde Mashville' deki Vanderbilit Üniversitesinde bulunan Richard Porter da, annelerin kendi bebeklerini koklama yoluyla teşhis edebildiklerini isbatladı. Eğer anne bebeğini sezeryanla doğuruyorsa bu sebeb ten dolayı bebekle 2,5 saat bir temasta bulunmaktadır. Porter, bunu inceleyerek annenin sadece koklama yoluyla bebeğini güvenilir bir şekilde ayırdedebildiğini ortaya koyarak, herkesi şaşırttı. Porter, anneye biri kendi bebeğinin diğeri ise koku yönünden benzer bir bebeğin giydiği, iki ayrı tişörtü sunarak test uyguladı. Bu metod sayesinde, elde mevcut tek ipucu olan bebek kokusuyla, 20 normal doğum yapan anneden 16'sının ve 17 sezeryanla doğum yapan anneden 13'ünün, kendi bebeğini seçmede hiçbir güçlük çekmediği görüldü.

    Değişik bir tecrübede ise, evli erkek ve kadınlar karşılaştırılarak aralarında hiçbir benzerlik olmadığı halde çocuklarını koku yoluyla güvenilir bir şekilde ayırdedebildiler. Neticeler, irsi olarak her ailenin farklı birer kokusu olduğunu göstermektedir. Rahmet-i Sonsuz şahıslarıda birbirinden ayırdedebilmeyi mümkün kılacak çeşitli hususiyetlerle donatmıştır. Evet, biz insanları yaratırken hepimizin ses frekanslarını, parmak izlerini, saç tellerini, suretlerini ve kokularını ayrı ayrı yaratmıştır ki birbirimizi diğerimizden ayırdedebilelim.

    Koku alma hususiyeti diğer bazı canlılar kadar olmayan biz insanların neler yapabileceğimizi göstermesi bakımından ibret verici bir tablo...
#01.08.2009 19:19 0 0 0