Yaşama Edebiyatla Bakmak

Son güncelleme: 12.09.2009 18:56
  • Yaşama Edebiyatla Bakmak


    İnsanlar varolduklarından bu yana yaşadıkları süre içinde kendilerine roller verilmiştir. Bir senaryo dizisidir bu. Biten her senaryonun ardından bir yenisi çıkar. İnsanlara umutların ve umutsuzlukların birlikte sunulduğunu bu dünyada, farklılıklar ve zıtlıklarla geçer ömrümüz.

    Bizler duygularımızı harmanlayarak birbirimize tutunmaya çalışırken bu hislerimiz ve gerçeklerimiz bağlılığımızın temelidir. Sevgiye dair bir sözük dökülürken ağzımızdan çevreye ne denli mutluluklar sunduğumuzu fark ederiz. Ama yalnızca mutluluk değildir sunduklarımız hüzünle akıp gelmiştir sözcüklerin içinden. Edebiyat budur bir yönüyle. Yaşama ve insana ayna tutmasıdır birazda. Varlığımıza anlam katan duygularımız aşk, ölüm ve nefret binlerce yıldır bizimle sürdürürler varlıklarını. Ancak ne tuhaftır ki öylesine uzun bir geçmişe sahip bu duyguları halen tanımlayamamışız. İnsan ' lar nasıl birbirinden farklıysa duygularda farklıdır. Çünkü bunlara dair içten gelen her ses başka bir düşünceden kopar gelir. Bu görecelik ve farklılıklar bir esintiyle yeni ve değişik bir rengin doğuşuna zemin hazırlar. Kendinize aşkı hiç sordunuz mu ? Peki, sizce aşk nedir? Fuzüli aşk acı çekmektir, hüzündür diyor. Fakat haz alınan bir acı.


    " Aşk derdiyle Hoşum Men El Çek İlacımdan Tabip "

    Bir başka insanın ağzından dökülen sözcüklerde aşk acı değil mutluluk verendir. Bir başkası ise aşk mehtapta sevgiliye adanan serenatlardır. Buna benzer, her insanın içinde yaşama dair farklı duygular ve bu duyguların dışarıya yansıması kelimeler dünyasında "Şiir" "Edebiyat" tır. Edebiyat mutlak doğru peşinde değildir. Zaten duygular dünyası dediğimiz edebiyat mutlak doğruları kabul etmez. Onda asıl olan yaşantılarımızın bize ne ifade ettiğidir. Cahit SITKI'nın içinde ölüm bir korku olarak yaşamışken Yahya KEMAL'de denizde yol alan sessiz bir gemidir. Ve geminin ulaştığı " Asude Bahar" ülkesidir.

    Tüm bedenimizin üşüdüğü bir kış sabahında pencere camının buğusunda ağır-ağır süzülen damlacıklar bile yüreğimize sıcak mısralar yazar. Soğuğun içimizdeki ateşi tutuşturduğu andır bu. Ahenkli söyleyişler kulağımızdaki ezgilerle kıpranır. Ruhumuza doğru yol alırken okunan her şiirde geçmişimizi, hayallerimizi ve silinmeye yüz tutmuş hatıralarımızı diriltiriz. Yeniden önlemlerimizin ve beklentilerimizin vücut bulduğu yerdir, edebiyatın geniş dünyası. Umutların ve umutsuzlukların birlikte sunulduğunu bu dünyada farklılıklar ve zıtlıklarla geçer ömrümüz...
#12.09.2009 18:56 0 0 0