Ahşap oklar, çam ağacından yapılırdı. Bu amaçla her tür çam kullanılmakta idiyse de, belli yörelerde yetişen çam ağaçları tercih edilirdi. Menzil okları, puta okları ve diğer oklar, farklı dokulara sahip ağaçlardan yapılrdı. Ok yapmaya müsait çam, ağacın dokusuna göre sınıflandırılır ve değişik isimler alırdı. Ağacın hangi mevsimde kesileceği bile önemliydi. Titiz ok ustaları, ok yapacakları ağacı bile kendileri keserlerdi. On yaşındaki ağaçların odunu uygun kalitede kabul edilirdi.
Soya uçlu ahşap oklar (Askeri Müze-Harbiye/İstanbul)
Kesilen ağacın gövdesi dört köşe çubuklar halinde biçilir, desteler halinde bağlanıp İstanbul'a yollanırdı. Okçu ustaları ok gövdesinde kaliteli malzeme kullanmaya çok özen gösterirlerdi. Öyle ki, okçular esnafı, kaliteli ağaç çubukların başka esnaf zümresine verilmemesi için padişahı ikna edip ferman çıkarttırmışlardır.
Okçu esnafının eline geçen çubuklar iki ay kurumaya bırakılr, sonra fırında ortalama bir sıcaklıkta bir kaç saat tutulurdu. Oka timar vermek denilen bu işlem, ok çubukları kızgın kuma gömülerek de yapılırdı. Bunu takiben çubuklar kuru ve hava cereyanının olduğu bir yerde 10 gün tutulur, sonrasında rutubetsiz bir depoda 3-5 yıl kendi halinde kurumaya bırakılırdı.
Ham ok çubuklarının işlenmesine ok uçları takılarak devam edilirdi. Takılacak uç temren ise ok gövdesinin ucunda açılan deliğe çivi gibi çakılarak yerleştirilir; soya ise gövdenin uç kısmına geçirilirdi.
Daha sonra okun arkasındaki gez hazırlanır ve ok gövdesine istenen endam verilirdi. Bu amaçla özel bir tezgah ve el aletleri kullanılırdı. İstenen endam elde edilince ok koğuş out ve yelek yapılan tüylerin kırpıntısı kullanılarak zımparalanır, düzeltilirdi.