Amirim

Son güncelleme: 27.07.2008 03:18
  • Ah anam ah
    Yine sana yazıyorum, yine sana döküyorum içimi, senden
    başka kim anlar ki beni. Dün o fırtınalı gecede eve
    giderken, karanlık kuytu bir köşede, bir adam çıktı
    karşıma "Beyim, beyim" dedi elindeki yarım sigarayı
    göstererek ateş istedi. Tam sigarasını yakıyordum ki,
    parmağından yüzüğü görünce, o buz gibi elleri ta ciğerimi
    yaktı. Bu yüzük dedim, kafasını kaldırdı, yüzüme baktı
    dokunma dedi. Hey Allah'ım bu o Amirim. Sarıldım boynuna,
    tanıyamadı, hatırlayamadı beni. Yalvara yalvara zor razı
    ettim eve gitmeye. Soğuktu. Bir Allah'ın kulu yoktu
    ortalıkta, Bizden ve peşimden ayrılmayan siyah kediden
    başka. Eve varıncaya kadar o günleri anlattım. Beni nasıl
    çatışmadan kurtardığını, yüzüğü de o günün hatırası olarak
    parmağına taktığımı daha başka Aydınlı plakacı 09 Osman'ı,
    Trabzonlu Laz Dursun' u, Maraşlı Ede Ökkeş' i, Erzurumlu
    Yanık Ömer'i, ama nerede, beni dinlemiyordu bile hep bir
    şeyler mırıldanıyordu ağırdan ve sessiz. Gidenler
    gelmeyecek, gidenler gelmeyecek amirim başka dünyalardaydı.
    Eve vardık,
    kediyi kucağına aldı, kediyi ısıtıyordu, halbuki kendi
    titriyordu.
    Sobanın farkında bile değildi garibim. Beraber çektiğimiz
    fotağrafları, bana hediye ettiği cevşeni gösterdim oralı
    bile olmadı tedirgindi, bir şeyler arıyordu, cebinden eski
    bir kağıt parçası çıkardı, baktı, baktı kül tablasına
    bıraktı. Fark ettirmeden aldım bir telefon numarası
    yazılıydı aradım. Telefona çıkan karısıydı.
    Amirimin yanımda olduğunu söyleyince kadın öyle bir çığlık
    attı ki, kalp atışını yüreğimde hissettim. Nasıl bu hale
    düştüğünü sorunca, kadın bir ah çekip anlatmaya başladı.
    Teskeresi 12 gün geçen fakat çatışmada olduğu için alayına
    dönmeyen evli, 27 günlük yeni bebeği olan, bir evin bir
    oğlu, Sivaslı Ali adında bir asker kucağında şehit olmuş o
    anda şuurunu kaybetmiş, velhasıl kafayı yemiş, vay be...
    Amirim ki -25 derecede Hakkari'nin dağlarında kara kışa ve
    haydutlara karşı meydan okurdu. Vatan dedi mi bir vatan
    daha çıkardı ağzından, zoru sevdirmişti, çileyi
    sevdirmişti. Ay yıldızlı bayrak için ölümü ölümü
    sevdirmişti Amirim. Lafın kısası güzel anam, bir sonra
    kadıncağız 2 çocuğunun da alıp geldiler. O karşılaşma anı
    var ya vicdansızı merhamete getirecek bir an, karısını ve
    çocukları karşısında görünce, o umursamaz adam, doğruldu,
    kanatlanacak kuş gibi öyle bir atıldı ki çocuklarının
    üstüne, anlatamam. Ne kadar ısrar ettimse de kalmak
    istemediler,vedalaştık. Kapının önünde arkalarından
    bakakaldım. Kavuşmak ne güzel şey, ah bir de ben sana
    koşabilsem ey güzel anam. Amirim sanki bir şey unutmuş gibi
    birden geri döndü. Elini omzuma koydu, gözlerini gözlerime
    dikti, yutkundu yutkundu ve şu okkalı sözler döküldü
    dudaklarından :
    "Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar, bir kibrit bir milyon
    ağacı yakar."
#15.07.2008 23:24 0 0 0
  • YILDIZDOGAN cok guzel dile getirmis duyguları
#22.07.2008 20:34 0 0 0
  • emeğine sağlık
#22.07.2008 21:02 0 0 0
  • "Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar, bir kibrit bir milyon ağacı yakar."
#22.07.2008 21:19 0 0 0
  • saolun güzel yorumlarınız için
#27.07.2008 03:18 0 0 0