Oturandeva - yaşama direniş saatler - 1985 den beri omurilik felçli

Son güncelleme: 24.03.2009 23:31
  • sene 1985, ağustosun sıcağı hava kavuruyor. bendeniz, taze bir omurilik felçliyim ve hastaneden çok yeni çıkmışım.
    ozamanlar, şimdiki gibi yara bakım ürünleri yok, varsada biz bilmiyoruz, toyuz,cahiliz,bilgisiziz ve en önemlisi hayallerimizi bırakmışız biryerlerde.
    vücudumda his yok,hissetmiyorum hiçbiryerimi, heryerim yatmaktan göz göz yara bere ve birsabah burnumun tam ucunda gördüm onu,
    korktum burnumun içine kaçacak diye,lakin hiç bir yerimi kıpırtadamıyorum bile,nasıl alıp atacam onu yere...
    ağzımdan nefes alıyorum,
    hüfffffff
    hüffffffff
    burnumdan veriyorum nefesi,yarattığım rüzgarla düşsün yere diye,
    sesimde çıkmıyorki,çağırayım birinide "al şunu burnumun ucundan" diyeyim,
    kaçtı gitti, bakışımından korktu heralde,nereye gittiyi ise tam bir muamma,
    kendisi 24 yıldır kayıp, ve halen bir tarafımdan çıkacaktır diye bekliyorum,
    kimmi bu prenses?
    o benim yaramda oluşan,kurtcuk hanımdı.
    bir gecelik aşkım oldu, yada gönlünü eyleyince gitdi işte,
    geldi burnumla cilveleşti cilveleşti ve gitti.
    yufff dedim, buda arkasına bakmadan gidenlerden.
    yolun açık olsun ey vefasız kurtcuk, seni yarasında besleyen banada tüfff olsun.
    de hayde sende git.

    sevmiştim onun o iğrenç vücudunu,çünki o bana gelince, ben onunla oyalanıyordum...bir anda olsa,unutuyordum herşeyi ve pür dikkat onu izliyordum.

    kestanenin içinden, kurt çıktımı çığlık çığlığa kestaneyi elinden fırlatanıda gördüm,
    pazardan aldığı kıvırcıktan kurt çıktığı için, pazarcıya küfür edenide gördüm...
    onlar yedikleri nimetten çıktığı için kızdılar,
    biz o kurçukları yaramızda besledik ama birgün ses çıkaramadık...
    çünki,sesimiz kısıktı, acılarımız boğazımıza düğümdü, bağırsakda çıkamazdı sesimiz.

    Oturandeva
    23-10-2008
#24.03.2009 01:52 0 0 0
  • 26,nisan 1985 di.
    3 yıllık eşim, 7 aylık kızım ve ben, adanadan istanbula gezmeye gittik.
    4.mayıs,1985 di
    istanbuldan ozaman oturduğumuz şehre, yani adanaya dönüyoruz kendi aracımızla. eşim,ve 7 aylık kızım, arabanın arka koltuğunda, (orası daha güvenli ya güya)
    bende aracımızı kullanıyorum.
    gece,kör karanlık.
    bir şangırtı kopuyor,arkamızdan tır üzerimize çıkıyor.
    önce bir çığlık duyuyorum,eşimin çığlığı.
    sonra,bebek çığlığı.
    heryerimden kan akıyor, ama acı hissetmiyorum.uyuşmuşum.
    eşime sesleniyorum,ses vermiyor.anlıyorum vefat ettiyini.
    sıkıştığım yerden,kızıma uzanmaya çalıyorum,yetişemiyorum.
    bağırıyorum,tır şöförüne,ne olur kızımla karım ölüyor,yardım et diye,
    ama dönüp bakmadan kaçıyor.
    kan kaybından olsa gerek,beynim uyuşmaya başlıyor yavaş yavaş
    dilimi,hissetmiyorum..
    ambulans sireni duyuyorum,uğultulu kulaklarımda.
    beni,apartopar atıyorlar sedyeye
    şuurum iyice gidiyor,ne konuştuğumu bilmiyorum
    birkerecik öpim diyorum doktor hanıma ambulansta,
    öptürmüyor...
    ben yine ısrarla,öpeyim diyorum.
    sonra hastanede 17. günüm müş, gözlerimi açtığımda.
    herşeyi,net olarak hatırlıyorum
    ölümü,karıma ve kızıma konduramıyorum,ölmediler sanıyorum, onlar beni evde muhakkak bekliyorlardır.
    kimseyede,sormuyorum,karım neden gelmiyor hastaneye ziyaretime diye,
    kızımıza bakıyordur,çocuğu kime bırakıp gelecek diye kandırmak kendimi günlerce.
    sonra,doktor hanıma ambulansta kurduğum cümleleri hatırlıyorum,
    yüzüne bakamıyorum.
    26. günümde dayanamıyorum, kayınpederime soruyorum,
    "baba,kızımla karım neden gelmiyor"
    kayın pederim, ağlıyor. "onlar cennete gitti oğlum" diyerek.
    heryerim,sargı içinde,mumya gibi yatıyorum hastanede günlerce,
    hiç canım yanmadı, çünkü hissetme yetimi omurilik felci geçirerek kaybetmişim.
    lakin,yüreyim felçli deyilmiş,
    içime bıçak yüzü deydi, karımla kızımın ölümünü öğrendiğimde
    mekanları,cennet olsun.

    Oturandeva
#24.03.2009 01:58 0 0 0
  • Hayat senin yön vermenle olmuyor sevgili...
    çocuktum,küçücük bir çocuk.
    babamdan az dayak yemedim,işte bu yüzden kızımı hayatımın merkezi haline getirdim.oda küçük,çok küçük elleri var,benimde küçücüktü ellerim
    ama ellerimin küçüklüyüne aldırış edilmeden indi tokat o küçük ellere ve ben o yüzden kızımın en çok ellerini parmaklarını öpüyorum.
    Çünki oda küçük,yavru bir ceylan misali savunmasız
    baba birdaha öp diyebilecek kadar sevgiye muhtaç bir çocuk, baba bu defada vurma be diyemeyecek kadar ürkek bir çocuk.
    ben, bilmem ne köyünün, bilmem ne isimli adamın bilmem kaçıncı numaralı çocuğuyum,miyadımda oldukça bayat ve eski.
    kızım ise,nihatın kızı.kızını el üstünde tutan adamın kızı.ben babamın oğluydum,
    ama kızım nihatın kızı.
    baba olmak,sadece babalık sıfatını taşımak deyildir çünki.
    zaten,kim varki babasız olan?herkesin,en az bir,en çok yine bir babası var.
    bana çocukken,sen kimin oğlusun derlerdi,ben ise babamın oğluyum derdim.
    aklım ermezdi isim vermeye,yada ismiyle övünülecek biri deyildi babam,
    kızıma sorduklarında sen kimin kızısın diye,
    ben yener nihatın kızıyım diyor. yani anlayacağın,benim dilim babamın bir ismine dönmezken,kızım babasının çift ismini söylüyor.
    her baba baba değildir. iki baba vardır,biri baba dır,diyeri ise iskele babası
    hani şu halatların bağlandığını baba.
    her seven sevende deyildir...ve her evliliyin bitişindeki nedenler nedende deyildir.aldatırsın eşini,deyil ya hadi biranlık gafletti diyelim aldattın dövdün sövdün diyelim,
    peki ya sonrası? sonrası yine aynıysa,sen hiç sevilmedin demektir.ozaman,
    bu umudun neden.bu,vazgeçemeyiz niye.
    ben aldatmadımki,tenlere deymediki tenim,yazmadımki senden başkasına şiir,
    deymedi yüreyim yüreyinden başkasına.
    evet,hatalarım oldu.her ilişki kusursuz gidemez zaten.
    ama kabul etmelisinki,yinede gidişini ardından izlemedim suçların en büyüğünü işleyenler gibi. beni kıyasladığın o adam gibi yapmadım.
    hep sokuldum sana,en sert anlarında bile sokuldum canım deyip...hemde yüreyimi kıracağını bile bile.
    hayalinle yattım,düşlerinle kalktım
    bir ekmek diliminde boğazıma düğümledim seni
    unutmakmı?unutmaya çalışmadımki
    istemedimki,seni unutmayı,
    beni unutacağını,unutamadığın o adamı ise baştacı yapacağını bile bile
    unutmak istemedim seni.
    beni,kıyasıya kıyasladığın odamı
    seni incitmemek için sana sustum hep,
    ama bilmeliydinki,semek kırılacağını bile bile sevmekti.benim sevdiğim gibi.
    sevmek,defalarca başka tenlere bulanmış bir tenle seni seviyorum demek deyildi,beni kıyasladığın o adamın yaptığı deyildi sevmek.
    nihatı sevmiyorum,ona sadece engelli olduğu için acıyorum dediyin adamın sevgisi deyildi sevmek.
    engelliyim evet.ama acınacak kadar deyil,biliyormusun bence bana deyil mutluluğunu bozan o adamdı sende acınacak sıfatıyla bulunması gereken.
    sana çok kırgınım,beni acınan bir adam sıfatına koyduğun için deyil,
    ciyeri beş para etmez baykuşlara hibe ettiyin için kırgınım.
    bir yudum anlamaya çalışmadığın için kırgınım,
    4 saatte bir TAK yapma ihtiyacımı anlamadığın için kırgınım,
    atla bir otobüse 12 saat yolculuk yap dediyin için kırgınım,
    sen sürekli yanında birinin yardımına muhtaçmısın dediyin için kırgınım.
    üzgünüm,sen anlamadın
    bende zaten anlatmadım,çünki sen sadece nihat ı araştırdın,
    nihatın ismiyle ilgilendin,bedeniyle deyil.
    beni biraz olsun anlamaya çalışsaydın,saatlerce süren internet sohbetlerini
    bir kenara itip,benim sorunlarımı araştırabildin sadece sohbet için kullanmayabilirdin modeminin o ahengli ışıklarını.
    sana kırgınım,ne kadar sevsemde seni,ben artık sende deyilim
    gidişim sanmaki kinimden,ben kin tutamamki, bilirsin işte
    iki tatlı cümleye kanar giderim,yağ gibi eririm olduğum yerde...
    seni daha çok sevmemek için senden gittim,çünki layık deyildin bu sevgiyi
    haketmedin...dışarıda milyontane kadın,benim gibi bir erkek beklerken
    sen nihat yakamdan düşmüyor diyerek anlattın beni, üç kuruş etmeyen
    laf yerindeyse ağzı gevşek o ağzı süt kokuşan arkadaşına.
    evet,yakandan düşmedim
    neden düşmediyimin sebebinide yazdım yukarıda,
    vazgeçmedim beni kıyasladıkların gibi sebebim buydu.
    ama en sonunda dediyin oldu,ben senden gittim........
    ama her gidiş gidişte deyildir...
    mesela önceleri,bir musluktan akan su gibi
    sonradan birden bire,öyle habersizce kesilişi gibiydi yürümek,
    sonra beklemek suları,tüm sabırla beklemek
    ama o suyun musluktan bir damla bile düşememesine şahit olmak her bekleyişte.ve yitirmek o musluktan akacak bir yudum suyu,yine yeniden akarak koşmak ve yürümek için...
    yürümenin,akmanın,koşmanın bir sonu vardır, tıpkı o sonu yıllar önce yaşadığım gibi...ama ,
    ya birgün koşarsam,şu sokağın başındaki halı saha maçlarını izleyerek deyilde
    oynayarak hatta 3 gol atarak geçireceyim zamanın umuduna çevirdim küreklerimi yıllardan beri...
    yürümekten,koşmaktan gittim ama
    yüreyimin bir köşesi kaldı orda.

    Oturandeva
    20,haziran,2008
    amasra.
    saat: 03:28
#24.03.2009 02:02 0 0 0
  • hayatıma dair,aldığım not:

    yıllar boyunca,rahmetli ablam bana hizmet etti.
    birgün,ablam yoktu evde.benimde canım kahve istedi.
    acaba dedim,mutfağa gidip,yapabilirmiyim?
    ayağa,kalkabilen,robot tekerli sandalyemle mutfağa gittim.
    ve kendime,acı bir kahve yaptım.
    o gün,kendimi sadece kahve yapabildim diye,
    bir kahraman ilan ettim.zoru,başarmıştım çünki.

    oturandeva
#24.03.2009 02:13 0 0 0
  • hayatıma dair bir not:


    cumartesi günümüzü iyi deyerlendirmek için,7 yaşındaki kızımla dışarıya çıktık.
    önce parka gittik,sonra düşünüyoruz şimdi nereye gitsek?
    sinemaya gidemeyiz(tekerliyle sinemaya girebilmem mümkün deyil)
    parkta kızımla konuşurken ben,hooopppp yanımıza 25-30 yaş arası bir genç uşak geldi. montumun cebine elini soktu ve eyrilerek bir açığını kaparsın abi,dedi çekti elini cebimden
    tabi bunu kızım duymadı.
    elimi montumun cebine attım, 20 YTL çıktı.
    dedimki, (bozuk bir suratla)
    sen bunu al,ihtiyacı olana ver. benim ihtiyacım yok dedim.

    yafuuu ısrar ediyo, al abi diyo ısrarla,
    benim bi deli bakışım vardır, yan yan bi bakış attım.
    sen bunu bana neden vermek istiyosun dedim?
    ihtiyacın vardır diye dedi.
    ihtiyacım vardır diyemi?yoksa,kendi yardım etme iç güdünü yüceltmek içinmi?dedim.
    öyleki,sen beni ilkkez gördün,nerden biliyosun benim ihtiyacım var olduğunu?
    bana yardımmı etmek istiyorsun,ozaman beni şu kaldırımdan atlat dedim.
    atlattı sağolsun

    o sırada bizim kız,bi oyuncak gördü alışveriş yerinde.
    akülü bi araba vın vın vınnnnnn
    dedimki o para vermek isteyen uşağa, beni oraya götür!
    olar dedi,ve bunuda yaptı. ama gitmiyoda yanımızdan ha.
    bizim kız,arabaya bayıldıııı.bindi denedi falan.rengide pembe tamammı,içi giddi içiiiiii.
    babaaaaa alalım nooluuuyyyy dedi.
    olar dedim,alalım kızım.
    kaç kuruş bu arabanın günahı dedim oyuncakçıya,
    oyuncakçı dediki 380 ama 350 yaparız
    olar dedim, çıkarrtım cepimden cüsdanı, cırt cırt cırt saydım avcuna 350 yi.

    (tabi o 20 ytl vermek isteyen uşak hala yanımızda ve ben 350 yi gözüm kırpmadan saydım ya, yaralanmış egoma sanki melhem sürülmüş gibi hisseddim )

    çocuğa dedimki, hadi bir yardım daha et, indir beni şu merdivenden.
    onuda etti.
    dedimki,artık gidebilirsin o 20 liyide gerçekten ihtiyacı olana ver.
    ama gördüyün her engellinin paraya ihtiyacı var sanma dedim,
    bizler,paradan ziyade bu tür yardıma ihtiyacız. zıplayamıyoz tekerliyle şu kaldırımları yafuuu

    -----

    sözün özü;
    genç kardeşlerim. asıl demek istediyim şu,yardımlarınızı yaparken
    kendi yardım egonuzu yüceltmek için deyil.
    ettiyiniz yardımın yerine ulaşacağını,bilerek yardım edin.
    yardım etmek,çok çok çok çok güzel birşey.
    lakin bunu kendiniz için deyil,yardıma ihtiyacı olan için yapın

    26-10-2008
    oturandeva
#24.03.2009 02:18 0 0 0
  • hayatıma dair bir not:


    en,son denize ne zaman girmiştim,hatırlamıyorum bile.
    ben diyeyim,1984de,siz diyin 1985de.
    yalnız,2 sene önce falan,bir derede kıyıda,uzanmıştım oda,20cmlik bir suya.
    bu sabah,tuğçe(ablamınkızı) kahvaltı yaparken dediki,ya dayı ben bugün denize giricem dedi.evim,amasrada ve amasrada oluşu,pek bir işe yarıyor tabitam bir tatil kasabası.
    neyse,tuğçeye dedimki,bende geleyim ben izlerim.
    oda güldü,illa başımızda duracan dimi,illa koruma güdülerin hareket edecek diye.
    neyse,kızımla tuğçe hazırlandı gidecez.
    ırmak dediki kızım(6buçuk yaşında yavru daha) baba dedi,sende şort giysene.
    sende gir denize.cesaretim yokki,nasıl olacaktı bu iş?
    tuğçe azbiraz gaz verdi,yanında ben varım merak etme falan derken
    kabul ettim.
    ve ben bugün denize girdim
    1 metrede,boğuluyordum azdaha ama
    sanırım,denizde deyilde havuzda kendimi aşabilirim.
    havuzda suyun rengi şeffaf olduğundan,
    bacağım nerede,görebilirim.
    denizde,koca bir boşluk içinde gibi hissettim kendimi,bacaklarım nerde,anlıyamadım.
    belki bir çoğunuza,çok basit birşey gibi gelebilir.ama birde benim açımdan bakarsanız,sevincimi anlıyabilirsiniz.
    en kısa,zamanda bir havuzla anlaşıp,birde hoca tutup(fiziktedavi hocası)
    kendimi,havuzda denizle mücadeleye karşı yetiştireceyim.
    bu kararı almama,sabahki bir metre deniz sebep oldu.

    29-06-2008
    oturandeva
#24.03.2009 02:22 0 0 0
  • abi hayatta bir cok zorluklar yasamisin buna ragmen asla isyan etmeyen birisi olarak her zaman sükreden birisi olarak gördüm
    o güzel yüregine saglik anilarini paylasmisin ir cogunu biliyorum ama bir eksik var abi onuda anlatsan:D

    birkerecik öpim diyorum doktor hanıma ambulansta,
    öptürmüyor...cok özür dilerim ama burda koptum iste abi öptürmüyor demisinya
#24.03.2009 02:53 0 0 0
  • heya öptürtmedi abesinin
#24.03.2009 14:40 0 0 0
  • abi üzülme yaa ben döferim o doktoru
#24.03.2009 19:19 0 0 0
  • ölmüştür belki abesinin. ozaman kadın en az 40 yaşındaydı yaffu.
    şimdi yaşıyosa 65 e merdiven dayamıştır.
    ben onu öpmek istemem artıkın abesinin:))
#24.03.2009 19:23 0 0 0
  • abi ne diyimki senin sansindan herlade nerde inatcilar var seni buluyor
#24.03.2009 19:24 0 0 0
  • çok şey yaşamışsınız anlatmanız bize en başta kendi adıma söyliyim cok faydalı oldu
    en başta Allah'a daha fazla şükretmeliyiz
    sonra elimizdekilerin degerini bilmeliyiz.
    yanımızdakilerin kıymetini bilmeliyiz
    çok etkilendim sabrınıza şükrünüze azminize hayran kaldım..
    yazılarınızı takip edicem sürekli abi
#24.03.2009 23:10 0 0 0
  • ay Cok güzeL yazmi$Sin abi
    heLeki kizina bukaDar Deger vermen
    ya$aDikLarini ona ya$atmaman
    Cok taktir ettim.

    aLLah yüzünDen güLümSemeyi ekSik etmeSin amin.
    umarim payLa$imLarini SürDürürSün
    Cünkü okaDar güzeL yazmi$Sinki.
    Siz Cok Daha güCLüSünüz
    biz her firSatta hayata küSerken
    Siz inaDina SariLiyorSunuz
    Cok begenDim ve taktir ettim gerCekten.
#24.03.2009 23:24 0 0 0
  • Abicim azminizi hayata bağlılığınız
    kızınızı çok sevmenizi
    ve hayatla barışık olmanızı çok beğendim
    çok sabırlısınız ALLAH size o kadar daha sabır versin
    yazılarınız çok güzeldi okurken acayyip etkilendim
    YÜCE RABBİM HEP SİZİNLE OLSUN
    İNŞAALLAH en kısa sürede güzel haberlerinizide alırız
#24.03.2009 23:31 0 0 0