alevdir ağızda dil
sözcükler yanar
neylesen anlatılmaz çekilen acı
yürek parçalanır can darmadağın
taşar bir damla gözyaşına
kan seli bir çığlıkta yıldırımlar savurur
zaman suratına çarpan beton bir duvar
susar saatlerin çanı
yanarsın zindanın ışımaz
ne bir tek düş ne de anı
taşımaz vurgun yürek taşımaz
yere göğe sığamayan kederi
yaşarken öldürür insanı
yüreğe saplanan yâr hançeri...
ey yarası bağrında dağlanan yetim yürek
şimdi ağla
ağlamanın vaktidir
hiç bir söz anlatamaz ahını
ne desem yalan
tökeziyip düşmüşsün dipsiz uçurumlarda
ayrılık doğmuş ufkundan
kimsesizsin- ıssızsın
hangi kapıyı çalsan kilitli
filizkıranlar dalamıış çıvgalarını
durmadığınsın işte
belki yarasıdır birbirinin ayrılanlar
belki de hiç bir şeyi
artık ne dost kalınabilir-
ne düşman
ne sevgili
çünkü çıkaramaz bunlar
yürekten
kanatan hançeri
ağızda alevdir dil-sözcükler yanar gider
dağlann gazel dökmüş yitirmiş şarkısını
kalmışsın işte
yuvası tütsülenmiş bir tilki gibi
nâçar
kar altında
ve ayrılıklarda
yağmalanmış gençliğin
orada
bir başına ölmek istersin
bilirsin ağlamak
isyan etmek boşuna
yürekte açılan çatlak
o gelse de
kapanmayacak
başka yolu yok
bir düş gibi silin git
bu sevgisiz ummanda yit
o bulamasın seni
ve bütün köprüleri yık
geçtiğin yollardan arayamasın seni