Tam bir dolar seksen yedi senti vardı. O kadar ne bir eksik, ne bir fazla. Della, paraları üç defa saydı. Bir dolar seksen yedi sent, o kadar. Halbuki ertesi gün yeni yıla adım atılacaktı. Della'nın evi, haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartman. Tasvire değer bir hali yok. Tam bir fakirhane. Gözyaşları dindikten sonra Della eline bir ponpon alarak yüzünü pudraladı pencerede durarak apartmanın o kasvetli arka avlusundaki parmaklıklar üzerinde yürüyen bulut renkli kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi günü Yılbaşıydı ve kocası, sevgilisi Jim'e hediye alabileceği sadece bir dolar seksenyedi senti vardı. Bu parayı da aylardır yavaş yavaş biriktirmişti . Halbuki şimdi hiçbirişe yaramadıklarını görebiliyordu. Sevgili Jim'ine güzel bir şey almak hususunda hülyalar kurarak birçok mesut anlar yaşamıştı. Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın karşısına attı. Gözleri pırıl pırıl parlıyordu, ama yirmi saniye içerisinde rengi uçuvermişti. Saçlarını çözerek omuzlarının üzerine döktü. İftar ettikleri iki şeyleri vardı. Biri Jim'in büyükbabasından kalan altın saat, diğeri de Della'nın omuzları üzerine dökülen saçları. Della'nın saçları altın renkli bir çağlayan gibi parlayarak ve dalgalanarak dizlerine kadar döküldü ve elbise gibi vücudunu örttü. Bir aralık bir an durdu. Tereddüt eder gibi oldu. Yerdeki kırmızı tüyleri dökük halıya iki damla gözyaşı aktı. Della, gözlerinin yaşı kurumadan kapıdan fırladı.
"MM. Sofronie. Her nevi saç levazımı " ibaresi taşıyanbir tabelanın önünde durdu. Bir hamlede içeri girdi. "Saçlarımı satın alır mısınız ? " diye sordu. Madam, saçları pişkin bir alıcı eliyle yokladıktan sonra " 20 dolar " dedi. Della, "Peki,derhal" cevabını verdi. Ondan sonraki iki saati pembe bir bulut üzerinde uçar gibi sevinçle nasıl geçirdiğini bilmiyordu. Jim için almak istediği hediyeyi bulmak için dükkanların altını üstünü getirdi. Nihayet bulabildi. Altın saat zinciri. Zincir, Jim'in o emsalsiz saatine layık derecede güzeldi. Eve gitti, saçlarına baktı. Jim'in bu hayalini beğenmesi için dua etti. Az sonra Jim kapıyı açıp içeri girdi. Gözlerini sevgilisine dikmiş sadece bakıyordu. Sonra, hediyesini uzattı. Della paketi açtığında, ipek gibi saçları için uzun zamandır beğenip alamadığı bir çift tarak gördü. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Kendisini toparladı, tatlı bir tebessümle Jim'e hediyesini uzattı. Jim, paketi açtığında saat zincirini gördü. Ama artık saati yoktu. Çünkü, Della'nın güzelim saçlarına çok beğendiği tarakları alabilmak için o da saatini satmıştı. Üzülmediler... çünkü önemli olan tek şey vardı sevgileri.. O da ne satılır nede satın alınabilirdi.....