Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların
Salmak serin sulara gövdemi
Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek..
Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürperek
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi
Hırçın ve ele geçmezce atılgan
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi...
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukca bu dünyada
Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde
Değişmez ve değişken olanı sonsuzca...
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim degil, yüregimdi seni
gören. Sen damarlarimdaki kana karisip , geldin oturdun yüregime. Bir
baska yerde olamazdin zaten. Sen, benim en degerli yerimde, yüregimde
olmaliydin, orada kalmaliydin. Çok aska ev sahipligi yapan bu yürek, ilk
kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk degildin artik.
Bu yüzden ne agirlama fasli vardi, ne de ugurlama. O yüregin gerçek
sahibiydin. Simdi sonbahar, kisa giriyoruz ya... Ben dört mevsim bahari
yasadim seninle. Çiçek çiçek açtin yüregimde. Gökkusagi zayif kaldi,
senin renklerin karsisinda. Taze bir yaprak gibi yesildin. Açelyaydin
pembeliginle. Üzerine çig taneleri düsmüs sari güldün. Kirmiziydin bir
ates gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayi sevdim seni. Denize
tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düsünemedim. Seni severken
dünyayi da sevdim ben, insanlari da... Kendime bile dar gelirken, içinde
herkese yer olan bir hayatin sahibiydim artik. En kizgin, en tahammülsüz
oldugum anlarda bile, seni düsünmek yetti bana. Içimdeki sevinç yüzüme
yansidi, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygisiz,
içten gülüsün ne demek oldugunu, nasil güzel bir sey oldugunu anladim
seninle... Her seye ragmen sevdim seni. Güçlüydüm ve asamayacagim hiçbir
zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen
elimden tuttugunda, patlamaya hazir bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil sendin ve ben o menzile ulasmak için önüme çikan her seyi yok
edebilirdim. Sana ulasmami engelleyecek her seyi eritirdim, kül ederdim.
Sana ulastigimdaysa sakin bir göle dönüsürdüm. Ve o göle bir tek sen
girebilirdin. Sevdim ve hayrandim da... Her halin çekti beni. Durusunu,
uyumani, gülmeni, kizmani, saskinligini, safligini, kurnazligini,
çocuklugunu, olgunlugunu sevdim. Sesini de sevdim suskunlugunu da. Küçük
oyunlarini, kaprislerini, sitemlerini, korkularini sevdim. Seni ve o
doyumsuz sevdani, uçari sevdani anlatacak kelime bulamadim çogu zaman.
Sigmadin cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar
derin olmadi. Seni severken yorulmadim. Çünkü sen yasam kaynagiydin. Her
gün yenilendim. Seninle çogaldim, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa
tamamladin. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezligin ta kendisiydin.
Sevdim iste ötesi yok...
@YLIN
Özledim seni...
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir... Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca ay içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp sürekli bir bosluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup seninle başbaşa karşılamaları özlüyorum;
Oynaşmalarımızı, hırlaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi , kaçamak tatillerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlügünü... Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin oksayışına bırakırken... Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
...ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
...gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sana ne zor... ...sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden, sesin, kokun hala beynimdeyken...
...seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
...yeni bir sevdayı kesinlikle yasakladığım kalbime söz geçirmek...
...ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı, yanyana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, arkandan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor... ...yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzakta bir yerlerde üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum.
Bütün engelleri aşıp, terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak ve yavaşça üzerini örtmek geçiyor içimden... Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde, terketmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak, yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarim için özür dilemek ve "Dön birtanem" demek istiyorum: "Geri dön... Canın seni bekliyor ..
@YLIN