hamd ile sükür arasindaki fark

Son güncelleme: 21.05.2007 11:26
  • Hamd ile şükür arasında fark vardır; şöyle ki: Hamd, sadece Allahu Tealaya mahsus olan bir fiildir.
    Hamd, nimetin Allahu Tealadan geldiğini itiraf etmek, onunla Allah rızası için güzel amellerde bulunmak ve o nimete Allahtan başkasını ortak koşmamaktır...
    Bu sebeple Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

    Hamd, alemlerin Rabbine mahsustur. Yani bütün hamdler ancak Allaha ait ve Ona layıktır. Çünkü O, alemlerin Rabbidir.
    Bir haberde şöyle zikredilmiştir: Elhamdü lillah, Rahmanın ridâsıdır. (Hamd sadece Ona aittir).
    Şükür, nimetin sahibine açıkça övgüde bulunmak; bu nimetin bize ulaşmasına vesile olanlara ise gizlice dua etmektir. Şükür, hem Allaha hem de kullara karşı yapılan müşterek bir ameldir. Şükre anne baba da dahildir. Şükür yani teşekkür, insanlardan onu hak edenlere de yapılır.
    Yusuf b. Esbatın şöyle dediği nakledilmiştir: Süfyan-ı Sevrî (rah) bana: Ancak şükrün değerini ve yerini bilen kimseye teşekkür et! dedi. Ben: Bu nasıl olur? diye sordum; şu cevabı verdi:
    Ben sana bir iyilik yaptığımda, onu senden daha fazla gizler ve senden daha fazla utanırsam, o zaman bana teşekkür et, yoksa etme.
    İbrahim b. Ethem (rah), arkadaşlarından birinden Allah için iki dirhem para istedi. Onun da yanında bir şey yoktu. Bunun üzerine mecliste bulunan bir genç kesesini çıkardı. İçinde iki yüz dirhem bulunan keseyi İbrahime verdi. İbrahim, keseyi kabul etmedi ve şöyle dedi:
    Bize bir şeyler veren herkesin verdiğini kabul mü edeceğiz? Biz ancak, bize verdiği mala karşılık Allahın kendisine ondan daha büyük bir nimet verdiğine inandığımız (ihlaslı) kimselerin verdiklerini kabul ederiz.
    Hasan-ı Basriden (rah) nakledilen uzun bir kıssada şu hâdise anlatılmıştır: Adamın biri ona toplu bir para vermek istedi; el-Basrî, adamın teklifini reddetti. Adam gittikten sonra, o mecliste bulunan Hâşim el-Evkas, Hasan-ı Basrîye: Ey Ebu Said! Bu yaptığına hayret ettim. Adamın ikramını geri çevirdin; o da hüzünlü bir şekilde ayrılıp gitti. Oysa sen, Malik b. Dinardan ve Muhammed b. Vâsiden devamlı alıyorsun. dedi. Bunu duyan Hasan (rah) ona şu karşılığı verdi: Yazık sana! Malik ve İbnu Vâsi, bize bir şey verince, bize değil, Allahu Tealaya bakarlar/bunu sırf Onun rızası için yaparlar. Bu durumda bize düşen, onların verdiğini almaktır. O zavallı adam ise, verdiğinde bize bakıp bizden bir karşılık beklemektedir. Onun verdiğini işte bu sebeple geri çevirdik.
    Sen bu anlayışı elde ettiğinde, sana gelecek bir şeye engel olan hiç kimseyi ayıplamaz ve hiç kimseye de kızmazsın. Çünkü o şeyin sana gelmesini ilk engelleyen Allahu Tealadır. Onun engellemesinde de bir hikmet mevcuttur. Verdiği nimette nasıl bir hikmet gizliyse, engellediğinde de hikmetler mevcuttur.
    Fakat bizler bir insanı Yüce Mevla kötülediği zaman kötüleyebiliriz. Allah bir kimsenin kusurunu ortaya koyduğu zaman biz de koyabiliriz. Allah bir kimseye kızdığı zaman biz de kızabiliriz. Böyle olursa yapılan iş Yüce Mevlanın muradına ve rızasına uygun olur.
    Allahu Teala verme işinde kulun bir etki ve yetkisinin bulunduğunu bildirmekte ve bunun için hayır yolda harcama yapanları övmektedir. Bu onun sonsuz kereminden olmaktadır. Aynı şekilde cimrilik yapıp malı elde tutmada ve kötü işleri yapmada da kulun iradesinin bulunduğunu bildirmekte, onun için malı elinde tutan ve isyana dalanları kötülemektedir. Bu, ilahi kudretin ortaya koyduğu bir hikmet icabı olmaktadır. Bunun bir hikmeti de, ilahi hükümlerin ortaya çıkması, helal ve haramın belli olması, herkese yaptığı iyilik veya kötülüğün karşılığının verilmesidir. Allahu Teala, kullarına emrini açıklamış, kader sırrını ise kendi katında gizli tutmuştur. Bu durumda mümin, emredildiği şeyleri yapar, Allahu Tealanın kendi katında saklı tuttuğu şeylerde Ona teslim olur.
#26.05.2005 22:56 0 0 0
  • Ellerin dert görmesin arkadaşım
#27.05.2005 11:12 0 0 0
  • teşekkürler sevgili kardeşim, ellerine emeklerine sağlık...
#27.05.2005 12:44 0 0 0
  • hamd ve şükür arasında fark olduğunu hep duyarım ama bir türlü tam açıklamasını alamamıştım. Burada birşey öğrendimki, verdiği nimetlerden ötürü şükür etmek değilde hamd etmek gerekiyormuş. Ama ben birşey daha duymuştum ki bunun gerçeklik payı varmı yokmu bu yazıda bulamadım. Hamd ettiğin zaman Allah'ın verdiklerine şükrederken devamını da dilediğimizi, şükrettiğimiz zaman ise devamını istemediğimizi (özellikle sıkıntılı anlarımızda bunada şükür demekle bu sıkıntının devamını vermesin anlamında) belirtmiş oluyormuşuz. Böyle birşeyin gerçeklik payı varmıdır yokmudur bunu bir türlü öğrenemedim...Ama sayende hamd etmenin daha güzel olduğunu öğrendim...Paylaşımın için saol...
#30.05.2005 16:04 0 0 0
  • teşekkürler arkadaşım bu bilgiler için
#01.06.2005 01:16 0 0 0
  • Allah razı olsun kardeş.Allah ilmini artırsın ilmiyle amil olan kullarından eylesin
#11.06.2005 23:59 0 0 0
  • aminnnnn
#12.06.2005 22:36 0 0 0
  • Çok güzel açıklamışsın Allah sen razı olsun eline sağlık......
#12.06.2005 23:14 0 0 0
  • Verdiğin bilgiler çok güzel Allah senden razı olsun
#13.06.2005 13:11 0 0 0
  • Ellerine sal1k
#07.08.2005 11:32 0 0 0
  • sagol!
#07.08.2005 12:15 0 0 0
  • ALLAH razı olsun kardeşim...
#07.08.2005 18:04 0 0 0
  • Allah razı olsun
#21.05.2007 11:26 0 0 0