Bir bardak suda Mehmet Topuz fırtınası kopuyor. Neden? Çünkü O, "Ben Beşiktaşlıyım" dedi. Fenerbahçe devreye girdi, Kayserispor başka atraksiyonların peşinde, Beşiktaş'ta ise her zamanki gibi iletişim ve yönetim sorunu var.
Kısacası üç kulüp birden saçmaladı, olan gencecik bir futbolcuya oluyor.
Haberlere göre, Mehmet Topuz odasına kapanmış ve ağlıyormuş. Acı çekiyor. Şimdiden Beşiktaşlı olmuş yani.
Üzülme Mehmet, Beşiktaşlı olmak, biraz da acı çekmek demektir.
Sahada, tribünde, sınıfta, mahallede, masada, barikatta acı çekmektir Beşiktaşlılık.
O formayı giymek için acı çekersin, ama bitmez. Yapılan haksızlıklara, dönen dolaplara, sistem içinde olup bitene, çalan haksız düdüklere, olmadık cezalara, dayanamazsın, acı çekersin.
Bu takımın formasını giyen de acı çeker, gönül veren de.
Çünkü Beşiktaşlılık biraz da acı çekmektir.
Üzülme Mehmet
Mesela benim için, 16 yaşına kadar şampiyonluk görememek, ama aşk ile bağlanmaktır Beşiktaşlılık. Sadece bu mu? Tabi ki değil.
Göğüs göğüse mücadele edip, sonra Türk futbol tarihine kara bir leke olarak geçen bir maçta, rakiplerin yaptığı şikeyle şampiyonluğu kaybetmektir Beşiktaşlılık.
Şampiyonluğa yürüyen takımını, çoluk çocuk, kadın erkek coşkuyla, karnaval havasında desteklerken, tazyikli su, cop ve göz yaşartıcı gazlarla yapılan saldırılara karşı direnmektir Beşiktaşlılık.
Sonucu kutsayarak edebiyat yapanlara, karda yürürken iz bırakmamaya çalışanlara inat, Türk spor tarihinin altın sayfalarına, bir adım da Siyah, diğer adımda Beyaz ayak izleri bırakmaktır Beşiktaşlılık.
Üzülme Mehmet, Beşiktaşlılık biraz da acı çekmek demektir.
Medyada hak ettiği gibi yer bulamamak, yalanla dolanla uğraşmak, baskıcı zihniyetlere karşı çıkmaktır Beşiktaşlılık.
"Ya benimsin, ya kara toprağın" diyerek taammüden futbolcu öldürmeye çalışan zalim kulüp başkanlarına karşı koymaktır Beşiktaşlılık.