Yüzüne bak güneşin
Yüzüne bak körfezdeki denize düşen güneşin
Yüzüne bak acılı aşkların üstüne inen güneşin.
Gelişine bak akşamın
Gelişine bak körfezdeki denize çöken akşamın
Gelişine bak yarım yamalak aşkların
üstüne giden akşamın.
Hayatı unutma,
Yeniyi unutma,
Yaşayanı unutma.
Sen ki duvarlardan akar sulara baktın ağladın
Leğenlere dolan yağmura baktın ağladın
Özendin sulara ve yağmura
Kalbini gözlerinin yerine koydun
Aktı mı sanki kanlı günlerin, gecelerin kanı?
Uykusuzluk uçtu mu yuvasından,
Gönüller şen oldu mu?
Aktı mı ayrılığın deli ırmağı ayaklarının önüne ?
Yumuşadı mı sert yanları,
Yuvarlandı mı kayaları ?
Tutuldu mu ayrılık sevginin depremine,
Çekildi mi mağarasına inine ?
Kayboldu mu ayrılık denilen yabanıl hayvan
Hayır,hiçbiri olmadı bunların
Çünkü, çamur içinde kalan çıplak ayaklarını
Bana alacakaranlıkta da yazdığını unuttun
Kapalı,uykuya dalmış gözlerinden uykuya daldığını.
Kalbimin içinde çarpan kalbinin sesinden
sellerin boşaldığını
Beni alıp sürüklediğini bir o yana,
bir bu yana savurduğunu
Kötü geçmiş zamanlarla
iyi geçmiş zamanlar arasında bıraktığını
Yanından uzaklara,
uzaklardan yanına aktığını unuttun.
Çocuktun, çocuk oldun"herbirşey"e özenmedin
Büyüdün, malları mülkleri terk ettin
Gün oldu yanlız kaldın bir başına acıların ortasında
Sevecen yanların eksilmemiş, eksiltemedin
Çoğu zaman kolların çocuğunu kucaklar gibi
Koşman ayrılmak için değil kavuşmak için sanki
Sabahları ilk önce ısınan senin bedenin
Kar yağsa da ısınan senin bedenin
Ne olursa olsun en geç soğuyan senin yüreğin.
İnsanlarla değil buzullarla da çevrili olsan
En geç soğuyan senin yüreğin.
Görmesek te o mavi kuş yaşıyor,
Beraber bakmasak ta yağacak ilk kar.
Yağışına bak sevginin,
Yağışına bak
körfezdeki dağların üstünde duran sevginin,
Yağışına bak
vakitsiz aşkların üstünde kalan sevginin.
Yükselişine bak hasretin,
Yükselişine bak
körfezdeki dağların üstünde uyuyan hasretin,
Yükselişine bak
yavru aşkların üstünde çırpınan hasretin.