Ölümüm Dört Saattir

Son güncelleme: 11.06.2005 12:43
  • noimage

    Ölmeni bekliyorum.

    Düştüğüm yolların içinde, aklım doğduğum şehrin parlak ışıklarında.

    Doğduğum ve doyduğum şehrin parlak ışıkları. Aynı gözlerin gibi parlak ve kanlı. Aramızda onca mesafe. Yolun karşı tarafındasın. Bir taş atımı mesafesinde. İşte onca mesafe sadece taş atmamızı bekler durur gibi geceye söylenmekte.

    Ölmeni bekliyorum. Her an ölecekmiş gibi duruyorsun. Kaçacakmış gibi her halin. İçten içe meraklandırıyorsun beni. Birden evinin eşyalarına ilişiyor gözüm. Sadeliğe düğümlenmişsin. Madem şatafatı sevmiyorsun, ben de mutfağındaki fayansları sayıyorum lavanta desenli. Bir, iki, onbir, oniki lavanta desenli. Annemin sevdiği kokular geliyor aklıma. Lavanta ve biraz da yasemin, ikisi karışırsa en uzak diyarlara gider de gelir insan. Yalnızsa daha bir yalnız, aşıksa daha da aşık olur. derdi. Hiç yakalayamamış gibiydi zamanı. Uzaktan izlerdi yedi denizli mutlulukları ve sevdiği kokulara inat korkularına sığınmayı seçerdi.

    Fayansları sayıyorum. Bir türlü rahat edemiyorum. Bir otobüs yolculuğunun en tekerlek üstü anını yaşıyorum. Uykunun gözkapağı ürettiği, kapak kapak başına dikildiği anlar bunlar ve bu anlarda karşımda sen dururken, bir de böyle intihar vakti bakışı taşırken yüzünde, nasıl kanarım geceye böyle.

    Boza. Kış gecelerinin sesi. Bir türlü sevemediğim tatların en birincisi. Geceyi de bölüyor bakışlarımızı da. Sinirimi bozuyor boza.

    Saate bakıyorum. Ona beş kalmış.Bir varmış bir yokmuş, anka, kaf dağının ardında bir kuşmuş ve ben koca günün üç saat ellibeş dakikasını sana demirlenmiş bir halde yaşamışım. Yoksa aşık mıyım sana? Hadi canım! Pencere, cumba ya da balkon aşklarını geçeli bir asır olmadı mı? Son sevgili kapıdan çıkıp gittiğinden beri yeni hesaplar tutulmadı mı?

    Masalardan sarhoş kalkışlar
    Çırılçıplak bahşişler
    Hacıyatmaz sallantısında sokaklar aşılmadı mı?
    Sorgusuz dinginliğinde gece.

    Sokak lambalarından biri söndü. Sokağın tek dişi kedisi köşeyi döndü. Bir de akan su var sokaktan geceye. Bir şelale. Sonsuz aşkın gizemini taşır şelaleler. Bir şelale hayal ediyorum. Hiç görmediğim, ulaşılmaz, paylaşılmaz bir şelale. Gözlerim kapanıyor. İçimde derin boşluk. Kendimden geçmişim.
    Geçmişim, geçmeyen dertmişim.

    Ölmeni bekliyorum. Umarsızca bana bakıyorsun. Aklında binbir deniz masalları. Bir alt sokaktan sağa sap, ordan yokuş aşağı yürü. Denizi göreceksin. Hiç şaşırma. Gülümsüyorsun. Sevdin değil mi esprimi. Gözlerinden anlıyorum. Dalgalar vuruyor gözlerine, kirpiklerinde bembeyaz köpükler. Gecenin şerefine bir sigara yakıyorum. Bırakmıştım. Ellialtı gün olmuştu. Altmış olsun bir daha hayatta içilmez bu meret demiştim. Ama sen varsın şimdi. Her şey farklı. Şunu bir içeyim. Güneşi beraber beklememize deysin. Her an ölecekmiş gibisin. Gözlerin büyük bilyeler gibi. Çok kırpıştırıyorsun geceleri. Yorgun oluyorsun belli. Uyu desem de uyumazsın ama sen söyledim say yine.

    Ayağa kalktın. Nereye? Yoksa gidiyor musun? Mutfağını ezberledim. Gitme! Evine gelsem, kahven üst çekmecede, şekerini buzdolabında saklıyorsun madlen çikolataların gibi. Hani yiyince yanakların kızarıyor ya. Üç saat elli yedi dakika ve bir davetiye. Yarın geleyim ben. Kahve yaparım sana. Yeter ki sen şimdi gitme.

    Gözlerime baktın. Hala bakıyorsun. Sonsuzluk gibi&

    Benimle gelecekmiş gibisin. Dünya ayağımın altından kayıyor. Sandalye ayağımın altından kayıyor. Nefesimi dinle. Boş ve sararmış duvarlarda yankılanıyor solgunluğum. Nefesimi dinle. Lavanta kokulu çekmecelerde dinleniyor yorgunluğum. Nefesimi al. Sana da yeter ciğerlerim. Bir de öpüşümü görsen sen. Üç saat elli dokuz dakika.

    Nefesim bana da yeter sana da. Ayaklarım sallanıyor boşlukta. İnan istemsiz kas hareketleri bunlar. Yoksa sana kastım yok kesinlikle bu kas hareketleriyle. Çocukluğumun dört kişilik salıncaklarında hız yaparken acı çekmezdim. Şimdi bu acı neden? Ayaklarım hiçlikte sallanıyor. Ağacın kökleri gibi uzanıyorum, dokunamıyorum ama yıkılamıyorum da. Eğreti bir ağaçta sallanan, sağa sola savrulan son salıncak bu.

    Ve ip gerildi
    Bilye gözlüm sakın dökme yüzünü.
    Her an ölecekmiş gibisin.
    Hep böyle kal.
    Ben ölsem bile
    Ben bile ölsem
    Ölsem bile ben.
    Ölümüm dört saattir..
#06.06.2005 01:39 0 0 0
  • çok güzel yazılar bunlar yüreğine sağlık
#06.06.2005 11:00 0 0 0
  • yüreğine sağlık
#06.06.2005 17:06 0 0 0
  • eline sağlık baby girl
#06.06.2005 17:58 0 0 0
  • FENA SAYILMAZ AMA OKUNMAYA DEĞER
#06.06.2005 18:38 0 0 0
  • ELLerine YÜRegine SAGlık ARKada$ım
#06.06.2005 19:03 0 0 0
  • elleirne sağlıkk
#06.06.2005 21:16 0 0 0
  • ELLerine emeqine saqLık arkada$ım
#11.06.2005 12:43 0 0 0