SABAH NAMAZINA NASIL KALKILIR ÇOK ÖNEMLİ ( 1 )

Son güncelleme: 04.09.2005 13:20
  • Namaza bir kaldırdı pir kaldırdı!
    'Ömür Boyu Aşk' yazarı Tokpınar, 'Sabah Namazına Nasıl Kalkılır' ile yayın dünyasında yeni bir patlamaya yol açtı. Ve namaz seferberliği başladı. İşte şaşırtıcı rakamlar:

    "Amacımız her yönüyle düşünülmüş bir namaz seferberliğidir. Bu çerçevede, namazı gündeme getiren ve namaz şuuru sağlayacak birçok etkinlik düşünüyoruz. Namaz hakkında yazan yazarlarla platformlar kuracağız. Namazı önemseyen vakıf, dernek, TV, radyo, gazete gibi kuruluşlarla namaz duyarlılığını arttıran faaliyetler yapacağız. Ayrıca namazı konu alan ilahî, şiir, film CD ve VCDleri düşünüyoruz. Camilerde, okullarda, fabrikalarda, hatta çarşılarda ve geçitlerde namaz kitapları dağıtacağız. Önümüzde 3 Aylar var. 1 Eylül Miraç Kandili. Namazın farz kılınışının yıldönümü. İnşallah binlerce camiden binlerce kitap dağıtarak adeta bir 'namaz bayramı' kutlayacağız. Yüzbinlerce, milyonlarca insan namazda buluşacak" diyor yazar Cemil Tokpınar ve 'namaz seferberliğine' dönüşen 'kitap kampanyası' çerçevesinde neler olacağını şöyle özetliyor.

    Camilerde ve büyük salonlarda, namaz konuşmaları, ilahiler, şiirler ve ikramlar yaparak "namaz şölenleri" organize edeceğiz. Bu kampanya, Rabbimizle barışma, buluşma ve kavuşma kampanyasıdır. Namazla ilgili o kadar çok etkinliğimiz olacak ki, bunların içinde namazından taviz vermeyen ve hayatının odağına namazı koyan namaza önem veren bir müminin hayatını anlatan muhteşem bir namaz filmi bile var. Hemen her konuda film olmasına rağmen, malesef bütün yönleriyle ve bütün haşmetiyle namazı konu alan bir sinema film şu ana kadar yok: İnşallah bu projemiz kapsaında o da olacak.

    BU KİTAP OKUYANIN HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

    Orhan Pamuk'un Yeni Hayat'ındaki kahramanın hayatı bir kitabı okuyunca değişiyordu. 'Ömür Boyu Aşk' kitabı ile pek çok çiftin hayatını değiştiren yazar Cemil Tokpınar'ın son kitabı 'Sabah Namazına Nasıl Kalkılır' adlı kitap da binlerce insanın hayatını değiştirdi ve daha yüzbinlerce insanın hayatını değiştirmeye de aday. Nesil Yayınları'nın 100 bin adet basarak, 2,90 YTL'den satışa sunduğu kitap inanılmaz satış rakamlarına ulaşmış durumda. Yazar Cemil Tokpınar'a bu kitabın hikayesini ve başlatılan kampanın boyutlarını sorduk. Tokpınar, Haber7'nin sorularını şu şekilde yanıtladı:

    KİTAP NEDEN BU KADAR ÇOK SATIYOR?

    Satışlardan başlayalım. Ömür Boyu Aşk'tan sonra bir satış rekonuna daha gittiğiniz doğru mu?
    Sizinle görüşmeye gelmeden önce bir kitapçı ile görüştüm 'bin tane aldım, 100 tane kaldı' dedi. Kitap üç yıl önce yayınlandı ama şu anda gerçek anlamda bir satış patlaması yaşanıyor. Bir anda 40 baskı yaptık. Bu rakamlar üzerine kampanya başlattık. kitabın şu anda bir satışı var, satış noktalarında gerçekten inanılmaz. Aslında bu patlama Senai Bey'in bir programına konuk olduğumdan sonra başladı. (Onu da izah edeceğim size...) Bir kitapçı 12 bin sipariş verir mi? Veriyor NT mağazalar zinciri bu kadar kitap aldı! Hadi onun şubeleri var, Adana'dan bir kitapçı 5 bin adet kitap siparişi verdi. Bir ilçede bir kitapçı 500 sipariş verdi, bir ilçe bu kadar kitap alır mı, sadece Başakşehir'de Bizim Kırtasiye 100 tane kitap aldı. Çoğunu da satmış...

    Şimdi burada bir soru soralım o zaman, bir kitap bu kadar satış rakamı yakalıyorsa, neden en çok satanlar listesinde adı olmalı değil mi? Biz mi gözden kaçırdık, yoksa gerçekten listelerde yok mu?
    Belki önümüzdeki haftalarda lisetlerde yer alır, bilemiyorum ama tabi listelere yansımıyorsa bu satışlar o listelerin nasıl hazırlandığını sorgulamak gerekiyor.
    O zaman bu satışlara bakınca şunu söylemek mümkün ki Türkiye'de ciddi bir sabah namazına kalkma problemi var? Gerçekten bunun için mi bu kadar çok satıyor bu kitap?
    Türkiye'de ciddi ciddi bir namaz problemi var. Aslında kitabımız da bu soruna genel bir vurgu yapıyor. Sabah namazındaki problemi daha güzel bir dille ortaya koyuyor ve aslında namaza vurgu yapıyoruz. Bir kitabın çok satması için için birinci şart beklentinin belirlenmesidir. İkinci şart ise sunulan ürünün beklentiye cevap ermiş olabilmesidir. Örneğin ilk kitabımız için konuşursak, 'aşk' deyince satıyor diye benzeri pek çok kitap yazdılar, ama satmadı. Neden satmadı? Çünkü beklentiye cevap veremediler. Ben yazarıyım diye söylemiyorum ama bizim eserimiz beklentilere cevap verdiği için sattı. Sabah namazına nasıl kalkılır da bu yüzden tutuyor. Çünkü o da beklentiye cevap veriyor.

    Peki insanların bu beklentisini bir yazar olarak tespit edip, onlara hitap etmeyi nasıl başarıyorsunuz?
    Kitap neden beklentiye cevap veriyor, çünkü çevremle, nefsimle ben aynı problemleri yaşadım. Çünkü bir kere bu kitabın yazarı olarak bu benim namaz kavgamın, mücadelemin bir özeti. Bir yazar olarak bir mümin olarak bu kavgayı çevremle, nefsimle, düzenle, ben kendim vermişim. Çünkü çevreme engeller donmuş, barikatlar konmuş. Nefsim 'sen daha gençsin' demiş, çevrem 'kazaya bırakalım, gel senle maça yaparım' demiş. Birileri televizyon izlemiş, öteki sabah namazı anında mışıl mışıl uyumuş. Çevremde, içimde bulunmak zorunda kaldığım ortamlarda, askerliktir, yolculuktur, şudur-budur önüme engeller çıkmış.

    'NAMAZ KILANIN NAMAZA DUYARSIZLIĞI BENİ ÜZÜYOR'

    Ben o engellere karşı sen demişim ki Resullah efendimiz Bedr savaşında namaz kıldırmış. 'O, okların yağmur gibi yağdığı bir dönemde namaz kılınmış ben niye kılmayayım' diye bir mücadele geliştirmişim, o mücadeleleri de derleyip toplayıp ortaya bir eser çıkartmışım. Beni en çok üzen; çevremde namaz kıldığı halde namazı ihmal eden insanların duyarsızlığı. 'Ben namaza hizmet ediyorum ve kılıyorum' diyen insan namazı gönül rahatlığı ile kazaya bırakabiliyorsa, 'eyvah!' diyorum; ' hiç kılmayanlar ne yapacak?'

    O zaman bir duyarlılık geliştirmemiz lazım diyerek, başta Kuran ve Hadis kaynaklı, sonra Risaile-i Nur ve İslam alimlerin kitaplarından yararlanarak ve bunu günlük hayatla besleyerek bir kitap kaleme almaya çalıştım. Yani kitapta anlattığım çözümlerleri ben günlük hayatımda nasıl uygulamışım; Ameliyattan çıkmışım, yoğun bakımda namaz kılmışım. Daha yolculuğa çıkarken bakıyorum; namaz vakitleri nerede giriyor, ne yapabilirim, nerede nasıl denk getirebilirim? Almanya'dan uçakla geliyorum, ikindi namazı kılacağım, mecburum kılacağım kurtuluşu yok. Çünkü Türkiye'ye geldiğimizde aşkam namazı okunacak, vakti kaçırmış olacağım. Hemen abdest aldım havaalanında, hostese sordum; 'Nerede namaz kılabilirim?' diye. Hostes, 'böyle şeylere pek izin vermiyorlar ama bana namaza karşı olmak ters geliyor, siz şöyle buyurun kılın' diye bana yer gösterdi, ben de orada namazı kıldım.

    'NAMAZ KILMAK BİR ÇOŞKUYA DÖNÜŞMELİ'

    İşte tüm bu örnekler, bu yaşadıklarım diğer temel kaynaklarla buluşarak kitaplaştı. Dolayısı ile okuyan kendinden, kendi hayatından birşeyler buluyor. Sonuçta ben de askere gittim, ben de yolculuğa çıktım. Aynı sorunları yaşadım. Kitabı okuyanlar da artık sabah namazına bazen saati susturarak kalkmamazlık etmiyor. Bazen yorgun olsalar da 'demek ki bunlar bu bu şekilde aşılırmış' diyerek yorgunluğu bahane etmiyor. Namazı kılarken bir coşku yakalamak gerekiyor. Bunu yakalayınca da, 'ne kadar güzelmiş' diyorlar. Kitabı okuyunca memnun oluyor ve hemen kitabı bir dostuna veya bir akrabasına veriyor, tavsiye ediyor. Satıştaki patlama buradan kaynaklanıyor, yoksa insanların kendi muhatap olduğu bir şey olsa bu kadar rağbet olmaz..

    - Peki siz kitabı bu kitabı yazdınız hazırladınız ama bir de kampanya var. Siz bu kadar çok satacağını tahmin ediyor muydunuz, yoksa kitabın satış rakamları üzerine mi bir kampanya başlatıldı?
    - Ben daha kitabı yazarken tutulacağını ve satacağını hissediyordum. Bazen o yazacağım yöntemleri bir arkadaşıma anlattığım zaman tekrar konu gelince, görüştüğümüzde 'ya ben o problemi çözdüm, seninle konuşunca' diyordu. Yıllar önce; bir arkadaş, lise yıllarında, özellikle gusül ihtiyacı varken çok yavaş davranıyordu. Ona bir on-beş dakika anlattım; 'nasıl bir an önce namaz kılması gerektiğini' baktım ve onun bu konuşmadan sonra çok değiştiğini fark ettim. Nitekim yazarken de bu ilgi ve etkileri göz önünende tuttuğum için satıştan yana kaygım yoktu. Neticede satış rakamları da bizi haksız çıkartmadı. Aslında böyle bir kampanyayı iki yıldır arzu ediyordum, fakat ancak şu anda mümkün oldu.

    KONU DEVAMI 2

    "RAMAZAN NAMAZ BAYRAMI OLACAK"

    - Kampanyayı siz mi yoksa yayınevi mi yaptı?
    - Kampanyayı yayınevi yaptı. Nesil Yayınları kendi aralarında istişare etti ve kampanyayı karalaştırdı. Önümüzde üç aylar var. Üç aylar manevi duyguların zirvede olduğu aylar. Zaten ramazanda bu duygular tavan yapıyor. Ağustos ayından itibaren Recep ayına giriyoruz, 31 Ağustos Miraç Kandili, namazın farz kılındığı gece. Miraç Kandilini inşallah biz çok farklı kutlayacağız. Allah izniyle belki on binleri yüzbinleri namaza başlatarak çıkacağız. Ramazanda ise inşallah Türkiyede bu kamyanyanın bir bayramı olacak, bütün camilerde bütün fuarlarda...

    Bu kitap üç yıldan beri var. Ben bunu tanıtmak için ne kadar çırpındım, Zaman da iki günlük tanıtım çıktı., geniş geniş ama ne kitabın kapağı var.. Ya bir kitabın haber olması için yeterlilik kafi değil mi, bir kitap satıyorsa haber konusudur. Onun için sıfır olmasa da bir şeyler çıktı. Çıktığım televizyon programlarında bu kitabı anlattım. En sonunda Senai Demirci'nin programına konuk olduktan sonra müthiş bir patlama oldu. Yıllardır belki yüz programa çıktım ama sadece iki yayında bu ilgiyi yakalayabildim. Birincisi Kanal7'de Ahmet Hakan ile yaptığım program, ikincisi TV5'te Senai Demirci ile yaptığım program. Birinci yoğun ilgiyi burada görmüştüm, ikincisini orada gördüm. O programa gittimde, Demirci 'kitaplar nerede abi?' dedi, 'Getirdim işte' dedim ve bu kitabı koydum önüne. 'Abi aşk kitapları nerede?' dedi. 'Boş ver onları, biz bunu anlatalım' dedim ve o program müthiş bir program oldu. Müthiş tatlı ve keyifli bir sohbet oldu. Yurt içi yurt dışı o kadar çok büyük ilgi gördüm ki kitap bir anda 40 baskı yaptı.

    - Namaza iki tip bakış var. Namaz arası hayatı yaşayanlar, hayatın içine namazı sıkıştıranlar. Hangisi doğru? Siz namaz üzerine kitap yazan biri olarak bu iki bakıştan hangisini daha mantıklı buluyorsunuz, yoksa farklı bir bakışınız mı var?
    - Şimdi her iki bakış da biraz uç gibi geliyor. Herkes kendi konumuna göre bir tavır belirlemeli ama benim yakın olduğum tavrım birinci. Namaz arası bir hayat çünkü insanın imandan sonra vaz geçemeyeceği ikinci şey namaz. Yani hayatın arasına namazı sıkıştırmak pek mantıklı değil.

    Çünkü en büyük sevgili olan Allah'la buluştuğu an; en temiz, en masum, en günahsız anıdır müminin. Zaten Peygamber efendimiz; ' namaz müminin miracı, dinin direğidir' buyuruyor. Müminun Suresi'nde Cenabı Hak; 'Müminler kurtuluşa erdiler ki, onlar namazlarında huşu içersindedirler' buyuruyor. Hemen ilerleyen ayetlerde 'onlar namazlarında devamlıdırlar' diyor. Müminlerin özelliklerini belirleyen ilk on ayetin ikisi namaz üzerinedir.

    İslam büyüklerine baktığımızda da aynen sizin dediğiniz gibi namaz arası bir hayat yaşıyor. Müminin dünyasında bu kadar yer etmeli namaz İmamı Azam geceleri 45 yıl boyunca yatsının abdesti ile sahabı kılacak kadar uyumadan namaz kılıyor. İmamı Azam bir rekatta kendi başına Kur'an hatim ettiği söylenir. 55 yaşında Hacca gidiyor ve iki rekatta tüm kuranı okuyor. Peygamber efendimizin hayatında benzer örnekler var. Onlar namazı bir mutluluk, bir huzur bir sevinç hali olarak algılamışlar insan kendi kendine işkence edemez, bir de hoşlanmadığı bir davranışı bu kadar uzun süre devam ettiremez. Veysel Karani Hazretleri üç gün boyunca namazla meşgul oluyor.

    'NAMAZ BEDENE BİR İŞKENCE DEĞİLDİR'

    Onlar namaz kılarken kendilerine işkence yapmıyorlar. Bizim Türkiyede keşfedemediğimiz bu! Yalnızca huşu, huzur , duyarlılık bilinç hali, bunu bilsek, sevgilimizle niye istemeye istemeye gidelim. Sevinçle; koşa-koşa, coşa-coşa gitmemiz lazım. Neden O'nun huzurundan hemen iki dakikada ayrılayım? Rahat, rahat inşallah namaz kılmamız lazım. Gelen mektuplara bakıyorum; "kitabı okuduktan sonra Umrede bile bu kadar güzel namaz kılmamıştım "diyor bir kadın okurum. Bir erkek okurum; "Ben zaten namazı cemaatle kılıyordum ama şimdi koşarak gidiyorum" diyor.

    Gençlerden aldığımız mektuplar keza onların ruhundaki sevincini belli ediyor. Bunlar güzel şeyler.

    ÇITASI YÜKSEK BİR KAMPANYA

    Kampanyaya gelirsek, bir kitabın bu kadar yoğun reklamının yapılması nasıl karşılanıyor?
    Malesef medyada gündem olması gerekenler gündem olmuyor... Ancak bir şey olağanüstü bir çıkış gösterirse fark ediliyor. Reklamlara bakıyorum; tatil nasıl yapılır, ev reklamı, araba reklamı, kapruz reklamı... Ve bunların arasında bir reklam: Sabah namazına nasıl kalkılır? Kitapçıların önünde dev bir maket ve üzerinde bir kitap, "Allah Allah! Sabah Namazına nasıl kalkılır? Böyle bir kitap mı varmış!"

    Peki şu an kitabınız kaçıncı baskıda?
    66 baskı yaptı. Sadece son bir yıl içinde 40 baskı yaptı. Her baskıyı bin adet yapıyoruz biz yayınevi olarak. 40 bin yani reklamsal olarak güzel bir rakamdı. Olumlu tepkiler de aldık, "kitabı okudum namaza başladım" yönünde. O zaman dedik, "Bir kampanya yapalım, çıtası da çok yüksek olsun" dedik ve bir milyon basma kararı aldık. Türkiyede bugüne kadar böyle bir şey söz konusu olmamıştı. Yaklaşık 5-6 ay sürecek bir kampanya bu

    YÜZDE 75 NAMAZ KILMIYOR, KILANLARIN YÜZDE 5'İ DE NAMAZI İHLAL EDİYOR

    Kitabın ismine baktığımızda aslında biraz şaşırıyoruz. Sanki kitabın içinde bir bölüm olabilecek ilginç bir espri başlığa çekilmiş gibi..
    Aslında namaz bir mümin için çok önemli. Allah katında imandan hemen sonra geliyor. Türkiyede ise namaza karşı büyük bir duyarsızlık var. Neredeyse toplumun yüzde 75i namaz kılmıyor. Kılanlarda ise adeta bir angarya gibi, şunu yapalım da kurtulalım, anlayışı var. Namaz kılanların içinde de yüzde 5'i namazı ihmal ediyor. Kitapta ise niçin namaz kılmalıyız gerkçeleri, önemi ve öyle bir amacı var ki namazı bir zevkhaline getirmek, adeta bir coşku, mutluluk, huzur haline dönüştürmek. Bunu okuyan insanlar kavrayabiliyorlar. Sabah namazı ise bütün namazlar içinde en çok kazaya bırakılan namaz olarak dikkat çekiyor. Çünkü bir uyku mahmurluğu var, o sıcacık yatağı bırakıp kalkıp abdest almak nefse zor gelebiliyor. Bu esnada namaza kalkmak çok zor. Namaz kılanlar içinde sabah namazına kalkmama oranı yüzde beşlerde bu da çok büyük bir rakam.
    - Kılma oranı yüzde 25, bunun da 5'te biri sabahı ihmal ediyor yani. - Evet, biz dedik ki en zor namazı ön palan açıkartırsak, bunu başaran tümünü başarır. Yoksa kibatın içinde 80 başlık var. Tüm namaz işleniyor, namazın külli önemi anlatılıyor, nefsimizin ve çevremizin namaza bahane gösterdiği ne kadar engel varsa onlar yeri alıyor. İşte nedir bunlar, çalışıyorum çok yorum, öğrenciyim izin vermiyorlar, askerim izin vermiyorlar, askerim memurum fırsatım yok, yolcuyum, hastayım, ameliyat oldum, elimde yara var gibi, daha genç canım Allah affeder gibi ne kadar bizi oyuna getiren bahaneler varsa hepsi tek tek sıralanıyor, iptal ediliyor ve motive kazandırılıyor. Bu da bize gelen binlerce mailler, mektuplar var. Bunlarda açık açık söyleniyor


    - Kampanyanın süresi belli Ramazan sonuna kadar, peki bu süre içinde neler yapılacak..
    - Öncelikle bir milyon baskı bunun reklam ve tanıtımları olacak. Bütün dergilerde,. Gazetelerde ve radyolarda reklmamlarımız çıkıyor, ondan sonra namaz konferanslarımız var, namaz bayramları diyeceğimiz toplantılar olacak inşallan, bunların içinde şiirler, konuşmalar, şarışmalar, ikramlar, hediyeler, olacak.
    Namaz seferberliği adıyla bir dizi konferanslar yapıyoruz. Güzel bir etkileşim kuruluyor. Güzel bir hediye kamyanyası söz konusu geliyor mesela 500 kitap alıyor, bunu çevresine fabrikada işçilerine, camide cemaata, dağıtıyor. Sonrasında web sitelerinde namaza duyarlılığı artırma çabalarımız var. Bir akşam hacet namazı kılacağız, bir akşam şöyle bir durum var onalara dua edip namaz kılacağız (ÖSS sınavlarına girenler için mesela) gibi... Bazen bakıyorum bir konferansta bir çok kokarkt gördük ama namaz sevgisi yazıyor kokartta hoşumuza gidiyor. Böylesine bir bilinçlendirme harekatı var.
    Ondan sonra namaz kılanlarla bir buluşma planlıyoruz bir platform oluşturup ne yapabiliriz diye konucağız inşallah,. Namazı gündemimize alalım, namazı konuşalım tarzında,

    KONU DEVAMI 3

    Projemizin bir başka kısmı namazla ilgili yeni kitaplar oluşturabilmek mesela çocuklar için çizgi film, daha sonra bir namaz filmi çekmeyi planlıyoruz. İnşallah namaz filmimizde namazı hayatın odağına oturtmuş bir delikanlı su bulamayınca, ameliyat olunca ne yapıor bunları anlatcak güzel bir senaryo olacak..

    İlk çıkınız Ömür Boyu Aşk oldu.
    Ciddi anlamda ses getirdi o, böyle bir şey vardı, bunlar aileye yönelik çalışmalarımız da halen devam ediyor. Ömür Boyu Aşkı, Sabah Namazı sollamış durumda, inşallah bu ramkamı bir milyona kadar götürmek istiyoruz.

    Kitabınızda özellikle "bahaneler" üzerinde durmuşsunuz. Nedir namaz kılmamanın bahaneleri?
    "Namazın birçok bahanesi var. Kimi insanlar, "Daha gencim, yaşlanınca kılarım" diyor. Oysa yaşlanıncaya kadar yaşayacağımızın garantisi yok. Olsa bile, geçen günlerin hesabı sorulmayacak mı? Çünkü Allah yaşlılara değil, bütün müminlere namazı emrediyor. "Kimileri çalışmak da bir ibadet" der. Gerçekten de namaz kılanın çalışması ibadettir, ama çalışmak namaz kılmak değildir. Hem namazı emreden Allah, çalışmanın ibadet olduğunu bilmiyor mu? Kimileri de, yolculuk, hastalık, misafirlik, askerlik, öğrencilik, yoğun iş ortamı gibi durumları namaza engel gösteriyor. Oysa hepsinde de kolaylaştırıcı formüller var. İslamiyet kolaylık dinidir. Ama asla kazaya bırakma hakkı yok."

    "NAMAZ KILACAĞIM AMA DUALARI BİLMİYORUM"

    "Kimi insanlar 'Ben namaz kılmayı tam bilmiyorum, duaların da bir kısmını ezberleyemedim. Böyle namaz kılamam kiderler. Bunu namaz kılmamanın bir nedeni olarak görürler. Oysa dünya hayatı için o kadar çok şey öğreniyoruz ki, neden ebedi hayatımız için birkaç saatimizi verip, bazı duaları öğrenmeyelim! Geçici dünya hayatımız için o kadar çok ayrıntı bilgi öğreniyoruz, dünya kadar para verip kurslara gidiyoruz. Namazın kılınışını, farzlarını, namazı bozan bozmayan halleri öğrenmek için biraz zaman harcasak hiçbir şey kaybetmeyiz; ama çok şey kazanırız. Hem dinimiz o kadar kolay ki, sadece Fâtiha, İhlâs sûreleriyle Ettahiyyâtü'yü ezberleyen, bütün farz namazlarını kılabilir. Namazla ilgili konuları anlatan birçok kitap, kaset, CD var. Bilen birisine sormaktan da çekimemek lazım. Dünyaya ait her şeyi soruyoruz da, ebedi hayatımızla ilgili bir hususu neden sorup öğrenmeyelim?"
    Gerçi bunun cevabını kısmen aldık ama yine de pekiştirmek için soralım. Niye öğle veya akşam değil de özellikle sabah namazı?
    Çünkü, en zor kılınan namazdır sabah namazı. Uyku, yorgunluk, zaman darlığı gibi bahaneler yüzünden en çok kazaya kalan da yine sabah namazıdır. Bazıları güneş doğduktan sonra öğleye dek kılınacağını sanıyor. Oysa güneş doğunca vakit çıkmış oluyor. Türkiye'de namaz kılma oranı yüzde 25 iken sabah namazına düzenli kalkanların oranı sadece yüzde 5 civarında. "Sabah namazına nasıl kalkılır" kitabıyla bu konuya karşı yepyeni bir duyarlılık oluşturmaya çalışıyorum. Bu namazı kılanın her namazı rahatlıkla kılabileceğine inanıyorum..
    İyi ama biz de bahaneci tavır sergileyenlerin savunmalarını dile getirmek adına sorsak ki, "Namaz vakti geldiğinde müsait değilsek, sonradan kazasını yapmak üzere ertelesek ne olur?"
    Bence namazı kazaya bırakmaya sebep sandığımız birçok husus, nefsimizin bir aldatmacası. Bir namaz savaşta bile kılınırsa, Hz. Ömer (r.a.) suikaste uğradığı gün sabah namazını kılmayı ihmal etmezse, Peygamberimiz (a.s.m.) ölüm döşeğinde ağır hasta iken bile namazını kılarsa, biz hangi bahaneye sığınabiliriz? Önemsersek, çözüm buluruz.
    ***

    CEMİL TOKPINAR KİMDİR?

    1962 yılında Bolvadin'de doğdu. İmam olarak görev yapan kimseler çok olduğu için sülâlesine "İmamlar" adı verilen yazarın babası, İmamların Hacı Şerafet'in oğlu merhum Hasan Hüseyin Efendi, annesi kunduracı Hacı Mehmed Ali'nin kızı Keziban Hanımdır. Cemil Tokpınar, 7 çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur.

    Değerli eğitimci Necdet NESLİOĞLU'nun titiz gayretleriyle Atatürk İlkokulunda ilk tahsilini yapan yazar, çok sevdiği ilkokul öğretmeninin emeklerini boşa çıkarmamış, daha küçük yaşlarda iken iyi bir eğitim görüp memleketine ve ülkesine hizmet etmeyi ideal edinmiştir.

    Bolvadin İmam Hatip Lisesinden sonra girdiği Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1985 yılında bitiren yazar, Nesil Araştırma Merkezinde çalışmaya başladı. Burada hadis üzerinde araştırmalar yaptı ve Peygamberimizin Diliyle Gençlik kitabını hazırladı.

    Daha sonra Yeni Nesil gazetesinde musahhihlik, muhabirlik, sayfa yönetmenliği, köşe yazarlığı görevlerinde bulundu.

    1990da Yeni Asya gazetesinde haber müdürlüğü, köşe yazarlığı ve yazı işleri müdürlüğü yapan TOKPINAR, Türkiyede ilk kez Cevşen duasının Türkçe mealini hazırladı. Daha sonra Büyük Cevşen ve Tesbihat dualarının Türkçe mealini hazırlayan yazarın Işıktan Çiçekler, Gençlerle Biz Bize ve Peygamberimizin Diliyle Gençlik isimli kitapları 1996 yılında yayınlandı.

    1999da Nesil Yayınları editörlüğüne başlayan TOKPINAR, bir taraftan da kitap hazırlıklarını sürdürdü. 2000 yılında çıkan Ömür Boyu Aşk-1 kitabı büyük yankı uyandırdı. Aile içi iletişim, eşler arasındaki sorunların çözüm yolları, daha fazla mutlu olma yöntemlerini işleyen yazar, büyük bir başarı yakaladı. Son yılların en çok satılan aşk ve aile kitabı olan Ömür Boyu Aşk-1, bu yıl 86. baskıya ulaşarak büyük bir rekor kırdı. Aynı kitabın ikinci cildi olarak Ömür Boyu Aşk-2 isimli kitabı hazırlayan TOKPINAR, aile ile ilgili kitap çalışmalarını sürdüreceğini belirtiyor.

    2000 yılında ülkemizin en çok okunan tefsirlerinden biri olan Risale-i Nuru daha kolay anlamak için yöntem araştırmaları yapan yazar, Risale-i Nuru Okuma ve Anlama Teknikleri isimli kitabı yazdı. Bu alanda çıkan ilk çalışma olan bu kitap da 18. baskıya ulaştı.

    Aynı yıl Gençlik ve Aşk isimli kitabı yayınlanan yazar 2002de Sabah Namazına Nasıl Kalkılır? isimli kitabıyla ilginç bir konuya eğildi. Namazın önemini, namaz kılmamaya gösterilen bahaneleri aşma yollarını ve başta sabah namazı olmak üzere bütün namazların önündeki engelleri bertaraf etme yöntemlerini işleyen yazar, kitabı okuyarak binlerce insanın namaza başladığını söylüyor. Kitap bu yıl 37. baskısını yaptı. Son kitabı Aşk İtiraflarında ise yaşanmış ibretli aşk ve evlilik öykülerine, sorunlarına yer veren Cemil Tokpınar kitap çalışmalarını sürdürüyor.
#27.08.2005 14:20 0 0 0
  • Allah Razı olsun Yazan yazardanda Paylasan sızdende
#27.08.2005 14:39 0 0 0
  • KonuLar ßirle$tirilmi$tir.
#28.08.2005 04:48 0 0 0
  • Allah razi olsun emegi gecen tum insanlardan ve paylasimda bulunan arkadastan
#28.08.2005 09:40 0 0 0
  • paylaşımın ve emeğin için saol
#04.09.2005 13:20 0 0 0