Köy Seyirlik Oyunu Örneği

Son güncelleme: 29.12.2009 09:52
  • Köy Seyirlik Oyunu Örneği - Köy Seyirlik Oyunu - Köy Seyirlik Skeçleri - Komik Skeçler - Soğancı Oyunu

    Oyuncular:

    1. Soğancı Bektaş Ağa (topaldır), 2. Muhtar, 3. Karakol Kumandanı (İki Jandarma), 4. Köylüler.

    (Bektaş Ağa, eşeğine koştuğu araba ile köyün kenarında görünür. Yoldan gelip geçenleri görünce yüksek sesle şunları söyler:)

    BEKTAŞ AĞA: Haydin ha, haydin ha! Ucuzcu geldi, ucuzcu geldi! Darıya, taşa; akşamdan kalmış aşa vereceğim. Haydin ha! Soğancı gidiyor!

    (Eşeğine vura vura soğan yüklü araba ile cami önüne gelir. Köylüler etrafına toplanırlar).

    BEKTAŞ AĞA: (Bağıra bağıra) Soğancı geldi, sudan ucuz soğan; havadan ucuz soğan; yelden ucuz soğan. Ucuzcu geldi. Darıya, taşa; akşamdan kalmış aşa vereceğim. Haydin ha! Soğancı gidiyor.

    (Bu sırada karşı yoldan muhtar gelir. Herkes susar.)

    MUHTAR: (Soğancıya) Soğancı hoş geldin.

    BEKTAŞ AĞA - Hoş bulduk ağam.

    MUHTAR: Kaça satıyorsun?

    BEKTAŞ AĞA: Bir gödük (ölçeğin dörtte biri) arpaya bir okka (kara okka: 400 dirhem); bir gödük buğdaya 2 okka; bir kaymeye (kâğıt bir lira) 4 okka.

    MUHTAR: İyi, hoş; amma ve lâkin köyümüz sıkıntıdadır. Bize harman sonu veresiye ver.

    BEKTAŞ AĞA: Senin güzel hatırın var. Peki olsun. Geldik bir kere.

    (Köylüler arabanın etrafına toplanırlar. Muhtar, kâğıt kalem çıkarır; soğancı tartar, o yazar. Bütün soğanı köylüler veresiye alırlar. Soğancı yavaş yavaş arabası ile köyden uzaklaşır.)

    (Harman sonu, sıtmaya yakalanmış olan Bektaş Ağa köye gelir. Cami önünde muhtarla karşılaşır).

    BEKTAŞ AĞA: (Muhtara) Selâmünaleyküm.

    MUHTAR - Aleykümselam.

    BEKTAŞ AĞA: Ağa ben geldim. Soğanın hakkını isterim. Ağa; arpayı, buğdayı, paraları topladın mı?

    MUHTAR: Ulan ne arpası, ne buğdayı, ne parası?

    BEKTAŞ AĞA: Muhtar Ağa, bak sıtma anamı ağlattı. Benimle dalga mı geçiyon?

    MUHTAR: Ben dalga malga bilmem; arpa, buğday da. Soğanın ne hakkı olurmuş, haydi git buradan.

    BEKTAŞ AĞA: Muhtar, ben hakkımı ararım. Unutma, yırtıcı kuşun ömrü az olur.

    MUHTAR: Nereye gidersen git.

    (Bektaş Ağa, muhtarın paralarla arpa ve buğdayı vermeyeceğini anlayınca karakola gider. Karakol önünde iki jandarma vardır.)

    BEKTAŞ AĞA: (Jandarmalara) Selâmünaleyküm.

    JANDARMALAR: Aleykümselam.

    BEKTAŞ AĞA: Arkadaşlar bir derdim var.

    BİRİNCİ JANDARMA: Anlat.

    BEKTAŞ AĞA: Yazdan köye soğan sattım. Ben tarttım, muhtar yazdı. Veresiye, harman sonu. İşte geldim. Muhtara soğan hakkı ne oldu dedim. Bana "Ulan ne arpası, ne buğdayı, ne parası?" dedi. Beni köyden kovdu. (Jandarmalar ayağa kalkarlar.)

    İKİNCİ JANDARMA: (Bektaş Ağaya) Gel muhtara gidelim.

    (Üçü birlikte köylülerle konuşan muhtarın yanına giderler).

    BİRİNCİ JANDARMA: (Muhtara) Muhtar, uzun etme, bu hasta soğancının parasını ver.

    İKİNCİ JANDARMA: (Bektaş Ağaya) Kim soğan aldı? Adlarını söyle bakayım.

    (Bektaş Ağa, titrek elini koynuna sokup yırtık bir defteri çıkarır. Jandarmaya uzatır.)

    İKİNCİ JANDARMA: (Okur) Ali'ye beş gödük arpaya; Hasan'a 10 gödük buğdaya; Receb'e 5 gödük arpaya; Mehmed'e 5 kaymeye 20 okka; Muhtara 15 gödük arpaya...

    (Jandarma, soğan alanları bir bir okuduktan sonra ayakta duran muhtara yaklaşır. Dudaklarını ayrı ayrı ikişer parmağı ile tutup açar.)

    İKİNCİ JANDARMA: Ulan rezil herif! Borcun ne kadar, söyle bakayım.

    (Dudakları jandarmanın elinde olan muhtar "pep pep" diye tuhaf sesler çıkarır. Orada olanlar katıla katıla gülerler.)

    MUHTAR: (Köylülere) Davranın arkadaşlar buğday, arpa, para şimdi gelsin!

    (Köylüler acele evlerine koşarlar. Torba torba arpa ve buğday getirirler. Bektaş Ağanın boş çuvallarına dökerler. Bektaş Ağa hakkını alır. Memnundur.)

    BEKTAŞ AĞA: (Jandarmalara) Dağda, bayırda hükümet var. Allah sizden razı olsun.

    (Seyirciler gülerler. Bektaş Ağa yavaş yavaş köyden uzaklaşır.)
#25.07.2009 22:13 0 0 0
  • saol
#29.12.2009 09:52 0 0 0