Gidenin Ardından

Son güncelleme: 13.11.2009 16:16
  • Okuldan arkadaşlarla Barlar Sokağındaki Fasıl Bar' da bu akşam buluşacağız. Nedeni, eşi Kadum' u da alıp, geçenlerde bir kalp krizi sonucu vefat eden sevgili arkadaşımız ve benim çok değerli dostum, çocukluk arkadaşım Samuel' i anmak.


    Bütün sınıf büyümüş, hatta deyim yerindeyse otuzun üstündeki bu insanlar orta yaş basamağına tırmanmaya başlamışlar bile. Sanırım 30 kişilik sınıftan kala kala ben ve Kadum dahil 10 kişi toplanabildik. Herkes kendi hayatını yaşar. Kolej anıları çoğunlukla hafızalarda kalır. Kimisi bu tür anma toplantılarına hiç gelmez, kimisi Bursa' da değildir, kimisinin başka bir yere önceden verilmiş sözü vardır. Kimseyi kınamamak lazım.


    Hepimiz Fasıl Bar' ın dip tarafında garsonların önceden birleştirdiği masalarda oturuyoruz. Samuel rakı sever, rakı içilecek. Samuel rakının yanında kavun, beyaz peynir sever, yenilecek. Samuel sac kavurmaya bayılırdı, sac kavurma yenilecek. Ayrıca bol sarmısaklı, bol yoğurtlu zeytinyağlı kızartmalar yenilecek. Başka? Kim ne isterse alabilecek, ancak tek şart ille de rakı içilecek. Başka içki yasak. Tamam mı? Tamam. Hadi o zaman.


    Siparişler verildi, masalar donatıldı, garsonlar koşturuyor. Keman, kanun, ud ve klarnetten oluşan fasıl heyeti kulağı tırmalamayan çok hafif şarkılar çalıyor, arada verilen listeden Samuel' in sevdiği şarkıları da çalacaklar.


    Karar verildi, Samuel' in kolejdeki anıları anlatılacak, tamam, başlayın, kim anlatmak ister? En iyisi eşi dahil herkes anılarını sırayla anlatsın, anlatmamak yasak. Herkes beğendiği anılarını anlatacak. Tamam mı? Tamam.


    İşte benim hoşuma giden, kadınlı erkekli grubun anlattığı anılardan; açık saçık bulduğum, halen hayatta olan öğretmenlerimizi hedef alan ve kişiliklerine bir saldırı sayarak buraya almadığım anıları hariç tutarak, özellikle genel anılarını aşağıya alıyorum, bilmem sizler beğenir misiniz Samuel' in anılarını?


    *********

    Bir gün, okulda edebiyat öğretmeni Samuel' in velisiyle görüşmek ister. Samuel' in edebiyatı çok zayıftır, bunu bildiğinden, anne ve babasını götürüp, mahçup olmak yerine, akrabası olan havradaki hahamı okula, öğretmenin yanına götürür. Haham, edebiyat öğretmeniyle görüşür. Öğretmen anlatmaya başlar : "Bu çocuk aslında iyi biri, ama Haşim'i bilmez, Yahya Kemal' i bilmez, Ahmet Rasim' i bilmez, Akif' i bilmez..." Haham, bu ismi sıralananların birer islam alimi olduklarını sanarak öğretmene:" Kuzim," der, "birak, Haşim' i Yahya' yi! Çocuk Musevi; ona İbrahim' i sor, Musa' yı sor..."

    **********

    Samuel, Kadum' a, Kadum da Samuel' e aşıktır. İkisi de okulda öğrencidir ve daha evlenmemişlerdir. Bir gün okulun bahçesinde Samuel Kadum' a bir kağıt uzatır ve "Kadum bak, sana ne güzel bir şiir yazdım," der. Kadum kağıdı açar, yazı Erden' in yazısıdır ama yine de okumaya başlar:"Yıllarca baksam dursam yemyeşil gözlerine..." İkinci kıta," Yıllarca esir olsam o sarı saçlarına..." diye devam eder.

    Kadum, siyah saçlı ve siyah gözlüdür, üstelik yazı ve şiir Erden' indir, Erden de bu şiiri Deniz' e yazmıştır.Samuel bu şiiri Erden' in bloknotundan aşırmış ve Kadum' a ben sana yazdım diyerek vermiştir. Kadum sinirlenir ve Samuel' in suratına olanca gücüyle bir tokat patlatır ve Samuel' le bir ay hiç konuşmaz.

    ***********


    Bir gün Samuel' le Kadum bir restoranda yemek yerler ve şarap içerler. Az ilerideki masada, okuldaki öğretmenlerden birinin yeni tanıştığı bir bayanla oturduğunu ve kendilerine ters ters baktığını görürler. Samuel, öğretmenin yanına giderek kulağına, " Hocam, ne sen bizi gördün, ne de biz seni!" der. Hoca, kafasını sallar,"Çok sağol, sana da afiyet olsun, sana da..."

    ************


    Samuel' in matematiğinin çok iyi olmasına karşın, Kadum hep zayıf almaktadır. İkisi aralarında anlaşırlar. Bir sonraki yazılıda, sınav kağıdına Samuel Kadum' un ismini, Kadum da Samuel' in ismini yazar. Ancak öğretmen, kurttur, yutmaz, sahtekarlığı anında fark ederek Samuel' in babasını acilen okula çağırtır. Olan biteni anlatır. Samuel' in babası matematik öğretmenine," Hoca, beni bunun için mi çağırdın?" der. " Ha Samuel, ha Kadum ne fark eder? Zaten ikisi evlenecekler!"


    **********


    Bir gün okul gezi düzenler. Gezi İstanbul' adır ve bütün sınıf katılır. Gezide Samuel, Kadum, Deniz ve Erden de vardır. Topkapı Sarayının bahçesinde Samuel' le Kadum' un öpüştüklerini görür rehber öğretmen. Hemen bağırır:" Ne oluyor çocuklar?" Samuel de öğretmene: " Tuh be, İstanbul' da bile rahat yok," der," okul bitsede kurtulsak!"

    **********

    33 yaşında yitirdiğim, yeri doldurulamayacak olan sevgili dostum Samuel' in kolej anıları genel hatlarıyla bunlar. Ancak bir de bana anlattıkları çok özel anıları var ki, onlar ben yaşadıkça yaşayacak ve eşi dahil, asla kimse öğrenemeyecek!

    Bütün bildiğim, bir yanımın noksan kalması...Sen, çok özel biriydin Samuel, bu zamanda nesli tükenen ve yeri doldurulmayan...Seninle Tel Aviv' de neler yaptık, ya Kahire' de? Ah o anılar bir geri gelse!

    Seni şimdiden çok özledim, yolun açık olsun SAMUEL...


    ERDEN ERKİN
#13.11.2009 16:16 0 0 0