I.
.
Öldüreli çok oldu zalim ayası bir dehşeti
Kül ezbere söylendi tarumar
Rüzgâr fethiyle naif cümle
Keşfedildi güleç yüzünde matemin.
Korku telaşıyla güvercinler kondu
Ak sütunlu mabetlerin üzerine.
Sana uçurtmalar ısmarlamak kadar
Çocuğum bu gün üstelik.
Çocuğum, biraz buruk, kederli
Bir elma şekerinin ilk ısırığında
Korku besliyorum bitimine mesela.
II.
Beni bir şeylere sar, ıslık mesela
En acıklı ezgi olayım, tiz ve hüzün
Koksun nakaratında saçlarım.
Bahçende çiçek açmak kadar
Anlam, bulma pahasına kırmadan sınırları
Bir saksı boşluğunda, toprak katarak
Bitmemiş, nemli saf ve tenha sukut ile
Çıkmaza sürükle gözlerimi.
III.
Sahiden daha bilmediğim yaralarım var
Apansız inen kördüğüm boşlukta savrulmam
Zalim ayası gecenin yüzüme çevrildiği günde
Yıldızlar yağar gözlerime sağanak
Boş bir sayfada hüzün, kıskacına inen
Zaman selleri doruklandı odağıma.
Kalbim çarpıntılı, sarsıntısını izliyor ellerim
Kâğıda değerken kalbim, ertesi bin -hiç-
Bin muamma dolu gözlerim
Sahipsiz kuşların kanatlarına
Nişanlar konduruyor gözlerim
IV.
Sana sabah düşlüyorum, imbatları yakarken
Tan ağrısında bir dolu gülücük
Binlerce yol kıvrımından bir durak.
Hislerini ezbere çalmak için aklım
Besliyor alnındaki aydınlığı.
Kül söyledi, isim hünerdi kısa misalinde
Mürekkep yedi ölümcül darbede
Kerpetenlerken düşüncemi
Kaybettim takvimlerdeki
Emsalsiz denizi.
Bana deniz kur, salıncaklar ada
Saçlarına kondur evhamlarımı
Kondur dillerine, gözlerine,
Kondur ellerine, kondur.
Bir isim bul varlığın sözlüğünde
Okut âlemin lal yalnızını
Sabah tanıt gözlerimi.
Okut, âlemin lal yalnızlığını
Sabaha tanıt gözlerimi.